İzmir Hakkında Genel Bilgiler

Türkiye'nin İlleri
Türkiye’nin üçüncü büyük şehri olan İzmir, çağdaş, gelişmiş, ayni zamanda işlek bir ticaret merkezidir. Atatürk’ün, “Bütün cihan işitsin ki efendiler, artık İzmir hiçbir kirli ayağın üzeri...
EMOJİLE

Türkiye’nin üçüncü büyük şehri olan İzmir, çağdaş, gelişmiş, ayni zamanda işlek bir ticaret merkezidir.

Atatürk’ün, “Bütün cihan işitsin ki efendiler, artık İzmir hiçbir kirli ayağın üzerine basamayacağı kutsal bir topraktır! 1925” diyerek önemini vurguladığı, İzmirli Herodot’un “Onlar kentlerini bizim yeryüzünde bildiğimiz en güzel gökyüzü ve en güzel iklimlerinde kurdular” demekten kendini alamadığı, Aristo’nun İskender’i “Görmezsen eksik kalırsın!” diyerek uyardığı, Victor Hugo’nun onu hiç görmeden adına şiir yazıp “İzmir bir prensestir” diye övdüğü İzmir; sınır kenti ve farklı bölgelerin geçiş merkezi konumunda olan 4.061.074 (TÜİK 2013) kişilik nüfusu ile Türkiye’nin 3. büyük kentidir. Ege Denizi kıyısında adeta bir inci gibi salınan İzmir 8.500 yıllık geçmişi ile de büyük tarihi ve kültürel zenginliği barındırmaktadır.

-Türkiye’nin İlleri Hakkında Genel Bilgiler Tam Liste-

İzmir; coğrafi konumu, kültürel ve tarihî zenginliği, Metropol olması, Türkiye’nin en Avrupai şehri olması, farklı bölgeler arasında geçiş noktası olması dolayısıyla ulaşımın kolaylığı (hem deniz hem kara hem de hava ulaşımının kullanım kolaylığı ve rahatlığı), turizme uygun iklim yapısı, kültürel faaliyetlere ve sanat etkinliklerine müsait sosyal-kültürel yapısı, 629 kilometrelik kıyı uzunluğu ve  bunun 101 kilometrelik bölümünün tamamen doğal plajları içermekte olması ile de farklı turizm çeşitlerine uygundur.

İzmir aynı zamanda farklı kültürlerin, yaşam tarzlarının, inançların (Müslüman, Hıristiyan, Musevi, Ermeni, Rum, vb. gibi) binlerce yıldır bir arada barış içinde yaşadığı bir hoşgörü şehri ve kavimler kapısıdır.

İzmir; Tepekule (Bayraklı), Symrna, Efes, Pergamon (Bergama), Teos (Sığacık), Lebedos (Ürkmez), Kyme (Aliağa), Allianoi (Yortanlı), Thyrea (Tire), Phokaia (Foça), Kolophon (Değirmendere), Erythrai (Çeşme), Klazomenai (Urla), Metropolis (Torbalı), Claros (Ahmetbeyli) ve Myrina (Aliağa) gibi tarihte hüküm sürmüş olan uygarlıkların yaşadığı topraklara ve gün yüzüne çıkmamış yaklaşık 36 uygarlık merkezinin miraslarına sahip binlerce yıllık yerleşim yeridir.

İzmir; tarihin her döneminde insan sağlığına hizmet etmiş dünyaca bilinen Agamemnon, Asklepion, Allianoi, Karakoç ve Çeşme-Şifne Ilıca, vb. (19 Kaplıca) şifa merkezleri ile günümüzde de özellikle İskandinav ülkelerinden ve dünyanın her yerinden gelen ziyaretçilerine sağlıklı yaşam alternatiflerini sunan ve potansiyeli çok yüksek olan sağlık ve termal turizm merkezidir.

İklimi

Akdeniz iklim kuşağında kalan İzmir’de yazları sıcak ve kurak kışları ılık ve yağışlı geçmektedir. Dağların denize dik uzanması ve ovaların İç Batı Anadolu eşiğine kadar sokulması, denizel etkilerin iç kesimlere kadar yayılmasına olanak vermektedir. Ancak, İl bütününde yükseklik, batı ve kıyıdan uzaklık gibi fiziksel coğrafya farklılıkları, yağış, sıcaklık ve güneş açısından önemli sayılabilecek iklim farklılıklarına da yol açmaktadır. Temmuz-Ağustos ayları en sıcak ve ocak-şubat en soğuk aylardır. Kar yağışı yok denecek kadar azdır. Sıcak yaz aylarında “imbat” ismi verilen rüzgâr serinlik getirir. Kara ve denizin gece-gündüz arasındaki ısınma ve soğuma farkından meydana gelen bu rüzgâr sâdece bu ile âittir. Kavurucu yaz günlerinde İzmir’e tatlı bir serinlik getirir.

Bitki Örtüsü

Akdeniz iklim bölgesinde yetişen geniş, sert ve iğne yapraklı, sürekli yeşil kalan, kuraklığa dayanıklı ağaç ve çalılar, yaygın doğal bitki örtüsünü oluşturur. Bitki örtüsünde kızılçam, fıstık çamı, karaçam, selvi, maki ve zeytin ağaçlarına bol rastlanır. Bağ ve meyve bahçeleri oldukça geniş yer kaplar. Kozak Dağı, Türkiye’nin en büyük çam fıstığı istihsal yerlerinden biridir.

Coğrafya

İzmir İli kuzeyde Madra Dağları ve Balıkesir İl sınırı, güneyde Kuşadası Körfezi ve Aydın İl sınırı, batıda Çeşme Yarımadası ve kendi adı ile anılan İzmir Körfezi, doğusunda da Manisa İl sınırı ile çevrilmiş bir coğrafyaya sahiptir. İzmir ili içinde Ege Bölgesi’nin önemli akarsularından olan Gediz’in aşağı çığırı ile Küçükmenderes ve Bakırçay akış gösterir. Diğerleri sel karakterli küçük akarsulardır.

Gediz Nehri, İçbatı Anadolu’da Murat Dağı’ndan doğar. Toplam uzunluğu 400 km.dir. İzmir sınırı içindeki Yamanlar Dağı’ndan doğan Kemalpaşa Çayı Gediz’in en önemli kollarından biridir. Gediz, Manisa Ovası’nın batısında İzmir il sınırına ulaşır, Yamanlar Dağı ile Dumanlı Dağ arasındaki Menemen Boğazı’ndan geçerek, Foça’nın güneyinde denize dökülmektedir.

Küçükmenderes, Bozdağlar’dan doğar. Uzunluğu 124 km.dir. Kendi ismi ile anılan çok bereketli bir ovayı sulayarak, Selçuk ilçesinin batısında denize dökülür. Küçükmenderes de bol alüvyon getirdiği için, kıyı çizgisini devamlı olarak ilerletmiş, bu yüzden ilk çağların en önemli liman kentlerinden olan Efes, bugün denizden 5-6 km içeride kalmıştır.

Bakırçay, doğuda merdağ, kuzeyde Madra, güneyde Yunt Dağı’ndan gelen kollardan oluşur, 128 km uzunluğundadır. Ege Havzası’nın bir parçası olan ve büyük bölümü İzmir il sınırları içerisinde yer alan Bakırçay Havzası’nın en önemli akarsuyudur. Çandarlı Körfezi’nde denize dökülmektedir.

Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü verilerine göre İzmir İl sınırları içerisinde:

İşletmede olan;

· 11 adet Baraj ve HES ( Hidro Elektrik Santrali); Alaçatı (Çeşme), Balçova, Beydağ, Çatlıkoru (Kınık-Paşaköy),Güzelhisar (Aliağa),Kavakdere (Seferihisar), Kestel (Bergama), Seferihisar, Tahtalı (Gümüldür), Ürkmez (Seferihisar), Yortanlı (Kınık-Paşaköy) barajları.

·   2 gölet  ; İzmir Karaburun Mordoğan  ve Menderes Değirmendere Ataköy Göletleri

İnşa halinde olan;

·   4 adet Baraj ve HES; Aktaş (demiş), Burgaz (Bayındır), Yiğitler (Kemalpaşa), Rahmanlar (demiş) barajları

·   6 adet gölet; Dikili-Harputlu, Kiraz, Menemen-Emiralem, Menemen-Süleymanlı, demiş-Bademli, Tire-Yenişehir göletleri bulunmaktadır.

Yeryüzü Şekilleri

İzmir ilinin yeryüzü şekilleri, yakın jeolojik geçmişin bir sonucudur. Doğu batı doğrultusunda uzanan sıradağlar arasında yer alan çöküntü ovaları ve akarsu ağızlarındaki birikinti ovaları, yeryüzü şekillerinin ana hatlarını meydana getirirler.

İlin en kuzeyinde Madra Dağları bulunur. 1250 metreyi aşan yüksekliğe sahip olan bu dağlar, kuzeyindeki Burhaniye-Havran Ovaları ile güneyindeki Bergama Ovası arasında önemli bir yükselti meydana getirirler. Güneybatıya, Altınova ve Dikili’ye doğru uzanan kolları kıyı yakınlarına kadar ulaşır ve burada alçalarak kıyı düzlüklerine karışır. Madra Dağları’nın güneybatı ucu, Bergama batısında Geyiklidağ adı ile anılır. Burada yükseklik 1061 m.ye ulaşır.

Madra Dağları üzerinde bazı yerler 500-700 m. yüksekliğinde hafif dalgalı düzlükler halindedir. Buralara yayla adı verilir. Fıstık çamı ormanları ile kaplı Kozak Yaylası bunların en bilinenidir. Madra Dağları’nın güneyinde Bakırçay Ovası yer alır. Ova, genel olarak, Soma yakınlarından Çandarlı Körfezi’ne kadar kuzeydoğu-güneybatı doğrultusunda uzanır. Uzunluğu 60 km. kadardır. Bakırçay ve kollarının getirdiği alüvyonlarla örtülü olan ovanın en fazla genişlediği yer Kınık’ın kuzeyinde bulunur.

Bakırçay Ovası’nın güneyinde Yunt Dağları yer alır. Bunlar, doğudaki Sultan Dağları ile birleşirler. Akarsu vadileri ile çok parçalanmışlardır. Yunt Dağı, Dumanlı Dağı, bunlarla birleşmiş durumda olan Sultan Dağı ve Çamlıdağ, Bakırçay Ovası’nın güneyinde kesintisiz dağlık bir alan meydana getirir. Dumanlı Dağ’ın en yüksek noktası 1098 m. dir.

Dumanlı Dağ’ın güneyinde, içine Gediz Nehri’nin yerleşmiş olduğu çöküntü alanı bulunur ve Dumanlı Dağ ile Yamanlar Dağı arasında 10 km. uzunluğunda dar bir boğaz meydana getirir. “Menemen Boğazı” adı verilen bu dik yamaçlı derin vadinin doğusunda Alaşehir’e, hatta Sarıgöl’e kadar Gediz Ovası uzanır. Bu ova, esas itibariyle Manisa ili sınırları içinde kalır. Menemen Boğazı, batıya doğru Emiralem’den itibaren genişler, alçalır, Gediz Deltası’na bitişir. Gediz Nehri, döküldüğü yerde geniş bir delta meydana getirmiştir. Delta düzlüğünün kuzey-güney doğrultusundaki uzunluğu yaklaşık olarak 20 km. kadardır. Menemen Ovası ve Gediz Delta Ovası adı verilen bu düzlük, ülkemizin en verimli ovalarından birini teşkil eder.

Yamanlar Dağı genç bir volkan konisidir. Fazla aşınmamıştır. Yamanlar Dağı üzerinde, tektonik kökenli bir kayma sonucunda oluşan çukurluğa Karagöl yerleşmiştir. Yamanlar ve Manisa Dağları’nın meydana getirdiği yüksekliğin güneyinde bir çöküntü alanı vardır. Bu çöküntü çukurunun batı kısmı deniz tarafından kaplanmış ve İzmir Körfezi meydana gelmiştir. Körfezin doğusunda, etraftaki yamaçlardan inen akarsuların getirdiği alüvyonların denizi doldurması ile oluşmuş Bornova Ovası, onun doğusunda Kemalpaşa Ovası bulunur. Bornova Ovası ile Kemalpaşa Ovası arasında yüksekliği 250 m. ye kadar çıkan Belkahve Geçidi yer alır.

İzmir Körfezi ve Kemalpaşa Ovası’nın kapladığı çöküntü çukurunun güneyinde, doğu-batı doğrultusunda uzanan yüksek ve dağlık bir alan ortaya çıkar. Bu dağlara genel olarak Bozdağlar adı verilir. Bozdağlar, doğuda Sarıgöl’ün güneyinden başlar ve Kemalpaşa güneydoğusundaki Karabel Geçidi’ne kadar uzanır. Bozdağlar en yüksek noktaya Birgi’nin kuzeyinde ulaşır.

Burada yükseklik 2159 m. ye kadar çıkmaktadır. Bozdağlar, kuzeyindeki Gediz Ovası’na ve güneyindeki Küçükmenderes Ovası’na dik yamaçlarla iner. İzmir Körfezi’nin doğusunda yüksekliği 1500 m.ye kadar çıkan Kemalpaşa Dağları heybetli bir görünüm meydana getirir. İzmir kentinin batısında Çatalkaya (Kızıldağ) yükseltilerinde yamaçlar çok dik, vadiler derin ve dardır. Çatalkaya’dan batıya doğru yükseklikler gittikçe alçalır. Urla’dan Çeşme’ye kadar olan yerlerde 500 m.yi geçen tepelere az rastlanır.

Karaburun Yarımadası’nda bu sıradağlara dikey durumda olan ve kuzeyden güneye doğru uzanan dağlar bulunur. Bu dağların en yüksek olanı, Karaburun ilçe merkezinin güneyinde 1218 m.ye kadar çıkan Akdağ’dır.

Bozdağlar’ın güneyinde Küçükmenderes Ovası yer alır. Üzeri çok verimli alüvyon toprakları ile örtülmüştür. Küçükmenderes Ovası, doğuda hemen hemen Beydağ yerleşim alanından başlar, ortalama 10-15 km. genişlikte, Torbalı ve Selçuk’a kadar uzanır. Küçükmenderes Ovası’nın bazı yerlerine, yerleşme merkezlerinin ismi verilmiştir. (demiş, Tire, Bayındır, Selçuk ovaları gibi).

İzmir ilinin güney sınırı üzerinde Aydın Dağları uzanır. Bunlar Bozdağlar kadar yüksek değildir. En yüksek yeri Cevizli Dağı’nda 1646 m.ye ulaşır. Aydın Dağları’nın  Küçükmenderes Ovası’na bakan kuzey yamaçları çok diktir.

Flora

İzmir bitki örtüsü yönünden Akdeniz ikliminin etkisi altındadır. Akdeniz bitkilerinin her türü bulunmaktadır. Yüzyıllar boyu aşırı otlatma, yangın ve tarla açma nedenleriyle ormanların ortadan kalktığı yerlerde, maki florası kendini göstermektedir. Maki florasına ardıç, pırnal, kermes meşesi, yabani zeytin, çitlembik, sakız, akçakesme, tesbih, katırtırnağı, gibi kuraklığa dayanıklı ağaççıklar girer. Makilik alanlar, denizden 600 m. yüksekliğe kadar çıkmaktadır.

Fauna

Literatür verilerine göre İzmir İlinde 23 familyadan 54 küçük ve büyük memeli hayvan türünün yayılış gösteriyor olması muhtemeldir. IUCN verilerine göre bu türlerden 2 tanesi (Myomimus roachi ve Rhinolophus mehelyi ) hassas/zarar görebilir (VU- Vulnerable), 4 tanesi (Eliomys quercinus, Rhinolophus euryale, Lutra lutra ve Hyaena hyaena) tehdit altına girebilir (NT-Near Threatened), 1 tanesi (Nannospalax xhantodon) yetersiz veri (DD-Data Deficient) ve 1 tanesi de (Monachus monachus) tehdit altında (EN-Endangered) kategorisinde yer almaktadır.


Ekonomik Yapı

İzmir ilinin ekonomisi çok yönlüdür. Sanâyi, tarım, ticâret ve turizme dayanır. Tarım bakımından verimli olan İzmir’de faal nüfûsun yarısı tarımla uğraşır. Gayri sâfî hâsılanın (brüt kazancın) % 15’i tarımdan, % 15’i ticâretten ve % 35’i sanâyi sektöründen sağlanır. İmalât sanâyiinde İstanbul ve Kocaeli’nden sonra üçüncü sırada İzmir yer alır.

Türkiye’nin en büyük ihrâcât limanı İzmir’dir. Tabiî güzellikleri ve târihî zenginlikleri, kara, demiryolu, hava ve deniz ulaşımı ve yeterli konaklama tesisleri ve alt yapıları ile turizm sektörü her geçen gün gelişmektedir.

Tarım:

Türkiye’nin tarım bakımından en verimli toprakları Ege bölgesindedir. Ege bölgesi ve İzmir ili Türkiye’nin en önemli tarım merkezlerinden biridir. Ekilebilen arazi sulamaya müsaittir. İzmir ilinin en mühim hususiyeti çok çeşitli ürün yetişmesi ve sanâyi ürünleri ile meyvenin tahıldan fazla olmasıdır. Buğday, arpa, mısır, pirinç, pamuk (lif ve tohum cinsleri), tütün, kenevir, susam, anason, baklagiller bol miktarda yetişir. Sebzecilik çok gelişmiştir.

Senede iki üç defa ürün alınır. Turfanda sebze yetiştirilir. Türkiye’de kereviz üretiminin % 30’u ve pırasa, biber, fasulye, bezelye, bakla, barbunya, enginar, marul, ıspanak ve lahana bakımından Türkiye üretiminin % 15’i İzmir ilinde üretilir. İzmir meyve üretiminde de çok zengindir. Türkiye zeytin üretiminin % 16’sını, incir üretiminin % 18’ini, şeftali üretiminin % 10’unu, kestane üretiminin % 21’ini, mandalina üretiminin % 23’ünü İzmir yetiştirir. Bunların dışında elma, ayva, erik, kiraz, vişne, ceviz, nar, kayısı ve diğer meyveler çok miktarda yetişir. Sulama, gübreleme, modern tarım araçları ve ilâçlama bakımından İzmir ön sıralarda yer alır. İzmir’in çekirdeksiz sultanî üzümü, balığı (çupurası) ve “damla sakızı” meşhurdur.

Hayvancılık:

Hayvancılık İzmir ilinde önemli bir yer tutar. At ve keçi sayısı azalırken koyun ve sığır sayısı artmaktadır. İzmir’in Çeşme, Dikili, Foça ve Karaburun ilçelerinde balıkçılık yapılır. Avlanan balık az, fakat çeşitli ve lezzetlidir. Balık cinsleri kefal, lüfer, yılanbalığı, dil balığı, sardalya, çupura, barbunya, trança, levrek, mercan ve sinarittir. Ayrıca karides, midye, kerevit ve sünger avcılığı da yapılır.

Ormancılık: İzmir il topraklarının % 50’ye yakını orman ve fundalıklarla kaplıdır. 500 bin hektarlık orman sahası % 40’ın üstündedir. Ormanlardan 300 bin m3 sanâyi odunu, 75 bin ster yakacak odunu ve 1200 tona yakın reçine elde edilir.

Mâdenler:

İzmir il toprakları mâden bakımından zengindir. Fakat ancak bir kısmı işlenir. Tuz, Tekel tarafından, civa ve perlit ocakları Etibank tarafından işletilir. Çıkarılan antimuanın mühim kısmı ihrâç edilir. Zengin mermer ve linyit yataklarının bir kısmı işletilir. Ayrıca kurşun, çinko, kolemanit, boraks ve krom mâden yatakları vardır.

Sanâyi:

İzmir sanâyi bakımından en ileri üç ilden biridir. İstanbul ve Kocaeli’den sonra gelir. Faal nüfûsun % 15’i sanâyide çalışır. Gayri sâfî gelirin ise % 35’i sanâyi sektöründen sağlanır. 10 kişiden fazla işçi çalıştıran iş yeri sayısı 2500 civârındadır. 10 kişiden az işçi çalışan işyeri 10 bini aşkındır. Sanâyi bilhassa metal eşya, makina ve taşıt araçları, gıda, tütün, dokuma, giyim eşyası, kürk, kimyâ, metal eşya, ağaç ürünleri, mobilya, kâğıt, basın, taş ve toprağa dayalı sanâyi dalları fazla işçi çalıştırırlar. Türkiye’nin ayakkabı ihtiyacının % 30’u İzmir’de üretilir. Türkiye’nin en büyük 100 şirketinden 7’si ve en büyük 500 şirketinden 45’i İzmir’dedir. Başlıca sanâyi kuruluşları Turyağ, Metaş (metal eşya), BMC (kamyon), İzmir Pamuk Mensucat, Ege Gübre, DYO ve Sadolin (boya), Tariş Pamuk Birliğidir.

Ulaşım:

İzmir kara, deniz, demiryolu ve hava ulaşımında Ege bölgesinin merkezidir. İzmir ili içinde demiryolu uzunluğu 243 km’dir. İzmir-Balıkesir-Bandırma ve İzmir-Afyon hatlarıyla İstanbul veAnkara’ya; İzmir-Manisa-Balıkesir-Kütahya hattı ile Kütahya’ya; İzmir, Ödemiş ve Torbalı üzerinden Eğridir’e bağlanır. Afyon-Manisa-İzmir yolu Basmahane istasyonunda; Afyon-Aydın-İzmir yolu ise Alsancak istasyonunda son bulur. Demiryolu bakımından yurdun her köşesine ulaşılır. Ayrıca Basmane-Bornova, Şirinyer-Buca, Gaziemir-Seydiköy banliyö hatları vardır. İzmir deniz ulaşımı bakımından da Ege bölgesinin merkezidir. İzmir limanı giren ve çıkan gemi bakımından İstanbul ve Mersin’den sonra üçüncü sıradadır. Fakat en çok ihrâcât İzmir limanından yapılmaktadır.

Senelik yükleme ve boşaltma kapasitesi dört milyon tona yakındır. Deniz yolu ile gelen yolcu sayısı fazladır. İzmir Körfezinde senede 15 milyon kişi taşınmaktadır. Aliağa Nemrut Körfezinde senede 1,5 milyon tonluk yükleme ve boşaltma yapılacak yeni bir liman yapılmıştır. İhracâtımızın % 20-30’u İzmir’den yapılmaktadır. Çanakkale’den Ege sâhillerini tâkip ederek İzmir-Aydın Denizli-Isparta Antalya ve Akdeniz sâhillerini tâkip eden karayolunun düğüm noktası İzmir’dir. İzmir-Ankara, İzmir-Balıkesir-Bandırma, İzmir-Muğla-Fethiye ve İzmir-Manisa-Balıkesir-Bursa-İzmit-İstanbul karayolları ile, İzmir, Türkiye’nin her bölgesi ile bağlanmıştır. İzmir, ilçelerine de düzenli ve kaliteli yollarla bağlıdır. İzmir’de üç hava meydanı vardır. Gaziemir askerî uçaklar içindir. Çiğli ise hem askerî, hem de sivil uçakların inişine müsâittir. Adnan Menderes sâdece sivil uçakların inişi içindir. Her sene İzmir’e yurt içinden 150 bin, yurt dışından 80 bin kişi uçakla gelmektedir.

İzmir İlçeleri

Konak

Konak, İzmir şehrinin merkezi kabul edilir. Turistik cazibe merkezleri ile şehrin kalbi Konak, İzmir’e gelindiğinde görmeden dönülmemesi gereken en önemli yerlerden biridir.

Şehrin buluşma noktalarından biri olan Konak Meydanı, Konak Yalı Cami ve Saat Kulesi ilk görülmesi gereken yerlerdir. Asırlık tarihi ile en eski çarşılardan biri olan Kemeraltı Çarşısı ve şehirde en güzel kahveleri deneyimleyebileceğiniz Kızlarağası Hanı, alışveriş yapıp gezebileceğiniz tarihi yerler arasındadır.

Alsancak ve Basmane tren istasyonları, sahil şeridini süsleyen birbirinden güzel tarihi yapılardan biri olan Borsa Binası, Eski Osmanlı Bankası Binası, Konak Pie ve Tarihi Asansör de Konak ilçesinde günümüze kadar ayakta kalan en değerli tarihi yapılardır.

Karşıyaka

Şehrin en gözde semtlerinden biri olan Karşıyaka, şehir merkezine 17 km uzaklıktadır. Eski Levanten evleri ve tarihi yapıları ile ziyaretçilerini geçmişe götüren bu tarihi ilçe, aynı zamanda gün batımı ile hareketlenen sokaklarında canlılığını hissettirmektedir.

Konakları ile ünlü bir yer olan Karşıyaka’da; Penetti Köşkü, Van der Zee Köşkü, Latife Hanım Konağı Anıt Evi, Tarihi Alibey Hamamı burada görülmeye değer tarihi mekanlardır. Tarih ve kültür meraklılarının burada ziyaret etmesi gereken müzeler ise Bilim Müzesi, Bostanlı Açık Hava Arkeoloji Müzesi ve İletişim Müzesi’dir.

Seferihisar

Türkiye’nin ilk yavaş şehri olan Seferihisar, İzmir şehir merkezine 50 km uzaklıkta yer almaktadır.

Seferihisar; sakin ve huzurlu sokakları, sıcak ve samimi insanları, antik kenti ve özgün mimariye sahip evleri ile, yılın her mevsiminde ziyaretçilerine sakin ve huzurlu bir tatil vaat etmektedir. Buraya geldiğinizde, Sığacık beldesi ile aynı ismi taşıyan tarihi kaleyi ziyaret edebilir, sahildeki balıkçılarda en taze balıkları tadabilir, köy pazarında keyifli bir gün geçirebilirsiniz.

Çeşme

İzmir şehir merkezine 85 km uzaklıkta bulunan ve Ege Bölgesi’nin en ünlü tatil beldesi olan Çeşme, ziyaretçilerine otantik bir tatil deneyimi sunmaktadır. Dünya genelinde en iyi sörf merkezlerinden birine ev sahipliği yapan ilçe, havalimanına 40 dakika sürüş mesafesindedir.

Çeşme denilince, akla ilk gelen sörftür. Ayrıca, burası damla sakızı ile de ünlüdür. Çeşme Kumrusu ise, Türkiye genelinde en popüler sandviç çeşitlerinden biridir. Çeşme’ye gidildiğinde, keyifli vakit geçirmek için mutlaka Alaçatı ziyaret edilmelidir.

Çeşme’de ünlü bir sahil kasabası olan Alaçatı; Arnavut kaldırımlı dar sokakları, begonvil süslü beyaz taş evleri ile öne çıkan, geleneksel ve modernin buluşmuş olduğu otantik bir bölgedir. Birçok gezgin, Alaçatı’yı İzmir’e bağlı bir ilçe sanmaktadır.

Çiğli

İzmir şehir merkezine 25 km uzaklıkta bulunan Çiğli ilçesi, görülmeye değer tarihi ve turistik cazibe merkezleri ile şehirde mutlaka ziyaret edilmesi gereken bölgelerden biridir.

Leukai Antik Kenti, burada tarihi bir gezi yapmak isteyenler için idealdir. İzmir ve Türkiye genelinde en popüler hayvanat bahçesi olan Doğal Yaşam Parkı ve her yıl binlerce kuşun göç ettiği İzmir Kuş Cenneti de mutlaka görülmelidir.

Foça

İzmir şehir merkezine 65 km uzaklıktaki Foça ilçesi, tarihi M.Ö 600’lü yıllara kadar uzanan ve iki küçük koyun yanında bulunan eski bir liman kentidir.

Günümüzde Foça limanı, yerli ve yabancı yatçılar, tekneler, rüzgar sörfçüleri ve nesli tükenmekte olan Akdeniz foklarını görmek için gelen ziyaretçiler tarafından tercih edilmektedir.

Tarihte önemli uygarlıklara ev sahipliği yapan Eski Foça’ya gelindiğinde Dışkale ve Beşkapılar kaleleri mutlaka görülmelidir. Ayrıca, merkeze yakın noktadaki anıtsal mezar, su kemerleri, eski Rum evleri ve sahil kenarındaki açık hava restoranları da görülmeye değerdir.

Görülmesi gereken eşsiz doğal güzelliklere ev sahipliği yapan Yeni Foça’da ise; mavi renkli eski taş evlerinin yer aldığı sokaklar mutlaka görülmelidir. Burada, yaz turizmcileri için, berrak ve turkuaz renkli sular vardır. Yeni Foça’nın ince kumlu plajlarında denize girdikten sonra, gün batımı manzaralarını da kaçırılmamalıdır.

Karaburun

Yoğun şehir hayatından kaçarak bir Ege kasabasına yerleşmek isteyenler için İzmir’de giderek popüler hale gelen Karaburun Yarımadası, şehir merkezine 100 km ve havalimanına 110 km uzaklıktadır.

Tipik bir Ege kasabası olan Karaburun’a geldiğinizde, Müesser Aktaş Tarih ve Etnografya Müzesi’nde geçmişi öğrenebilirsiniz. Terk edilmiş Rum köyleri ile dolu olan ilçede bu köylerden biri olan Eski Rum köyü Sazak da mutlaka görülmelidir.

Dikili

Ege Denizi kıyısındaki bir sahil kasabası ve İzmir ilinin bir ilçesi olan Dikili, şehir merkezine yaklaşık 120 km uzaklıktadır.

Burada; Delitaş ve Demirtaş köylerinde bulunan antik mağaralar ve Madra Çayı’na doğru uzanan çam ormanları ile kaplı ormanlık alanlar mutlaka görülmelidir. Dikili’de, Bademli köyünde bulunan termal sular ve kaplıcalar da dinlenmek, şifa bulmak için ziyaret edilebilir. Bademli ve Denizköy’deki plajlar da yaz turizmi ve plaj tatili için tercih edilebilir.

Ödemiş

İzmir şehir merkezine 110 km uzaklıkta bulunan Ödemiş ilçesi, Lidyalılar’dan kalma Hypaipa Antik Kenti ile tarihi bir gezi yapmak için ziyaret edilebilir.

Selçuklu ve Osmanlı mimarisinin güzel örneklerini barındıran Ödemiş’e bağlı Birgi Köyü de oldukça ilgi çekicidir. Bu köy, UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde de yer almaktadır.

Ödemiş’e gelindiğinde ayrıca; Çakırağa Konağı ve Sultanşah Türbesi de mutlaka görülmeli, Ödemiş Kebabı denenmelidir.

Bergama

Ege Denizi’ne 15 km ve şehir merkezine 110 km uzaklıkta bulunan İzmir’in Bergama ilçesi, Pergamon Antik Kenti kalıntıları nedeniyle, İzmir’de popüler bir tarih merkezidir.

Bergama’nın merkezi genel olarak yürüyerek gezilebilir. Yürüyüş sırasında; burada önemli tarihi kalıntılardan biri olan Akropolis, Arkeoloji Müzesi, Kırmızı Bazilika ziyaret edilmesi gereken noktalardandır.

Arnavut kaldırımlı sokaklarında yürümek için vakit ayırırsanız, buradaki eski ahşap evlerinin her birinin kendine özel bir hikayesi olduğunu hissedebilirsiniz.

Selçuk

Türkiye ve dünyaca ünlü Efes Antik Kenti’nin bulunduğu Selçuk, İzmir şehir merkezine 80 km uzaklıkta yer almaktadır. Bir İzmir gezisinde en üst sıralarda yer alan ilçe, aslında her tarih meraklısının rüyasıdır. Tarihi kalıntılar keşfedildikten sonra, civarda da yapılacak pek çok şey vardır.

Efes Müzesi, St. John Bazilikası, Artemis Tapınağı, Meryem Ana Evi, Ayasuluk Kalesi, İsa Bey Cami, ilçe merkezine 40 km uzaklıktaki sevimli Tire ve artık dünyaca ünlü bir köy olan Şirince de Selçuk’ta mutlaka görülmesi gereken yerler arasındadır.

Urla

Üzüm bağları ve şarabı ile ünlü ilçe Urla, şehir merkezine 35 km uzaklıkta yer almaktadır. Urla Bağ Yolu, hem İzmirliler hem de şehre gelen yerli ve yabancı turistler tarafından sıklıkla ziyaret edilmektedir.

Urla Bağ Yolu’nda bulunan şaraphanelerin yanı sıra, burada görülmeye değer başka yerler de vardır. Bunlar arasında; Key Muzesi, Hisar Cami, Urla Sanat Sokağı ve Arkas Sanat Merkezi yer almaktadır.

Bayraklı

Şehir merkezine 12 km uzaklıkta bulunan ve Ege Denizi kıyılarında yer alan Bayraklı, şehrin önemli bir ticaret ve finans merkezidir.

İzmir gece hayatının önemli mekanlarına da ev sahipliği yapan Bayraklı; konaklama için lüks otellere, keyifli bir sahil şeridine ve lezzetli yemekler yiyebileceğiniz restoranları ile de keyifli bir gezi olanağı sunmaktadır.

Aliağa

Balıkesir il sınırında bulunan ve şehir merkezine 65 km uzaklıktaki Aliağa ilçesi, İzmir’in önemli bir sanayi merkezidir.

Sanayi merkezi olmasının dışında, Aliağa, aslında tertemiz ve masmavi denizi, plajları ve gizli kalmış koyları ile de keyifli, sakin ve huzurlu bir deniz tatili için tercih edilebilir. Aliağa gelindiğinde, Aliağa Kuş Cenneti de mutlaka görülmesi gereken yerler arasındadır.

Balçova

Şehir merkezine 10 uzaklıkta bulunan Balçova ilçesi, Ege Denizi’nin yanı başında yer alır. Şehrin pek çok tarihi ve turistik cazibe merkezine yakın bir konumda bulunan ilçe, özellikle teleferiği ile İzmir tarihinde önemli bir yere sahiptir.
Deniz Müzesi, İnciraltı Sahili, İnciraltı Kent Ormanı burada mutlaka görülmesi gereken yerlerdir. Çocuklu ailelere hitap eden Aqua City’deki su parkları da ailece keyifli bir gün geçirme fırsatı sunmaktadır.

Beydağ

İzmir’de şehir merkezinden oldukça uzakta, yaklaşık 140 km uzaklıktaki ilçesi Beydağ, hem tarihi hem de sahip olduğu doğal güzellikleri ile ziyaretçilerine keşfedilecek pek çok şey sunmaktadır.

İlçenin adını taşıyan tarihi kale ve baraj, Beydağ’da mutlaka görülmesi gereken yerlerdir. Kestane bahçeleri ve kaya mezarları da ziyaretçilerden ilgi görmektedir.

Yemyeşil alanları ile oldukça etkileyici olan Beydağ, ziyaretçilerine doğa içinde piknik, doğa yürüyüşleri, kamp gibi olanaklar da sunmaktadır.

Bornova

İzmir şehrinin turistik ilçelerinden biri olan Bornova, şehir merkezine 10 km uzaklıkta yer almaktadır.

Turistik bir bölge olması, sahip olduğu doğal güzellikler ve kültürel mirasından kaynaklanır. Yamanlar Dağı ve Homeros Vadisi, hem Bornova hem de İzmir genelinde görülmesi gereken doğal güzelliklerdir.

Burada ayrıca; Aşık Veysel Rekreasyon Alanı, Büyük Park, Doğal Tarih Müzesi, Peterson Köşkü, Dünya Barış Anıtı da mutlaka görülmelidir.

Gaziemir

Şehir merkezine yaklaşık 15 km uzaklıktaki Gaziemir ilçesi, İzmir’de yaz turizmi için ideal bir destinasyon olmasa da keşfedilecek tarihi, turistik ve doğal güzellikler ile doludur.

İzmir Adnan Menderes Havalimanı’nın bulunduğu ilçe olması ile de her yıl sayısız yerli ve yabancı ziyaretçi ağırlayan Gaziemir’de; İzmir Fuarı, Uzay Kampı, Uluslararası Çocuk Şenliği Kültür Evi ve ilçenin doğal güzelliği olan Sarnıç Gölet de mutlaka görülmelidir.

Buca

Sahip olduğu doğal güzellikleri ile ünlü İzmir ilçesi Buca, şehir merkezine 25 km uzaklıkta yer almaktadır.

Antik kalesi ile ünlü yüksek bir zirve olan Kadifekale Dağı, Buca’nın öne çıkan doğal güzelliklerinden biridir. Buca Gölet ve Hasanağa Parkı da mutlaka görülmelidir.

Buca’da tarihi bir gezi için ise; Kızılçullu Su Kemerleri ve Protestan Baptist Kilisesi ziyaret edilebilir.

Güzelbahçe

Kumlu plajları, güzel denizi, doğal güzellikleri ve bol oksijenli doğası ile İzmir’in güzel ilçesi Güzelbahçe, şehir merkezine 35 km uzaklıktadır.

İzmir- Çeşme Yolu üzerinde yer alan Güzelbahçe’de görülmesi gereken yerlerin başında Yassıca Adası gelmektedir. Vapur seferleri ile ulaşılan bu ada, oldukça etkileyicidir. 19. yüzyıldan kalma bir karantina tesisine ev sahipliği yapan Karantina Adası da ilçeye bağlıdır.

Kemalpaşa

İzmir şehir merkezine 30 km uzaklıktaki Kemalpaşa ilçesi, tarihi ve kültürel mirası ile İzmir’de görülmeye değer yerlerden biridir.

Örnekköy, Çiniliköy, Nazarköy gibi doğal köy hayatını deneyimleyebileceğiniz köylerin de bulunduğu Kemalpaşa’da tarih meraklılarına hitap eden yerler de vardır.

Kemalpaşa gezisinde; Ümran Baradan Güzel Sanatlar Müzesi, Kızkalesi, Belkahve Geçidi ve Ulucak Höyüğü mutlaka görülmelidir. Doğa içinde bir gezi için ise Savandağ Gölü ziyaret edilebilir.

Kınık

Şehir merkezine 130 km uzaklıkta ve Bergama ilçesine komşu Kınık ilçesi, İzmir’in popüler bir turizm bölgesi olmasa da, bol oksijenli doğası, sakin sokakları ve tarihi mirası ile görülmeye değerdir.

Tarihi ilk çağlara kadar uzanan Kınık; Madra ve Yunt dağları ile Bakırçay Ovası’nın yakınlarında yer almakta ve özellikle doğal güzellikleri ile ilgi çekmektedir.

Bir doğa harikası olan Boncuk Gölü, doğanın huzurlu bir köşesi olan Karadere Köyü ve tarihi Asar Kale burada görülmeye değer yerlerdir.

Menderes

İzmir şehir merkezine 25 km uzaklıktaki Menderes ilçesi, doğa harikası güzellikleri ile İzmir’in görülmeye değer bir yerleşim yeridir.

Güzel insanların yaşadığı ve muhteşem gün batımı manzaralarının olduğu Menderes ilçesi, özellikle yerli şarabı ile ünlüdür Burada, lezzetli bir şarap deneyimi için İsabey Bağ Evi’ne gidilebilir.

Menderes ziyaretinde ayrıca; Klaros Antik Kenti, Özdere Çukuraltı Plajı, Gümüldür, Kalemlik Plajı ve Orman Kampı da mutlaka görülmelidir.

Menemen

İzmir’de bir sanayi bölgesi olarak gelişen Menemen ilçesi, şehir merkezine yaklaşık 40 km uzaklıkta yer almaktadır.

Bizans, Roma ve Osmanlı imparatorluklarına ev sahipliği yapan bu tarihi ilçe, doğal güzellikleri ile de öne çıkmaktadır. Yamanlar Dağı ve Karagöl, burada mutlaka görülmesi gereken yerlerin başında gelmektedir.

Menemen’de görülmesi gereken yerler arasında ayrıca; Gölpark, Taş Han, Ermeni Kilisesi, Papazın Evi ve Şehit Kubilay Anıtı da yer almaktadır.

Narlıdere

İzmir’in sevilen yerleşim yerlerinden biri olan Narlıdere ilçesi, şehir merkezine yaklaşık 20 km uzaklıkta yer almaktadır.

Köklü bir tarihe sahip olan ilçe, sahil şeridi ve sahilin hemen yanı başındaki parkı ile ünlüdür. Tertemiz havası ve çam ağaçları ile kaplı ormanları ile Narlıdere’de keşfedilecek pek çok yer vardır.

Tarihi mimarisi ve doğal güzellikleri ile Narlıdere’de; Narlıdere Sahili ve Yöresel Narlıdere Pazarı da mutlaka ziyaret edilmelidir.

Tire

Tarihi ve kültürel mirası, doğa harikası köyleri ve doğal güzellikleri ile Tire ilçesi, İzmir şehir merkezine 90 km uzaklıkta yer almaktadır.

Köklü bir tarihe sahip olan Tire, özellikle tarih severlerin ilgisini çekecek miraslar sunmaktadır. Kent Müzesi, Necip Paşa Kütüphanesi ve Tahtakale Hamamı burada görülmesi gereken tarihi yerlerdir.

Yöresel ürünlerin bulunduğu Tire Pazarı, bir tepenin üzerindeki Derekahve, bir doğa harikası olan Kaplan Köyü de mutlaka görülmelidir.

İzmir Ulaşımı

Denizyolu : Dünyada hızla gelişen ve bulunduğu ülke/şehre oldukça yüklü gelir bırakan, orta ve üst gelir grubuna hitap eden bir turizm çeşidi olan Kruvaziyer turizmi ilimizde de gelişmekte olup 2012 yılı içerisinde İzmir Alsancak Limanına 2012 yılında 286 sefer ile 510.042 yolcu gelmiştir. İzmir merkezde ise İzmir Büyükşehir belediyesine bağlı İZDENİZ firmasının İzmir Körfezinde bulunan 8 adet iskele (Bostanlı, Karşıyaka, Bayraklı, Alsancak, Pasaport, Konak, Göztepe ve Üçkuyular İskeleleri) karşılıklı olarak seferleri bulunmaktadır. www.izdeniz.com.tr Genel Müdürlük Tel:0 232 3308922 Faks: 0 232 3624126 Bayraklı İskele 0 232 3457753 Göztepe İskele 0 232 2242022 Konak İskele 0 232 4849856 Üçkuyular İskele 0 232 2594013 Alsancak İskele 0 232 4647831 Bostanlı İskele 0 232 3305071 Karşıyaka İskele 0 232 3680042 Pasaport İskele 0 232 4842256 www.izdeniz.com.tr

Havayolu : İzmir Adnan Menderes Havalimanı 1987 yılında hizmete açılmış olup 136,199 m2 alanda hizmet vermektedir. Yeni iç hatlar terminali yapım aşamasında olan havalimanına 2012 yılı içerisinde toplam 73.016 uçak iniş-kalkış yapmış ve toplam 9.345.313 yolcu taşınmıştır. Şehir merkezine 18 km mesafede olan uluslararası havalimanına toplu taşıma araçları ve metro ile ulaşım mümkündür. Havalimanımıza Avrupa’nın ve Türkiye’nin önemli havalimanlarınden direkt uçuşlar olmakla birlikte diğer havalimanlarına İstanbul ve Ankara aktarmalı uçuşlarla bağlantı sağlanmaktadır. Detay bilgi için: www.dhmi.gov.tr www.adnanmenderesairport.com tel:232.455 00 00

Karayolu : Kemelpaşa Caddesi No:1 Işıkkent adresinde İzmir Şehirlerarası otobüs terminalinden (İZOTAŞ) tüm ilerimize ve ilçelerimize otobüs seferleri bulunmaktadır. Şehirlerarası otobüs firmalarının merkez ilçelere şehir içi servisleri bulunmaktadır. Otogara toplu taşıma araçlarıyla ( belediye otobüsü ve dolmuş) ulaşım mümkündür. Ayrıca havalimanı – otogar arası otobüs seferleri de mevcuttur. Detay Bilgi için: www.izotaş.com.tr Tel: 0.232.472 10 10 Urla, Çeşme, Karaburun, Mordoğan, Balıklıova, Alaçatı, Seferihisar, Gümüldür, Ürkmez, Ildır, Uzunkuyu, Zeytinalanı, Çeşmealtı, Gülbahçe, Doğanbey, Üçkuyular İlçe terminalinden de seferler bulunmaktadır. Gaziemir Semt garajından da Torbalı-Menderes istikametindeki güzergahlara otobüs ve minibüs seferleri bulunmaktadır. Şehir içi toplu taşıma bilgileri için: www.eshot.gov.tr www.izban.com.tr www.izulas.com.tr

Demiryolu : İzmir merkezde bulunan Alsancak ve Basmane tren istasyonlarından; İzmir (Alsancak)- Manisa-Uşak-Afyon-Kütahya-Eskişehir-Ankara; İzmir(Alsancak) – Uşak – Afyon Aliçetinkaya – Konya arasında işleyen anahat trenleri; İzmir (Alsancak) Balıkesir-Bandırma, İzmir (Basmane)- Söke-Aydın-Nazilli-Denizli, İzmir (Basmane)-Tire-Ödemiş Arasında da bölge trenler seferleri yapılmaktadır. Detaylı bilgi için: www.tcdd.gov.tr İzmir (Basmane)- (232) 484 53 53 – rezervasyon (24 saat açık) (232) 484 86 38 – danışma (24 saat açık)

İzmir Yeryüzü Şekilleri ve Bilgileri

İzmir ilinin yeryüzü şekilleri,yakın jeolojik geçmişin bir sonucudur.Doğu-batı doğrultusunda uzanan sıradağlar arasında yer alan çöküntü ovaları ve akarsu ağızlarındaki birikinti ovaları, yeryüzü şekillerinin ana hatlarını meydana getirirler.İlin en kuzeyinde Madra Dağları bulunur. 1250 metreyi aşan yüksekliğe sahip olan bu dağlar, kuzeyindeki Burhaniye-Havran Ovaları ile güneyindeki Bergama Ovası arasında önemli bir yükselti meydana getirirler. Güneybatıya, Altınova ve Dikili’ye doğru uzanan kolları kıyı yakınlarına kadar ulaşır ve burada alçalarak kıyı düzlüklerine karışır. Madra Dağlarının güneybatı ucu, Bergama batısında Geyiklidağ adı ile anılır.Burada yükseklik 1061 m.’ye ulaşır.

Madra Dağları üzerinde bazı yerler 500-700 m. yüksekliğinde hafif dalgalı düzlükler halindedir. Buralara yayla adı verilir. Fıstık çamı ormanları ile kaplı Kozak Yaylası bunların en bilinenidir. Madra Dağlarının güneyinde Bakırçay Ovası yer alır.Ova genel olarak Soma yakınlarından Çandarlı Körfezi’ne kadar kuzeydoğu-güneybatı doğrultusunda uzanır. Uzunluğu 60 km. kadardır. Bakırçay ve kollarının getirdiği alüvyonlarla örtülü olan ovanın en fazla genişlediği yer Kınık’ın kuzeyinde bulunur.

Bakırçay Ovasının güneyinde Yunt Dağları yer alır. Bunlar, doğudaki Sultan Dağları ile birleşirler. Akarsu vadileri ile çok parçalanmışlardır. Yunt Dağı, Dumanlı Dağı, bunlarla birleşmiş durumda olan Sultan Dağı ve Çamlıdağ, Bakırçay Ovasının güneyinde kesintisiz dağlık bir alan meydana getirir. Dumanlı Dağın en yüksek noktası 1098 m. dir.

Dumanlı Dağın güneyinde, içine Gediz Nehri’nin yerleşmiş olduğu çöküntü alanı bulunur ve Dumanlı Dağ ile Yamanlar Dağı arasında 10 km. uzunluğunda dar bir boğaz meydana getirir. “Menemen Boğazı” adı verilen bu dik yamaçlı derin vadinin doğusunda Alaşehir’e, hatta Sarıgöl’e kadar Gediz Ovası uzanır.Bu ova, esas itibariyle Manisa ili sınırları içinde kalır. Menemen Boğazı, batıya doğru Emiralem’den itibaren genişler,alçalır, Gediz Deltası’na bitişir. Gediz Nehri, döküldüğü yerde geniş bir delta meydana getirmiştir. Delta düzlüğünün kuzey-güney doğrultusundaki uzunluğu yaklaşık olarak 20 km. kadardır. Menemen Ovası ve Gediz Delta Ovası adı verilen bu düzlük, ülkemizin en verimli ovalarından birini teşkil eder.

Yamanlar Dağı genç bir volkan konisidir. Fazla aşınmamıştır. Yamanlar Dağı üzerinde, tektonik kökenli bir kayma sonucunda oluşan çukurluğa Karagöl yerleşmiştir. Yamanlar ve Manisa Dağlarının meydana getirdiği yüksekliğin güneyinde bir çöküntü alanı vardır. Bu çöküntü çukurunun batı kısmı deniz tarafından kaplanmış ve İzmir Körfezi meydana gelmiştir. Körfezin doğusunda, etraftaki yamaçlardan inen akarsuların getirdiği alüvyonların denizi doldurması ile oluşmuş Bornova Ovası, onun doğusunda Kemalpaşa Ovası bulunur. Bornova Ovası ile Kemalpaşa Ovası arasında yüksekliği 250 m. ye kadar çıkan Belkahve Geçidi yer alır.

İzmir Körfezi ve Kemalpaşa Ovası’nın kapladığı çöküntü çukurunun güneyinde, doğu-batı doğrultusunda uzanan yüksek ve dağlık bir alan ortaya çıkar. Bu dağlara genel olarak Bozdağlar adı verilir. Bozdağlar, doğuda Sarıgöl’ün güneyinden başlar ve Kemalpaşa güneydoğusundaki Karabel Geçidi’ne kadar uzanır. Bozdağlar en yüksek noktaya Birgi’nin kuzeyinde ulaşır.

Burada yükseklik 2159 m.’ye kadar çıkmaktadır. Bozdağlar, kuzeyindeki Gediz Ovası’na ve güneyindeki Küçük Menderes Ovası’na dik yamaçlarla iner. İzmir Körfezi’nin doğusunda yüksekliği 1500 m.’ye kadar çıkan Kemalpaşa Dağları heybetli bir görünüm meydana getirir. İzmir kentinin batısında Çatalkaya (Kızıldağ) yükseltilerinde yamaçlar çok dik, vadiler derin ve dardır. Çatalkaya’dan batıya doğru yükseklikler gittikçe alçalır. Urla’dan Çeşme’ye kadar olan yerlerde 500 m.yi geçen tepelere az rastlanır.

Karaburun Yarımadası’nda bu sıradağlara dikey durumda olan ve kuzeyden güneye doğru uzanan dağlar bulunur. Bu dağların en yüksek olanı, Karaburun ilçe merkezinin güneyinde 1218 m.ye kadar çıkan Akdağdır.

Bozdağların güneyinde Küçük Menderes Ovası yer alır. Üzeri çok verimli alüvyon toprakları ile örtülmüştür. Küçük Menderes Ovası, doğuda hemen hemen Beydağ yerleşim alanından başlar, ortalama 10-15 km. genişlikte, Torbalı ve Selçuk’a kadar uzanır. Küçük Menderes Ovası’nın bazı yerlerine, yerleşme merkezlerinin ismi verilmiştir. (Ödemiş, Tire, Bayındır, Selçuk Ovaları gibi).

İzmir ilinin güney sınırı üzerinde Aydın Dağları uzanır. Bunlar Bozdağlar kadar yüksek değildir. En yüksek yeri Cevizli Dağında 1646 m.ye ulaşır. Aydın Dağlarının Küçük Menderes Ovası’na bakan kuzey yamaçları çok diktir.

İzmir tarihçesi

Günümüzde İzmir olarak kullandığımız isim, Smyrna kelimesinin dönüşmüş biçimidir. Smyrna kelimesinin daha erken biçimlerinin Smira, Lesmira, Zmirra, İsmira, Samorna veya Smurna olduğu da iddia edilmektedir. Smyrna kelimesinin kullanılmasında, kentin kurulduğu yerin yakınında bir kutsal alanın bulunmasının etkili olduğu sanılmaktadır. Bu kutsal alanın, Halkapınar kaynağı ve bu kaynağın oluşturduğu gölcük olduğu iddia edilmektedir. Smyrna / İzmir adının, Ana Tanrıça Kaynağı / Gölcüğü veya en azından Ana Tanrıça / Kutsal Ana anlamlarıyla ilgili olduğu düşünülmektedir. Sözcük büyük olasılıkla Hitit kökenlidir.

İzmir’in kuruluş tarihi ve yeri konusunda bilgiler tartışmalı olmakla birlikte, bugün Bayraklı semtinde yer alan ve Tepekule olarak tanınan ören yerinin, eski İzmir’in kuruluş yeri olduğu kabul görmektedir. Eski İzmir’in kuruluş tarihi ve kurucularının kim olduğu hakkındaki bilgilerimiz bir kaç kategoride toplanabilir.

Bu söylencelerden birisi, İzmir’in ilk kurucularının Amazonlar olduğuna ilişkindir. Bir diğeri ise, efsanevi Frigya kralı Tantalos’un ismi etrafında gelişir. Söylencelerdeki bir başka anlatıda ise, kentin kurucularının Lelegler olduğu dile getirilmektedir.

Bayraklı’da yapılan kazılarda elde edilen buluntular, İzmir’in kuruluşunun İ.Ö. 3000 yıllarına kadar indiğini açıklamakta; yapılan araştırmalar, İzmir’in bir Aiol kenti olduğunu göstermektedir. Bir dönem Hitit İmparatorluğu’nun nüfuz alanı içine girse de (İ.Ö. 2000-1200), Aiol kenti olma özelliğinin İonialıların kenti ele geçirmelerine kadar sürdürdüğü bilinmektedir. İ.Ö. 800 dolaylarında ticari faaliyetlerini İzmir Körfezi’nin son noktasına kadar yaymak isteyen İonialılar sınırlarındaki bu Aiol kentini ele geçirdiler. Deniz ötesi kolonileri aracılığıyla iyi işleyen bir ticaret ağına sahip olan İonialıların İzmir’i ele geçirmeleri, kentin tarihinde hızlı bir dönüşüme neden oldu. Kent, ticaret aracılığıyla kısa sürede zenginleşti ve gelişti.

Kentin zenginliği komşu Lydialıları harekete geçirdi ve İzmirlilerle savaşa girdiler. İÖ. 610-600 yıllarında Lydia orduları, kenti ele geçirmeyi başardı. Lydialılar daha sonra kenti yıkıp tahrip ettiler. Ancak İzmirliler kentlerini yeniden kurmayı başardılar.

Eski İzmir’in çöküşü, Anadolu’da Pers istilasının sonuçlarındandır. Pers ordularının saldırısı sonucu, İ.Ö. 545 yılında İzmir tahrip edildi. Bu tahribattan sonra, Bayraklı’daki yerleşim alanında bir daha kent düzeninde bir yerleşim oluşamadı. İzmir’in bu ilk döneminden geriye kalan en önemli miras, kentin kendisidir. Bayraklı’da bulunan ören yeri, yapılan kazılarla her geçen gün biraz daha açığa çıkartılmaktadır. Bugüne kadar yapılan çalışmalarda kentin ızgara planlı, (birbirini dik kesen sokaklarla örülü bir yapıda) olduğu anlaşılmıştır.

İzmir’in yeniden kurulması, Büyük İskender olarak anılan Makedonyalı Alexandros’a bağlanır. Büyük İskender İran seferinin başlarında, İ.Ö. 334 yılında Pers İmparatorluğu’nun Anadolu’daki ordusunu yendikten sonra, ordularıyla Efes üzerine ilerlemişti. Bu harekat sırasında İzmir yöresine geldiğinde, söylenceye göre şimdiki Kadifekale (Pagos Dağı) civarında gördüğü bir rüya üzerine yeni İzmir’in Pagos Dağı’nda kurulmasını ister.

Yeni kent, Kadifekale yamaçlarından, denize doğru uzanıyordu. Kentin varlığı yine deniz ticaretiyle yakından ilgiliydi. Çünkü kentin konumlandığı alan, Kadifekale’nin bulunduğu yer ile küçük bir koydan oluşan doğal liman arasında bulunuyordu. Kent esas olarak bu doğal limanın var ettiği bir yerleşim olacak ve geleceği bu limanın canlılığına göre şekillenecektir.

İzmir, İ.Ö. III. yüzyıl başlarında Efeslilerin tavsiyesi üzerine on üçüncü üye olarak Ion kentleri arasındaki birliğe kabul edildi. Daha sonra Bergama Krallığına bağlanan İzmir, İ.Ö. 133’de Bergama kralı III. Attalos’un vasiyeti gereğince, Roma İmparatorluğu’na katılınca, diğer Ion kentleriyle birlikte Roma topraklarının bir parçası oldu. İzmir’in Roma döneminde giderek önem kazandığı ve ticaret kenti olma özelliğini geliştirmeye başladığı görülmektedir.

Roma İmparatorluğu İ.S. 395 yılında ikiye ayrıldı. Bu bölünmede Anadolu, dolayısıyla İzmir, Doğu Roma toprakları içinde yer aldı. İ.S.476 yılında Batı Roma’nın yıkılmasıyla birlikte Doğu Roma, bölgenin hakimi oldu. İzmir, önemli bir ticaret kenti olarak varlığını sürdürdü.

608 yılındaki Sasaniler’in saldırılarını, 637 yılından başlayarak bir süre devam edecek olan Arap akınları izledi. 665 yılındaki Emevi seferinde, İzmir Arapların eline geçti.

İzmir, XI. yüzyılın ikinci yarısından itibaren tarihinde yaşadığı önemli dönüşüm evrelerinden birisine daha girdi. Kentteki Doğu Roma egemenliği tartışmalı hale geldi. Bu dönemde Doğu Roma İmparatorluğu ile bölgeye ulaşan Türkler arasında İzmir’in birkaç kez el değiştirdiği bilinmektedir.

1071 yılında Büyük Selçuklu Ordusu’nun Doğu Roma Ordusu karşısında kazandığı zafer, Anadolu tarihi açısından bir dönüm noktası olmuştur. Nitekim 1071’den kısa bir süre sonra 1076 yılında, İzmir önlerinde Türk kuvvetleri görülmeye başlamıştır. Aynı yıl, İzmir kısa bir zaman sürecek olan Türk egemenliğini de tanıyacaktır. Bu dönemi, büyük Türk denizcisi Çaka Bey’in 1095 yılına kadar devam edecek olan egemenlik yılları izler. İzmir’deki bu ilk dönem Türk egemenliği, yaklaşık yirmi yıl sürer. Bu olaydan sonra ilk haçlı seferini (1096) izleyen günlerde, Doğu Roma kuvvetleri kenti ele geçirirler. Türklerin kısa bir dönem yönettikleri İzmir, yeniden bir Doğu Roma kenti haline gelir ve 1317 yılına kadar kentin bu konumu değişmeden kalır.

XIV. yüzyılda İzmir, Doğu Roma yönetiminde olmakla birlikte, 1261 Nif antlaşmasıyla İzmir’de yerleşim hakkını elde eden Cenevizliler ve Venedikliler, kentte ticari açıdan etkin bir konuma yükselmişlerdir.

İzmir, 1317 yılında bir Türkmen Bey’i olan Aydınoğlu Umur Bey’in denetimi altına girer.

1344 yılında Papa VI. Clement’in örgütlediği, Venedik, Kıbrıs ve Rodos şövalyelerinin katıldığı bir Haçlı seferinde Liman Kalesi Latinlerin eline geçer ve Pagos Dağı’nın zirvesindeki Kadifekale ise Türklerin egemenliğinde kalır. Böylece kent, uzun bir süre devam edecek olan bu yapısına kavuşmuş olur, yukarıda “Türk İzmir” ve aşağıda “Hıristiyan İzmir” olmak üzere ikiye bölünür.

XV. yüzyılın başında Timur İzmir’e bir sefer düzenleyerek, Rodos şövalyelerinin egemen olduğu Liman Kale’yi ele geçirir ve onu yıktırarak, Türkmen Aydınoğlu Beyliği’nin canlanmasını sağlar ve İzmir’i Umur Bey’in torunu Aydınoğlu Cüneyt Bey’e verir.

1426’da Osmanlılar, Aydınoğlu Beyliği’ne son vererek, Batı Anadolu ve İzmir’i egemenlikleri altına aldılar. Böylece, Osmanlı egemenliğine dek süren İzmir’in yönetsel belirsizliği de sona ermiştir. Osmanlı egemenliğine girdiği dönemde küçük bir kasaba konumunda olan İzmir, Osmanlı Barışıyla birlikte nüfusu artmaya başlayınca, 1528-1529 yıllarında Türkler, tepedeki yerleşim yerlerinden limana doğru yönelerek, Yukarı Kale ile Liman Kalesi arasında kesintisiz bir Türk yerleşim kuşağı oluşturmuşlardır.

İzmir’in ticaret merkezi olarak yükselişinin ardında, Doğu Akdeniz ticaretinde egemen olan Fransa ve Venedik ile rekabete girişen İngilizlerin Yakın Doğu’da yayılma çabalarının etkisi büyüktür. 1610 ile 1630 yılları arasında İngilizler ve Fransızlardan sonra Hollandalılar da İzmir’e gelerek, Batı Anadolu’daki ticareti yeniden biçimlendirmeye başladılar. Böylece İzmir Doğu Akdeniz’in en önemi liman kentlerinden biri haline geldi.

XIX. yüzyıla girilmesiyle, İzmir ve Batı Anadolu’nun tarihsel serüveninde çok önemli dönüşümler yaşanmaya başlamıştır. 1838 yılında Osmanlı Devleti ile İngiltere arasında imzalanan serbest ticaret antlaşmasıyla, İmparatorlukta yabancılara ticaret yapma hakkının tanınmasıyla, Sakız Adası’nda ticaretle uğraşanlar İzmir’e gelip, yerleşmeye başladılar. Böylece İzmir, Batılı devletlerle olan ticari hacmine paralel olarak büyük bir gelişim ve dönüşüm içine girdi. 1850’li yıllardan itibaren hız kazanan bu değişim, I. Dünya Savaşı’nın başladığı 1914 yılına kadar aralıksız devam etmiştir.

I. Dünya Savaşı’nın yitirilmesi, İzmir ve Ege için bir sonun başlangıcı oluyordu. 15 Mayıs 1919’da başta İzmir olmak üzere, tüm Ege Bölgesi Yunan işgali altına giriyor ve bölgede yeni bir yapılanma başlıyordu. I. Dünya Savaşı’nın galip devletleri, işgalle, Osmanlı Devleti’ne Sevr Antlaşması’nı imzalatmayı hedefliyorlardı. Sevr Antlaşması, başta İzmir olmak üzere, Ege Bölgesi’nin Yunanistan’a bağlanmasını öngörüyordu. İzmir’in işgaliyle birlikte, Ege’de işgalci Yunanlılara karşı Türk ulusal direniş hareketi başlar. İzmir’de Gazeteci Hasan Tahsin tarafından atılan ilk kurşun Ulusal Kurtuluş Savaşımızın başlangıcını simgeler.

İzmir’in işgali ve bu işgalden kurtuluşun Türkiye’nin siyasi tarihi açısından çok önemli sonuçları olmuştur. İzmir’in kurtuluşuyla birlikte; monarşik, teokratik ve çokuluslu bir imparatorluktan, ulusal, laik ve çağdaş bir Cumhuriyet’e geçişin kapıları ardına kadar açılmıştır.

9 Eylül 1922’de Türk Ordusu’nun İzmir’e girmesi ile Yunan işgali sona erer. Ancak, İzmir 13 Eylül sabahı tarihinin en büyük felaketlerinden birini yaşamaktan kurtulamaz. Basmane semtinde başlayan yangın, 2.600.000 metrekarelik bir alanda 20.000’den fazla ev ve işyerini yok eder. İzmir, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu sonrası “Zümrüdü Anka” kuşu gibi kendi külleri içinden adeta yeniden doğar.