Okulların Mülteci Yüzleri

Eğitim Güncel
Resmî belgelerde adları ‘vatansız’ olarak geçiyor. Şimdilik Çorum’da yaşıyorlar. Okula başlayan İran ve Irak uyruklu 70’e yakın küçük mülteci, ne kadar devam edeceklerini...
EMOJİLE

Resmî belgelerde adları ‘vatansız’ olarak geçiyor. Şimdilik Çorum’da yaşıyorlar. Okula başlayan İran ve Irak uyruklu 70’e yakın küçük mülteci, ne kadar devam edeceklerini bilmedikleri okullarında Türkçe öğreniyor, yeni arkadaşlıklar kuruyor.

Kimi Irak’tan kimi İran‘dan geldi. İç savaş, yoksulluk, göç gibi sebeplerden mülteci durumuna düşen ailelerin çocukları, 15 milyon öğrenci gibi eğitime başladı. Şimdi onlar, ne kadar devam edeceğini bilmedikleri okullarında Türkçe öğrenerek yeni arkadaşlıklar kurmaya çalışıyor. Çorum, bu ailelerin yerleştiği şehirlerden biri. İlde 420 Iraklı, 156 İranlı ve 4’ü Afganlı olmak üzere 580 mülteci yaşıyor. Merkezdeki okullarda eğitim gören küçük mültecilerin sayısı ise 70. Dilleri, tavırları ve farklılıklarıyla sınıf arkadaşları ve öğretmenleri arasında büyük ilgi görüyorlar. İran uyruklu 1. sınıf öğrencisi Negın’ın annesi, her ne kadar vatan hasreti çekse de Türkiye gibi özgür bir ülkede olmaktan memnun olduğunu söylüyor: "Başka bir dine ve millete mensup olmamıza rağmen komşularımız bize çok yardımcı oluyor. Türkiye çok özgür bir ülke. İnsanlar çok samimi. Komşularım bana kek ve börek yapmayı öğretti. En büyük sorun dil bilmememiz."

Çorum Gazipaşa İlköğretim Okulu’nda okuyan 7 yaşındaki Negın Shamooshki hem okula yeni başlamanın heyecanını hem de dilini bilmediği insanlarla tanışmanın şaşkınlığını yaşıyor. Annesi Somayeh Erfanıanmohammed, kızı Negın’e kolaylık olsun diye ‘Rojina’ diye seslendiklerini, okuldaki arkadaşlarının da bu ismi sevdiğini söylüyor. 4 aydır Türkiye’de bulunan Erfanıanmohammed, evde Türkçeyi en iyi konuşanın Rojina olduğunu hatta kendilerine tercümanlık yaptığını belirtiyor.

Irak uyruklu 4. sınıf öğrencisi Sümeyye Halil İbrahim ise hem güzel Türkçesi hem de ders başarısıyla öğretmenlerinin gözdesi. Okulun tercümanı olarak ün kazanan Sümeyye, "Yeni gelenler dil bilmiyor. Onlarla öğretmenler arasındaki iletişimi sağlıyorum. Türkiye ikinci ülkem. Bağdat’ı hatırlamıyorum. Ancak annem bir zamanlar çok güzel olduğunu söylüyor. Savaştan önceki fotoğraflarını gördüm çok güzel bir şehirmiş." diyor. Birleşmiş Milletler Yüksek Konseyi’nin kontrolündeki mülteci ailelerden çoğu hayat şartlarının uygunluğu sebebiyle Kanada ve Amerika gibi ülkelere gitmek istiyor. Ancak birçok aile, vatandaşlık verilmesi halinde Türkiye’de kalmayı düşünüyor.