Uludağ Üniversitesi’nden yapılan açıklamada, üniversite olarak öğrencilerin mağduriyetini gidermek için Yüksek Öğretim Kurulu’na (YÖK) başvurulduğu hatırlatıldı.
YÖK‘ün 27 Ağustos 2009 tarihli genel kurul toplantısında, bu konuda başvuran Uludağ, İstanbul ve Atatürk üniversitelerine fen-edebiyat fakültesi öğrencilerine lisans eğitimleri sırasında öğretmen olabilmek için gereken eğitim formasyonu alabilme hakkının tanındığı belirtilen açıklamada, şöyle denildi:
”1995 yılına kadar fen-edebiyat fakültelerinde okuyan öğrenciler lisans eğitimleri sırasında bu dersleri aldıktan sonra eğitim fakülteleri mezunlarıyla beraber girdikleri ulusal bir sınav sonrasında orta öğretim kurumlarına öğretmen olarak atanabiliyorlardı. 1995’te yapılan düzenleme sonrasında fen-edebiyat fakültesi öğrencileri, lisans eğitimlerini tamamladıktan sonra bazı sınavlardan geçerek formasyon alabilme hakkını elde etmek durumunda kaldı. Bu program için ayrılan kontenjanların yetersiz olması nedeniyle de çoğu mezun, alanlarında başarılı olmalarına rağmen bu haktan mahrum kalmıştı. Şanslı olan mezunlar da genel olarak başka üniversitelere giderek 1,5 yıllık bir sürenin sonunda bu hakkı elde edebilmekte, bu da hem mezunların hayata geç atılmalarına hem de ailelerine en az 1,5 yıl daha yük olmalarına sebep olmaktaydı.”
Açıklamada, YÖK‘ün aldığı bu kararla üç üniversitedeki fen-edebiyat fakültesi öğrencilerinin 2009-2010 yılından itibaren lisans eğitimleri sırasında bu dersleri ikinci, üçüncü ve dördüncü sınıftayken alabilecekleri ve mezun oldukları andan itibaren de öğretmenlik hakkına sahip olacakları bildirildi.
Kararın fakültede büyük bir memnuniyetle karşılandığını ifade eden UÜ Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İsmail Naci Cangül, şu bilgileri verdi:
”Bu karar, diğer üniversitelere de örnek olacak ve köklü bir öğretmen yetiştirme geçmişi olan Türkiye’de son yıllarda Türk milli eğitimini tanımayan yabancı uzmanların önderliğinde yapılan denemelere son vererek, belki de dünya üzerindeki trendlere paralel, Bologna sürecindeki yeterliliklerin ön plana çıktığı kalıcı bir öğretmen yetiştirme politikasının temellerini atacak tartışmaların ateşleyicisi olacak.”
Bu kararla, verdikleri kaliteli eğitime rağmen cazibesini yitirmekte olan fen-edebiyat fakültelerine olan talebin önümüzdeki yıldan itibaren kademeli olarak artacağını belirten Cangül, bunun da ÖSS taban puanlarına en az 40-50 puanlık bir yansıması olacağının öngörüldüğünü kaydetti.
Cangül, fen-edebiyat ve eğitim fakülteleri mezunlarından oluşan daha geniş bir havuzdan çıkacak öğretmenlerin de doğal olarak daha yetkin olacağını, sonuç olarak son 10 yılda orta öğretime ve yüksek öğretime giriş sınavlarında yaşanan başarısızlık ve olumsuzlukların giderilebileceğini ifade etti.