“Bu alanda riskler ve imkanlar çok fazla”

Eğitim Güncel
Tuba Olğaç’ın haberi… Gençlere mesleki tercihlerinde yardımcı olabilmek için hazırladığımız dosya kapsamında bugün Radyo Sinema ve Televizyon bölümünü tanıtacağız. Bu bölümü bitirenler ne ...
EMOJİLE

Tuba Olğaç’ın haberi…

Gençlere mesleki tercihlerinde yardımcı olabilmek için hazırladığımız dosya kapsamında bugün Radyo Sinema ve Televizyon bölümünü tanıtacağız. Bu bölümü bitirenler ne iş yaparlar, spiker, senarist ya da sineması olmak için ne yapmak gerekiyor, kimler bu mesleği tercih etmeli? Tüm merak edilenleri Erciyes Üniversitesi Radyo Sinema Bölümü’nden Yard. Doç. Dr. Vahit İlhan ile konuştuk…

Radyo Sinema ve Televizyon her dönem rağbet gören bölümlerden biri, peki bu bölümü bitirenler ne gibi işler yapıyorlar? Kendi işini yapanlar mı, sektör değiştirenler mi daha fazla?

Ulusal ve yerel televizyonlarda kamera önünde ve arkasında farklı alanlarda iş fırsatları bulunmaktadır. Bu süreçte kamera asistanlığından tutun da program yapımcılığına ve yöneticiliğine kadar iş alanları mevcut. Son yıllarda mezunlarımızın özellikle televizyonlarda yönetim kademelerinde de (genel yayın müdürü vs.) görev aldığını belirtebiliriz. Ayrıca sinema ve dizi sektörü son zamanlarda çok hareketli; bu alanlarda da yönetmenlik dahil birçok farklı görevlerde iş imkanları bulunmaktadır.

Ayrıca dijital platformlarda yaşanan rekabet ve tematik kanalların çoğalması (çocuk kanalları ve haber kanalları gibi) yeni fırsatlar da oluşturmaktadır. Yerel yapımların izleniyor olması; bu alanlarda önümüzdeki dönemde uzman eleman arayışını da beraberinde getirecektir. Özellikle teknik ekipman ve deneyim noktasında iyi durumda olan iletişim fakültelerinde, kısa film ve televizyon programı konusunda pratik yapma fırsatı bulan ve tecrübe kazanan öğrencilerimizin sektörde net bir şekilde yer edinmeye başladıklarını görüyoruz.

Bu bölümü seçmek isteyen kişilerin hangi özelliklere sahip olması gerekir? Mesleği  seçmek isteyen gençlere ne gibi tavsiyeleriniz olur?

Şunu net bir şekilde söylemeliyim ki; bu bölümü tercih eden öğrencilerin yüzde 15 gibi bir oranı çok başarılı oluyor. Çünkü ne istediklerini biliyorlar, fakültelerin tüm imkanlarını kullanıyorlar ve çok çalışıyorlar. En başta söylenmesi gereken şey şu; emek ve sevmek. Bu iki konuda sorun yaşayan arkadaşların alanda tutunamadıklarını görüyoruz. Diğer yandan bu işi (kameramanlık, grafikerlik, sunuculuk, yönetmenlik vs.) severek yapan ve bu iş için gerçekten emek harcayan, zaman harcayan öğrencilerimizin eğitim hayatını tamamlamadan dahi ulusal ve uluslararası başarılar sağladığını söyleyebiliriz.

Peki sinemacı, sunucu, yönetmen, senarist ya da radyocu olmak isteyen gençlerin nasıl bir yol haritası izlemeleri, nasıl bir eğitim almaları gerekir?

İlk başta hedeflerini belirlemeleri gerekiyor; bu alanın hangi alt alanında faaliyet göstermek istiyorlar. Hedefi teke düşürmek çok önemli; ne olursa yaparız anlayışıyla bir yere varılmıyor. Ayrıca belirlediği iş alanının gereklerini yerine getirebilmek için alt yapı oluşturmaları gerekiyor. Örnek verirsek; haber merkezlerinin ekonomi bölümlerinde genelde iletişim mezunları yer almaz çünkü ne Türkiye ekonomisinden anlarlar ne de ekonomik verilerden…O yüzden spor, siyaset, ekonomi gibi alanlardan birinde etkin bir şekilde uzmanlaşmak gerekiyor. Veya teknik konulara meraklı isek teknolojik gelişmeleri takip eden ve tecrübe eden bir konumda olmamız gerekiyor. Bu noktada teknik imkanları geniş ve başarı grafiği yüksek fakülteleri tercih etmeleri gerekiyor.

“Radyo Sinema ve Televizyon” bölümünün ne gibi zorlukları vardır?

Ders müfredatı noktasında skala çok geniş olduğu için ekonomi, siyaset ve sosyoloji alanlarına ait derslere hazırlıklı olunması gerekiyor. Bu kadar dersin arasında kendi alanında okumalar yapması ve pratik yapması gerekiyor. Haliyle bu da zaman isteyen bir durum. Bir alanda uzmanlaşmak sanıldığı kadar kolay değil. Bu alanda her şeyden bir şeyler bilip; bir alanda her şeyi bilmek yani uzmanlaşmak çok önemli.

Türkiye’de radyo sinema ve TV alanında çalışanların durumunu hep sıkıntılı görüyoruz. Sizin sektör hakkındaki değerlendirmeleriniz nelerdir?

Sektör çok hareketli; bir anda çok popüler olup zirve yapabilir veya işsiz kalabilirsiniz. Örneğin bir dizide yüzlerce çalışan bulunuyor; ortaya konulan yapım istenilen reyting oranlarına ulaşamadığı zaman kaldırılıyor; bu süreçte işsiz kalma riski noktasında yönetici, sesçi veya kameraman olmanız fark etmiyor. Ayrıca televizyon kanalları çok fazla el değiştiriyor; tabi ki bu süreçte çalışanlar büyük sıkıntılar yaşayabiliyorlar. Riskler ve imkanlar çok fazla; ancak ekonomik kriz yaşanmadığı ve işinizin erbabı olduğunuz müddetçe sektörden çekinmenin bir anlamı yok.

“Bir kameramanın 4 yıl fakülte okumasına gerek yok, o eğitim bir senede de verilir” gibi bazı açıklamalar yapılıyor siz ne dersiniz bu konuda?

Bakın teknik eleman yetiştirmeyi bazen çok basite indirgeyebiliyorlar; ancak kameran sadece kamera cihazının teknik özelliklerini bilen kişi değil aynı zamanda kadraj ve bakış açısı konusunda kendini yetiştirebilen kişidir. Uzmanlaşmanın çok farklı yönleri vardır; bu gelişimleri tamamlayamadığımız zaman kötü örnekler çoğalıyor. Bu yüzden bu alanda faaliyet gösterenlerin belirli bir süre eğitim görmeleri gerekiyor. Ancak şunu söyleyebiliriz ki her çalışma alanında liyakat kazanma süreci birbirinden farklıdır; bu bizim alanlar için de geçerli. Bu yüzden de bazı fakültelerin iletişim bilimleri alanındaki çalışmalara yönelmesini; bazı fakültelerin de pratikte öğrenci yetiştirmeye yönelik faaliyet göstermelerini öngörüyoruz. Son tahlilde iletişim fakülteleri meslek yüksek okulları değillerdir; bu yüzden de çalışma prensiplerine yönelik eleştirileri olumlu karşılamıyoruz.

On5yirmi5.com