Harbiye’nin arka kapısından

Eğitim Güncel
Harp okullarından atılan ya da ayrılan öğrencilerden bazılarının, YÖK tarafından, Türkiye’nin en iyi üniversitelerine yerleştirilmeleri günlerdir tartışılıyor. Vatan elden gidiyor diyenlerden tu...
EMOJİLE

Harp okullarından atılan ya da ayrılan öğrencilerden bazılarının, YÖK tarafından, Türkiye’nin en iyi üniversitelerine yerleştirilmeleri günlerdir tartışılıyor.
Vatan elden gidiyor diyenlerden tutun da üniversite özerkliğine darbe diyenlere kadar çok çok ağır eleştiriler var.

YÖK, geçen yıl çıkan af yasasını kaynak göstererek, TBMM’nin, üniversitelerden her ne şekilde olursa olsun kayıtları silinenlere af getirdiğini hatırlatıp, bunda ne anormallik var demeye getiriyor. Karşı çıkanlar ise niye başka üniversiteler değil de en iyileri sorusunu soruyor. Gerekçelerin dayanağı ise yine YÖK’ün aldığı bir karar. Bu karara göre, eğer bir üniversiteye yatay geçiş yapmak istiyorsan, o fakültenin puanına sahip olman gerekiyor. Yani söz konusu öğrenciler de ODTÜ ve Boğaziçi’nin giriş puanlarını almak durumunda…

Bu, madalyonun bir yüzü. Öteki yüzüne geçmeden önce şu hatırlatmayı yapmakta da yarar var. Üniversitelerden atılanların hangi gerekçelerle atıldıkları kadar hangi dönem görevden alındıkları da o kadar önemli. Örneğin, 28 Şubat sürecinde üniversiteden atılan rektörler şu anda en kritik bakanlık koltuğundalar. Atanlar da Ergenekon sanığı.

Yorumuna girmek istemiyorum. Sadece bir tespit. Şimdi bu tespiti yaptıktan sonra, gelelim madalyonun diğer yüzüne.
Polis akademilerini bilmem ama harp okullarında çok ciddi eğitim yapılıyor. Sanıyorum 90’lı yılların sonlarıydı. “2000’li Yılların Komutanları“ diye bir yazı dizisi yaptım. Bu vesileyle tüm harp okullarını gezme ve inceleme olanağı buldum.

O zaman da yazdım. Eğitim düzeyleri ve donanımları, en iyi üniversitelerimizi kıskandıracak düzeydeydi. Sanıyorum şu anda çok daha iyi durumdalar.
Ama benim bu konuda öyle ya da böyle yorumlara girmeden önce, asıl görmek istediğim, öğrencilerin okuldan ayrılma ya da atılma gerekçeleri.

Sayıları az da değil. 800 kişiden bahsediliyor. Kaç yılı kapsıyor bilmiyorum. İşte onun için bu tartışmalar daha da tatsız noktalara ulaşmadan şu bilgilere açıklık getirilmelidir:
1. Harp okulları ya da polis akademilerinden yıllara göre ayrılan ya da atılan öğrenci sayıları?
2. Ayrılma ya da atılma gerekçeleri?
3. Askeri liselerden mezun olanların ÖSS’ye girmeleri yasaklandı mı? Yasaklandıysa, öğrenciler, harp okullarını, af da çıkacağını bildikleri için bir basamak olarak mı kullandı?
4. Af yasasında yer aldığı söylenen hangi gerekçeyle olursa olsun maddesi, her türlü başarısızlığın yanı sıra her türlü disiplinsizliği ve suçu da kapsıyor mu?
5. Öğrencilerin üniversitelere dağılımı nasıl oldu? Kriterler neydi?
6. Söz konusu öğrenciler ne kadar tazminat ödedi?
7. Ne kadarı başarısızlık nedeniyle atıldı?
8. Atılma oranı yüzde kaç? Eğer çok yüksek ise başvuru ve alım koşulları gözden geçirildi mi?
9. Ayrılan öğrencilerden ne kadar tazminat alındı? Veremeyenlere ne yapıldı?

Şimdi ne olacak?
TBMM’nin öğrenci affı çıkarması üniversite özerkliğine indirilmiş en büyük darbe. Başka ülkelerde örneği yok. Yine aynı şekilde, YÖK’ün emir komuta zinciri içerisinde yukarıdan bir dayatmayla şunu şunu alacaksınız, şunu şunu yapacaksınız diye üniversitelere talimat vermesi de üniversite özerkliğiyle bağdaşacak bir durum değil.

Peki ama askeri okullar ve polis akademileri de dahil üniversiteler, zor durumdaki öğrencileri kazanmak için ne yapıyorlar? Kapı önüne koydukları her öğrenci acaba kendi çocukları olsaydı yine aynı şekilde hareket ederler miydi? Afların bir işe yaramadığı daha önce çok görüldü. Muhtemeldir ki bu da bir işe yaramayacak. Çünkü eninde sonunda atılan öğrencileri atanlar yine aynı kafa.
Örneğin hiçbir burs alamadığı için çalışmak zorunda kalan öğrenci, hocanın hiç umurunda değil. Yanlış kararla yanlış bir bölüm seçip hasbel kadar o fakültede okuyor olmak da. Ya da tüm derslerini verip bir iki derse takılıp kalanlar da.

Tüm bu gerekçeleri haklı görmek için değil ama eğer ille de bir suçlu aranıyorsa içlerinde en masum olan yine de öğrenciler. İçlerinde eleştirilecek olanlar yok mudur? Elbette vardır. Ama gelen mail’lere baktığımızda, pek çoğunun yüreğinde askerlik sevgisi hâlâ yaşıyor. Sadece yapamamışlar, o kadar.
Özetin özeti: Konuyu iyice açıklığa kavuşturmadan yapılacak her yorum, yeni hataları da beraberinde getirir…

Milliyet