İlimiz, Güneybatı Anadolu’da Göller Bölgesindedir. İlin yüzölçümü 6883 m² dir. İlimizi, doğu ve güneyinden Antalya, batısından Denizli, güneybatısından Muğla, kuzeyinden Afyon, kuzeydoğudan ise Isparta çevirmiştir. İlin genel yüksekliği (ortalama) 1000 metredir. İlimiz güneyden Batı Torosların uzantıları üzerindeki Boncuk Dağları, Elmalı Dağı ve Katrancık Dağı, doğudan yine Batı Torosların uzantısı olan Kuyucak ve Dedegöl Dağı, kuzeyden Burdur Gölü ve Karakuş Dağ Sırası, batıdan ise Acıgöl ve Eşeler Dağları gibi doğal sınırlarla çevrilmiştir.
-Türkiye’nin İlleri Hakkında Genel Bilgiler Tam Liste-
İklim
Burdur ili Akdeniz Bölgesi’nde olmasına rağmen, iklim olarak genelde İç Anadolu Bölgesi’nin özelliklerini taşımaktadır. Zira Akdeniz kıyısı ile İl sahası arasında bulunan yükseltiler iklim değişikliklerinin başlıca doğal nedenlerindendir. Bu nedenle Burdur’da Akdeniz Kıyı şeridindeki yerleşmelerden farklı olarak kışları soğuk, yazları ise sıcak geçmektedir. Yıllık yağışların büyük bir kısmı kış aylarında yağmur ve kar şeklinde oluşmaktadır. İlimizin en yüksek ortalama sıcaklığı Ağustos ayında 32.2 °C ve en düşük sıcaklığı -0.8 °C ile ocak ayıdır.
İl arazisi iklim yönünden karakteristik bir özellik arzeder. Denizden gelen ılık ve nemli hava, Güneybatı ve Batı’daki yüksek dağların tesiri ile parçalanır iç kısımlara kadar giremez. İl’de rakımın yer yer ortalama olarak 500 metreden 1400 metreye kadar yükselmesi neticesi, Burdur ilinde, çok değişik bir iklim görülmektedir. rneğin; Bucak ilçe ve civarı, rakımın değişikliği ve denize yakınlığı sebebiyle Aksu vadisinden bol yağış alıp daha yumuşak bir iklim karakteri arzederken, merkez ilçenin bir kısmı, Tefenni ve Yeşilova ilçelerinde soğuk ve kuru bir iklim özelliği görülmektedir.
Bitki Örtüsü
Burdur ili, iklim, yükseklik ve toprak yapısı bakımından çok değişik bir durum arzeder. Haliyle bu değişik iklim, yükselti ve toprak yapısındaki farklılık, yörede çok değişik bitki türlerinin meydana getirdiği bir bitki örtüsünün oluşmasına neden olmaktadır. Yılın her mevsiminde doğa, değişik peyzaj görünümü sergilemektedir. İl’in Bucak ve Ağlasun ilçelerinin rakımı düşük Güney kesimlerinde ve Aksu vadisinde diğer bölgelerde görülmeyen narenciye, Antep fıstığı, pamuk, pirinç gibi tarım ürünleri yetiştirilmektedir. Bu bölgedeki ormanlar içinde kocayemiş, yabani zeytin ve yabani harnup sahalarıda vardır.
İl’in iç kısımlarına doğru gidildiğinde bitki örtüsü başka çeşitlilik ve farklılık sergilemektedir. İç kısımlarda her tür hububat (buğday, arpa, çavdar, yulaf, mısır, mahlut), sanayi bitkileri (şekerpancarı, tütün, anason, keten, kendir, ayçiçeği, afyon, susam ve yerfıstığı), hayvan yemleri (yonca, karınga, fıg, burçak) sert ve yumuşak çekirdekli meyve ağaçları (elma, armut, kayısı, şeftali, erik, zerdali, kiraz, vişne, badem, ceviz, fındık, nar, zeytin, muşmula, üzüm), yaz ve kış aylarında yetiştirilen sebzeler (domates, biber, patlıcan, kabak, bamya, hıyar, t.fasulye, lahana, havuç, pırasa), bakliyat cinsinden (bakla, fasulye, nohut, mercimek, kavun, karpuz, soğan, sarımsak, patates) bitkileri görüldüğü gibi geniş üzüm bağlarına ve gül bahçelerine de rastlamak mümkündür.
İl dahilindeki ova ve vadilerde bol miktarda ahlat ağaçları görülmektedir. Ormanlarda ise genellikle karaçam, kızılcam, katran, akçam, ardıç ve meşe ağaçları boldur. İl merkezinin dışında ve meyil oranı %23 ü geçen bütün tepeler, keçi otlatmaya çok uygun olan meşe fundalıkları ile kaplıdır. İl dahilindeki yaylalar ise özellikle Temmuz ve Ağustos aylarında renk renk çiçeklerle ve yabani otlarla kaplanmaktadır. Buralarda en çok görülen ot ise kekiktir.
Flora
Burdur il sınırları içindeki önemli bitki alanlarından birisi olan Burdur Gölü çevresinde Karaservi (Cupressus sempervirens L.), Katran Ardıç (Juniperus foetidissima Willd), Kızılçam (Pinus brutia Ten. var. brutia), Karaçalı (Paliurus spina-christi), Sarı Civanperçemi (Archillea santolinoides Lag. subsp. wilhelmsii (K.Koch) Greuter), Akdut (Morus alba L.) Kargı (Arundo donax L.) Ahlat (Pyrus eleagnifolia Pallas subsp. eleagnifolia Pallas), bitkileri ve endemik bitki türleri olarak Tefenni Mor Mürdümüğü (Lathyrus tefennicus H.Genc& A.Sahin), Pisidia Sormuğu (Nonea pisidica Selvi, Bigazzi&Hilger), Pisidya Adaçayı (Salvia pisici Boiss.&Heldr.)gibi bitkilerin yanı sıra Altınyayla (Dirmil) bölgesinde Astragalus dirmilensis Hub.-Mor. &Reese, Cephalaria dirmilensis Hub. -Mor. Cirsium dirmilense R.M. Burton, Potantilla nerimaniae Duman sp.now. Gonocytisus dirmilensis Hub.-Mor. gibi pek çok endemik ve nadir bitkiler bulunmaktadır.
Fauna
Dikkuyruk (Oxyura leucocephala), flamingo pasbaş patka, sakar meke, yeşilbaş ördek, angıt, küçük batağan, bahri, karaboyunlu batağan, karabatak, büyük ak balıkçıl, gri balıkçıl, çamurcun, elmabaş patka ve karabaş martı, şahin, kızıl şahin, keklik, bıldırcın gibi kuş türleri ve çakal, kurt tilki, sansar, sincap, tavşan, yaban domuzu gibi hayvanlar bulunmaktadır.
Ağlasun-Çamova Yaban Hayatı Koruma Sahası,
Burdur Gölü Yaban Hayatı Koruma Sahası
Karakaş Gölü Yaban Hayatı Koruma Sahası, İl sınırları içindeki koruma alanlarıdır.
Ekonomik Yapı
İl’in Bucak ve Ağlasun ilçelerinin rakımı düşük Güney kesimlerinde ve Aksu vadisinde diğer bölgelerde görülmeyen narenciye, Antep fıstığı, pamuk, pirinç gibi tarım ürünleri yetiştirilmektedir. Bu bölgedeki ormanlar içinde kocayemiş, yabani zeytin ve yabani harnup sahalarıda vardır.
İl’in iç kısımlarına doğru gidildiğinde bitki örtüsü başka çeşitlilik ve farklılık sergilemektedir. İç kısımlarda her tür hububat (buğday, arpa, çavdar, yulaf, mısır, mahlut), sanayi bitkileri (şekerpancarı, tütün, anason, keten, kendir, ayçiçeği, afyon, susam ve yerfıstığı), hayvan yemleri (yonca, karınga, fıg, burçak) sert ve yumuşak çekirdekli meyve ağaçları (elma, armut, kayısı, şeftali, erik, zerdali, kiraz, vişne, badem, ceviz, fındık, nar, zeytin, muşmula, üzüm), yaz ve kış aylarında yetiştirilen sebzeler (domates, biber, patlıcan, kabak, bamya, hıyar, t.fasulye, lahana, havuç, pırasa), bakliyat cinsinden (bakla, fasulye, nohut, mercimek, kavun, karpuz, soğan, sarımsak, patates) bitkileri görüldüğü gibi geniş üzüm bağlarına ve gül bahçelerine de rastlamak mümkündür.
Burdur İlçeleri
KARAMANLI : Burdur – Gölhisar yolu üzerinde bulunan Karamanlı, il merkezine 60 km uzaklıktadır. İlçede çok sayıda höyük ve tümülüs bulunmaktadır. İlçede ceviz üretimi yaygındır. Tarım başta olmak üzere sanayi ve taşımacılık ilçenin ekonomisinde önemli bir paya sahiptir. Mermercilik hızla gelişmektedir. Ön Plana Çıkan Değerleri: Tarım, Ceviz, Mermer Madeni olarak sıralanabilir. Karamanlı Kaymakamlığı: Tel: (248)-5313988 Karamanlı Belediyesi: Tel: (248)-5313004
BUCAK : Burdur’a 45 km uzaklıktadır. Antalya karayolu üzerindedir. İlin en büyük ve en gelişmiş ilçesidir. Kremna, Milias, Sia ve Kodrula gibi önemli antik kentleri bulunur. İpek Yolu üzerinde bulunan Susuz Kervansarayı ile İncir Kervansarayı önemli Selçuklu eserleridir. Antik kentleri ve kervansarayları ile medeniyetin beşiği olarak tarihte oynadığı rolü olanca güzelliği ile sergilemekte olan ilçe, ilimizin gözde ilçelerindendir. Sanayisi gelişmiş olup mermercilikte adından söz ettirmektedir. Ön Plana Çıkan Değerleri: Mermer madeni, Karacaören ı I-II barajı, Susuzhan, İncirhan, Kremna antik kenti, Sia antik kenti, Milias antik kentidir. Bucak Kaymakamlığı: Tel:(248)-3253183-325 10 09 Bucak Belediyesi: Tel: (248)-3252190
TEFENNİ : Eski bir yerleşim merkezidir. İlçe sınırları içindeki Kağılçık’ta Karamanlı ilçesinin Güneyin’deki Çamurhöyük’te Kalkolitik Dönem’e ilişkin yüzey araştırması bulguları elde edilmiştir. Tefenni’nin klasik çağdaki adının Temennos olduğu sanılmaktadır. XIX. yy’da Tefenni, Burdur sancağına bağlı bir kaza merkezidir.
AĞLASUN : Torosların İncisi Ağlasun; tarih, tabiat, iklim ve ilim harikası oldukça şirin bir ilçedir. Aşk ve güç çeşmesi olarak anılan, suyunun kısmet açtığına, ilham ve güç verdiğine inanılan, tarihten bugüne ayakta kalan dünyadaki en eski çeşme olan Helenistik Çeşmesi ile Sagalossos Antik Kenti; Nüfusunun üçte biri üniversite öğrencisi olan demografik yapısı; Civar şehir sakinlerinin müptelası olduğu lezzetli alabalıkları; İngiliz Kraliyet Ailesinin vazgeçilmezi leziz kirazları ve daha birçok meyvesi (şeftali, ceviz, elma, gül v.s.) bu şirin ilçeye bambaşka bir harikalık katmaktadır. Ağlasun, Burdur veya Isparta üzerinden Antalya’ya gidilirken rahatlıkla ulaşılabilecek bir konumda olup; her iki yoldan da sadece 10 dakikalık bir mesafededir. Kaymakamlık Tel = 0248 7312501 Ağlasun Belediye Başkanlığı Tel = 0248 7312664 Alıntı : www.aglasun.gov.tr
ÇAVDIR : Burdur’a 95 km uzaklıktadır. Antalya-Fethiye-Denizli yol kavşağında bulunur. Antalya’ya ise 115 km uzaklıkta bulunmaktadır. İlçede tarım ve hayvancılık gelişmiştir. İlçede birçok tümülüs, höyük ve kaya kabartmaları bulunmaktadır. Çavdır, coğrafi konum olarak İzmir-Denizli bölgesi ile Antalya-Fethiye bölgesi arasında olması sebebi ile turizm akış yolu fırsatlarından yararlanmaya başlamıştır. Yol boylarındaki turistik tesisleri aynı anda 500 kişiye hizmet verilebilecek büyüklüktedir. Ön Plana Çıkan Değerleri: Hayvancılık ve tarım, turizm güzergahı üzerinde olması olarak sıralanabilir. Çavdır Kaymakamlığı: Tel: (248)-4271255 Çavdır Belediyesi: Tel: (248)-4271009
ÇELTİKÇİ : Çeltikçi İlçesinin kimler tarafından hangi tarihte kurulduğu hakkında kesin ve açık bir kayıt bulunmamasına rağmen 1725 yılında KOKLAN beyleri sülalesinden olduğu söylenen bir kişinin Pınarlı Boğaz adı verilen derenin ağzına gelerek yerleşmesiyle Konak Mahallesinin oluştuğu rivayet edilmektedir. Cami Mahallesi, Arvallı (Bağsaray) yakınlarında ikamet eden ailenin su kaynaklarının ve arazinin az oluşu nedeniyle göçerek bu bölgeye yerleşmesiyle oluşmuştur.
Daha sonraki yıllarda Burdur tarafından İlçeye girişinin sağ ve sol yakalarında Pirinç ekilmesiyle İlçeye ÇELTİKÇİ ismi verilmiştir.
Halkın rivayetine göre Çeltikçi Ovası Osmanlı Padişahlarından Sultan Abdülhamit’in Çiftliği olup,1914 yılında 1.Dünya savaşı ilanında Osmanlı İmparatorluğu savaşa girmezden önce harbiye Nazırı Enver Paşa Antalya’ ya yaptığı bir gezide, Çeltikçi’ de durup halkla konuşup anlaşarak bedeli 12 yılda ödenmek üzere araziyi halka vermiştir. Arazinin halk tarafından alınmasından sonra bugünkü iki mahalle oluşturulmuş daha sonra bu mahallelerin birleşmesiyle Haziran 1968 de Çeltikçi Belediye Teşkilatı kurulmuş, İlçe oluncaya kadar da Nahiye Merkezi olarak kalmıştır.
ALTINYAYLA (Dirmil) : Altınyayla, İl merkezine 125 km uzaklıktadır. Denizli-Fethiye yolu üzerinde şirin bir ilçedir. Kanyonları, yaylaları, ormanları ve anıt ağaçlarıyla ünlüdür. İlçenin güney batısında önemli bir Likya kenti olan Balbura bulunur. İlçenin özellikle yaz mevsiminde soğuk suları, serinliği ve temiz havası dikkate değerdir. Karanlık Dere kanyonu, dağ turizmi ve rafting, Boncuk dağı ise dik tırmanışlar açısından son derece önemlidir. Fatmapınarı ve Dedetaş bölgelerinde kayak turizmi potansiyeli mevcuttur. Yine bu bölge yaz kampları için uygundur. Değirmen Deresi, Dar kanyonu ve mağaralarıyla önemlidir. Her yıl temmuz ayında yapılan geleneksel yağlı pehlivan güreşleri de ilçemiz turizmi açısından önemlidir. İlçe yöresel sazlardan sipsi sazının beşiği olup, cura ve sipsi ustaları ile ünlüdür. Ön Plana Çıkan Değerleri: Dirmil kebabı, Dirmil güreşleri, Balboura antik kenti, sipsi, kireç üretimi, bal, Karanlık Dere kanyonu, Değirmenderesi kanyonu, Kırkpınar yaylası, çan, hayvancılık olarak sıralanabilir.
KEMER : İl merkezine 50 km uzaklıkta bulunur. Ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayanır. Ön Plana Çıkan Değerleri: Olbasa Antik Kenti,Akpınar yaylası, Elmacık köyü yakınlarında Güney Fili kazı alanı olarak sıralanabilir. Kemer Kaymakamlığı: Tel: (248)-5112222 Kemer Belediyesi: Tel: (248)-5112002
GÖLHİSAR : İl merkezine 107 km uzaklıktadır. İlin ikinci büyük ilçesidir. Antalya- Fethiye- Denizli karayolu üzerinde bulunur. Tarım ve hayvancılık önemli geçim kaynağıdır. Ormanları, yaylaları, gölleri, Kibyra ve Boubon antik kentleri turizm açısından önemlidir. Böğrüdelik, Kocayayla, Kozpınarı, Armutlu ve Yusufça yaylaları önemli yaylalarıdır. Yerli ve yabancı turistler yayla turizminde aradıkları her türlü doğal güzellikleri burada bulabilirler. İbecik bezi ve İbecik dastarı, İbecik üçeteği, Pırnaz (Elmalıyurt) kilimi, yün çorap, kara çul, çaşır el sanatları; keşkek, tirit (dirit), yepinti, Gölhisar kavurması, alacaş da yemekleri arasında yer alır. Gölhisar, doğa yürüyüşleri, konaklama, balık tutma gibi her türlü sosyal ve kültürel etkinliklerin gerçekleştirilebileceği şirin bir ilçedir. Ön Plana Çıkan Değerleri: Kibyra antik kenti, Boubon antik kenti, Böğrüdelik yaylası, Gölhisar Gölü ,İbecik bezi olarak sıralanabilir. Gölhisar Kaymakamlığı: Tel: (248)-4113004 Gölhisar Belediyesi: Tel: (248)-4113117
YEŞİLOVA : 1936 yılında Yeşilova adını alıp, Burdur’a bağlanarak ilçe olmuştur. 36 köy ve 2 beldesi bulunan ilçe Burdur’a 60 km. uzaklıktadır.Dereköy ve Gençali köylerinde yapılan araştırmalar Kalkolitik döneme kadar yerleşim olduğunu göstermiştir. Ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayanmaktadır. Burdur’un yeşil ile mavinin buluştuğu şirin ilçelerinden birisidir. Kışın Eşeler Dağı’nda kayak yapmak, yazın Salda Gölü’nde kamping alanlarında sakin bir tatil geçirmek mümkündür. Ön Plana Çıkan Değerleri: Salda gölü, Salda Kayak Merkezi, Eşeler yaylası,Yarışlı Gölüdür. Yeşilova Kaymakamlığı: Tel: (248)-6180825 Yeşilova Belediyesi: Tel: (248)-6181315
Burdur Ulaşımı
Karayolu : Burdur; İstanbul-Antalya ve Ankara-Antalya karayolu üzerindedir. Marmara, Ege ve İç Anadolu Bölgesinden Antalya’ya giden bütün araçlar ilimizden geçmektedir. KARAYOLU MESAFELERİ Burdur-Ankara 422 KM Burdur-İstanbul 602 KM Otogar Tel : (+90-248) 233 53 90
Denizyolu : İlimizde denizyolu ile ulaşım bulunmamaktadır.
Havayolu : Hava ulaşımı 25 km. uzaklıkta bulunan Isparta Süleyman Demirel Havalimanından gerçekleşmektedir. Hava Limanı Tel: (+90-248) 233 35 90
Demiryolu : İlimizde demiryolu ile ulaşım bulunmamaktadır.
Burdur Yeryüzü Şekilleri ve Bilgileri
Burdur Çayı : [Çay] ,
Salda Çayı : [Çay] ,
Köfek Çayı : [Çay] ,
Kıravgaz Çayı : [Çay] ,
Söğüt Dağları : [Dağ] ,
Eşeler Dağları : [Dağ] ,
Doğan Baba Çayı : [Çay] ,
Ambahan Gölü : [Göl] ,
Armut Çayı : [Çay] ,
Burdur : [Göl] , Burdur Gölü Söğüt Dağı ile Sulu dere Yayla dağ kütleleri arasında kuzeydoğu-güneybatı doğrultusunda uzanan oluk şeklindeki tektonik çöküntünün sularla dolması ile oluşmuştur.
Ulupınar Çayı : [Çay] ,
Bereket Gölü : [Göl] ,
Kızılca Dağ : [Dağ] ,
Kestel Dağı : [Dağ] ,
Dalaman Çayı : [Çay] ,
Karaevli Gölü : [Göl] ,
Başköy Çayı : [Çay] ,
Salda : [Göl] , Yeşilova İlçe Merkezine 6 km. uzaklıktadır. Suyu tatlıdır, Çok derin göllerden biridir. 47 km2 lik bir sahayı kaplar.
Askeriye Çayı : [Çay] ,
Yarışlı : [Göl] , Yeşilova ilçesinin doğusunda yer alan Yarışlı gölü yaklaşık 2000 dekarlık bir alanı kaplamaktadır. Çevreden inen sularla ve yağmur sularıyla beslenmektedir.
İnsuyu : [Mağara] , Burdur-Antalya karayolunun 13 kilometresinde yoldan 900 m. doğuda, Mandıra köyündedir. Toplam 597 m’dir.
Alakır : [Çay] , Tefenni, Karamanlı ve Yeşilova arasındaki Eşeler yaylasından çıkan bu çay Alakır veya Bozçay adı ile anılır. 80 km’lik bir yatak takip ederek, Burdur Gölüne dökülür.
Yazır : [Göl] , Gölhisar ilçesi yazır köyü civarındadır. Yaklaşık 3000 dekar alan kaplamaktadır.
Arvallı Çayı : [Çay] ,
Akdağ : [Dağ] ,
Çerçin Çayı : [Çay] ,
Pınarbaşı Gölü : [Göl] ,
Burdur tarihçesi
Burdur Adı Nereden Gelmektedir?
Burdur, Akdeniz Bölgesinin batı kesiminde, Göller Belgesinde yer almaktadır. Burdur adının nereden geldiği hakkında çeşitli görüşler ileri sürülmüştür. Birinci görüş, Burdur adının “Polydorion” kelimesinin daha sonra, “Polydor” şekline dönüştüğü, oradan da Burdur şekline dönüştüğüdür. İkinci görüş ise Burdur yöresinin eski adı Limobrama “Göl Kenti” anlamına gelen Limobria kelimesinden türemiştir. Sonradan da değişerek Burdur olmuştur. Fakat Antik Çağlarda Burdur’un yerinde herhangi bir şehir bulunup bulunmadığı bilinmemektedir. Bunun için bu iki adın kesin olarak ne zaman kullanıldığı bilinmemektedir. Üçüncü görüş ve en akla yatkın olanı da; Burdur şehrini kuran Türkmen boylarından Kınalı Oymağı mensupları, konaklama yeri ararken, burayı buluyorlar ve bölgenin güzelliği karşısında “Cennet Buradadır” demişler ve “Burada Dur” sözü zamanla hece düşmesine uğramış ve Burdur’a dönüşmüştür.
İlin Tarih Öncesi Çağları
İlimizin tarihi;Neolotik Çağa kadar inmektedir.1957-1960 yılları arasında Prof.J.Mellaart tarafından Hacılar’da yapılan kazılarda Neolitik kültürün bütün ayrıntılarını ortaya çıkarmıştır. Bu bulgular M..7000 yıllarına inmektedir. Yine 1978-1988 yılları arasında Kuruçay Höyükte ve 1989-1992 yılları arasında Bucak Höyücek Höyükte Prof.Dr.Refik DURU tarafından yapılan kazılarda da Neolitik çağın kültürüne rastlanılmıştır. Bu çağın en önemli özelliği: İnsanların,hayvanları evcilleştirmesi,çanak-çömlek yapımını öğrenmiş bulunmasıdır. Anadolu’nun ilk heykelcikleri olarak bilinen ANA İLAHE’yi temsil eden pişmiş toprak figürünler ve süs eşyaları Neolitik Çağda Hacıların en önemli eserleridir.
Kalkolitik Çağ;Neolitik çağdan sonra gelen M:.5400-3000 yılları arasındaki çağdır. Bu çağda taş,kemik ve ağaç aletlerin yanısıra,madenin de kullanılmaya başlamış olması en önemli özelliğidir. Kuruçay Höyükte bulunan madeni keskiler,ok uçları gibi aletler çağın özelliğini yansıtırlar. Ayrıca Uğurlu Höyük,Kızılkaya Höyük,Karamanlı Çamur Höyük,Tefenni Beyköy Höyükte bu çağı destekleyen malzemeler elde edilmiştir.
M.. 3000-2000 yılları arasına tarihlenen Eski Tunç Çağında,medeniyet daha gelişmiş,taş aletlerin yerini tunçtan yapılan aletler almıştır. Çağın özelliklerini yansıtan bir başka grup da,pişmiş toprak ve mermerden yapılmış keman tipi idollerdir.
İlimizde Yassıgüme Höyük,Burdur Höyük,İncirdere Höyük,Tepecik Höyük gibi yerleşim yerlerinde eski tunç çağı malzemesi yaygın olarak tespit edilmiştir.İlimiz,Antik çağlarda. bugünkü sınırları ile Isparta ve Antalya illerini de içine alan antik PİSİDİA bölgesinde kalmaktadır. Bu bölge Pers döneminin ortalarına kadar karanlıkta kalmış,henüz aydınlatılamamıştır.
Bölge, M.. 2000 yıllarında ARZAVA konfederasyonunun siyasi merkezi olmuştur. Bu durum M:. 1000 yılına kadar çeşitli toplumların yerleşmesiyle devam eder.
M.. 8.yy’da Pisidia’nın batı bölgesi Friglerin hakimiyetine girmiştir. Yarışlı Gölü’ndeki yerleşim yerinde Frig keramiklerinin bulunması bu tezi desteklemektedir.
M.. 696-676 Frig devletini yıkan Lidyalıların bölgeye hakim olduğunu görüyoruz.M.. 546 yılında Lidyalıları yenen Persler,bölgeyi ele geçirmişlerdir.M.. 334’te Büyük İskender,Biga Çayı kenarında Persleri mağlup eder ve Anadolu’ya yönelir. nce Bodrum,Milet ve Phaselis’i alır. Daha sonra Perge,Side,Aspendos’u alır ve M..333’te de Sagalassos ve Kremna’yı da zapteder.Büyük İskenderin M.. 323 yılında ölümü,imparatorluğun paylaşılmasına sebep olur. Bölgeye, M.. 321 yılında komutan Antigonos hakim olur.Fakat M..301 yılında İpsos Savaşında Selefkoslulara yenilince ülkesini kaybeder. Selefkoslardan sonra bölge,Bergama krallığına ve daha sonra da Roma’ya bağlanır. Bu durum,M.S. 395 yılına kadar devam eder. Bu yıl Roma İmparatorluğu ikiye bölünür;bölge Doğu Roma(Bizans) idaresine girer. Bu durum M.S. Xl yy sonlarına kadar devam eder ve bu tarihten itibaren Türk hakimiyeti başlar.
Roma çağında Psidia’nın her tarafında kesif bir yerleşme vardır. Bir çok yeni şehir kurulmuş, eski merkezler yeniden onarılmıştır. Burdur ve çevresinde antik devirde kurulmuş olan ve bilinen şehirlerin isimleri şunlardır: Milyas(Melli), Kremna(Çamlık), Sagalassos(Ağlasun), Kreitai(Belören), Kretepolis(Kızılkaya), Kodrula(Kestel), Komama(Ürkütlü), Palaipolis(Akören), Lysinia(Karakent), Mallos(Karacaören), Korbasa(Yuva), Olbasa(Belenli), Muatra(Bereket), Tymbrianosus(Düğer), Kybra(Gölhisar), Bubon(İbecik), Panematrikhos(Boğazköy), Sia(Karaot). Bütün İlimizde bulunan harabelerin hemen hepsinde bu çağa ait mimari kalıntılar görünmektedir. Bu çağa ait çeşitli heykeltıraşlık eserleri de Burdur Müzesinde teşhir edilmektedir.
Burdur’un Türk Tarihi Dönemi :
1071 Malazgirt Meydan Muharebesinden sonra ise bölge; sırasıyla Selçuklular, Hamitoğulları ve Osmanlıların hakimiyeti altına girmiştir. Anadolu’ya yayılan Oğuz boyları muhtemelen 1075’lerde o zaman Psidia diye adlandırılan bölgeye ve Polidia denen Burdur’a yerleşmeye başladılar. İlk yerleşim yerleri Şekerpınarı-Hamam bendi mevkii olmuştur. Çoğunluğu Kınalı aşiretinden olan Türkmenler , en az 2000 çadırdan meydana gelen bir toplulukla yerleşim yerleri kurmaya başladılar. Başlangıçta kendi başlarına hiçbir devlete bağlı olmadan ve komşuları olan Bizanslılarla mücadele ederek varlıklarını sürdürdüler. Bu mücadelelerin en önemlisi Dinar yakınlarında Bizanslı Manüel Kommenos komutasındaki orduyu yenmeleridir.
Bilhassa Haçlı Seferleri döneminde Selçuklu Hükümdarı l.Mesut ve ll.Kılıçarslan’ın Erle Ovasında bu orduyu yenilgiye uğratması Selçuklu Hakimiyetini bu bölgede kolaylaştırdı. Selçuklu hükümdarı ll.İzzeddin Kılıçarslan Denizli, Uluborlu, Burdur ve Antalya’ya kadar olan bölgeyi ve Türkmen aşiretlerini idaresi altına aldı. Fakat Türkmen aşiretleri üzerinde tam bir otorite sağlayamadı. Bölge; 1219 ve 1236 yıllarında tekrar l.Keykavus ve Alaaddin Keykubat tarafından alındı. Böylece Bölge kesinlikle Selçuklu hakimiyetine girmiş oldu.. 1257 yılında Selçuklu Devleti üç kardeş arasında pay edildi. Fakat ll.Alaaddin Keykubat ölünce, ll.İzzeddin ve lV. Rukneddin Kılıçarslan arasında paylaşıldı. Ama iki kardeş arasında çıkan savaşta Rukneddin yenildi ve Burdur kalesine hapsedildi.1259 tarihinde hapisten çıkarak Selçuklu tahtına oturdu. Rukneddin Kılıçarslan hapis dönemi olaylarının intikamını almaya başladı. Bu yüzden huzursuzluk arttı. Bu arada Baba İlyas ve Baba İshak isyanları da devletin otoritesini sarstı. Ve nihayet Selçuklu Devleti 1303 yılında tamamen ortadan kalktı.
Bu otorite boşluğundan istifade eden Selçukluya bağlı aşiret ve oymakların “Uç” Beyleri de kendi başlarına hükümet kurmaya başladılar.
Antalya ve Denizli’nin Türk hakimiyetine girmesinden sonra akın akın gelen aşiret ve oymaklar, bilhassa Kayı, Avşar, Bayındır, Büğdüz, Yazır, Yiva ve diğerlerinin toplamı 200 bin çadıra ulaşmıştı. Bu Türkmen nüfusunun merkezi de Burdur olmuştur. Celaleddin Harzemşah’ın komutanlarından ve Yomut kabilesinden olan Hamit Bey, Selçukluların döneminde Burdur ve Çığralı’ya kadar olan bölgenin sınır beyiydi. Selçuklunun yıkılma dönemine denk gelen Hamitoğulları beyliğinin esas kurucusu Hamit Bey’in torunu olan Felekeddin Dündar Beydir. Bir “Uç” beyi olan Dündar Bey, beyliğini Burdur’da ilan ederek beyliğinin adını dedesinin adına hürmeten “Hamitoğulları” olarak duyurdu. Hamitoğullarının en parlak dönemi Dündar Beyin zamanıdır. Beyliğin sınırları genişlemiş, Antalya, Gölhisar ve Korkuteli Beyliğe katılmıştır. Burdur İli, döneminin en önemli merkezi olmuştur. Sanat, ticaret ve nakliye gelişmiştir.
İlhanlılar Anadolu’ya geldiğinde diğer beylikler gibi Hamitoğulları da bağlılıklarını Başvezir Emirçoban’a bildirerek, İlhanlı fırtınasını kazasız atlatma yoluna gitmiştir. Emirçobanoğlu Timurtaş’ı (Demirtaş), Anadolu Valisi olarak atamıştır. Timurtaş Anadolu’daki beylikleri tek tek ortadan kaldırmaya başlamıştır. Hamitoğullarının da üzerine yürüdü. Dündar Beyi 1323 yılında Antalya’da öldürdü ve Hamitoğullarının toprağını ilhak etti. Bu durum karşısında Dündar Beyin oğulları memleketten kaçtılar. Bu hakimiyet 1327 yılına kadar devam etti. Oğlunun yaptıklarını tasvip etmeyen Emirçoban, Anadolu’ya gelerek oğlunu ortadan kaldırmak istedi. Timurtaş Mısır’a kaçtı, fakat orada öldürüldü.
Dündar Beyin oğlu Hızır Bey Eğirdir’e gelerek Hamitoğullarının topraklarının bir kısmında hakimiyet kurdu.Hızır Beyin ölümünden sonra yerine, Dündar Beyin diğer oğlu İshak Bey geçti. İshak Beyin Beyşehir ve Akşehir’e kadar beyliğin sınırlarını genişlettiğini görüyoruz.
İshak Beyin 1335’te ölümünden sonra yerine oğlu Muzafereddin Mustafa Bey geçti. Onun da yerine oğlu Hüsameddin İlyas Bey 1349’da başa geçti. İlyas Bey Karamanoğullarıyla savaştı fakat, topraklarını kaybetti. Germiyanoğullarının yardımıyla topraklarını geri aldı.
Yerine geçen Kemaleddin Hüseyin Bey, Karamanoğulları’nın saldırısına uğradı. Ama Osmanlılar ve Germiyanoğulları’nın yardımıyla kurtuldu. Bu sırada Anadolu’nun Söğüt Bölgesinde gittikçe büyüyen ve kuvvetlenen ve Osmanoğulları tarafından kurulan Osmanlı Devleti dikkat çekiyordu. Osmanlı padişahı Murat Hüdavendigar Kosova’da şehit olunca yerine oğlu Yıldırım Beyazıt geçmişti. Yıldırım Beyazıt’ın hükümdarlığını başta Karamanoğulları olmak üzere diğer beylikler de tanımadılar. Yıldırım Beyazıt Anadolu’ya geçerek bu beylikleri teker teker ortadan kaldırdı. Hamitoğulları Beyliğini de ortadan kaldırarak Anadolu Beylerbeyliğinin merkezi olan Kütahya’ya bağladı. (1391)
Böylece Hamitoğulları ve diğer beylikler ortadan kalkmış ve Anadolu’da Türk Birliği sağlanmıştır. Hamitoğullarının son beyi Kemaleddin Hüseyin Beyin oğlu Mustafa Bey, Osmanlı komutanı olarak görev almıştır. Böylece Burdur’un Osmanlı Dönemi başlamıştır.
Osmanlı Şehzadelerinden l. Beyazıt ve ll. Selim Kütahya’da Beylerbeyi olarak bulundular. ll. Beyazıt zamanında Şah kulu ayaklanması ortaya çıkmıştır. Şah kulu Şehzade Korkut’un Antalya’dan Manisa’ya giden hazinesini yağmalamış, Antalya, İstanos, Almalı, Burdur ve Keçiborlu’yu basarak, buraların kadılarını ve bir çok insanı öldürmüştür. Şah kulu sonunda İran’a sığınmış ve böylece tehlike ortadan kalkmıştır.XVl. yy.a kadar Burdur ‘da önemli olaylar olmamıştır. 1522’de de Burdur Tirkemiş İlçesi merkezi durumdadır. Bu dönemde şehir eskiye nazaran daha gelişmiştir.XVl.yy.ın sonuna doğru şehir biraz daha büyümüştür. Ekonomi canlanmıştır. Bu bakımdan verilen vergiler fazlalaşmıştır.
1839 Tanzimat hareketinden sonra Burdur, Kütahya ilinden ayrılarak Konya ilinin Isparta kaymakamlığına bağlandı. 1850 yılına kadar bu bağımlılık sürdü.
Daha sonra başta Saden oğlu Hacı İsmail Ağa olmak üzere Burdur’un Sancak olması için uğraşmışlar ve 1872 yılında Burdur sancak olmuştur. Burdur’un ilk sancakbeyi Mehmet İzzet Paşadır. Osmanlı Devleti 1914’te 1. Dünya Savaşına katılınca bütün yurtta seferberlik ilan edilmiş ve aynı yıl Burdur’da şiddetli bir deprem olmuş, yaklaşık 1500 kişi ölmüş ve şehrin önemli dini yapıları bu depremde yıkılmıştır. Her iki felaket birleşmiş ve Burdurlular birkaç yıl bu kötü şartlar altında yaşamışlardır.1920 yılında müstakil mutasarrıflık olan Burdur, doğrudan hükümet merkezi olan İstanbul’a bağlanmıştır. 1.Dünya Savaşının yenilgi ile neticelenmesinden sonra İtalyanlarAntalya’ya asker çıkardılar. Burdur’a gelerek merkez komutanlığı kurdular. Burdur düşmanın yurttan atılmasından sonra kurulan yeni Türkiye Cumhuriyetinde 1923 yılında İl olarak yerini almıştır.
Kuva-i Milliye ve Burdur :
Mondros Mütarekesinin ilk günlerinde,57.Tümenin önemli bir topçu ve piyade cephaneliği Antalya’nın Badem ağacı köyünde bulunmaktadır. İtalyanların Antalya’yı işgal ettikten sonra Burdur’a doğru ilerleyeceği anlaşılınca 57.Tümen Komutanı Albay Şefik Bey (AKER) 7 Nisan 1919’da Badem ağacına giderek cephaneliği boşalttırmıştır. Buradaki cephane ve silahlar, daha içerilere, Burdur’un Çeltikçi Köyüne götürülmüştür. Bu silahlardan, Nazilli cephesindeki direniş sırasında ve daha sonraki savaşlarda çok yararlanılmıştır.
Burdurlu Kuva-yi Milliyecilerin Demirci Mehmet Efenin Yunanlılara karşı Nazilli Cephesinde verdiği direnişe büyük yardımları olmuştur. Cepheye çok sayıda gönüllünün yanı sıra silah, cephane, yiyecek ve giyecek göndermişlerdir. Nazilli Cephesinde 400’e yakın Burdurlu gönüllü hayatını kaybetmiştir. Burdur Kuva-yi Milliye Teşkilatı çalışmalarını uzun süre bağımsız yürüttüyse de Sivas Kongresi’nden sonra Anadolu ve Rumeli Müdafai Hukuk Cemiyetine bağlanmıştır. 1920’de toplanan Büyük Millet Meclisine Burdur’dan ünlü kişiler katılmıştır. Bu Milletvekillerinin en ünlüsü İstiklal Marşımızın yazarı milli şair Mehmet Akif ERSOY’ dur.
Atatürk’ün Burdur’a Gelişi :
Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu büyük Türk Atatürk, ilk olarak 6 Mart 1930 tarihinde Isparta gezisinden sonra Burdur’a teşrif etmiştir.Atatürk 6 Mart 1930 sabahı Burdur’un ileri gelenleri tarafından Baladız’da karşılanmış, yanlarında Prof. Afet İNAN, Burdur, Isparta ve Antalya Milletvekilleri olduğu halde otomobille Burdur’a gelmiştir. Şehrin o tarihte giriş yeri olan Çatal pınar Mevkiinde tüm Burdur halkı coşkulu bir tezahüratla karşılamıştır. Aynı gün Atatürk yanındaki zevatla beraber saat 16.00’ya doğru Antalya’ya varmıştır. Üç gün sonra 9 Mart 1930 tarihinde aynı yolla tekrar Burdur’a gelmiş, yine halk coşkulu tezahüratla karşılamışlar ve kendisini bir gün misafir etmişlerdir.