Öğretmenler Ek İş Peşinde

Eğitim Güncel
Birleşmiş Milletlerin Eğitim, Bilim ve Kültür örgütü (UNESCO), 1994 yılından buyana, 5 Ekim gününü Dünya Öğretmenler Günü olarak kutlamayı örgütlemiştir. 100’den çok ülkede, 05 Ekim günü Dünya Ö...
EMOJİLE

Birleşmiş Milletlerin Eğitim, Bilim ve Kültür örgütü (UNESCO), 1994 yılından buyana, 5 Ekim gününü Dünya Öğretmenler Günü olarak kutlamayı örgütlemiştir. 100’den çok ülkede, 05 Ekim günü Dünya Öğretmenler Günü olarak kutlanmaktadır. Türkiye de bu ülkelerden biridir.

Dünya Öğretmenler Günü, tüm ülkelerin öğretmenlerinin dayanışma içine girerek hem kendi sorunlarını, hem de dünyanın sorunlarını çözebilmenin yollarını aramak için önemli bir dayanışma günüdür.

Dünyadaki tüm çocukların daha nitelikli, insan hak ve özgürlüklerine uygun eğitim almaları için güç birliği yapmaları gerekmektedir.

Eğitimcilerimiz Dünya öğretmenleri arasına girebilecek mi?

Günümüzde, ülkemizde eğitim alanında, yanıt aranması gereken en temel sorulardan birkaçını şöyle sıralamak olanaklıdır: Kitle iletişim araçlarının hızını yakalayabilecek öğretmenlerimiz olabilecek mi? Öğretmenlerin bilgi aktarımı, kitle iletişim araçlarının hızını yakalayabilecek mi? Öğretmenlerimiz küresel düzeyde bilgi üretimi süreçlerine katılabilecekler mi? Dünya’da giderek artan bilgi bombardımanı arasında yolunu bulabilecek kuşaklar yetiştirecek bir eğitim sistemimiz var mı? Bugünlerden bakıldığında bu sorulara olumlu yanıt verme olanağı yoktur.

Eğitimcilerimiz küresel bilgi birikimini yakalamaktan yoksun

Günümüz öğretmeni, ulusal değerleri yeni kuşaklara aktarma işlevinin ötesine geçerek, küresel düzeyde bilgi aktarımını başarmak zorundadır. Hiçbir ulusun tek başına yaşama olanağı olmadığı bir Yerküre’de, hiçbir ülkenin öğretmenlerinin yalnızca kendi ülkelerinin egemen güçlerince benimsenen bilgileri yeni kuşaklara aktararak, ülkelerini ayakta tutma olanakları yoktur.

Günümüz öğretmeni, kendi okulu, mahallesi, ilçesi, ili, ülkesi sınırları içinde geçerli olan bilgilerle eğitimcilik yapma sınırlarını aşarak, küresel ölçekte bilgileri yeni kuşaklara aktarmak zorundadır. Günümüzün eğitimcileri dünyalı olmak, insanlık tarihinin ortak ürünü olan bilgi donanımını elde etmek yükümlülüğüyle karşı karşıyadır. Artık mahallenin çocukları değil dünyanın çocuklarına öğretmenlik yapacak eğitimcilerin çağı yaşanmaktadır. Öğretmenler, yalnızca ülkelerin değil, tüm ülkelerin, insanlığın öğretmenleri olmak zorundadırlar.

Makine yapan makineleri üretme bilgisini veren de öğretmenlerdir. Dünyanın geleceği, küresel ölçekte bilgi donanımı olan nitelikli öğretmenlerin bilinçleriyle biçimlenecektir.
Nitelikli eğitimcilerden yoksun olan ülkelerin, bu yoksunluğu yaşayan dünyanın geleceği karanlıktır.

Eğitim hakkı Yerküre’de yaşayan tüm insanların en temel insan haklarından biridir. Bu hakkın kullanılmasını öğretecek eğitimcilerdir. Tüm insanlığın en temel insan haklarını öğretecek olan eğitimcilerin, tüm insanlığın değerlerini algılayacak düzeyde bilgi birikiminde olmaları gerekmektedir.

Dünya’nın küçük bir köy durumuna geldiği çağımızda, tüm Yerküre’de hiçbir olay ötekilerden bağımsız olarak yaşanmamaktadır. Olayların tümü birbirleriyle ilişkili olmaktadır. Böyle bir çağda, bir ülkenin eğitimcilerinin Dünya olaylarından kopuk yaşaması, o ülkenin uygarlıktan kopması sonucunu doğuracaktır. Bu nedenle eğitimciler Dünyalı olmak, Dünya eğitimcileri işlevi görmek zorundadırlar. Bir ülkenin yönetim sistemi Dünya’ya uyum sağlayamıyorsa, kuşkusuz o ülkenin eğitimcileri de sağlayamayacaktır. Eğitimciler geçim sıkıntısından kafalarını kaldırıp Dünya’ya bakamıyorlarsa, özlük, demokratik haklarından yoksun durumdaysalar, Dünyalı olamayacaklardır. Bu durum, biri ötekinin nedeni olan bir çıkmazın varlığını göstermektedir.

Türkiye eğitimcilerinin durumu

OECD tarafından hazırlanmış “Bir Bakışta Eğitim 2008” belgesine göre, Türkiye’de öğretmenlerin yüzde 72’si ücretleri yetmediği için ek iş yapıyor, yüzde 56.7’si kirada oturuyor. Öğretmenlerin % 88’inin borcu ya da aylık ödemeleri var. OECD verilerine göre, öğretmenler, bir buz dolabı almak için Almanya’da 38, Türkiye’de 100 saat çalışmak zorundadır. OECD ülkelerinde öğretmenler yılda ortalama 1688, Türkiye’de 1808 saat çalışmaktadır. Eğitim-Sen’in yaptığı araştırmaya verilen yanıtlarda, Öğretmenlerin yüzde 23’ü sosyal, sanatsal etkinliklere hiç katılmadığını… Yüzde 12’si katıldığını, yüzde 63’ü ise bazen katıldığını söylemektedir… Seminer, panel, sempozyum gibi kültürel etkinliklere öğretmenlerin yüzde 10’u katılabildiğini söylemiştir. Öğretmenlerin %17’i kitap okuduğu saptanmıştır.

Türkiye eğitimcilerinin durumunu yansıtan bu resimden, ülkemizde bilimsel, nitelikli eğitimin yaşama geçemeyeceği anlaşılmaktadır.

Öğretmenler sürekli olarak kendilerini yenilemesi gereken, yaşam boyu öğrenme süreci içinde olan kesimdir. Dünya’da her şey yenilenmekte, sürekli yenilikler yaşanmaktadır. Bu süreçleri izleyemeyen,
bunları öğretemeyecektir.

Böylece yeni kuşaklar, yeni, çağdaş bilgilerden yoksun kalacaklardır.
OECD ülkelerinde yapılan bir başka araştırmada, 15 yaşında bir öğrencinin bilmesi gereken bilgileri, Türkiyeli öğrencilerin 16’nın bilebildiğini ortaya koymuştur. Bu sayılar hem eğitimcilerin, hem de öğrencilerin bulunması gerekli olan bilgi düzeyinde, yaşama koşulları içinde olmadıklarını ortaya koymaktadır.