Üniversitelerde Kobay Yetiştiriyorlar

Deneyler
Çukurova Üniversitesi bünyesindeki Tıbbi Bilimler Deneysel Araştırma ve Uygulama Merkezi’nde, domuzdan tavşana kadar birçok deney hayvanı yetiştirilerek, bilimin hizmetine sunuluyor. Üniversite ...
EMOJİLE

Çukurova Üniversitesi bünyesindeki Tıbbi Bilimler Deneysel Araştırma ve Uygulama Merkezi’nde, domuzdan tavşana kadar birçok deney hayvanı yetiştirilerek, bilimin hizmetine sunuluyor.

Üniversite yerleşkesinde, 4800 metrekare müstakil alanda kurulu ve kapalı alanı bin 300 metrekare olan merkezde, çağdaş mimarı yapı, hijyen koşullara gösterilen özen ve modern hayvan bakım odaları dikkati çekiyor. Personel odaları ile küçük hayvan ünitelerinin aynı binada yer aldığı merkezde, her hayvana uygun, teknolojik donanıma sahip ameliyat odaları bulunuyor. Domuz ağılı ve yarı açık tavşan bahçesinin ayrı birer yapı halinde olduğu binada, kobay olarak kullanılacak hayvanlara özenle bakılıyor.

Domuzdan tavşana, kurbağadan fareye kadar birçok deney hayvanının yetiştirilerek bilimin hizmetine sunulduğu merkezde, teknolojik donanımın yanı sıra hijyen koşullara gösterilen özen dikkati çekiyor. Ek bina ve bölümlerinde iki adet domuz ağılı, hayvan bakım odaları, 4 bölümden oluşan tavşan bahçesi, koyun odası, kurbağa havuzu, yem odası, personel soyunma odası ile soğuk oda bulunuyor.

Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji Bölümü öğretim üyesi Yrd. Doç. Yusuf Kenan Dağlıoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, merkezin amacının tıp ve biyoloji alanında araştırma yapmak isteyen tüm bilim adamı ve araştırmacılara alt yapı ve deney hayvanı sağlamak olduğunu bildirdi.

Dağlıoğlu, Türkiye’deki birçok üniversiteye ve özel kuruluşlara etik kurallar ve yasalar çerçevesinde hizmet verecek şekilde 2009 yılında ruhsat alan merkezde, kobaylarla bilimsel araştırma yapma imkanından ÇÜ’nün yanı sıra başta Hacettepe olmak üzere birçok üniversitenin de faydalandığını ifade etti.

Kedi ve köpeklerin duygusal olarak insanlara daha yakın olması nedeniyle, Türkiye’de bu hayvanların kobay olarak kullanılmadığına dikkati çeken Dağlıoğlu, bu yüzden, daha çok fare, cardın, kurbağa, koyun, tavşan ve özelikle de domuza ağırlık verdiklerini bildirdi.

Dağlıoğlu, ilaç deneylerinde farelerin, cerrahide cardının, göğüs, kalp ve göz çalışmalarında tavşanın, çene cerrahisi ve ortopedide ise domuzun tercih edildiğini, domuzlar üzerinde Hacettepe Üniversitesi ile yaptıkları araştırmanın ABD’de birincilik ödülü aldığını belirterek, Müslüman bir ülkede domuz üzerinde yapılan bu tür çalışmaların yabancıların ilgisini ve dikkatini çektiğini anlattı.

Talepte bulunan üniversiteler için 5 TL ile 400 TL arasında değişen fiyatlarla siparişle deney hayvanı yetiştirdiklerini vurgulayan Dağlıoğlu, ”Kapasitemiz oldukça geniş. Talep olursa yılda 500 kadar domuz, 3 bine yakın sıçan, 4-5 bin fare verebiliriz. Ancak, talep gelmeden yetiştiricilik yapmıyoruz. Çünkü, özellikle domuzlar bir batında 15 yavru birden verebiliyor. Daha sonra bunların bakım maliyetleri oluşuyor” diye konuştu.

HAYVAN HAKLARI
Dağlıoğlu, kendisi de dahil görevlilerin kobayları, tıpkı bir bebek gibi severek büyüttükleri merkezdeki tüm çalışmaların, ”Hayvan Deneyleri Yerel Etik Kurulunun” yönergesi doğrultusunda, hayvan hakları dikkate alınarak yürütüldüğünü söyledi.

Deneylerde çağdaş kabul edilen, en az acı veren insancıl metotların uygulandığını vurgulayan Dağlıoğlu, ”Yaşama saygı ilkesi her türlü hayvan türü için geçerli kabul edildiğinden, bilimsel araştırmalarda kullanılması zorunlu olan deney hayvanlarına kötü uygulamalardan kesinlikle kaçınıyoruz” dedi.

Dağlıoğlu, ağır acı, stres ya da buna denk eziyet veren deneylerde bir hayvanın birden fazla kullanılmadığını, hayvanlara mümkün olduğu kadar az acı çektirerek ve en az strese sokarak bilimsel açıdan güvenilir veri elde edilmesini sağladıklarını ifade etti.

Merkezde zaman zaman ötenazi de uygulamak zorunda kaldıklarını belirten Dağlıoğlu, şöyle devam etti:
”Deneyde kullanılan hayvanların ağrı kesicilerle tedavi edilmesi mümkün değilse, acı çekmeden ölmesi için ötenazi uyguluyoruz. Şiddetli ve sürekli ağrı çeken veya normal yaşamını sürdüremeyecek duruma gelenler ile kamu sağlığı ve çevresi için risk oluşturabilecek deney hayvanlarının en uygun yöntemle acı duymayacak şekilde yaşamlarına nasıl son verileceğine veteriner hekimler karar veriyor. Deney sonunda hayvan hayatta bırakılacaksa sağlığının yeniden kazandırılması için tedavi uygulanıyor.”

Dağlıoğlu, deney hayvanlarının insancıl kullanımı ve en iyi bilimsel sonucun alınması amacıyla bu araştırmayı yapacak kişiler için sertifikalı kurslar düzenlediklerini sözlerine ekledi.

Dilek Akın / AA