TBMM Dilekçe Komisyonu’nu Ankara ‘dan N.G.Ö adlı öğrenci başta olmak üzere yüzlerce öğrenci ÖSYM’nin sınav sorularını açıklamaması nedeniyle dilekçe yağmuruna tuttu. ÖSYM’den şikayetçi olan öğrenciler, sınavlarda yaptıkları yanlışları öğrenemediklerini, soruların gerçekten yanlış olup olmadığı öğrenme imkanının ortadan kalktığını ve ÖSYM’nin tamaman tarafsız bir sınav gerçekleştirip gerçekleştirmediğini denetleme zemininin yok olduğunu dile getirdi.
Milliyet’te yer alan habere göre, TBMM Dilekçe Komisyonu öğrencilerin bu şikayetlerini derhal işleme alarak konuyu ÖSYM’ye iletti. ÖSYM ise TBMM’ye itiraf niteliğinde bir yazı gönderdi.
Yazıda, kurumun her yıl 40’a yakın merkezi sınav yaptığını, yılda ortalama 4 bin soru kullandığını belirtti. ÖSYM, yazısında soruların açıklanmamasına ilişkin şu üç somut gerekçeyi dile getirdi:
UÇLARA KAYIYORUZ
Bugüne kadar ÖSYM’nin yaygın uygulaması ‘bir sınavda sorulmuş sorunun bir başka sınavda sorulmaması’ ilkesi olmuştur. Bu uygulama diğer yandan soru hazırlamada her gün daha uç alanlara daha ince detaylara gitme riski oluşturmakta ve bazı önemli sınavlarda çok ciddi kısıtlamalar getirebilmektedir.
TEKRAR SORAMIYORUZ
Soruların kolaylık/zorluk/ölçme kalitesi dereceleri sadece soru yazarlarının belirlemesine bağlı olarak tespit edilebilmektedir. Oysa soruların gerçek kolaylık/zorluk/ölçme kalitesi dereceleri bilimsel anlamda sadece adayların sınav anında verdikleri cevaplar ile belirlenebilmektedir. Bu da soruların fiilen gerçekleştirilen bir sınavda denenmesi ile mümkün olmaktadır. Ölçme kalitesi yüksek soruların tekrar sorulabilmesi imkanından vazgeçilmesi düşünülemez.
SORU ÜRETEMİYORUZ
Artık ‘elektronik sınav’ modern bilişim çağının bir kaçınılmazı haline gelmiştir. Bu sınavlarda sorulmuş olan soruların hemen sınavdan sonra açıklanması gibi bir uygulamanın sınavların istenilen sayıda yürütülmesini imkansız hale getirmektedir. Bu nedenlerle dünyada sınav yapan kuruluşlar kesinlikle soruları açıklamamaktadır.