Cezaevleri insana zamanın durduğu, acının duvarlara kadar işlediği, dokunaklı bir o kadar da ürkütücü olarak görünür. Sonuçta suç işleyen insanlar vardır ve bu insana korku verebilir. Bir de cezaevine düşen çocukları düşünelim. Peki parmaklıklar ardında hayat onlar için de durmalı mı? Cezalarını çekip çıktıktan sonra girdikleri gibi mi yoksa eğitilmiş, hatta meslek sahibi insanlar olarak çıkmaları mı daha iyi? Tabi ki, içine girdikleri dünyaya adapte olmalarını sağlayacak bir eğitim ve meslekle çıkmaları hem onların bundan sonraki hayatı hem de dışardaki insanların güvenliği için daha iyi.
İşte Adalet Bakanlığı‘da cezaevindeki çocukları topluma tekrar kazandırabilmek için buradaki çocuklar için eğitim seferberliği başlattı. İşte ayrıntılar…
Adalet Bakanı Sadullah Ergin‘in CHP Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemür‘ün soru önergesine verdiği cevap, ‘içerideki’ eğitim faaliyetlerinin hiç de küçümsenmeyecek rakamlara ulaştığını gösterdi. Ergin’in verdiği bilgiye göre, 2008 yılı içinde yaklaşık 8 bin çocuk, çeşitli derecede eğitim faaliyetlerinden yararlandı. Okuma-yazma kursuna 2 bin 128, ikinci kademe eğitim kursuna bin 557, örgün ve yaygın eğitime yönelik hazırlık ve destek kurslarına 2 bin 603 çocuk katıldı. Bin 302 çocuk açık ilköğretim okuluna giderken, bin 198 çocuk da açık öğretim lisesine devam etti. Bakan Ergin, çocuk kapalı ceza infaz kurumları ile kapalı ceza infaz kurumlarının çocuklara ayrılan bölümlerdeki çocukların, kurum içinde açılan meslekî eğitim kurslarına katıldıktan sonra belge alarak meslek sahibi olabildiklerini de söyledi.
Adalet Bakanı Ergin, çocukların psikolojik ve sosyal problemlerine çözüm sağlamak amacıyla kurumda görevli psikolog ve sosyal hizmet uzmanları ile görüşebildiklerini de kaydetti. 2008 yılı içinde psiko-sosyal servis tarafından yürütülen faaliyetler çerçevesinde bireysel görüşme yapılan çocuk sayısının 4 bin 171 olduğunu belirten Ergin, öfke kontrol programı, güvenli davranış programı gibi grup çalışmalarına katılan çocuk sayısının ise 11 bin 492 olduğunu bildirdi. Araştırma, 2002-2007 yılları arasında 12 bin 599 çocuğun suç işleyerek cezaevine düştüğünü ortaya çıkardı.
PARÇALANMIŞ AİLE, SUÇ İŞLEMEYİ TETİKLİYOR
Suça sürüklenmiş çocukların fiziksel, zihinsel, sosyal ve psikolojik gelişme açısından özel bakıma ve yasal korunmaya ihtiyaçları olduğunu vurgulayan Ergin, şunları söyledi: "Çocukları suça iten sebeplerin ortadan kaldırılması ve çocuk suçluluğunun önlenmesine yönelik çalışmalar esas itibarıyla suç işlenmesinden önceki süreçte ele alınması gereken tedbirleri içermektedir. Suçların biyolojik, psikolojik ve sosyolojik olarak gruplandırılabilecek birçok nedeni bulunmaktadır. Suç özellikle çocuk ve gençlerde değişmekte ve gelişmekte olan çeşitli kişilik yapıları üzerinde karşılıklı etkileri olan birçok nedenden oluşmaktadır. Köyden kente göç, gerilim, ailelerin ilgisizliği, anne-baba tutumları, parçalanmış aile, ailenin sosyoekonomik durumu, ailenin öğrenim durumu, akran ilişkileri, okul yaşamı ile uyuşturucu ve madde bağımlılığı gençleri suça yönelten nedenler arasındadır."