Lisans eğitimi artık iyi bir iş hayatı için tek başına yeterli değil. Üniversiteye girebilmek için ilköğretim çağında ve lisede gitmediğimiz dershane, almadığımız özel ders kalmıyor.
Bütün sorunlar üniversitenin kapısından adım atınca bitecek sanıyoruz; ama yanılıyoruz. Mezun olup, iş başvurusunda bulunduğumuzda diplomanın yetmediğini fark ediyoruz. Çünkü işe girmek için mülakatlara girdiğimizde sorulan diploma notu değil, ‘hangi sertifika programlarına katıldığımız’, ‘ne gibi sosyal aktivitelerde bulunduğumuz’ oluyor. Böyle olunca çeşitli mesleklere yönelik kurslar, üniversite öğrencilerinin sığınağı haline geliyor. İşte, bir nevi ‘bulunmaz Hint kumaşı’ haline gelen ve tonlarca para akıttığımız bu kurslardan birkaçı…
Dil eğitimi veren kurslar
Sokaklarda adım başı elimize broşür tutuşturarak reklâm yapan ‘İngilizce kursları’, bu kursların en başında geliyor. İlkokul 4. sınıfta görmeye başladığımız İngilizce dersleri, üniversite hayatımızın sonuna kadar dur durak bilmeden devam ediyor. Tam 14 yıl süren bu zorlu süreçte hiçbir şey öğrenemiyor muyuz yoksa öğretilemiyor mu bilinmez; ya bu kurslara ya da yurtdışına gitmek zorunda kalıyoruz. Yani aileler, çocukları lisedeyken dershaneye verdikleri parayı bu kurslara ödemek zorunda kalıyor. Tam İngilizceyi öğrendik derken bir de karşımıza ikinci, üçüncü dil sorunu çıkıyor ve bu sorun, hayat boyu bitmek bilmiyor. Yani bu zamanda yabancı dil kursu sahibi olanlar yaşıyor.
Bilgisayar programları öğreten kurslar
İngilizceden sonra en çok gidilenler arasında ‘photoshop’, ‘freehand’, ‘corel draw’, ‘indesign’, ‘autocat’ gibi grafik tasarım kursları yer alıyor. Bunun yanında web tasarım kursları da talep edilenler arasında. Üniversite mezunlarına, hangi bölümde okursa okusun bu programlardan herhangi birini bilip bilmediği sorulabiliyor. Bu konuda uzmanlaşmış firmalardan Bilge Adam’ın Satış Müdür Yardımcısı Adem Uyanık, sertifikaların yalnız Türkiye’de değil, bütün dünyada önem kazandığını belirtiyor. Bunun nedenini ise şöyle açıklıyor: "Üniversiteler sektörden çok uzak ve işverenlerin temel şikâyeti de bu. Biz sektöre yakın, güncel eğitimler veriyoruz. Üniversiteler teorik eğitimi önemserken, biz pratiğe önem veriyoruz. Ben bilgisayar mühendisiyim. Okul hayatım boyunca bize fortran, paskal gibi programları öğrettiler. Hâlbuki sektör daha o zaman web grafik, seasharp gibi programlar kullanıyordu."
Moda tasarımı, stilistlik, modelistlik
Son günlerde sokaklarda afişlerine çok sık rastladığımız kurslardan biri de moda üzerine eğitim veren kurslar. Bu kurslara, meslek liselerinin ya da üniversitelerin moda ile ilgili bölümlerinde okuyan öğrenciler gittiği gibi, mesleğini değiştirmek isteyenler de devam ediyor. Örneğin, tekstil sektöründe itibar gören İstanbul Moda Akademisi’nin (İMA) verdiği sertifikaya sahip olanlar, bu sektörde daha rahat iş bulabiliyor. İMA yetkilisi Meltem Acar, "Bizim temel amacımız sektörün ihtiyaç duyduğu kalifiye eleman yetiştirmek." diyor. İstanbul Tekstil ve Konfeksiyon İhracatçı Birlikleri ile çalışan kurslar sektörle iç içe olduğu için sertifikaları da önem taşıyor.
Finans, işletme, bilgisayarlı muhasebe
Finans ve işletme bölümlerinden mezun olup kendilerini geliştirenler genellikle yöneticiliğe aday oldukları için sertifika almaları ayrıca zorunluluk haline geliyor. Bu eğitimleri veren bazı kurslarda öğrenciler para ve sermaye piyasalarının önde gelen kurum yöneticileri ile tanışma fırsatı yakalıyor. Okulda gördüğü teorik bilgilerin aksine sektörün içinden haberler duyabiliyor. Bilgisayarlı muhasebe ise bu sektörde çalışanların kesinlikle bilmesi gereken konulardan. İşverenler; finans, işletme, bilgisayarlı muhasebe sertifikalarını elemanlarının özgeçmişlerinde mutlaka görmek istiyor.
Gazetelere verilen iş ilanlarında genellikle ‘uluslararası geçerliliği olan ‘sertifika‘lı elemanlar aranıyor. Özellikle bilişim alanında Microsoft, Toefl ya da Cisco sertifikalarına sahip olanlar, işyerlerince kapışılıyor. Ama bu kurumlardan sertifika almak hiç de kolay değil. Hem çok ciddi maliyet, hem de sınavı geçebilmek için yoğun çaba gerekiyor. Örneğin Cisco sertifikasına sahip olabilmek için kursa verdiğiniz ortalama 2 bin TL’nin yanında, sınava girebilmek için 300 TL ödemek zorundasınız. Tabii bu bahsettiğimiz rakamlar yalnız bir kur için geçerli. İleri seviyeler için hem kurs hem de sınav ücretine çok daha fazla ödeme yapmak gerekiyor.
Asıl sorun, öğrencilerin üniversitedeki derslerine mi, bu kurslardaki derslere mi çalışacaklarını şaşırması. Bu çelişkiyi yaşayanlardan biri olan Marmara Üniversitesi mezunu Hasan Demir, üniversitede okurken bir yandan çalışmış bir yandan çeşitli sertifika programlarına katılmış. Şimdiyse hem yüksek lisans yapıyor, hem çalışıyor hem de network uzmanı olabilmek için Cisco’dan sertifika almaya uğraşıyor. Demir, "Okul dönemim boyunca çok yoruldum, hâlâ yoruluyorum. Ama başka çarem yok. Ne yazık ki okul ve sektör birbirinden kopuk. İşin pratiğini öğrenmek için ya staj yapmak ya da bu tarz sertifika programlarına katılmak gerekiyor." diyor.