Bakan Avcı, İstanbul Medipol Üniversitesinin Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen mezuniyet töreni sonrasında basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
Avcı, İzmit Gazi Anadolu Lisesini birincilikle bitiren Işıtan Önder’in, okulun mezuniyet töreni sırasında Gezi Parkı odaklı eylemlerde hayatını kaybedenleri andığı gerekçesiyle açılan soruşturmada okul birinciliği unvanının geri alındığı iddiasının sorulması üzerine, “Konuyla ilgili bana verilen bilgi şöyle: Öğrencimiz okul birincisi olarak mezun olmuş. Mezuniyet konuşmasında söylediği bazı sözleri, okul yönetimi siyasi içerikli bulmuş. Sonra disiplin kuruluna sevk etmiş. Disiplin kurulu bu yönetmeliğe göre, yaptığı konuşma nedeniyle okuldan uzaklaştırma, 3 gün veya kısa süreli uzaklaştırma cezası verilmesi gerektiğini ama daha önce herhangi bir disiplin suçu işlemediği için bu cezanın en hafif düzeyde verilmesi gerektiğini kararlaştırmışlar” dedi.
Olaya ilişkin disiplin kurulunda da bir oy birliği oluşmadığını ve nitekim o toplantıdan sonra okul müdürünün de istifa ettiğini öğrendiğini aktaran Avcı, idarecilerin yapması gerekenin önce öğrenciyle konuşmak, neyin ne olduğunu anlamak, sonra gerekli telkini, konuşmayı yapmak olduğunu söyledi.
Bakan Avcı, bir öğrencinin disiplin cezası aldığında, davranış notunun düştüğünü, bu notun düşmesi durumunda not ortalamasının da düştüğünü, dolayısıyla okul birincisi olma şansının kaybedildiğini belirterek bu aşamadan sonra yapılması gereken şeyin, öğrencinin veya ailesinin ya da ona yardımcı olan kişilerin bu karara itiraz etmesini sağlamak olduğunu bildirdi.
Öğrenci ve aile itiraz yoluna gitmemiş
Avcı, öğrencinin okul disiplin kurulunun verdiği karara itiraz edebileceğini ve etmesi gerektiğini, kararın il disiplin kurulunda tekrar gözden geçirileceğini ve bir yanlış varsa düzeltilebileceğini belirterek şunları kaydetti:
“Fakat anladığım kadarıyla öğrenci ve aile bu yola gitmemiş. Yani itiraz etmemişler. Kendileri bu yol önerildiği halde, ‘Bir düzeltme imkanı olabilir, itirazınızı yapın tekrar görüşülsün’ dendiği halde, ‘Hayır biz yargıya gideceğiz’ demişler ve hemen konuyu medyayla paylaşmışlar. Anladığım kadarıyla medyada da bu konuda iyi bir hazırlık varmış. İş biraz medyatik bir şeye dönüşmüş. Şimdi benim televizyondaki röportajından gördüğüm kadarıyla çocuk korktuğumuz gibi bu olaydan ötürü çok fazla etkilenmemiş gibi görünüyor. Tam tersine daha da motive olduğunu, üniversite sınavlarına daha iyi hazırlanacağını, psikoloji bölümünü de birincilikle kazanıp birincilikle bitireceğini… Yani bu kararın olumsuz etkisinin korktuğumuz ölçüde olmadığını görüyorum oradan. Dolayısıyla burada ceza verenler bir anlamda mükafatlandırmışlar gibi. Hem onun motivasyonunu artırmışlar gibi hem de onun çok mutlu olduğu bir medyatik ilgiye mazhar olmasına yol açmış idarecilerimiz. Buraya kadar anlaşılabilir şeyler bunlar ama daha doğrusu, asıl bundan sonrası önemli. O yaştaki bir gencin o kadar medyatik bir kampanyanın merkezine oturtulması kendi psikolojisi açısında da çok olumlu olmaz. İşin normal seyrinde akması halinde okul idaresiyle konuşulması iyi olurdu. Hadi onu yapmamışlar, o zaman itiraz etmeleri iyi olurdu. Onu da yapmamışlar yargıya gitmişler bir de medyaya işi yansıtmayı tercih etmişler. Keşke böyle olmasa. Keşke başından itibaren daha pedagojik bir yaklaşımla kendisiyle de konuşulsa, aileyle de konuşulsa. Onlar da keşke böyle medyatik bir şeye dönüştürmek yerine normal yollardan bunun tashihini, düzeltilmesini sağlamayı tercih etselerdi bence daha iyi olurdu”
İki taraf açısında da baktığım zaman çok şık görünmüyor
Ailenin yargıya müracaat ettiğini bildiğini aktaran Avcı, şöyle devam etti:
“Ama disiplin kuruluna müracaat etselerdi itiraz etselerdi karara orada da belki faklı bir karar çıkabilirdi. Ama bugünlerde bu tür şeyler medyada farklı yorumlara yol açtığı için o yolu tercih etmişler. Bana çok, her iki taraf açısında da baktığım zaman çok şık görünmüyor. Ama dediğim gibi televizyonda kendi konuşmalarını dinlediğimde bu cezadan, bu uygulamadan çok olumsuz etkilenmediğini görünce biraz müsterih oldum doğrusu. Düzelir, bunlar düzelmeyecek şeyler değil. Bu tür şeylere, öğretmenlerimizin de olumlu anlamda yol gösterici olmaları lazım. Onları desteklerken de psikolojilerine zarar verecek söylemlerden kaçınmaları gerekir. Öğretmenler ne demek istediğimi anlıyor.”