Evlilik stresi, çiftleri ayırıyor!

Evlilik
Zuhal Erkek’in röportajı Evlilik kararı almak ne kadar keyifli olsa da; kadın/ erkek herkesin gözünü biraz korkutur. Özellikle bunu kadınlarda çok sık görebilirsiniz. “Acele bir karar mı verdim”...
EMOJİLE

Zuhal Erkek’in röportajı

Evlilik kararı almak ne kadar keyifli olsa da; kadın/ erkek herkesin gözünü biraz korkutur. Özellikle bunu kadınlarda çok sık görebilirsiniz. “Acele bir karar mı verdim”, “Acaba doğru kişi mi”, “Ya evlenince bana karşı ilgisi biterse” gibi birçok soruyu kendi iç dünyalarında sorgulayıp dururlar… Peki bu sendroma sebep olan nedir? Bu sendrom neden kadınlarda daha fazla görülür? Bu konuyu Uzman Psikolog Sevgi Büker ile konuştuk…

 

AİLELELER  ARASINDA FARKLI KÜLTÜR VE GÖRÜŞLER SENDROMU TETİKLİYOR

Evlilik öncesi sendromu nedir?

Evlilik öncesi sendromuna geçmeden önce insanların neden evlenmek istediklerine bakmak iyi olacaktır. Günümüzde bireyler, yaşantıları içinde bir şekilde karşılaşır, tanışır veya tanıştırılırlar. Bu tanışıklığın gerçekleşmesi ile kişiler arasında oluşan duygusal bağ sonucu insanlar sevgili olmak isterler. Kişilerin aralarında oluşan sevgi veya aşk onların sürekli birlikte olma, her şeyi beraber yapma isteğini de doğurmaktadır. Birbirlerine daha yakın olma isteğinin yanı sıra yaşadıkları toplum içinde de kişiler belli bir yaşa geldiklerinde evlenmelerine dair bir beklenti vardır. Sanki toplumun böyle bir saati varmış gibi o saat geldiğinde otomatik olarak evlilik kişilerden beklenir hale gelir. Böylelikle evlilik bireylerin gündemini oluşturmaya başlar. Hangi şekilde olursa olsun evlilik kararı alındıktan sonra evliliğe dair ritüeller başlar. Örneğin; Ailelerin tanışması, kız istenmesi, söz, nişan gibi törenlerin yapılması vs. bütün bunlar yaşanırken normaldir. Fakat zaman zaman aileler ve kişiler arasında farklı görüş, kültür ve yaşanmışlıkların bir getirisi olarak bazı konular üzerinde anlaşmazlıklar ortaya çıkmaktadır. Bu anlaşmazlıklar sonucu evlenecek olan kişilerin ilişkilerini de yıpratmaya başlamaktadır. Ve evliliğe dair kurulan hayaller yavaş yavaş yerini strese bırakmaya başlar. Süreç devam ederken evlenecek kişiler acaba ben doğru bir karar mı verdim? Benim için doğru olan bir kişiyi mi seçtim? Mutlu bir evliliğim olacak mı? Gibi soruların cevaplarını bulmaya çalışırlar. Tam bu noktada evlilik sendromu başlamış olmaktadır.

İnsanlar evlilik kararı aldıktan sonra neler değişiyor da, insanlar bu kadar strese giriyor?

Aslında değişen bugüne kadar evliliğe dair çocukluktan beri kurulan peri masalıdır. Şöyle ki, birçok kız ve erkek için çocukluğundan itibaren yuva kurmasına, gelin ve damat olmasına dair pembe ve mutlu şeyler anlatılır. Örneğin, birçok genç kız için evlilik demek; beyaz gelinlikler içinde rüya gibi bir düğün demektir. Aslında bunun yanında evlilikle birlikte kişilere birçok sorumluluk yüklenmektedir. Birçok farkı rolü hayatları içinde yaşamaya başlayacaklardır, artık bir eş, bir ailenin gelini/damadı olacaklardır. Bir evin maddi yükünü tamamıyla kendileri üstleneceklerdir. Bu şekilde hayatlarına birçok değişimi yaşayacaklardır. Yeni edindikleri rolleri benimsemek, yükleri taşımaya başlamak birde süreç içinde yapılacak törenler, gelenek-görenekler, aileler arasında oluşan anlaşmazlıklar evlenecek kişilerin strese girmesini sağlamaktadır.

EVLİLİK DEMEK SORUMLULUK DEMEKTİR

Bir kişi evliliğe hazır olup olmadığını nasıl anlayabilir?

Evliliğe tam olarak hazırım diye bir şey söylemek çok mümkün değil. Böyle bir zamanı beklemek yerine evliliğin beraberinde getirdiği sorumlulukları öğrenmeye çalışmak gerekmektedir. Evlilik eşittir sorumluluk demektir. Bu sorumlulukların neler olduğu ve kişinin bu sorumlulukları yüklenebilip ne kadarını yüklenemeyeceğini bilmesi çok önemlidir.

EVLENECEK ADAYLAR BİRBİRİNİZLE İLETİŞİME AÇIK OLUN

Evlilik öncesi stresle nasıl mücadele edilir?

Bu gibi durumlarda evelenecek olan kişiler iletişime açık olmalıdırlar. İletişim kendimizi anlatmak ve karşımızdakini anlamak için önemli bir köprü olacaktır. İletişimde kullandığımız dilde çok önemlidir. Suçlayıcı bir dil yerine ne hissettiğimizi ne düşündüğümüzü ifade eden cümleler kullanmalıyız. Örneğin, ‘Beni çok üzüyorsun’ ifadesi yerine ‘Sen böyle davranınca ben üzülüyorum’ demek karşı tarafı suçlu hissettirmeyecek ve savunmaya geçmek yerine sizi anlamaya daha teşvik edici olacaktır. Bu süreçle baş edemeyeceğini düşünen kişilerin; konunun uzmanı bir psikoloğa başvurmaları, iletişim ve ilişkiler üzerine profesyonel destek almaları yerinde bir davranış olacaktır.

AİLELER EVLİLİK SÜRECİNDE KONULARI ABARTIP, ZORLAŞTIRMAMALI

Aileler bu konuda neler yapmalıdırlar?

Aileler çocukları söz konusu olduklarında koruyucu ve savunmacı bir yaklaşım sergilemektedirler. Bazı durumlarda bu tavır gereğinden fazla abartılıp işleri daha da zorlaştırmaktadır. Bu sebeple kendi yaşamış oldukları deneyimlerden de yola çıkarak biraz daha sakin olup ne olursa olsun çocuklarının yanlarında olduklarını onlara hissettirmeliler.

Özellikle kadınlarda bu stres daha fazla görülüyor… Kadınların bu kadar stres yapmasının sebebi nedir?

Kız çocukları erkek çocuklarına göre daha korunaklı ve daha özenli yetiştiriliyorlar. Erkek çocukları ise daha mücadeleci büyütülüyor. Dolayısıyla erkek çocukları daha mücadeleci ve strese karşı daha dirençli olabiliyor. Diğer taraftan da bu stresin kadınlarda daha fazla görülmesinin bir nedenin aslında yaşadığımız toplumda erkeklerin duygularının ifade edilmesine çok izin verilmemesinden kaynaklandığını düşünüyorum. Neticede iki kişilik yaşanan bir olayda mutlaka ki her iki taraf da etkilenecektir.  Kadınlar duygularını ifade etmekten rahatsızlık duymazlar duysalar bile erkeklerden daha azdır diye düşünüyorum.

On5yirmi5