Ankara Hakkında Genel Bilgiler

Türkiye'nin İlleri
Ankara ili, doğuda Kırıkkale, kuzeydoğuda Çankırı, kuzeybatıda Bolu, batıda Eskişehir, güneyde Konya, güneydoğuda Kırşehir ve Aksaray ile komşudur. 1355 kilometre uzunluğu ile, tamamı Türkiye toprakla...
EMOJİLE

Ankara ili, doğuda Kırıkkale, kuzeydoğuda Çankırı, kuzeybatıda Bolu, batıda Eskişehir, güneyde Konya, güneydoğuda Kırşehir ve Aksaray ile komşudur.

1355 kilometre uzunluğu ile, tamamı Türkiye toprakları üzerinde yer alan en büyük nehir olan Kızılırmak ilin doğusunu, 824 kilometre ile Türkiye’deki en büyük nehirlerden olan Sakarya Nehri ise, ilin batısını sulamaktadır. Sakarya Nehri’nin kollarından Ankara Çayı, il merkezinden geçer. İlin güneyinde ise 1300 km² ile ülkenin en büyük ikinci gölü, %32,4 tuz oranıyla da dünyanın en tuzlu ikinci gölü olan Tuz Gölüvardır. Ayrıca Tuz Gölü’nün de içinde bulunduğu havza, Türkiye’nin en büyük kapalı havzasıdır.

Ovalık bir alanda kurulan ilin yüzölçümünün yaklaşık %50’sini tarım alanları, %28’ini ormanlık ve fundalık alanlar, %12’sini çayır ve meralar, %10’unu ise tarım dışı araziler teşkil etmektedir. İlin en yüksek noktası 2015 m. yüksekliğindeki Elmadağ, en geniş ovası 3789 km²’lik yüzölçümü ile Polatlı Ovası, en büyük gölü yaklaşık 490 km²’lik yüzölçümü ile Tuz Gölü’nün il içindeki alanı, en uzun akarsuyu yaklaşık 151 km’lik uzunluğu ile Sakarya Nehri’nin il içindeki bölümü, en büyük barajı ise 83.8 km²’lik yüzölçümü ile Sarıyar Barajı olup, il geneli itibarıyla 14 doğal göl, 136 sulama göleti ve 11 baraj bulunmaktadır.

-Türkiye’nin İlleri Hakkında Genel Bilgiler Tam Liste-

İklim

GENEL İKLİM DURUMU İlin geniş arazisinde yer yer iklim farklılıkları görülür. Güneyde, İç Anadolu ikliminin belirgin özellikleri olan step iklimi, kuzeyde ise, Karadeniz ikliminin ılıman ve yağışlı halleri görülebilir. Kara ikliminin hüküm sürdüğü bu bölgede kış sıcaklıkları düşük, yaz ise sıcak geçer. En sıcak ay Temmuz-Ağustos, en soğuk ay ise Ocak ayıdır. Bölgeye düşen yağış miktarları Kuzey ve Güney kesimlerde farklılık gösterir. Kuzey yönünde yer alan Kızılcahamam ve Çubuk ilçeleri Karadeniz Bölgesi yağış rejimi özelliğini; Güney yönünde ise İç Anadolu Bölgesine özgü iklim karakterini gösterir. Bölgenin yapısı gereği özellikle kış aylarında sis olayı oldukça fazla görülür ve hayatı etkiler.

İl ölçeğinde ortalama sıcaklık 11,7 C olup, yıllık ortalama yağış miktarı 389,1 mm’dir. En yüksek sıcaklık değeri 40,8 C ve en düşük sıcaklık -24,9 C olarak tespit edilmiştir. Don olayı görülen gün sayısı 60–117, karlı günler sayısı ise yılda 30,5 gündür. En yüksek kar kalınlığı 30 cm olarak tespit edilmiştir. İl merkezi ve istasyonların rüzgar durumuna genel olarak bakıldığında; hakim rüzgarın arazi yapısına bağlı olarak değiştiği görülür. Buna göre; hakim rüzgar Ankara (merkez), Esenboğa, Çubuk, Ayaş ve Yenimahalle ilçelerinde kuzeydoğu, Haymana (İkizce), Sincan, Dikmen semti ve Nallıhan ilçelerinde Batı, Polatlı ve Şereflikoçhisar ilçelerinde Kuzey, Etimesgut ve Elmadağ ilçelerinde güneybatı, Kızılcahamam ilçesinde güneydoğu ve Beypazarı ilçesinde kuzeydoğu yönünde eser.

Kuvvetli rüzgarların görüldüğü aylar Mart ve Nisan aylarıdır. Ankara’da tespit edilen en yüksek rüzgar hızı 29,2 m/sn’dir. Bu ölçümlerin tek istisnası ise, 2007 yılında Akyurt ilçesinde büyük hasara neden olan hortum afetidir. Normal şartlarda günlük olarak basınç değerlerinde fazla değişiklik görülmez. Ancak; yurdumuzu etkileyen hava kütlelerine bağlı olarak değişimler gözlenir. Uzun yıllar boyunca ölçülen değerlere göre; Ankara’nın ortalama basınç değeri 913,1 mb, tespit edilen en yüksek basınç değeri 935,0 mb ve en düşük basınç değeri 891,0 mb’dir.


Bitki Örtüsü

Yüksek dağlarla kuşatılan ilde kışları soğuk, yazları kurak geçen bir iklim görülür. En fazla yağışı ilkbahar mevsiminde alır.

Bu iklim şartları ve coğrafi yapı, Ankara ve çevresinde step ve orman gibi iki ayrı bitki topluluğunun gelişmesine yol açmıştır. Yörede yaygın olarak görülen step, bitki örtüsü az yağış alan çukur alanlarda ve platolar üzerinde yer alır. Bu bitki topluluğu içinde ağaç yok denecek kadar azdır. Genelde dikenli çalılar dikkati çeker. Bunun yanı sıra, akarsu boylarında görülen iğde, söğüt ve kavak ağaçları da step alanı içinde yer alır. Step türü bitki örtüsünün en yaygın türlerini otlar oluşturur. Çoğu küçük boylu olan bu bitkiler birbiri yanında ve kümeler halinde toplanmıştır. Step bitki topluluğunun başlıca türlerini kısa boylu çayırlıklar, ayrıkotu, keven, sorguç otu, üzerlik otu, katırtırnağı, yabani arpa, püsküllü çayır, hardal otu, yemlik otu, yılgın otu, yavşan otu, gelincik, papatya, hatmi, kekik, sütleğen, ballıbaba, yabani gül, böğürtlen ve daha birçok bitki oluşturur.

İl çevresinde plato üzerinde yükselen tek dağlar ile kuzeydeki dağlık sahada yağışlardaki artış sayesinde orman örtüsü ortaya çıkmaya başlar. Bozkır ortasında adacıklar halinde görülen ormanlar, genelde insan tahribatından arta kalan korulardır. Bu tür ormanlarda hâkim ağaç türü karaçam, ardıç ve yer yer meşedir. Kurakçıl orman deyimiyle adlandırılan bu ormanların en güzel örneğini Beynam Ormanı oluşturur. Ankara’nın kuzey yönünde yer alan Kızılcahamam ilçesi yakınlarından başlamak üzere orman örtüsü sıklaşmaya ve gürleşmeye başlar. Burası Karadeniz ve İç Anadolu bölgeleri arasında geçiş alanı olup bölgenin bitki örtüsü iğne yapraklı ağaçlardır.


Anıtkabir

Flora

GÖLBAŞI SEVGİ ÇİÇEĞİ

Bitkinin cins ismi Hipokrat tarafından ortaya atılan ve mitolojik bir yaratık olan Centaur’dan kaynaklanır. Bitki yapısı ile bu yaratık arasında kurulan bir benzerlik sonucu bu bitkiye Linnaeus tarafından “Centaurea” adı verilmiştir. Halk arasında Kırmızı Peygamber Çiçeği, Yanardöner ve Gelin Düğmesi adlarıyla anılan bitki, kırmızı, mor ve pembe renklerde açar. Söylenceye göre, birbirini çok seven ama kavuşmaları mümkün olmayan iki gencin durumuna içlenen Gölbaşı Sevgi Çiçeği her ilkbaharda açarak değişik renkteki çiçekleriyle bize bu aşkı anlatır. Bölgeye özgü bir bitki olup, daha çok Mogan gölünün doğu yakasında yetişir. Çiçekçilerin aşırı toplanması, yetiştiği bölgelerde tarım yapılması ve bu yüzden bitki öldürücü ilaçlara maruz kalması, ağaçlandırma, çevre düzenlemesi ve inşaat faaliyetleri bu türü tehdit eden etkenlerdir.

ANKARA ARMUDU

Üstün meyve kalitesi ve uzun süre depolanabilmesi nedeniyle çok eski zamanlardan beri armut üreticilerinin dikkatini çeken yerli, standart, kışlık çeşitlerimizden birisidir. Armudun gen merkezlerinden biri olan ülkemizde, Ankara armudunun dışında yazlık, kışlık, standart ya da yöresel 600 üzerinde çeşiti bulunur. Hem ağaç miktarı hem de üretim bakımından ön sıralarda bulunan Ankara, Bursa ilinden sonra ülkemizin en büyük armut üreticisi konumundadır. Bir ılıman iklim bitkisi olan armut ülkemizin bütün tarım bölgelerinde yetiştirilir. İlin bütün ilçelerinde armut tarımı yapılmasına karşın toplam ağaç varlığı ve üretimin büyük kısmını karşılaması yönünden Çubuk, Kızılcahamam, Nallıhan, Kalecik, Güdül, Ayaş ve Kazan bu meyve türünün yetiştirildiği temel ilçelerdir. Bu ilçelerden Çubuk toplam üretimin yaklaşık 1/3 kadarını karşılar. Ankara ilinde yetiştirilen başlıca armut çeşidi Ankara Armudu’dur. En fazla üretildiği bölge, içinde Ankara ilinin yer aldığı orta Kuzey tarım bölgesidir. Bölgenin armut üretiminin yarısını bu çeşit oluşturur. Kaynağını büyük olasılıkla Ankara ili olduğu öne sürülen Ankara armudu meyvecilik yönünden kısmen olumsuz çevre koşullarına sahip olan Orta Anadolu Bölgesi’ne iyi uyum göstermektedir.

ANKARA ÇİĞDEMİ

Latince adı “Crocus” olan çiğdem değişik renklere sahiptir. Sadece sarı değil, mor, efl atun ve beyaz renkli olanları da vardır. Toprağın altında uykuya dalan soğanı karların erimesiyle birlikte Şubat-Nisan ayları arasında çiçek açar. Çiğdem, bu toprakların binlerce yıllık tarihinde, bu topraklarda var olan uygarlıkların kültüründe de yer almıştır. Anadolu toprağında ilk kez merkezi bir devlet kuran Hitit uygarlığının dilinde çiğdemin adı An. Tah. Sum olarak geçer. Çiçek açtığı ilk günlerde aynı adla anılan bahar bayramı kutlanır, Bereket tanrısı Telepinu’nun geri dönüşü de bu şenliklerle kutlanırmış. Antik Mısır uygarlığına ait yaklaşık 5.000 yıllık papiruslerde bu çiçeğin adı şifalı bitkiler arasında da geçmektedir.

KALECİK KARASI

Ankara’ya özgü başka bir meyve bitkisi de “Kalecik Karası” adıyla bilinen üzüm türüdür. Kalecik Karası, Kızılırmak vadisinin Ankara ili Kalecik ilçesi sınırları içinde yetiştirilen, yöresel koşullarda gösterdiği performansı ile ülkemizin önemli bir kırmızı şaraplık üzüm çeşididir. Bitki dikildikten sonra 3 yıl içinde üzüm vermeye başlar. 1 dekar alandan yaklaşık 1 ton ürün alınır, 1 kg üzümden ise 1 şişe şarap yapılabilir. İlçe topraklarının büyük bölümü kahverengi veya kırmızı- kahverengi topraklardan oluşur. Kalecik Karası’nın kendine özgü bileşimi bol miktarda kalsiyum içeren bu toprak türünden kaynaklanır. Bu topraklar kendine göre iklimsel özellik gsteren bölgelerden oluşur. İlçeyi boydan boya geçen Kızılırmak nehrinin oluşturduğu özel mikro-klima, bu toprak özellikleri ile birleşerek Kalecik Karası’nın ülkenin en önemli kırmızı şaraplık üzümü özelliği kazanmasına neden olur. Başka coğrafi alanlara taşınan üzüm fidesi Kalecik Karası bitkisi olma özelliğini kaybetmektedir. Bir başka deyişle, Kalecik Karası kırmızı şarabı sadece Kalecik ilçesinde yetiştirilen üzümlerden elde edilebilir.


Fauna

ANKARA KEDİSİ

Ankara Kedisi dünyanın en sevilen safkan kedi ırkları arasında yer alır. Ankara Kedisi Türkiye’de üretilmiş doğal ve saf bir kedi ırkıdır. Ülkesinin ulusal hazinelerinden biri sayılan Ankara Kedisi, dünyanın dikkatini ilk kez Haçlı Savaşları sırasında çekti. 1620–25 yılları arasında Fabri de Peiresc adındaki bir Fransız bilim adamı ülkesine eskiAnkara’dan birkaç saf beyaz kediyle dönmüştü. Bu kedilerden elde edilen yavrular Fransız soyluları arasında dikkatle dağıtıldı. İlk yavrulardan biri Fransız devlet adamı Cardiani de Richekieu’ya verildi.18. yüzyılda 15. Louis gibi 16. Louis ve Marie Antoinette de bu asil kedilerin hayranları arasına girdi.

Bu dönemde yapılmış pek çok yağlı boya tablo Ankara Kedilerini resmetmiştir. 19. yüzyılda pek çok Ankara Kedisi Fransa’dan Amerika’ya ihraç edildi. 1962 yılında çok sayıda Amerikan askeri personeli Ankara Hayvanat Bahçesinde 45 yıllık bir üretim programının ürünü olan Ankara Kedilerini gördüler. Birkaç çifti ülkesine götüren askeri personel bu ırka ilginin yeniden doğmasını sağladılar. İpeksi ve orta uzunlukta kürkü olan bu ince yapılı kediler, kedi güzelliğini bilen ve zevkini çıkaran tüm ülkelerde sevilip ilgiyle üretilmeye devam etmektedir.

ANKARA KEÇİSİ

Birçok ülkede mohair diye adlandırılan tiftik, bütün dünyaya yurdumuzdan yayılan Ankara keçisinin ürünüdür. Bu nedenle; Tiftik Keçisi dünya edebiyatında Ankara Keçisi olarak tanınır. Ankara keçisi, 13. yüzyılda Hazar Denizi’nin doğusundan Anadolu’ya Türkler tarafından getirilmiştir. Orta Anadolu’nun kurak iklimi ve toprağı ile iyi bir şekilde bağdaşarak gelişen keçi, o zamandan beri bölgeye gelir getiren, seçkin bir hayvan olma özelliğini sürdürmektedir. 1939 yılına kadar sadece Orta Anadolu bölgesinde, özellikle Ankara’da ve çevresindeki illerde ekonomik bir değer olan Ankara keçisi, değişik tarihlerde bu bölgelerden dış ülkelere gönderilmiş ve gittiği her yerde esas ismini korumuştur. Halen dünyada Ankara keçisi olarak tanımlanmakta ve bu sayede Ankara’nın ve Türkiye’nin adını tüm dünyaya duyurmaktadır. Ankara keçisi, Ankara’nın tüm ilçelerinde yetiştirilmekle birlikte, en çok ürün alınan ilçeler Ayaş, Beypazarı, Güdül ve Nallıhan ilçeleridir. Bu keçinin yünü olan tiftik, hayvansal kaynaklı elyafın “özel kıl elyafı” bölümünde yer almaktadır. Hem üretiminin fazlalığı, hem de sahip olduğu bazı özellikleri nedeniyle tiftik, bu grupta yer incelenen kaşmir, alpaka, devetüyü, keçi kılı vb. hayvansal elyafın ilk sıralarında yer alır.

Günümüzde dokuma sanayinde yapağıdan sonra en çok kullanılan ve aranılan bir elyaf olduğu rahatlıkla söylenebilir. Bir tekstil elyafı olmasına karşın, genelde dokuma sanayinde saf olarak kullanılmaz. Pamuk, yün, tabii ve akrilik gibi suni elyafl arla değişik oranlarda karıştırılarak kullanılır. En büyük tüketimi tekstil sanayindedir. Kumaşlarda, lüks battaniyelerde, halıcılıkta, dokuma endüstrisinde, peruk ve oyuncak sanayinde ve paraşüt ipi yapımında kullanılır. Tiftik Keçisi Anadolu’ya geldiğinden itibaren Ankara ve çevresinde sof üretimi görülmektedir. Tiftik Keçisinin tüyleri işlenerek iplik haline getirilir ve bu iplikten Türk kumaşları arasında ayrı bir özelliği olan “Ankara Sofu” üretilirdi. Renk çeşitleri, dokunuşlarındaki ustalıklar, desen incelikleri dikkat çekmekteydi. Bu keçinin tüylerinden elde edilen ürünler yerli ve yabancı tüccarlar için önemli bir Pazar oluşturuyordu.

ANKARA TAVŞANI

Dünya ölçeğinde Avustralya’dan Fransa’ya kadar pek çok ülkede yetiştirilen ve sayıları milyonlarla ifade edilen Ankara tavşanı, anayurdundaki birkaç çiftlikte yetiştirilmektedir ve sayıları, ancak; bin civarındadır. Tarihi belgelere göre Ankara tavşanı 1723 yılında Anadolu’dan tamamen yok olmuştur. Almanya’da yaşayan bir Türk vatandaşı tarafından yeniden ana yurduna getirilen Ankara tavşanı Kayseri ilindeki bir çiftlikte yeniden yetiştirilmeye başlanmıştır. Ankara’da Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığına ait bir Enstitüde de yetiştirilen Ankara tavşanını sayısı 500 1000 arasındadır. Tesadüfen bulunan bu ırkın ana yurdunda yaygınlaştırılması çalışmaları devam etmektedir. Çok değerli olan Ankara Tavşanı ana yurduna kolay uyum sağlamıştır.

Ankara tavşanı bir doğumda 4 ile 14 arasında yavru doğurur. Yılda 40 cm bir uzunluğa ulaşan tüyleri henüz 2-3 aylıkken kırkılır. Her hayvan yılda ortalama olarak 1kg yün verir. Tüyü hafi ftir ve yüksek ısı tutar. Angora kazak üretimi için olduğu kadar elektromanyetik etkisi nedeniyle romatizma hastaları için üretilen giyeceklerde kullanılan Ankara tavşanının yünü altın değerinde olup, hafi ftir ve yüksek ısı tutar. Ankara tavşanından elde edilen Angora yünü, koyunun yününe göre sekiz kat daha fazla ısı vermekte ve alerjiye yol açmamaktadır. Bu tavşanın yününden yapılan korse, dizlik, iç çamaşırı, fizik tedavi ve nevraljide kullanılan termal giysiler, dolaşım bozukluğu hastaları ve romatizma hastalarının çok ihtiyaç duyduğu sıcak giysileri sağlamaktadır.


Ekonomik Yapı

Cumhuriyetten önceki Ankara, Ankara Kalesi ve çevresinde kurulmuş 30.000 nüfuslu bir kent idi. İlin başlıca geçim kaynakları tarım ve hayvancılıktan ibaret olduğu için tarımsal ve hayvansal malların alım satımı ile sınırlı bir ticaret söz konusu idi. Cumhuriyetin ilk yılları ile birlikte Ankara’da bu durgun dönem sona ermeye başlamıştır. Modern bir başkentin sağlaması gereken hizmetler için zorunlu olan alt ve üst yapı hizmetleri ticari hayatı canlandırmıştır. Bunun yanı sıra inşaat malzemelerini karşılamaya yönelik küçük imalathaneler kurulmuştur. M.K.E. , Etibank gibi kamu sanayi kuruluşlarının ve bunlara bağlı fabrikaların Ankara’da kurulmuş olması, bu fabrikalara yan sanayi olarak çalışan küçük boyutlu özel işletmelerin kurulmasını teşvik etmiştir. Bu tür gelişmeler, diğer yerleşim merkezlerinden Ankara’ya iç göçü başlatmıştır. Böylece; Ankara’da sanayileşme ve artan nüfus birbirinin hem sebebi hem de sonucu olmuştur.

Bugün Ankara ülke genelindeki illerin ekonomik faaliyet konularındaki ağırlığı yönüyle sanayi ağırlıklı iller arasında yer almaktadır. Ankara’da sürdürülen üretim faaliyetleri incelendiğinde; ağaç işleri dalında Türkiye genelinde önemli bir yeri olduğu görülmektedir. Bu üretim dalında faaliyette bulunan keresteciler, mobilyacılar, lakeciler ve döşemeciler Ankara’nın Siteler semtinde 13.000’den fazla işyerinde üretim yapmaktadırlar. Cumhuriyet’in ilanından sonra 1925 yılında kurulan bira fabrikası, 1926 yılında kurulan çimento fabrikası ve Elmadağ ilçesinde kurulan barut fabrikası gibi az sayıda sanayi kuruluşu varken, yakın yıllarda sanayi kuruluşlarının sayısı hızla artmış ve çeşitlilik kazanmıştır.

Artık Ankara il sınırları içinde makarna, un, bitkisel yağ, süt ürünleri, şeker, şarap, bira gibi besin sanayine ait kuruluşların yanı sıra çimento, traktör, tarım aleti ve makineleri, motor, boya, tuğla, kiremit ve orman ürünleri, mobilya, madeni eşya, dokuma üreten sanayi kuruluşları da görülmeye başlamıştır. Savunma sanayi ile ilgili en önemli yatırımlar da Ankara’da gerçekleştirilmiştir. Türkiye’nin en büyük savunma sanayi projesinin yapımcısı olan Türk Havacılık ve Uzay Sanayi (TAİ) 1984 yılında Türk-Amerikan işbirliği ile kurulmuştur. Türkiye’de modern bir havacılık ve uzay sanayi kurulması, işletilmesi ve devamı için gerekli teknolojileri geliştirmek, F–16 uçağını ortaklaşa üretmek ve bu uçağın Türk Hava Kurumları için yenilenmesini sağlamak bu kuruluşun görevleri arasında yer alır.

Ankara’da sürdürülmekte olan bazı üretim faaliyetleri, konuları itibariyle Türkiye’de tek olma özelliğine sahiptir. Örneğin, rulman ile seri halde dişli üretimi, sadece Ankara’da gerçekleştirilmektedir. Bunun yanında ilaç ham maddesi olarak kullanılan morfi n ile dializ makinesi üretimleri de yine sadece Ankara’da gerçekleştirilen üretim faaliyetleridir. Başkent olması nedeniyle Ankara’ya sık sık yabancı heyetler gelmekte ve yapılan karşılıklı temaslar sonucu dış ticarette önemli gelişmeler sağlanmaktadır. Eğitim konusunda daha geniş imkanlara sahip olması da işgücünün mesleki hareketliliği artıran bir özellik sergiler.


Etnografya Müzesi

Ankara İlçeleri

AKYURT : Nüfusu: 27.201 kişi Yüzölçümü: 372 km2 Rakım: 960 m Şehir merkezine uzaklığı: 33 km

SİNCAN : Nüfusu : 479.454 kişi Yüzölçümü : 874 km2 Rakımı : 855 m Şehir Merkezine Uzaklığı : 27 km

ETİMESGUT : Nüfusu : 289.601 kişi Yüzölçümü : 510 km2 Rakımı : 894 m Şehir Merkezine Uzaklığı : 20 km

PURSAKLAR : Nüfusu: 119.593 kişi Yüzölçümü : 157 km2 Rakımı : 1.700 m İl Merkezine Uzaklığı : 14 km

ÇUBUK : Nüfusu : 80.123 kişi Yüzölçümü: 1.248 km2 Rakım : 1.100 m Şehir Merkezine Uzaklığı : 39 km

BALA : Nüfusu : 19.426 kişi Yüzölçümü : 2.372 km2 Rakımı : 1.350 m Şehir Merkezine Uzaklığı : 69 km

AYAŞ : Nüfusu : 21.239 kişi Yüzölçümü : 1.158 km2 Rakımı : 1.500 m Şehir Merkezine Uzaklığı : 58 km

ÇANKAYA : Nüfusu : 832.075 kişi Yüzölçümü : 1.157 km2 Rakımı : 870 m Şehir Merkezine Uzaklığı : 3 km

KALECİK : Nüfusu : 13.969 kişi Yüzölçümü : 1.318 km2 Rakımı : 725 m Şehir Merkezine Uzaklığı : 71 km

ÇAMLIDERE : Nüfusu : 9.329 kişi Yüzölçümü : 650 km2 Rakımı : 1.175 m İlçe Merkezine Uzaklığı : 108 km

GÜDÜL : Nüfusu : 8.891 kişi Yüzölçümü : 419 km2 Rakımı : 720 m Şehir Merkezine Uzaklığı : 89 km

GÖLBAŞI : Nüfusu : 62.602 kişi Yüzölçümü : 1.810 km2 Rakım : 974 m Şehir Merkezine Uzaklığı : 20 km

POLATLI : Nüfusu : 116.400 kişi Yüzölçümü : 3.100 km2 Rakım : 850 m Şehir Merkezine Uzaklığı : 78 km

MAMAK : Nüfusu : 559.597 kişi Yüzölçümü : 308 km2 Rakımı : 899 m Şehir Merkezine Uzaklığı : 3,5 km

KAZAN : Nüfusu : 43.308 kişi Yüzölçümü : 611 km2 Rakımı : 780 m Şehir Merkezine Uzaklığı : 45 km

KEÇİÖREN : Nüfusu : 848.000 kişi Yüzölçümü : 759 km2 Rakımı : 850 m Şehir Merkezine Uzaklığı : 3 km

ALTINDAĞ : Nüfusu : 363.744 kişi Yüzölçümü : 573 km2 Rakımı : 850 m Şehir Merkezine Uzaklığı : 1 km

ŞEREFLİKOÇHİSAR : Nüfusu : 35. 042 kişi Yüzölçümü : 1.520 km2 Rakımı : 975 m Şehir Merkezine Uzaklığı : 148 km

KIZILCAHAMAM : Nüfusu : 33.623 kişi Yüzölçümü : 1.785 km2 Rakımı : 975 m Şehir Merkezine Uzaklığı : 83 km

NALLIHAN : Nüfusu : 30.299 kişi Yüzölçümü : 1.967 km2 Rakımı : 625 m Şehir Merkezine Uzaklığı : 160 km

ELMADAĞ : Nüfusu : 43.374 kişi Yüzölçümü : 573 km2 Rakımı : 990 m Şehir Merkezine Uzaklığı : 41 km

BEYPAZARI : Nüfusu : 46. 738 kişi Yüzölçümü : 1.868 km2 Rakımı : 675 m Şehir Merkezine Uzaklığı : 99 km

YENİMAHALLE : Nüfusu : 614.778 kişi Yüzölçümü: 295 km2 Rakımı : 894 m Şehir Merkezine Uzaklığı : 5 km

HAYMANA : Nüfusu : 31.058 kişi Yüzölçümü : 2.367 km2 Rakımı : 1.259 m Şehir Merkezine Uzaklığı : 73 km

EVREN : Nüfusu : 6.167 kişi Yüzölçümü : 218 km2 Rakımı : 900 m Şehir Merkezine Uzaklığı : 178 km

Cumhuriyet Müzesi

Ankara Ulaşımı

Demiryolu : TCDD İşletmesi Genel Müdürlüğü Talatpaşa Bulvarı Gar-ANKARA Tel: 444 82 33 Santral : (0.312) 309 05 15 Yüksek Hızlı Tren Hizmetleri Tren 6 vagondan oluşmaktadır. Saatte 250 km hız yapabilen trende klima, video, müzik sistemi, engelliler için donanım, kapalı devre ve görüntü kayıt sistemi ile vakumlu tuvaletler yer almaktadır. Bir defada 419 yolcu taşıyabilmektedir. Şu anda sadece Eskişehir- Ankara, Konya – Ankara arasında seferler yapmaktadır.

Havayolu : İl merkezinin kuzeyinde yer alan Esenboğa Uluslararası Havalimanı havayolu ile giriş çıkışı sağlayan en önemli noktadır. Esenboğa’dan Türkiye’nin hemen her iline, ayrıca Avrupa, Amerika ve Uzak Doğu’nun çeşitli şehirlerine uçmak mümkündür. Havalimanını kent merkezine bağlayan yol da tamamen yenilenmiş ve yeni geçitler devreye sokulmuştur. Esenboğa Havalimanı şehir merkezine 35 dakikalık uzaklıktadir. Havayolu ile kente ulaşmanın bir başka yolu da ordunun hizmetindeki Etimesgut Askeri Havalimanıdır. Bu havalimanı sivil uçuşlara kapalı olsa da, gerektiğinde alternatif olarak kullanılmaktadır. Akıncı, Etimesgut ve Güvercinlik hava alanları, askerî amaçlarla kullanılmaktadır. Esenboğa Havalimanı Satış Bürosu Santral Tel: 590 40 00 /75 25–75 02 Ulaşım: Havaş K.Karabekir Cad.19 Mayıs Stadı, B. Kapısı Tel No: 310 35 55 Esenboğa Havalimanına Belediye Otobüsü Hizmetleri: Otobüs No: 442 Durakları: Havaalanı, Ülker Kavşağı, Pursaklar, Hasköy Dörtyol Kavşağı, Hasköy Yüncüler Durağı, Ulus, Bakanlıklar, İnönü Bulv. Ulaştırma Bakanlığı)

Karayolu : Karayolu ulaşımı şehrin Sögütözü mevkiinde yer alan Ankara Şehirlerarası Otobüs Terminali (AŞTİ) ile sağlanmaktadır. Adresi: Sögütözü Mevkii-Ankara Tel No: 224 10 00 Başkenti çevreleyen O-20 çevre yolu, şehirlerarası trafiğin şehir trafiğini aksatmadan geçmesini sağlar. O-20 başka otoyollara bağlanarak başkentin ülkenin diğer kentlerine ulaşımını sağlar. Bunlardan O4 otoyolu (Avrupa E-yolları sistemine göre E89), başkenti İstanbul’a bağlar(Ankara_İstanbul arası 424 km dir.), O20 (E90) ise başkenti Adana’ya bağlar. İl içindeki diğer devlet yollarının hemen hepsi Ankara şehrine bağlıdır. Ankara şehrini diğer büyük şehirlere bağlayan karayolları arasında D200 (E90) (Bursa – Eskişehir – Ankara), D750 (E90) (Ankara – Aksaray – Adana), D200 (E88) (Ankara – Elmadağ), O-4 (E89) (Zonguldak – Aksaray – Ankara – Kızılcahamam – Gerede), D200 (E88) (Eskişehir – Sivrihisar – Ankara – Kırıkkale – Yozgat – Sivas) bulunur. İl içindeki diğer devlet yolları ise D750 (Tarsus- Pozantı – Aksaray – Ankara – Kazan – Gerede), D765 (Çankırı – Kalecik – Kırıkkale), D260 (Polatlı – Haymana – Bala), D140 (Beypazarı – Nallıhan), D695 (Polatlı – Akşehir).

Ankara Keçisi

Ankara Yeryüzü Şekilleri ve Bilgileri

Çile Dağı : [Dağ] ,

Çubuk I : [Baraj Gölü] , Göl Alanı: 0,94 km2 Çubuk Çayı üzerinde içme, kullanma, sanayi suyu ve taşkın kontrolü sağlamak amacıyla kurulmuştur. Kaynakça: Ankara Valiliği Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü. (2014) Ankara Rehberi

İdris Dağı : [Dağ] ,

Abdüsselam Dağı : [Dağ] ,

Sarıyar : [Baraj Gölü] , Göl Alanı: 5 km2 Barajın arkasında yer alan suni göl balıkçılık ve su sporları için elverişlidir. Kaynakça: Ankara Valiliği Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü. (2014) Ankara Rehberi

Kurumcu Dağı : [Dağ] , Yükselti: 1738 m Ankara iline 76 km, Kızılcahamam ilçesine 30 km uzaklıktadır. Kaynakça: Ankara Valiliği Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü. (2014) Ankara Rehberi

Müre Dağı : [Dağ] ,

Eymir Gölü : [Göl] , Uzunluk : 6 km Genişlik : 250–300 m Set gölüdür. Dar ve kıvrımlıdır. Suyu tatlı ve balığı boldur. Kaynakça: Ankara Valiliği Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü. (2014) Ankara Rehberi

Kesikköprü : [Baraj Gölü] , Göl alanı: 6.50 km2 Kızılırmak nehri üzerinde inşa edilmiştir. Kaynakça: Ankara Valiliği Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü. (2014) Ankara Rehberi

Elmadağ (Elma Dede Tepesi) : [Dağ] ,

Çubuk II : [Baraj Gölü] , Göl Alanı: 1.20 km2 Çubuk Çayı üzerinde, şehrin su ihtiyacını karşılamak amacıyla kurulan bir barajdır. Kaynakça: Ankara Valiliği Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü. (2014) Ankara Rehberi

Kurtboğazı : [Baraj Gölü] , Göl Alanı: 5 km2 Ova Çayı’nın bir kolu olan Kurtboğazı Deresi üzerinde kurulmuştur. Kaynakça: Ankara Valiliği Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü. (2014) Ankara Rehberi

Karyağdı-Aydos-Memlik Dağları : [Dağ] ,

Asartepe : [Baraj Gölü] , Göl alanı : 1.77 km2 Sulama alanı: 2.260 h Güdül ilçesi yakınlarında akan İlhan Deresi üzerinde kurulmuştur. Kaynakça: Ankara Valiliği Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü. (2014) Ankara Rehberi

Mogan Gölü : [Göl] , Uzunluk: 5 km Genişlik: 1 km Derinlik: 4 m Su sporlarına uygundur. Gölde sazan, kefal ve sardalye balıkları üretilir. Kaynakça: Ankara Valiliği Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü. (2014) Ankara Rehberi

Aydos Dağı : [Dağ] , Yükseklik: 1.879 m Ankara il merkezine 35 km uzaklıktadır. Kaynakça: Ankara Valiliği Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü. (2014) Ankara Rehberi

Hızır Dağı : [Dağ] , Yükseklik: 1.688 m Kaynakça: Ankara Valiliği Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü. (2014) Ankara Rehberi

Bayındır : [Baraj Gölü] , Göl Alanı: 0.71 km2 Ankara’nın 12 km güneydoğusunda, Bayındır Deresi üzerinde kurulmuştur. Kaynakça: Ankara Valiliği Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü. (2014) Ankara Rehberi

Ankara Çayı Elmadağ – Sakarya arası(Çubuk – Hatip – İncesu : [Çay] , Ankara’nın içinden geçen bir akarsudur. Sakarya Nehri havzası içinde yer almaktadır. Sakarya Irmağı’na dökülmektedir. Kaynakça: Ankara Valiliği Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü. (2014) Ankara Rehberi

Teke Dağı ( Hüseyin Gazi Tepesi ) : [Dağ] , Yükseklik: 1.415 m İlin güneydoğu yönünde bulunur. Kaynakça: Ankara Valiliği Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü. (2014) Ankara Rehberi

Duatepe : [Dağ] , Yükseltisi: 1.092 m. Polatlı sınırlarını içerisinde yer almaktadır. Kaynakça: Ankara Valiliği Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü. (2014) Ankara Rehberi

Tuz Gölü : [Göl] , Yüzölçümü : 1500 km2 Ortalama Derinlik : 50–70 cm Tuz Oranı : % 32 Kaynakça: Ankara Valiliği Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü. (2014) Ankara Rehberi

Kavak Dağı : [Dağ] , Yükseklik: 1.801 m Kaynakça: Ankara Valiliği Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü. (2014) Ankara Rehberi

Çamlıdere : [Baraj Gölü] , Göl Alanı: 32 km2 Çamlıdere ilçesinden akan Bayındır Deresi üzerinde inşa edilmiştir. Kaynakça: Ankara Valiliği Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü. (2014) Ankara Rehberi

Karagöl : [Göl] , Çevresi: 475 m Uzunluk: 170 m En : 40 m Işık Dağı eteklerinde uzamış elips biçimli sığ heyelan gölüdür. Kaynakça: Ankara Valiliği Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü. (2014) Ankara Rehberi

Resim ve Heykel Müzesi

Ankara tarihçesi

ADININ KAYNAĞI

Ankara adının kaynağı kesin olarak bilinememektedir. Belgelere dayanmayan ve günümüze kadar gelen söylentilere göre; tarihte bahsedilen ilk adı Galatlar tarafından verilen ve Yunanca çapa anlamına gelen Ankyra’dır. Bu isim zamanla değişerek Ancyre, Engüriye, Engürü, Angara, Angora ve nihayet Ankara olmuştur.

TARİHİ

Helenistik dönemde Galat boylarından Tektosag’ların başkenti olan Ankara, Roma döneminde taşra örgütünün başkenti, Bizans döneminde imparatorların konakladığı önemli bir kent, Osmanlı döneminde ise Anadolu Eyaleti’nin merkezi olmuştur. İlk kuruluş tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte, kent çevresinde yapılan araştırmalarda bulunan tarih öncesi izler, şehrin insanoğlunun yerleşik düzene geçtiği dönemlerde kurulduğunu göstermiştir. Buluntular ve araştırmacıların yaptıkları incelemeler, Ankara’da Hititlerin, Friglerin, Lidyalıların ve Galatların yaşamış olduklarını göstermiştir. Şehrin yerleşik düzeni çok eskilere dayanmasına rağmen tarihi, ancak; Hitit devrinden itibaren takip edilebilmiştir. Ankara’nın doğusunda bulunan Çorum ili sınırları içinde Boğazköy’de (Hattuşa) yapılan kazılarda, şehirle ilgili önemli ipuçları elde edilmiştir. Bir kısım yabancı tarihçilere göre Hitit eserlerinde sıkça rastlanan Ankuwa, muhtemelen bugünkü Ankara şehrinin bulunduğu yerde olduğu düşünülmektedir.

Hititlerden sonra yöreye Frigleri hâkim olmuştur. Eski çağ kaynaklarındaki bir efsaneye göre de Ankara’yı büyük Frig kralı Midas kurmuştur. Şehir merkezi Ulus’ta yapılan kazılarda, Friglerin oturduğuna dair kesin bilgiler elde edilmiştir. Frig devletinin yıkılmasında birinci derecede rol oynayan Kimmer istilasından sonra Ankara Lidyalıların eline geçmiştir. Fakat bu hâkimiyet Pers kralı Kyros’un bütün Anadolu ile birlikte Ankara’yı da zapt etmesi üzerine çok çabuk sona ermiştir. Aradan iki asır geçtikten sonra Büyük İskender, Anadolu’daki Pers hâkimiyetine son vermiştir. İmparator Augustos’un Ankara’yı kesin olarak almasından sonra burası bir eyalet olarak gelişmiş, mabetler, pazaryerleri, yollar ve suyolları yapılmıştır. Ankara 334–1073 yılları arasında Bizans İmparatorluğu’nun hâkimiyeti altında kalmıştır.

Bu süre zarfında da Hıristiyanlığın Anadolu’daki önemli bir merkezi olmuştur. VII. yüzyıldaki Sasani akınlarından sonra Araplar şehri bir süre ellerinde tutmuşlardır. Ankara’nın kaderi Bizans ordularının Selçuklu Sultanı Alpaslan tarafından 1071 yılında mağlup edilmesiyle sonuçlanan Malazgirt Meydan Muharebesi ile tayin edilmiştir. Bu galibiyet sonucunda 1073 yılında Ankara şehri Türklerin eline geçmiştir. Ankara’nın Türklerin eline geçmesi son derece önemlidir. Çünkü Ankara Kalesi askeri bakımdan önemli bir konumdaydı. Diğer taraftan, Ege liman kentlerinden başlayarak Mezopotamya ve diğer doğu ülkelerine kadar uzanan önemli yollar üzerinde bulunan bölge, aynı zamanda doğal kaynaklar açısından zengin olduğundan stratejik olarak önem arz etmiştir. Ankara’nın en parlak devri Alâaddin Keykubat zamanında olmuştur. Bu dönemde şehir askeri bakımdan tahkim edilmiş, cami ve medrese gibi dini ve ilmi eserlerle de imar edilmiştir.

Selçuklu sultanı II. Gıyaseddin Keyhüsrev zamanında şehir, Moğolların istilasına uğramış, tüm çabalara rağmen istilanın önüne geçilememiştir. Sultan Gıyasettin Keyhüsrev Moğol saldırıları karşısında Ankara Kalesine sığınmıştır. Moğol saldırıları sonunda Selçuklu devleti zayıf düşmüş ve bu durum, Anadolu’nun İlhanlılar devletinin egemenliği altına girmesine kadar sürmüştür. Ankara bir süre İlhanlıların gönderdiği valilerin, sonra da Eretna oğullarının yönetimi altında kalmıştır. 1354 yılında Orhan Gazi’nin oğlu Süleyman Paşa, şehri Osmanlı ülkesine katmıştır. Yıldırım Beyazıt devrine kadar önemli bir olay olmamıştır. Ankara Savaşı’ndan sonra şehrin kaderi de değişmiştir. Timur Ankara’dan ayrıldığı sırada, Yıldırım Beyazıt’ın oğlu Mehmet Çelebi padişahlığını ilan etmiş ve böylece Ankara’yı da almıştır.

Kanuni Sultan Süleyman devrinde Anadolu’da bir eyalet örgütü kurulmuş ve Ankara bu Anadolu eyaletlerinden birinin merkezi olmuştur. Şehir 17. y.y. başlarında Celali Ayaklanması sırasında isyancıların eline düşmüştür. II. Mahmut’a isyan eden Mısır valisi Mehmet Ali Paşa’nın kısa bir zaman hâkimiyetine giren Ankara, tekrar Osmanlıların eline geçmiş ve artık hiçbir istilaya uğramadan bir Osmanlı vilayeti olarak kalmıştır. Balkan Savaşı sonunda Rumeli vilayetlerinin çoğunun kaybedilmesiyle, batıdaki Türk sınırları İstanbul’a çok yaklaşmıştı. İstanbul Boğazı’nın ele geçirilmesi de oldukça kolaylaşmıştı. Bu yüzden devlet merkezinin İstanbul’da kalması tehlikeli ve sakıncalı görülerek, başkentin Anadolu içinde başka bir şehre taşınılması düşünülmüştür. Savaş yıllarında en çok saldırı batıdan gerçekleşmişti ve Ankara bu saldırılara hayli uzak kalıyordu. 27 Aralık 1919 tarihinde, başta Mustafa Kemal Paşa olmak üzere “Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Heyeti Temsiliyesi” Ankara’ya gelerek 29 Aralık 1919’da yayımlanan bir tebliğ ile bütün mebuslara toplantının Ankara’da yapılacağını duyurmuştur.

Bu genelgeden sonra 23 Nisan 1920 tarihinde kurulan Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümetinin merkezi Ankara olarak ilan edilmiştir. 13 Ekim 1923 tarihinde çıkarılan bir kanun ile Ankara, Türkiye Cumhuriyeti’nin başkenti olmuştur. Başkent seçildiği yıllarda Ankara çok az sayıda binası olan küçük, yoksul ve çorak bir şehirdi. İstiklal Savaşımızın hazırlanıp sevk ve idare edildiği bir merkez olarak Milli Mücadelemizin sembolü haline gelen bu tarihi şehir, 29 Ekim 1923 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti’nin ilanından sonra, giderek büyümüş, yepyeni, büyük ve modern bir görünüm kazanmıştır.

 

Ankara Kalesi
Cumhuriyet Müzesi Bina 1923 yılında mimar Vedat Tek tarafından Cumhuriyet Halk Fırkası toplantı yeri olarak tasarlanmış ve inşa edilmiştir. Adres: Cumhuriyet Bulvarı No: 22 Ulus Tel: 310 53 61 • Faks : 311 04 73 –
ETNOGRAFYA MÜZESİ: Burası 10.11.1938 tarihinde sonsuzluğa ulaşan Atatürk’ün 21.11.1938 tarihinden 10.11.1953 tarihine kadar yattığı yerdir. Adres: Hacettepe Mah. Türk Ocağı Sokak No: 4 Ulus Tel: 311 30 07 • Faks: 311 95 96 –