Bakan Dinçer’in konuşmasından satırbaşları:
Eski sistemden veli, öğretmen sistem memnun değildi. Küresel düseyde başarının önüne geçiyordu.Tek tip insan ve tek tip eğitim anlayışından vazgeçiyor. Eski sistemde tek tip bir eğitim sunulduğu için çocuklar arasında rehkabet yoktu ancak yeni sistemde çocukların becerileri göz önüne alınacağı için daha başarılı bir eğitim olacak.
66 ay sorun çıkartacak bir mesele değil
66 ay meselesi büyük bir sorun olarak görülmemeli. Birtakım sorunlar olursa onları gözden geçireceğiz. Bizim tahminimizden bile az çıktı bu şekilde okula gelmeyen çocuk sayısı.
Eğitimde 3 temel nokta değişmedikçe değişim olmuş sayılmaz
Bu eğitim sisteminde yapılan değişiklikleri bu ülke çok büyütüyor. 3 önemli öğe vardır: Bir öğretmen, iki müfredat, üç eğitim ortamı. Eğer bunları değiştirmiyorsanız, yaptığınız değişikliklerin ne manası var. Bunun dışında yapılan değişiklikler, yüzeyseldir. Türkiye ilk defa paradigmasını değiştirmeye çalışıyor, eğitim ortamlarını iyileştirmeye çalışıyor. Müfredat değişti. Eğitim algısını değiştirmeye çalışıyoruz biz, yeni stratejiler peşinden koşuyoruz. Geçmişteki değişiklikler gerçek değişiklikler değildi. Küresel müfredata göre şimdi bizim yapıtğımız gerçek değişiklik, geç kalmış bir değişikliktir.
Bu değişikliği 5 sene önce yapmaya kalksaydınız, Türkiye’de yapmanız mümkün olmayabilirdi. Her yıl yüzde 2 oranında okullaşma oranında yükselme elde ettik. Türkiye’nin 2011’deki oranı tüm dünyanın okullaşma oranının üstündedir.
Teknolojik altyapınız müsait değilse, söz konusu değişiklikler nasıl yapılabilirdi? Biz artık bu ülkede öğretmen ihtiyacının yüzde 87’sini karşılayabilir hale geldik.
Bütün bunlara rağmen hala ciddi sorunlarımız var. Hala derslik ihtiyacımız var. Hala yüzde 15 civarında öğretmen eksikliğimiz bulunuyor.
Teknik eksiklikler düzeldikten sonra bu adımlar atılsaydı diye düşünmek, bir 10 yıl daha bekleyelim manasına gelir. Bu kadar geç kalmak doğru değil. Biz artık şiddetle eğitim meseleleri konuşulurken, bazı analizlerin rakamlar üzerinden yapılması gerektiğini düşünüyoruz. Konuyla ilgili bilgi isteyen insanlarımızın hepsine bilgi vermeye hazırız. Ama kanaat üzerinden yapılan eleştiriler gerçekçi değil.
478 bin öğrenci gelecek. Ortaöğretimde de 200 bin civarında öğrenci geleceğini varsaydık. Geçen yıl biz tüm Türkiye’de yaklaşık 22 bin derslik hizmete açtık. Bunlarda 11 binini yeni yaptık. Geri kalanını da proje aşamasındakileri tamamladık. Bu açıdan bakıldığında bugün eğitime başladığımızda geçen yıldan kesinlikle daha kötü durumda değiliz. Bunun üzerinden ikili eğitim yapıyoruz, geç çıkacağız gibi tartışmalar yeniden gündeme getiriliyorsa, burada siyasi niyetler vardır.
Bu yıl tam 4 bin 900 derslik kazandırdık. İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Diyarbakır, Batman, yani göç alan illerimiz ciddi anlamda altyapı eksikliği hissetmeye devam ediyor. Biz de yatırımları oraya yönlendiriyoruz. Bunun üzerinden yapılan tartışma, eğitimle alakalı bir tartışma değildi.
Eğitim sisteminin yeni hali bu yıl birinci sınıfları etkileyecektir. Bunun dışındakiler için koparılan fırtınanın eğitimle alakası yoktur.
Eğitim alanında oldukça iyi olan ülkelerin genel ortalamasına baktık. Biz çocuklarımıza 198 saat daha az Matematik öğretiyoruz. Bunun için çocuklarımızı okullarda 1 ders saati daha fazla okutma kararı aldık. Aslında 200 saat daha fazla Matematik almak, dersane ihtiyacını giderecek.
Biz çocuğa uygun bilgiyi, ona uygun şekilde sunabilmek için çalışıyoruz.
Fedakar öğretmenlerimize teşekkür ediyoruz
Çok şükür Türkiye çapında eğitime başladık ve çok büyük problemler olmadı. Milli Eğitim Bakanlığı’nın bütün çalışanları yaz boyunca gece gündüz çalıştılar. Öğretmenlerimize fedakarlıkları nedeniyle teşekkür ediyorum.
Tüm derslerimizde küresel müfredat neyi gerektiriyorsa o yenilikleri yapacağız. İki, yöntemimizi değiştiriyoruz. Talim Terbiye Kurulu yeniden yapılandı. Şu ana kadar gündemimizde olmayan dijital kitapları gündemimize alıyoruz.
Eğer konuşulan dili Matematik formülü gibi öğretmeye kalkarsanız, doğru bir yöntem belirlememiş olursunuz. Ya da biz Tarih’i kronolojik olarak anlatıyoruz. Kronolojik olarak tarih bize pek bir şey öğretmiyor. Halbuki biz yeni yaklaşımızda, tarihi olayları nedenleri ve sonuçlarıyla göstermeye çalışacağız. Yani bir değer üzerinden bir şey vermeye çalışacağız.
Seçmeli dersteki amaç, otokratik tarz yerine, demokratik bir tarzdır. Seçmeli dersler konuşulurken, sadece Kuranı Kerim, Siyer ve Kürtçe üzerine yoğunlaşmak, diğer derslere yapılan bir haksızlıktır.
Ders seçimi haftaya da olacak
Önümüzdeki haftasonuna kadar öğrenciler ders seçebilecek. Eğer okullarda öğrencilere ders seçiminde bir dayatma yaşatılıyorsa, velilerin Milli Eğitim Bakanlığı’na şikayette bulunmaları gerekir.
Öğrencilerimiz, bir dersi seçtiğinde öncelikle okulda bulunan o dersi verebilecek öğretmenlerimizi görevlendireceğiz. Eğer okulda yeterli öğretmen yoksa, önceden de olduğu gibi, ilgili dersler için ücretli öğretmen alacağız.
Bütün eşler, nasıl oluyor da Batı’ya giderken eşlerini yanlarında istiyor da, Doğu’ya giderken eşlerini yanlarında götürmek istemiyorlar. Buradan bakıldığında, bu eş durumunun, genel olarak duygusallıktan kaynaklandığını görüyoruz. Tabii ki biz bakanlık olarak insanlarımızın duygusal tatminlerini önemsiyoruz ama ülke imkanlarını da göz önünde bulundurmalıyız.
haber7.com