‘İstifam Söz Konusu Değil’

Eğitim Güncel
ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ali Demir, bugün açıklanacak Lisans Yerleştirme Sınavı’na (LYS) göre üniversiteye yerleştirme sonuçlarına ilişkin, ”597 bin 508 adayımızı üniversiteli yapacağız̶...
EMOJİLE

ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ali Demir, bugün açıklanacak Lisans Yerleştirme Sınavı’na (LYS) göre üniversiteye yerleştirme sonuçlarına ilişkin, ”597 bin 508 adayımızı üniversiteli yapacağız” dedi.       

Demir, CNN Türk’te yayınlanan Eğrisi Doğrusu programında Taha Akyol’un sorularını yanıtladı.       

LYS yerleştirme sonuçlarına ilişkin bir soru üzerine Demir, ”Bildiğiniz gibi 27 Mart 2011’de yaptığımız Yükseköğretime Geçiş Sınavı (YGS) ve 18-19 ve 25-26 Haziran 2011 tarihlerinde yaptığımız LYS sınavları bir bütün halinde idi. Önce adaylar YGS’ye, ardından LYS’ye girdiler. Bu sınavlarda aldıkları puana göre geçtiğimiz hafta içerisinde üniversite tercihlerini bize illetiler” diye konuştu.      

Bu süreçte 1 milyon 688 bin 804 adayın tercih yapma hakkının olduğunu, ancak bunlardan 1 milyon 58 bin adayın üniversite tercihi yaptığını söyleyen Demir, bu adayların aldıkları puana göre sıralamasının ve yerleştirmelerinin yapıldığını belirtti.       

680 BİN ADAY YERLEŞTİRİLEBİLİR
Türkiye’deki üniversitelerde toplam 655 bin 941 kontenjanın söz konusu olduğunu belirten Demir, açıköğretim fakültelerine 200 bin kadar olmak üzere toplam 680 bin adayı yerleştirme imkanı olduğunu kaydetti.     

Demir, ”597 bin 508 adayımızı yarın üniversiteli yapacağız. 191 bin 659 adayımız da açıköğretim fakültesinin değişik programlarına yerleştirildi” diye konuştu.       

Bir miktar kontenjanın açık kaldığını ifade eden Demir, bu kontenjanlara ek yerleştirmelerle doldurduklarını söyledi. Demir, yaklaşık 60 bin kadar kontenjanın boş olduğunu belirtti.       

Demir, ”Maalesef mali boyut söz konusu olduğu için vakıf üniversitelerimizde bir miktar boş kontenjanlar var” dedi.
       
”RAPORTÖR YARDIMCILIĞI SINAVINI YAPACAĞIZ”        
ÖSYM’nin yaptığı sınavlara ilişkin bir soru üzerine Demir, kurumun 40’a yakın sınav yaptığını, geçtiğimiz yıl sınavlara 10 milyona yakın adayın girdiğini söyledi.       

Demir, ”Anayasa Mahkemesi bizden raportör yardımcılığı sınavını yapmamızı istedi. Biz de memnuniyetle kabul ettik. Onu da yapacağız” dedi.
        
KOPYAYI ENGELLEMENİN TEK YOLU, ADAYA ÖZGÜ SORU KİTAPÇIĞI        
”YGS’deki şifre iddialarıyla ilgili basın toplantısında ‘şifre yok’ dediniz. Adaylara gönderdiğiniz mektupta ‘sehven şifre olduğu’ ifadesini kullandınız. Neden çelişkili bir açıklama yaptınız?” sorusunu Demir, ”Çelişki diye bir şey söz konusu değil. Bütün bunlara rağmen tüm Türkiye çapında değişik yerlerde sınav yaptığımızdan dolayı toplu kopyayı, ikili kopyayı kısmen engelleyemiyorsunuz. Bunu engellemenin tek yolu, bulabildiğimiz ve öngördüğümüz tek yol her adaya farklı soru kitapçığı oluşturmaktı. Şifre YGS’de, LYS’de ve KPSS’de asla söz konusu değildir. Bunu bütün samimiyetimle söylüyorum” diye yanıtladı.       

”Sınav öncesinde mod-medyan formülünün yayılmasını neye bağlıyorsunuz?” sorusu üzerine Demir, ”Bu da bence o dönemde basının bir miktar çarpıtmasıydı. Dikkatli bakıldığı zaman YGS’deki tartışmalar gündeme gelinceye kadar aranan bir şey değil” diye konuştu.       

Demir, ”YGS ile ilgili çok ciddi tereddütler oluştu sonrasında” değerlendirmesi üzerine, ”Ama tereddütlerin büyük bir kısmı maalesef o dönemdeki hassasiyetlerden kaynaklandı. Dikkat edin o dönemde bir seçim atmosferi söz konusuydu. Bu konu da çok gereksiz bir şekilde o atmosferde kullanıldı” dedi.       

ÖSYM Başkanı Demir, ”YÖK Başkanı’nın adaya özgü kitapçık uygulamasından vazgeçilmesi yönünde bir tavsiyesi oldu mu?” sorusunu Demir, YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan ile görüştüklerini, değerlendirmeler yaptıklarını, tavsiyeler aldıklarını söyledi. Demir, buna ÖSYM’nin Yürütme Kurulu’nun karar verdiğini belirtti.
       
"İSTİFAMI GEREKTİRECEK HİÇ BİR OLAY SÖZ KONUSU DEĞİL"
”YÖK Başkanı ‘Ben olsaydım istifa ederdim’ dedi. Bunu nasıl yorumladınız ve neden istifa etmediniz?” sorusu üzerine Demir, ”Bütün bu süreçte istifamızı gerektiren en küçük bir şey olsaydı istifa ederdik. İstifamızı gerektirecek hiç bir olay söz konusu değil. Türkiye’de hak edenin, hak ettiği şekilde değerlendirileceği bir ÖSYM oluşturma yönündeki çalışmalarımıza devam ediyoruz” diye konuştu.       

”Bunu YÖK Başkanı’na anlattınız mı?” sorusunu Demir, ”Kesinlikle” diyerek yanıtladı.       

Demir, ”YÖK Başkanı idareten soruşturulmanız gerektiği yönünde görüşü olduğunu ve istifa etmeniz gerektiğine dair mesajlar verdi. O arada YÖK Başkanı ile bir görüşmeniz oldu mu?” sorusu üzerine Demir, şunları söyledi:       

”Bizi bu süreçte en rahatsız eden konu budur. Güya ben YÖK Başkanı ile pazarlık etmişim, soruşturmayı açmayın ben istifa edeceğim demişim. Böyle bir şey asla mümkün değil, böyle bir şey kesinlikle söz konusu değil. Maalesef basınımız nereden buluyor bu haberleri, kullanıyor. Hem kurum olarak ÖSYM, hem YÖK hem de kişisel olarak bizler yıpranıyoruz. Sayın Başkan ile ben bu demeçlerinden önce de görüştüm, sonra da görüştüm. Bana hiçbir şekilde istifayı gündeme getiren bir şey söz konusu etmedi. Doğrusu basın aracılığıyla bunların konuşulması değil, karşılıklı konuşmamızdır.”       

”Neden istifa etmem gerektiğini düşünüyorsunuz diye sordunuz mu?” sorusunu Demir, ”Sormadım” diyerek yanıtladı.       

Demir, ”Sayın Başkan siz öyle diyorsunuz ama benim istifa etmemi gerektiren hiç bir sebep yok, diye bir şey deme gereğini duydunuz mu” sorusu üzerine ”Doğrusu duymadım” dedi.

SINAV ÖNCESİ ARAMALAR
Demir, adayların sınav binalarına alınırken kapıda polisler tarafından aranma görüntülerinden kendisinin de rahatsız olduğunu belirterek, ”bunun daha medeni şekilde yapılması için polislere el dedektörleri dağıtılmasını sağlayacaklarını” bildirdi.
       
Lisans Yerleştirme Sınavları ile Yükseköğretime Geçiş Sınavı’nın (YGS) kaldırılacağı yönündeki söylentilerin anımsatılması üzerine Demir, LYS ve YGS sisteminin 2010 yılından itibaren uygulanmaya başlandığına işaret ederek, bir sistemin artı ve eksilerini görmeden değişiklik yapmanın doğru olmadığını belirtti. ”Bunu revize edeceksek en az dört defa uygulamamız gerekir” diyen Demir, ayrıca bu konuda YÖK’ün karar verme yetkisi bulunduğunu hatırlattı. Demir, 2012’de LYS ve YGS sisteminin uygulanacağını, sistemin değişmeyeceğini, her adaya farklı soru kitapçığı uygulamasıyla bunun gerçekleştirileceği vurguladı.       

YGS’de cevap kağıtları ÖSYM’ye ulaşmayan 4 aday ile cezaevlerindeki adayların sınavlarının yenilenmesinin bir adaletsizlik yaratıp yaratmadığının sorulması üzerine Demir, bu adayların ÖSYM’nin yasasında da öngörülen eşdeğer sınava alındıklarını söyledi. ”Bu sayede bu çocuklarımızı mağdur etmedik” diyen Demir, mağduriyeti telafi etmenin tek yolunun eşdeğer sınav olduğunu ifade etti.  

Akademik Lisansüstü Eğitime Giriş Sınavında eksik kitapçık çıkması konusuna da değinen Demir, basım hatasının dijital baskının ilk uygulamasından kaynaklandığını, basım hatasının her zaman olabileceğini söyledi. Alınan tedbirler ve geliştirilen yöntemlerle daha sonra hiçbir basım hatası olmadığını belirtti.      

SENEYE İHALE MATBAASI YAPILACAK
”Aynı matbaa ile yola devam edecek misiniz?” sorusuna Demir, ”Bu çok nitelikli bir matbaa. Türkiye’de bunu yapabilecek başka matbaa var mıdır bilmiyorum. 2012’de biz yine açık ihale yapacağız. Başka matbaalar ‘Ben bu imkanı sağlayabilirim’ derse onlarla çalışırız” yanıtını verdi.      

TUS’un neden sadece Ankara’da yapıldığı yönündeki soru üzerine Demir, başka yerlerde yapılması için bir talep gelmediğini, bu sınavın Ankara, İstanbul, İzmir’de yapılabileceğini ifade etti.
       
”ÖSYM’DE DERİN YAPI VAR MI?”        
”ÖSYM çalışanları ile iddialar gündeme geldi. ÖSYM’deki bir derin yapıdan söz edildi. ÖSYM’yi zor durumda bırakanın bu derin yapı olduğu söylendi ve sonra bazı çalışanlar YÖK’e gönderildi. ÖSYM içinde bir derin yapı olduğunu siz de düşünüyor musunuz?” sorusuna Demir, şu yanıtı verdi:      

”ÖSYM’de derin yapı, tasvip etmediğim bir tanımlama. Ben göreve geldiğim andan itibaren tüm ÖSYM’deki çalışan arkadaşlarıma takım arkadaşlarım olarak hitap ettim. Gerçekten sınav gerek soru hazırlama, gerek bilgi işlem, gerek sınav hizmetleri gerek alandaki sınav görevlileriyle bir takım oyunu. Bu takım oyununu tam oynadığınız zaman başarıya ulaşabilirsiniz. Aksi taktirde birisinin aksamasıyla aksarsınız. Bunun örneklerini gördük.       

Ancak 36 yıllık kurum; bizim konseptimize, bizim yeni güvenlik anlayışımıza, bize ayak uyduramayan bizim beklentilerimizi karşılamayan çalışanlarımız oldu ve onlarla yolumuzu ayırmak durumunda kaldık. Aksi taktirde ben ÖSYM çalışanlarının son derece gayretli, düzgün, işlerini hassasiyetle yaptıklarına inanıyorum.”      

”Birtakım aksamalarda sizin YÖK’e gönderdiğiniz personelin rolü olduğu kanaatinde misiniz?” sorusuna Demir, ”Kısmen öyle gördüğümüz için zaten o kararları almak durumunda kaldık” yanıtını verdi.      

”Ne tür şeyler, aksama nerede oldu?” sorusunu Demir, ”Bunlar çok spesifik konular. Bu konulara girmeyelim” şeklinde yanıtladı.      

”ÖSYM’yi yıpratma amaçlı davranışlar olduğundan mı şüpheleniyorsunuz?” sorusu üzerine Demir, ”Onu düşünmüyorum. Ben arkadaşlarıma güveniyorum ama bazı arkadaşlarım beklentilerimizi yerine getiremediler” dedi.       

KPSS soruşturması hatırlatılarak, hakkında soruşturma açılan bir aday olup olmadığı konusundaki soru üzerine Demir, savcının araştırmalarının alanda ve ÖSYM içinde devam ettiğini belirterek, büyük oranda raporların tamamlandığını ancak ne zaman iddianameye dönüşeceğini bilmediğini anlattı.       

ÖSYM’Yİ KARALAMA KAMPANYASI YAPILIYOR
Bazı adayların tercihlerinin değiştirildiği yönünde basına yansıyan haberlerin anımsatılması üzerine Demir, son 10-15 gündür ÖSYM’yi karalama kampanyası içine girildiğini savundu. Adayların T.C kimlik numaraları ve şifreleriyle bütün işlemlerini yapabildiklerini, dolayısıyla şifrelerini kimseye vermemelerinin önem taşıdığını vurguladı. ÖSYM’nin bilgi işlem sisteminde bütün işlemlerin silinemez bir şekilde kaydedildiğini anlatan Demir, her bir adayın hangi saatte ne işlem yaptığının izlenebildiğini ifade etti.

ÖSYM’de bir değiştirme yapmanın mümkün olmadığını söyleyen Demir, ”Adayların kendi şifrelerini başkalarına vermemeleri gerekiyor” dedi.       

Bugüne kadar, söyleyeceklerinin çarpıtılmaması için adayları endişeye sevk etmemek amacıyla geri planda kalmayı tercih ettiklerini söyleyen Demir, seçim ve sınavların da bunda etkili olduğunu anlattı.       

"BİRİNCİ ÖNCELİĞİM ADAYLAR; ONLARI RAHATSIZ ETMEK İSTEMEDİM"
Savcılığın, hakkında soruşturma açmak için Danıştaya başvurduğunun anımsatılması üzerine Demir, Danıştayın vereceği karara saygı duyacaklarını ifade etti. Demir, şunları söyledi:  

”Gerçekten zor bir dönemde göreve geldik, bunu kabul etmek gerekir. Bir seçim süreci yaşadık. Ben şunu net bir şekilde söylüyorum, hak ve adaletin tesisi bakımından sınav güvenliği anlamında ben vicdanen rahatım ve hiçbir sorun olduğunu düşünmüyorum. Ama şunu kabul ediyorum, basınla ilişkilerimiz daha iyi olabilirdi. Orada eksikliklerimiz oldu.”       

”O dönemde neden sustunuz?” sorusuna Demir, ”Benim birinci önceliğim adaylar. Adayları rahatsız edecek, adayları endişeye sevk edecek herhangi bir şey yapmak istemedim. O yüzden belki basınla ilişkilerimizi biraz daha iyi tutup bilgi verebilirdik ama çekindiğimiz tek nokta söylediğimiz şeyler çarpıtılarak adaylar rahatsız edilebilir mi diye endişe içerisine girdik. Artı seçim atmosferi vardı. Biz siyaset üstü bir kurumuz, öyle olmak zorundayız. Burada söylediğimiz her söz, seçim meydanlarında kullanıldığında biz ciddi anlamda rahatsız olacaktık. O yüzden girmedik ve o nedenle sınavların sonrasını beklemeyi tercih ettik” yanıtını verdi.
        
İŞTE ÖSYM’NİN 2012 HEDEFLERİ
Sınavlarda teknolojinin verdiği imkanları sonuna kadar kullanmak istediklerini söyleyen Demir, cevap kağıtlarının görüntülerinin internetten yayınlanmasının bir devrim niteliğinde olduğunu ifade etti. Bundan sonraki hedeflerini de anlatan Demir, şöyle konuştu:      

”Adayların ve sınav görevlilerinin yoklamalarını, sınava girişlerini binada elektronik olarak almayı hedefliyoruz. Bunun pilot denemesini yaptık. Sınav yaptığımız binada kapının önüne koyacağımız bir barkod okuyucuyla hangi adayın sınava girdiğini o anda orada tespit ediyoruz. Böylece tüm Türkiye’deki adayların ne kadarının sınava girdiğini, kimlerin sınava girdiğini anında tespit edeceğiz. Bu, 2012’de hedeflerimiz arasında.       

Bir başka konu, bugüne kadar bizim özellikle cep telefonuyla iletişimi kesecek jammer kullanma imkanımız yoktu ama kanun artık bu imkanı bize veriyor. Bunu bir yatırımla yapabiliriz bu yönde çalışmalarımız var.       

Ayrıca, sınav güvenliği içerisinde düşündüğümüz kapıda adayların üstlerinin aranması görüntüleri benim de rahatsız olduğum bir konu. Bunun daha medeni olması için el detektörleri temin edip polisimize vereceğiz. Bunları yapabiliriz bir yatırımla.”       

Kopya çekmek için teknolojik aletlerin kullanıldığına değinen Demir, ”50 dolara kalem görünümünde kameralar bulabiliyorsunuz. Bir örnek vereyim. Kıbrıs’taki gazetelerde bir ilan vardı, ‘Düğme kamera, ben sınavda kullandım, ihtiyacım kalmadı satıyorum’ diye. Bunlar gerçek. Benim elimde bu şekilde bir kamera var. Bugünkü teknolojide bu imkanlar olduğu için bunları adaylar kullanmasın diye kalemini silgisini, peçetesini, şekerini biz temin ediyoruz” diye konuştu.
        
”MAAŞ HESABI YAPMADIM”        
”Maaşınızın Eylül ayında artmasını beklediğiniz için istifa etmediğiniz söyleniyor. Bu doğru mu?” sorusu üzerine Demir, şunları kaydetti:       

”Göreve başladığımız 10 ay içinde yapmadığımız tek hesap maaş hesabıdır. Hiçbir zaman maaş hesabı yapmadık, yapmayız da. Biz buraya bir görevi ifa etmek üzere geldik. ÖSYM gibi Türkiye’nin en kritik kurumlarından birisini o çalkantılı dönemden, Türkiye’ye yakışan, Türkiye’de sosyal barışı tesis eden bir kurum haline getirmek için buradayız. Bunu sağlamak için buradayız. Yaptığımız sınavlarda bunu sağladığımıza inanıyoruz. Çok daha mükemmel bir sınav sistemini kurmak durumundayız Türkiye’de. Bunu yapana kadar görevimizin başındayız.    

İçimiz son derece rahat olduğu için, net bir şekilde söylüyorum, istifamı gerektiren bir konu olsaydı bugüne kadar kesinlikle istifa etmiştim.”      

”Bu süreçte kırıldığınız birileri var mı, mesela YÖK Başkanı?” sorusunu Demir, ”Profesyonel bir çalışma yapıyoruz. Kırılmalar belki hissiyat olarak olabilir ama çalışmaya devam ediyoruz” diye yanıtladı.      

İntihal yaptığı iddialarını da yanıtlayan Demir, şunları söyledi:      

”Anadolu’da bir laf vardır, iflas etmiş tüccar eski defterleri karıştırır diye. Maalesef basınımız böyle bir gayretin içerisine girdi. 1990 yılındaki bir yayını bulup bunu büyük bir olaymış gibi yansıttı. Olayın özü şu, 1990 benim doktorayı tamamladığım ve İngiltere’de doktora sonrası yapmak üzere kaldığım tarihler. Çok değerli bulduğum bir Alman dergisinde yayınlanmış, İngilizce’ye tercüme edilmiş bir çalışma. O yıllarda tekstil endüstrisi Türkiye’de parlıyor, İngilizce bilen çok fazla yok. Ben bunu tercüme edersem Türkiye’deki tekstil endüstrisine katkım olur düşüncesiyle el yazması olarak bunu tercüme ettim ve ilk yazının başına, ‘Bu eser şu kaynaktan tercüme edilmiştir’ ifadesini koyarak Türkiye’ye gönderdim. Fakat gönderdiğim o dergi bunu çok sayıda dergide yayınlamayı tercih etmiş. Birinci sayıya o açıklamayı koymuş, ikinci sayıya koymamış. O yıllarda internet yok, cep telefonu yok. Postayla iletişim söz konusu. İkinci, üçüncü sayı bize eriştiği zaman bunun bir basım hatası olduğunu fark edince müdahale ettik ve beşinci sayıda sanıyorum bir açıklama getirdik, ‘Bu çalışma bir tercüme çalışmasıdır’ diye. Bunun ötesinde ben bunu hiçbir bilimsel çalışmamda malzeme olarak kullanmadım.”