Faysal Karadeniz’in haberi
Diyarbakır Kadın Sorunlarını Araştırma ve Uygulama Merkezi, bir süre önce "Çocuk Gelinler" üzerine yaptığı anketin verilerini rapor haline getirmeye başladı. Doğu ve Güneydoğu başta olmak üzere Türkiye’nin kanayan yarası olan çocuk gelinlere ilişkin yapılan araştırmaların sonuçları, çarpıcı hikâyeleri de gün yüzüne çıkardı. O hikâyelerden biri 16 yaşında haberi bile olmadan kendisini düğününde bulan S.Ö.’ye ait. Hayalleri ve umutları bulunan bir çocuk olan S.Ö., kendi düğününe misafir olarak katılmış. S.Ö. o günü ve sonrasını şöyle anlattı: "Köyde bir gün düğün alayı kurulduğunu gördüm. Herkes dışarıda halay çekiyordu. Ben de aşağıya inip ‘misafir’ gibi düğün alanına gittim. Orada gördüğüm babama, ‘hiç haberimiz de olmadı, kimin düğünü acaba’ diye sordum. Bana dönerek, ‘hayırlı olsun, Allah mesut etsin’ deyince dünyalar başıma yıkıldı. Meğer benden 27 yaş büyük biriyle düğünümü yapıyorlarmış. Evlendikten sonra ‘eşimin’ zengin olduğunu ve babama çok para verdiğini duydum. Yani deyim yerindeyse babam beni koyun gibi satmış." Yine bir başka hikayenin kahramanı da 15 yaşında evlendirilen H.K. İşte çocuk gelinin ağzından kendi hikâyesi:
‘BİZİ DÜŞÜNEN YOK’
"Henüz okula gidiyordum. Buna rağmen benden 30 yaş büyük biriyle babam beni istemediğim halde evlendirdi. Deyim yerindeyse birkaç kuruş için satıldım. Bizi evlendirenler, neden bizlerin mutluluğunu düşünmeden böyle yanlış bir iş yapıyorlar. Anne ve babamız bizim iyiliğimizi istemeleri gerekirken çocuk yaşta evlendiriyorlar. Bizim hiçbir şekilde mutlu olup olmayacağımız umurlarında bile değil; yeter ki, para gelsin de kızımız ne yaparsa yapsın mantığı içindeler. Bizlerin de mutlu olmaya hakkı var. 7 yıldan bu yana evliyim. Şimdi 3 çocuğum var ama buna rağmen mutlu bir yaşamım olduğunu söyleyemem." Evliliğinin üzerinden yaklaşık 8 yıl geçtiğini belirten bir başka çocuk gelin S.Ö. ise, "Başlık parası için evlendirildim. Şu an dört çocuğum var. Ama hâlâ içim kanıyor. Çünkü sevdiğim biri ile evlenmek isterdim" diye konuştu.
Sabah