LYS’ye sayılı günler kala hem öğrencilerde hem de ebeveynlerde heyecan kadar kaygı da artıyor. Sınav heyecanının kişide sinirlilik, huzursuz, gerginliğe neden olduğunu, fiziksel belirtiler olarak sık sık nefes alma, idrara çıkma, uykusuzluk ve titreme halleri gözlemlendiğini ifade eden Üsküdar Üniversitesi Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, adaylara hayat kurtaracak önerilerde bulundu.
Kaygıya zihinsel esneklik modeli
Kişinin kaygıyı zihninde çözebileceğine dikkat çeken Prof. Dr. Nevzat Tarhan, adaylara zihinsel esneklik modelini önererek şunları söyledi:
“Kişi zihinsel esneklik modelini uygulayabilmeli. Neden heyecanlandığını bilmeli. Kişi birkaç sebepten ötürü heyecanlanır. Başarısızlık, yapamamak, çevremdekiler ne der?…vs. Bu düşünceler tamamen sonuç odaklı düşünceler. Eğer bu durum zihinsel esneklikle düzeltilmezse kaygı ve heyecan daha da artacaktır. O nedenle sonucu değil, süreci düşünmeliyiz. Sınav ne zaman, bu süreçte neler yapmalıyım, günlük kaç soru çözmeliyim, gerekli önlemlerimi aldım mı? şeklinde süreç odaklı düşünebilmeliyiz. Kişi kontrol edemeyeceği şeye odaklanırsa kaygı artar. Sonuç, kontrol edemeyeceği şeydir. Kişi kendine güvenli alanlar oluşturmalı. Daha önce elde ettiği başarılarını düşünebilmeli. Kaygı halinde bu başarılarını düşünmeli. Dikkati bu alana yoğunlaştırabilmeli. Her insanın bu şekilde güvenlik alanları vardır. Kaygı durumlarında güvende olduğunuz resmi düşünebilirsiniz.”
Doğru iletişim kaygıyı azaltabilir…
Ebeveynleri de kaygıyı tetikleyecek davranışlardan uzak durmaya davet eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, anne babanın sorumluluk alan ile almayan çocuk ayrımını yapabilmesini, çocukla iletişim kurarken de olumlu ve yapıcı bir dil kullanmasını önerdi. Hem sınava girecek öğrencilerin hem de ailelerinin kaygılı olduğunu dile getiren Tarhan, şöyle devam etti:
“Bazen aileler gençlerden daha kaygılı. Bu da genci olumsuz etkiliyor. Öğrenciler sonuç odaklı değil, süreç odaklı düşünce sistemini uygulasınlar. ‘Kazanacak mıyım kazanamayacak mıyım, başarılı olacak mıyım olmayacak mıyım?’ şeklinde düşünmeleri kaygıyı artırır. ‘Sınava kadar şu kadar çalıştım, şu kadar soru çözdüm, elimden geleni yapıyorum, elimden gelenin çoğunu yaptım’ diye düşünürlerse bu olumlu etki yapar. Kontrol edebilecekleri şeylere odaklansınlar. Sonuca odaklanırlarsa kaygı artar.”
“Sınav önemli değil” demek iyi bir tavsiye değil
Ailelere de uyarılarda bulunan Prof.Dr. Tarhan, şunları söyledi:
“Ailelerin genellikle çocuklarına moral vermek için, ‘Sınav önemli değil. Dert etme. Ne olursa olsun önemli olan sensin” şeklindeki iyi niyetli yaklaşımları, sorumluluk duygusu yüksek olan çocuklarda olumsuz etki yapıyor. Bu tür nasihatler yapmak kaygıyı daha da artırır. Bu tür nasihatler, sorumluluk sahibi gençlere, ‘Benim sınavı kaybetme durumum var’ gibi olumsuz ihtimalleri hatırlatıyor ve kaygıyı arttırıyor. Aileler bu durumda; ‘Geçmişte çok çalıştın, deneme sınavlarından başarıların iyi. Senin başarılı olma ihtimalin, başarısız olma ihtimalinden yüksek. Sen elinden geleni yap. Bizim için en hayırlısı neyse o olsun’ diye çocuklarına moral verebilirler.”
Prof. Dr. Tarhan, sınav anında ise heyecan ve stresin önüne geçmek için öğrencilerin sonuç yerine ana odaklanmaları gerektiğini vurgulayarak şöyle konuştu:
“Adaylar, ‘Soru kaçıracak mıyım, doğruyu yapabilecek miyim? Bildiklerimi yapabilecek miyim, yapamayacak mıyım? şeklinde düşünürlerse hata yapma ihtimalleri yüksek. Çoktan seçmeli sorularda, seçenekler okunduğu zaman, ‘ilk doğru’ denilen genellikle yüzde 80 doğrudur. Bütün sorular bittikten sonra tereddütlü olduğu soruları sonraya bıraksın. Çoktan seçmeli sınavlarda zaman yönetimi çok önemli. Sınavda anı düşünmek önemli. Ne sınav sonucu ne de geçmişi, ne de geleceği düşünecekler. Geçmiş ve geleceği düşünen krizden çıkamaz. Kaygılı çocuklar ‘masalarına sadece sınavı ve soruları düşüneceğim, sonucu düşünmeyeceğim’ diye not yazsınlar. ‘Keşke ve acaba’ düşüncelerini çöp sepetine atsınlar.
“Sınava törene gider gibi gitmeye hiç gerek yok“
Prof. Dr. Tarhan, öğrencilerin sınav giriş yerlerini önceden görmelerinin ve sınıflara girip sıralarına oturmalarının, motivasyonlarını pekiştireceğini söyledi.
Öğrencilerin sınava başlamadan önce mutlaka kitapçıklarını kontrol etmeleri ve sınav görevlilerinin uyarılarını dikkate almaları gerektiğini kaydeden Tarhan, şu tavsiyelerde bulundu:
“Sınav anında birazcık rahatlatıcı olması açısından turlama tekniğini öneririm. Sorulara şöyle bir bakıp yapabildiklerini yapıp, daha sonra ikinci turda yapamadıkları sorulara dönsünler. Cevapları kitapçığa işaretledikten sonra mutlaka cevap anahtarına işaretlesinler çünkü bazen hepsini kitapçığa işaretleyerek devam ediyorlar, sınav sonunda cevap anahtarına işaretliyorlar. Böyle durumlarda çoğunlukla kaydırma yapıyorlar ve bu da başarısızlığa neden oluyor. Çok bunaldıkları, çok daraldıkları zamanlar olabilir sınav süresince. Bu tür durumlarda ise en azından 1-2 saniye kalemlerini bıraksınlar, şöyle derin nefes alıp o şekilde sınava devam etsinler.”
Ailelere de önerilerde bulunan Prof.Dr. Tarhan, “Sınava törene gider gibi gitmeye gerek yok. Normal bir gün gibi gidelim. Sınavdan yaklaşık 1 saat önce orada bulunsunlar. Öğrenciler böylece geç kalmamış ve panik yaşamamış olurlar” ifadelerini kullandı.