Uğur Dershaneleri Genel Müdürü Alemdar, ‘plansız kontenjan artırımı, ihtiyaçlara göre değil imkanına göre bölüm açılmasından’ kaynaklandığını söyledi
Ülkemizde 2000’li yıllara kadar üniversite sayısı sadece 80 ve toplam kontenjanı 300 binlerde iken üniversitelere yerleşmek için bekleyen ve başvuran öğrenci sayısı 1.700.000’lere kadar yükselmiş. Bu rakamlara bakıldığında bir öğrencinin herhangi bir bölüme girme amacı birinci sırada gelirken öğrencilerin hedef ve ilgileri daha arka sıralarda gelmekteydi. Ancak günümüzde özellikle vakıf üniversitelerinin girişimi ve her ile bir üniversite girişimi sonucunda bugün üniversitelerin sayıları 150’ye ulaşmış bu üniversitelerin toplam kontenjanı 700 bini aşmış durumda. Sınava giren öğrenci sayısı ise 1.300.000’lere kadar geriledi. Bu durumda üniversiteye yerleşmek daha da kolaylaştı. Son iki yılda ibre tersine döndü ve üniversitelerde hatırı sayılır boş kontenjanlar kalmaya başladı. Uzmanlar üniversitelerde boş kontenjan kalmasını sadece üniversitelerin sayısal artışını bağlamanın sağlıklı olmayacağını öğrencilerin üniversite algısının dünyanın gelişmiş ülkelerinden farklı olarak ülkemizde meslek edinme olarak gördüklerini bunun da gelecekte iş sahibi olabilecekleri bölümlere daha fazla rağbet etmelerine yol açtığını belirtiyorlar.
Son iki yılda üniversitelerimizde hatırı sayılır boş kontenjan kalması sonucunda herkesi bu durumun nedenini sorgulamaya yöneltti. Şimdi akıllarda şu soru var ‘ bu kadar gencimiz üniversite kapısında beklerken üniversitelerimiz neden boş kalıyor?’ Uğur Dershaneleri Genel Müdürü Alpaslan Alemdar, konuyla ilgili sorularımızı yanıtladı.
– Üniversitelerdeki boş kontenjanların sebepleri sizce nelerdir. Neden üniversitelerimiz boş kalıyor?
– Geçen yıl yani 2009-ÖSYS’de birinci yerleştirme sonucunda 150 bin kontenjan boş kalmış bunların ek kontenjanla sadece 50 bini doldurulabilmiştir. Sonuçta 100 bine yakın kontenjan boş kalmış bunun maliyeti de 2 milyar dolara yani 3 katrilyona yakın olmuştur. Bu yıl aynı tablo tekrarlanmış 140 bin boş kontenjanın ek yerleştirmede yarısı
doldurulabilmiştir. Bu durumda boş kontenjanların gerekçelerini sıralarsak,
1- Plansız kontenjan artırımı
2- Üniversitelerin ve YÖK’ün toplumsal ihtiyaçlara göre değil üniversitenin imkanlarına göre bölüm açması,
3- Üniversiteler arası ciddi kalite farkları,
4- Vakıf üniversitesi kavramının yeterince bilinmemesi ve toplumca benimsenmemesi,
5- Bölümlerin ve fakültelerin tanınmaması,
6- Mesleki rehberliğin ve yönlendirme eğitimlerinin yetersizliğini sayabiliriz.
– Hangi bölümler daha çok boş kalıyor. Devlet üniversiteleri ile vakıf üniversiteleri arasında boş kontenjan açısından fark var mı?
– Boş kalan bölümler çok değişmiyor. Aslında sorun da çözüm de belli.
– Siz bazı bölümlerin kapatılmasını bazılarının açılmasını veya yapısının değiştirilmesini öneriyorsunuz sanırım?
Aslında ben bütün yükseköğretim politikasının yanlışlığına dikkat çekmek istiyorum. En başta hangi üniversitenin hangi bölümü açacağına YÖK karar vermemelidir. O bölgenin ileri gelenlerinden ve akademisyenlerinden oluşan mütevelli heyeti karar vermelidir. İkincisi yükseköğretim üretken bir yapıya kavuşturulmalıdır. Şu an ülkemizde ki yüksek öğretim kimliği yüksek lise işlevi görmektedir. Maalesef üretkenlik oldukça düşüktür.
ARZ ÇOK, TALEP YOK, SIRALAR BOŞ
Puan türlerine göre boş kalan bölümleri şöyle sıralayabiliriz:
– DİL puanı: İngilizce dışındaki yabancı dil ve öğretmenliği bölümleri. Çince ve Rusça son dönemde kısmen doluyor.
– MF puanı: Devlette: Fen edebiyat fakültesi, fizik, kimya, biyoloji gibi temel bilimler, ziraat mühendisliği, su ürünleri, tarım ile ilgili bölümler. Vakıfta ise genellikle üniversitenin algısıyla doğru orantılı olarak boş kalabiliyor.
– TM puanı: Devlette: Kamu yönetimi, uluslararası ilişkiler, arkeoloji, maliye, iktisat, ekonometri kontenjan fazlalığı, iş bulma kaygısı ve öğrencilerin ne gibi bir kariyere sahip olabileceklerini kestirememeleri boşluklara neden oluyor. Vakıfta ise aynı bölümlerin türevleri, örneğin uluslararası finans, finans ile ilgili bölümler boş kalmaktadır. Bölüm mezuniyetinin iş garantisi vermemesi bu bölümlere olan ilgiyi azaltmaktadır.
İHTİYAÇ DUYULAN YENİ BÖLÜMLER
1- PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK VE REHBERLİK: ülkemizde 45.000 okul bulunmaktadır. Bu okullarda 20 milyon öğrenci okumaktadır. Çağdaş eğitimde her 100 öğrenciye bir rehber öğretmen düşmektedir bu durumda 200 bin aktif rehber öğretmene ihtiyaç bulunmaktadır. Ülkemizde şu anda 70 bin rehber öğretmene ihtiyaç varken üniversiteler her yıl sadece 2.250 mezun vermektedir. Bu bölüm daha fazla açılmalıdır.
2- OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLİĞİ: Okul öncesi eğitim 2013 itibarıyla bütün illerde zorunlu olacak. Öğretmen açığı 45 bin. Üniversiteler şu anda yılda sadece 3 bin 700 mezun vermekte. Yeni bölüm açılmalı.
3- FİZİK TEDAVİ VE REHABİLİTASYON: Son yıllarda özellikle rehabilitasyona verilen önem sayesinde yeni merkezler açılmakta ve bu merkezlere uzman ihtiyacı doğmaktadır.
4– TIP, HUKUK, SINIF ÖĞRETMENLİĞİ ihtiyacın fazla olduğu bölümler.
5- Yeni gelişen bilişim ve bilgisayar, yazılım alanı da açık alanlardandır.
6- Mühendislikte, mekatronik, yazılım, enerji sistemleri gibi alanlar arttırılmalıdır.
7- Eğitim yöneticiliği alanı oldukça boş bir alandır.
8- İngilizce öğretmenliği, Çince, Rusça öğretmenliği bölümleri arttırılmalı.
Akşam