ÖSS’ye giren 1 milyon 324 bin adaydan 251 bini, tek bir matematik sorusunu dahi çözemedi. 700 bin aday da fen bilimleri testine hiç dokunmadı bile… Üstelik 30 bin kişi de ÖSS’yi “sıfır” çekerek tamamladı. Matematik ve fen eğitiminde AB ülkeleri arasında Türkiye’nin sonuncu olduğu haberi ise, bütün bu “karamsar” sonuçların üzerine tuz biber ekti. Peki bir ülkenin bilim adamı yetiştirmesindeki en önemli ölçütlerden sayılan matematik ve fen eğitimindeki kötü gidişatın sorumluları kimler? Türkiye’nin alanında uzman 3 önemli eğitimcisi, matematikte yaşanan fiyaskonun sebeplerini masaya yatırdı.
Prof. Dr. Ali Nesin: Eğitim sistemi tam bir fiyasko
Türkiye Matematik Derneği Yönetim Kurulu Üyesi, Şirince’deki Matematik Köyü’nün kurucusu ve Bilgi Üniversitesi Matematik Bölümü Başkanı Prof. Dr. Ali Nesin, Cumhuriyet devrimlerinin amacı Batı’yı yakalamaksa, Türkiye’nin bugünkü durumu ve eğitim sisteminin bir “fiyasko” olduğunu söylüyor. Matematiğin bilimsel ve mantıksal düşünmeyi, yani bir anlamda “doğru” düşünmeyi öğrettiğine dikkat çeken Nesin, “Bir toplum matematikte zayıfsa, o toplum doğru düşünemez. Bunun sonuçları elbette her yerde, her düzeyde kendini gösterir” diyor.
Yedi gün ders çalışan çocuktan hayır gelmez
ÖSS sınavlarından hemen sonra, hep başarısız öğrencilere odaklanıldığını belirten Nesin, Türkiye’nin eğitimde sınıfta kalıp kalmadığının “0” çeken 251 bin adaydan değil, yüksek puan alan adayların yüzdesinden ve sınavın kalitesinden anlaşılabileceğini savunuyor: “Biraz da başarılı öğrencilere odaklanalım. Başarılı olduğu düşünülen ilk 500 öğrenci her yıl daha yüksek puan mı alıyor? Kapasitesi yüksek öğrencilerin kapasitesi lise eğitimi sonucu daha mı genişlemiş, yoksa tam tersine çapları mı küçülmüş, bakış açıları mı daralmış, merakları mı törpülenmiş? Kapasitesi ne kadar yüksek olursa olsun, haftada 7 gün okula ya da dershaneye giden, tatil yapamayan, oyun oynayamayan, kahkaha atamayan bir çocuk ya da gençten ne hayır gelir ki?”
Dünya çapında bilim adamı olacağına iş adamı oluyorlar
Bir yanda Dünya Matematik Oyunları’nda Liselerarası Türk takımı 8’inci olurken, öte yanda ÖSS’de 251 bin kişi “sıfır” çekiyor. Nesin, bu çelişkiyi şöyle açıklıyor: “Galatasaray da Avrupa Şampiyonu oldu ama sporcu bir ülke olduğumuz söylenemez! O takımın öğrencilerine ne kadar emek verildiğini görün, ne kadar haklı olduğumu anlarsınız. Ama bizde derece alan bu olağanüstü çocuklar, mühendis oluyorlar. Oysa, herkes mühendis olabilir ama herkes ‘bilim adamı’ olamaz. Bizde dünya çapında bilim adamı olabilecek biri, basit bir mühendis ya da iş adamı oluyor. ‘Sadece başarısızlara değil, başarılılara da bakın’ derken işte bunu kastediyorum.”
Matematik öğretmenleri kendilerini geliştirmiyor
Ali Nesin’e göre, matematik eğitiminde yaşanan fiyaskonun sebeplerinden bir diğeri de Matematik öğretmenlerinin zayıf olması: “O maaşa işte bu kadar olur! Hem bilmiyorlar, hem de yarım yamalak bildiklerini de öğretemiyorlar. Kendilerini de tabii ki geliştirmiyorlar. ‘Kendini geliştirmek’ alışkanlığı da çocukluktan kazanılır. Onlar çocukken etraflarında olmadığı için, kütüphaneye bile gitmiyorlardı. Benim ilk iki çocuğum yurt dışında doğup büyüdü. Üç- dört kütüphaneye üyeydiler. Ev kitaptan geçilmezdi. Piyano, bale, satranç dersleri alırlardı. Sonra, Türkiye’ye döndük! Elveda kitaplar, elveda piyano, elveda hayatı güzel kılan her şey… Çevrenizdeki çocuklardan kaçı kütüphaneye gider? Bakın ve söyleyin. ‘Ne ekersen onu biçersin’ demişler.”
Gençlerimiz MEB ve YÖK’ten daha akıllı
Ali Nesin, öğrencilerin yüzde 60’ının da fen sorularına hiç dokunmamasını şöyle açıklıyor: “İyi yapmışlar hiç dokunmayarak… Bu gençlerimizin MEB’den, YÖK’ten, Talim Terbiye Başkanı’ndan, TÜBİTAK bürokratlarından daha akıllı olduklarının göstergesidir. Bilmedikleri konuda ahkâm kesmiyorlar hiç olmazsa…”
Çocukların bu durumundan hepimiz sorumluyuz
Matematikteki başarısızlığın ardında sadece öğretmenler değil, kitapların, Talim Terbiye Kurulu’nun ve akademisyenlerin de sorumlu olduğuna dikkat çeken Nesin, “Hepimiz sorumluyuz. Bir tek çocuklar sorumlu değiller. Genetik bir eksiklikten de söz edemeyiz. Ne yani, ben Türk değil miyim? Eksiklik hükümetlerdedir, yöneticilerdedir, öğretmenlerdedir, ana babadadır, medyadadır, toplumdadır” diyor.
Başarı için eğitime daha fazla kaynak ayrılması şart
Matematikte başarı için eğitime daha fazla kaynak ayrılması gerektiğini söyleyen Nesin, maaşların insanları öğretmen olmaya teşvik edici düzeye yükseltilmesi gerektiğini işaret ediyor: “İyi öğretmenlerin maaşı yükseltilmeli. Eskiden akıllı kızların önlerinde öğretmenlik ya da hemşirelik dışında pek fazla seçenek yoktu. Devir değişti. Şimdi akıllı kızlar mühendis, doktor filan oluyor. İnsanları öğretmen olmaya teşvik edici maaş verilmeli. Ve ülkeye özgürlük getirilmeli.”
Matematik oyunla ve edebiyatla sevdirilir
Matematiğin önündeki en büyük engelin, gençlerin yoğunlaşma eksikliği olduğunu söyleyen Ali Nesin, bunun sebebi olarak da, gençlerin az okumalarını ve çok televizyon seyretmelerini gösteriyor: “Öğrencilere matematik, edebiyat ve oyunla sevdirilebilir. Ve televizyonu kapatıp daha fazla kitap okutarak… Siz hiç bilmece çözmekten, ‘Sudoku’ çözmekten korkan çocuk gördünüz mü? Kimse korkmaz, tam tersine, başaramasa bile zevk alır, çünkü bunların felakete yol açan sonuçları yoktur. Oysa, sınavda başarısızlık tüm umutları suya düşürür, yaşamı baştan aşağı etkiler. Ve matematik de, ne yalan söyleyeyim, diğer derslerden daha zordur.”