Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM), üniversiteye giriş sınavını yeniden değiştirecek. Birkaç yıl sonra yapılması düşünülen değişiklikle adaylara açık uçlu sorular da sorulacak.
Öğrenciler altında 5 tane seçenek yer alan soruların dışında kendi yorumlarını ifade eden soruları da cevaplama imkânı bulacak.
ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ünal Yarımağan, ABD ve Avrupa ülkelerinde uygulanan açık uçlu soru sorabilmeleri için 2 milyon civarında olan öğrenci sayısının 500 bine indirilmesi gerektiğini ifade etti.
Türkiye Özel Okullar Birliği tarafından düzenlenen 9. Antalya Sempozyumu‘na katılarak, ‘ÖSS’de Yeni Yapılanma’ başlıklı bir konuşma yapan ÖSYM Başkanı Ünal Yarımağan, Türkiye’nin sınavlarla 1960’lı yıllarda tanıştığını söyledi.
ÖSYM’nin kurulduğu 1974’te öğrenci sayısının 200 bin, kontenjan miktarının ise 38 binler civarında olduğunu kaydeden Yarımağan, aradan geçen 36 yılda öğrenci sayısının 2 milyona yaklaştığını, kontenjanların da 600 binlere çıktığını söyledi.
Yükseköğretimle ilgili dünyada ciddi değişiklikler olduğunu, Türkiye’nin ise bunun dışında kalmasının söz konusu olmadığını ifade eden ÖSYM Başkanı, sınav sistemi üzerinde yapılan değişiklikleri eleştirenlere, "1974’teki sistemi aynen devam ettirmemiz söz konusu değildi. Sistemi çok değiştirdiğimiz konusunda eleştiriliyoruz.
Ne aynı kaldı ki, sınavlar aynı kalsın! 1974 yılından beri yediğimizden, içtiğimizden, giyindiğimizden tutun, televizyonlarımızı, otomobillerimizi, eğitim sistemimizi, okullardaki ders kitaplarını düşünün, eğitimin amaçlarını düşünün. Her şey değiştiği için doğal olarak sınav sistemi de değişti." diye konuştu.
"28 ŞUBAT ÖĞRENCİLERİ BİLGİ AÇISINDAN YETERSİZLEŞTİRDİ"
Yükseköğretim sınav sisteminde 28 Şubat dönemini içine alan 1998 yılında ciddi bir değişiklik yapıldığın hatırlatan Yarımağan, "O değişikliğin amacı lise müfredatına dayalı soru sormama biçimindeydi. Sadece, ‘ortak müfredata dayalı sorular soralım, böylece bilgi eksiğini gidermek için daha çok yeteneğe dayalı olsun sınav, bilgi eksiğini gidermek için adaylar dershanelere gitmeye ihtiyaç duymasınlar’ noktasından hareket edildi.
Daha doğrusu o günkü karar vericiler bu düşüncedeydi. Biz ÖSYM yönetimi olarak bunun doğru olmadığını o gün de savunduk. Ama karar vericiler o yönde karar aldılar. 1999 yılından itibaren sınavlar sadece ortak müfredata dayalı, çoğunlukla 9. sınıf sonuna kadar olan konulardan yapılmaya başlandı. Gerek orta öğretimde, gerekse yüksek öğretimde bunun olumsuz ektileri görüldü.
Orta öğretimde yöneticilerimiz, öğretmenlerimiz öğrencileri derslere çekemedi. Öğrenci nasıl olsa üniversite giriş sınavında sorulmuyor diye 10. ve 11.sınıflardaki derslere ilgi göstermemeye başladı. Bunun doğal sonucu olarak da öğrenci üniversiteye bilgi açısından yetersiz geldi." ifadelerinin kullandı.
O dönemki yanlışlığı düzeltmek için sınav sisteminin 2006’da yeniden değiştirildiğini anımsatan Yarımağan, "Müfredata dayalı bir sınav yapmaya başladık. Seçmelilere değil, zorunlu alan derslerine yer verdik. Açıkçası biz o günden bugünleri planladık.
Yani 2006 yılında tüm değişikliği bir anda yapmak yerine birkaç aşamalı yapmayı düşündük. 2006 yılında sadece içeriği değiştirdik. Tek aşamalı sınavı değiştirmedik. İkinci aşamasını bu yıl gerçekleştiriyoruz. Sınavları yayıyoruz. Bu sefer içeriği değiştirmeden uygulamayı değiştirip, sınavları yayıyoruz." dedi.
"BİRKAÇ YIL SONRA YENİ BİR DEĞİŞİKLİK PLANLANIYOR"
Sınavların bu yıl iki aşamalı hale getirilmesi dışında bir üçüncü değişiklik daha yapmayı düşündüklerini anlatan ÖSYM Başkanı Ünal Yarımağan, "Bir de üçüncü aşama var.
Üçüncü aşamada, tabi kesin konuşmak pek mümkün değil ama 3-5 yıl sonra gerçekleştirilebileceğini sanıyorum, o da çoktan seçmeli soruların yanında açık uçlu soruların da sorulması biçiminde. Açık uçlu soruların sorulabileceği bir alt yapı oluşturmayı amaçladık." açıklamasında bulundu.
Dünya üzerinde tüm ölçme değerlendirme sistemlerini çoktan seçmeli testlerle yapan tek ülkenin Türkiye kaldığını, gelişmiş ülkelerin bunun yanında açık uçlu sorularla da ölçme değerlendirme yaptıklarını dile getiren Yarımağan, "Çünkü her şeyi çoktan seçmeli sorularla ölçerseniz öğrencilerin belirli yetenekleri gelişmiyor.
Öğrenciler belirli yeteneklerini geliştirmek için gayret sarf etmiyor. Bunu gören ABD ve Avrupa ülkeleri çok sayıda adayın girdiği sınavlarda bile açık uçlu sorulara yer vermeye başladı. Biz tam tersini yapıyoruz. Sınav sayısını artırıyoruz. Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) sınavları yaydı.
Biz sınav sayısını artırdık ama yaymıyoruz. İkisinin arasında bir fark var. MEB sınavları 3 yıla yaydı. Üç yıl üst üste sınav yapıyor. Biz aynı yıl içinde sınav yapıyoruz. En azından öğrencinin sınav stresine üç yıl süreyle girmesini önleyerek, birbirini izleyen sınavlarla iki ay içinde bitirmeye çalışıyoruz." şeklinde konuştu.
Çoktan seçmeli sınavın sakıncaları nedeniyle açık uçlu soruların da sorulabileceği bir alt yapı oluşturmaya çalıştıkları bilgisini veren ÖSYM Başkanı sözlerini şöyle sürdürdü: "Alt yapıyı oluşturmak için de aday sayısının azaltılması lazım. 2 milyon kişiye açık uçlu soru sormak çok zor ama biz kabaca 500 bin rakamını amaç aldık. 500 binin altına inince yapabiliriz dedik. Çünkü yapan ülkeler var.
İngiltere gibi. Açık uçlu soru dediğimizde şu anda sizlerin sınavlarınızda sorduğunuz gibi tamamen serbest formatta değil. Yine kısa sorular olacak. Neredeyse bugün sorduğumuz sorulara yakın uzunlukta veya onlardan biraz daha uzun. Aradaki tek fark, sorunun altında 5 tane seçenek yok.
Adaydan bir yorum yapmasını, bir işlem yapmasını, bir sonuç bulmasını istiyorsunuz. Talimatları da hazırlayıp değerlendirme yapacak öğretmenlere verince bu değerlendirme objektif biçimde yapılabiliyor. Bütün dünyada yapıldığını gördük, bizim de yapabileceğimiz kanaatine vardık."
Ünal Yarımağan, açık uçlu soruların bu sene iki aşamalı hale getirilen sınavların birinci değil ikincisinde sorulacağını da sözlerine ekledi.