Otizmli Çocuklar Eğitim Bekliyor

Eğitim Güncel
Eğitimde ‘fırsat eşitliği’ her an her yerde duyduğumuz, okuduğumuz bir kavram. Ancak otizmli çocuklar bu kavrama çok uzak. Çünkü ülkemizde bu alanda eğitim verebilecek yeterli sayıda eğitm...
EMOJİLE

Eğitimde ‘fırsat eşitliği’ her an her yerde duyduğumuz, okuduğumuz bir kavram. Ancak otizmli çocuklar bu kavrama çok uzak. Çünkü ülkemizde bu alanda eğitim verebilecek yeterli sayıda eğitmen yok.

İletişim, göz teması ve cümle kuramamak, duygularını ifade edememek… Bunlar otistik çocukların en belirgin özellikleri… Çocuklarda üç yaşından önce ortaya çıkan sosyal iletişimini, eğitim performansını olumsuz yönde etkileyen ve yaşam boyu süren gelişimsel bozukluk olarak tanımlanan otizmle ilgili ülkemizdeki en büyük sorun bu çocukların eğitimi.

Çünkü bu konuda yeterli bilgi birikimine sahip uzman yetiştirici sayısı çok az. Sadece özel eğitim sayesinde hayatın içinde yer alabilen otistik çocuklar eğitmen sayısındaki yetersizlik sebebiyle kapalı dünyalarından dışarı çıkamıyor. Öğretmen sayısının ihtiyaçtan çok az olması az olması sebebiyle birçok çocuk eğitim için yıllarca beklemek zorunda kalıyor. Ayrıca Türkiye’de otizm spektrum bozukluğu tanılı öğrencilere öğretmen ya da uzman yetiştirmeye yönelik bir lisans ya da lisansüstü programı bulunmuyor. Dolayısıyla zihinsel engellilerin eğitimini veren öğretmenler, otizm spektrum bozukluğu tanılı öğrencilerle de çalışmak durumunda kalıyor. Oysa uzmanlar bu öğrencilerin eğitim gereksinimlerinin diğer engellilerden çok farklı olduğu konusunda hemfikir.

İlköğretime devam edemiyorlar

Türkiye’de özel eğitim veren 11 üniversiteden otistik çocukların eğitimi için her yıl yaklaşık 350 – 400 öğretmen mezun oluyor. Oysa bu alanda ihtiyaç duyulan öğretmen sayısı 6 bin 500. Otistik çocuklara eğitim veren Tohum Otizm Vakfı, 2003 yılından beri otizmli çocukları erken tanı ve eğitimle topluma kazandırmayı amaçlıyor. Vakfın Kurucusu ve Başkanı Mine Narin, otizmli çocuklar ve ailelerinin eğitim ve sağlık hizmetlerinden eşit şart ve fırsatlarla yararlanabilmeleri için bu vakfı kurduklarını söylüyor.

Vakıf, Sağlık Bakanlığı işbirliğinde Avrupa Birliği hibe programından aldığı fonla beş pilot ilde 46 bin çocuğun otizm riski açısından taramasını gerçekleştirerek 1250 sağlık personelinin de eğitim almasını sağlamış.Milli Eğitim Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı işbirliğiyle çalışmalarını yoğun bir şekilde devam ettirdiklerini söyleyen Narin, ülkemizde eğitim hakları olmasına rağmen hala 100 binin üzerinde otizmli çocuğun eğitim alamadığını vurguluyor.

2008 – 2009 öğretim yılında Türkiye genelinde ilköğretimde kaynaştırma ortamlarında 309, özel eğitim sınıflarında bin 453, OÇEM’lerde ise 729 otizmli öğrenci eğitim almış. Bu verilere göre ilköğretim çağında okula gidebilen otizmli çocuk sayısı 2 bin 491. Bu verilerin ülkemizde otizmli çocukların çok büyük bir çoğunluğunun ilköğretime devam edemediğini gösterdiğini belirten Narin, “Okulla devam edemeyen çocukların bir bölümü devletin sağladığı aylık eğitim desteği ile özel kurumlarda eğitim alıyorlar. Bu destek ayda 10 saatle sınırlı olduğu için hiçbir şekilde okula gitmenin alternatifi olamayacaktır” diyor.

Özel eğitim programı yok

Milli Eğitim Bakanlığı’nın okul öncesi dönemde özel eğitime ihtiyacı olan çocukların eğitimlerinin ücretsiz olarak sağlanması ve bu uygulamada görev alacak öğretmenlerle, eğitim yöneticilerinin yetiştirilmesi ve kaynaştırma uygulamalarının yaygınlaştırılmasına yönelik hazırladığı Okul Öncesi Dönemde Kaynaştırma Eğitiminin Yaygınlaştırılması Projesi ile okul öncesi eğitim tüm engelli çocuklar için “zorunlu” hale getirilmiş ve yasal ve yönetsel olarak yasada düzenlenmiş. Bu düzenlemelerin yapılmasının eğitimin hizmet alan kişilere ulaştırıldığı anlamına gelmediğini söyleyen Mine Narin, bu konuda en büyük eksikliği ülkemizde otizmli çocuklara yönelik özel öğretim programlarının olmaması ve özel birçok eğitim kurumundaki eğitimlerin kontrol edilememesi olarak açıklıyor.

Eğitim konusunda şüphesiz en büyük sorunlardan biri eğitmen eksikliğinin giderilmesi. Sorunun iki-üç haftalık hizmet içi eğitimlerle sınıf ve branş öğretmenlerine eğitim verip, engelli çocukların bu öğretmenlere teslim edilmesi gibi kolay çözümlerle geçiştirilecek kadar basit olmadığını vurgulayan Narin, bu soruna yönelik çözüm önerilerini ise şöyle açıklıyor: “Davranış analistleri ve bir senelik sertifika programları ile bu dallara uzman ve eğitmen yetiştirmek gerekiyor. Profesyonel bir eğitimci her yerde her koşulda etkin eğitim verme yolunu bulacaktır, ona doğru ortam ve materyal sağladığınızda ise bunu en iyi şekilde kullanacaktır. Ayrıca eğitimcilerin düzenli olarak değerlendirilmeleri gerekiyor.”

Bugüne kadar gelişimsel yetersizliklere sahip olan çocuklar için özel eğitim verebilecek sadece iki bin özel eğitim öğretmeni yetiştirildiğini söyleyen Mine Narin, bu alanda yaklaşık 7–8 bin özel eğitim öğretmenine, bin 500 konuşma terapistine ve ayrıca bin 500 uğraşı terapistine ihtiyaç olduğunu, bu sorunun, kurumlar arası koordinasyon ve planlama ile aşılabileceğini vurguluyor.