Röportaj: Pınar Yıldız
Okul hayatı milyonlarca çocuk için dün başladı. Pek çoğu okul ziliyle ilk kez tanıştı. Uzun yıllar boyunca devam edecek eğitim hayatının bu ilk adımı hem çocuk hem de aile için sanıldığı kadar kolay bir evre değil! Yeni bir hayata adapte olmaya çalışan çocuk, psikolojik olarak çeşitli zorluklar karşılaşabilir ve ilk kez tecrübe edeceği duygular yaşayabilir. Peki, bu gibi durumlarda anne babalar nelerle karşılaşabilirler ve nasıl bir tutum takınmalılar?
Okula ve anasınıfına başlayacak çocukları olan ebeveynler için Psikolog Nilüfer Şişman’la konuştuk. Ailelerin karşılaşabileceği durumları, nasıl davranmaları gerektiğini kendisine sorduk. İşte anne-baba kılavuzu olabilecek önemli bir röportaj…
1. Okula yeni başlayacak çocukları bu ilk güne nasıl hazırlamalıyız?
Çocukları bu ilk güne hazırlarken, anne ve babalar çocuklardan daha telaşlı olabiliyorlar. Anne babanın bu durumu çocuğu da oldukça etkileyebiliyor. Dolayısı ile normal bir günmüş gibi davranmak çocuk için de oldukça önemlidir. İlk günde her çocukta kaygı görülebilir ancak hem ebeveynlerin hem de öğretmenlerin yardımı ile çocuk kısa sürede okula adapte olabilmektedir.
2. Peki anne babanın çocuklarına yaklaşımı nasıl olmalı?
İlköğretime yeni başlayacak olan çocuklara anne babaların yaklaşımı çok önemli bir yer teşkil etmektedir. Çocuğu korkutacak davranış ve söylemlerden kaçınılmalı, çocuk övgü ve pekiştirmelerle desteklenmelidir. İlköğretim düzeyinde öğrenim gören çocuklar üzerinde yapılan araştırmalara baktığımızda okul öncesi dönemde çocuğuna koşulsuz sevgi veren ve onu destekleyen ailelerin çocuklarının, yaşamlarının ileriki dönemlerinde daha başarılı oldukları tespit edilmiştir.
3. Öğretmenler bu evrede öğrencilere karşı nasıl bir tavır takınmalılar?
Öğretmenlere de çok büyük sorumluluk düşüyor. Eskiden uygulanan disiplin yöntemleri artık çocuklar için caydırıcı nitelikte değil. Çocuklar artık anlaşılmak istiyorlar. Öğretmenler, öğrencilerin duygu ve düşüncelerini önemsemeli ve ona göre davranmalıdırlar. Bu bağlamda her çocuğun her durum karşısında aynı tepkiyi vermeyeceğini unutmamak gerekiyor. Eğitimcilerin öğrencinin karşısında değil yanına yer aldığını göstermek, eğitilenlerin eğitimi açısından oldukça önemlidir.
4. İlköğretimden önce anaokuluna başlayacak öğrenciler var. Bu yaş grubunda olanlar için anne babalar neler yapmalı?
Okul öncesi, ilköğretimden farklı olarak çocukların biraz daha hassas olabildiği bir dönem. Çocuğun anne babaya bağımlılığı ve yakın olma ihtiyacı daha fazla. Bu dönem çocukları için oyun oldukça önemli ve çocuklar zamanlarının büyük bir kısmını oyun oynayarak geçirmekteler. Dolayısı ile anne baba çocuğa onunla vakit geçirerek yakın olabilir ve çeşitli modellemelerle onlarla iletişim kurarak, çocuklarını okula hazırlayabilirler. Okula başlamadan kısa bir süre önce çocuğa okulun faydalarından; birçok arkadaş edineceği, çeşitli faaliyetlerde bulunacağından söz etmek çocuğun korkusunun azalmasını sağlayacaktır. Çocuk okula ilk başladığı gün onun görebileceği bir yerde bulunmak çocuk için güven verici bir durum ancak sonraki günlerde yavaş yavaş çocuğu yalnız bırakmak onun bulunduğu ortama daha çabuk adapte olabilmesini sağlayacaktır. Çocuk ağladığında ‘seni burada bırakırım, onların çocuğu olursun’ gibi ifadeler kesinlikle kullanılmamalı, ona destek olunduğu sözel olarak mutlaka ifade edilmelidir.
5. Anaokuluna ya da kreşe başlamak için en uygun yaş hangisidir?
Anaokuluna ya da kreşe başlamak için en uygun yaş üç yaştır diyebiliriz. Üç yaş öncesinde çocuğun anneye bağımlılığı bire bir ihtiyaçların karşılanması için oldukça fazladır. Üç yaş itibari ile çocuk bireyselleşmeye başlar ve diğer çocuklarla oynama olgunluğuna ulaşır. Dolayısı ile verimli zaman geçirme için gelişim dönemi dikkate alınmalıdır.
6. Çalışan ebeveynler için bu evreler daha mı zordur? Kolay atlatabilmek için neler yapılabilir?
Günümüzde çalışan ebeveynler nedeniyle birçok çocuk 1 yaş itibari ile yuvalara verilmektedir. Burada en önemli noktalardan birisi, eğer anne için uygunsa en az 3 yaşına kadar çocuğa annenin bakması, ya da anneye en yakın kişinin çocuğa bakım vermesidir. Çocuk 3 yaşına kadar ki döneme dek yoğun ilgi ve sevgi bekler. Çocuğa ebeveynlerin göstermiş olduğu ilgiyi ve sevgiyi herhangi bir yuvadan beklemek çokta doğru bir davranış değildir çünkü yuvalar küçük yaştaki çocuklara sadece bakım vermektedirler. Eğer çocuk için yuvadan başka bir seçenek yoksa ebeveynlerin çocukla geçirecekleri zaman nitelik açısından çok verimli olmalıdır.
7. Okula yeni tanışacak çocuklarda; gerginlik, korku, anneden ayrılamama… gibi şikâyetler görülebiliyor. Bunlar için neler yapılabilir?
Bu tür şikâyetler birçok çocukta görülebilmektedir ve normal bir durumdur. Bu çocuklarla okulun ilk haftası okulda zaman geçirilebilir. Eğer problem hala çözülemediyse öncelikle haftada 3 gün, 2 gün ve sonrasında 1 güne indirerek çocuğun ortama alışması sağlanabilir. Çocuğun güveni kazanıldıktan sonra problem ortadan kalkmaya başlayacaktır. Adaptasyon süreci her çocukta değişebilmektedir bu yüzden ailelere sakin olmalarını öneriyoruz. Daha önce anne babadan hiç ayrılmayan çocuklarda ‘ayrılma anksiyetesi’ çok daha yoğun görülebilmektedir. Bu yüzden çocuğa güven verilmeli bu sözel olarak desteklenmelidir. Uyum süreci çok uzun sürerse ve çocuk hiçbir gelişme göstermez ise, bir pedagogtan yardım alınması faydalı olacaktır.
8) Nilüfer Hanım sizin eklemek istedikleriniz var mıdır?
Her öğrenci yeşeren bir tohumdur.
Çocuklarımıza eğitim öğretim verirken onların duygu ve düşüncelerini de dikkate almalıyız. Onlara sorumluluk vererek kendilerini denetleme yeteneğini geliştirmeli davranışlarımızda tutarlı ve dengeli olmalıyız.
Nilüfer Hanım bize verdiğini bu değerli bilgiler için çok teşekkür ediyoruz.
Ben teşekkür ederim. Tüm öğrencilere başarılı bir öğretim yılı diliyorum.