Evlendikten Sonra Düzelir(mi?)

Evlilik
Evlenme kararı verilirken karşı tarafı yepyeni bir adam/kadın yapmak, eskisinden daha iyi hale getirmek arzusu taşıyan taraflar bir gerçeği ne yazık ki unuturlar: sevdikleri adam/kadın belki de şimdik...
EMOJİLE

Evlenme kararı verilirken karşı tarafı yepyeni bir adam/kadın yapmak, eskisinden daha iyi hale getirmek arzusu taşıyan taraflar bir gerçeği ne yazık ki unuturlar: sevdikleri adam/kadın belki de şimdiki halinden memnundur ve değişmeyi düşünmemektedir. Ya da istese de değişmeyeceği kadar büyük beklentiler taşıyan karşı tarafı, ne yaparsa yapsın memnun edemeyeceğini bilmektedir.

Kendilerini "müstakbel eşlerinin kurtarıcısı" olarak görenler "Bir evlenelim bak nasıl değiştireceğim, eskisinden daha iyi olacak!" illüzyonları kurarken, kendilerini bir elmas yontucusu, bir heykeltıraş olarak konumlandırdıklarını fark etmezler.

Evlilik bir kurtarma operasyonu değildir! İstediğiniz projeyi gerçekleştirebileceğiniz bir inşat alanı da değildir…

Başlangıçta sevginin verdiği güçle her şeyi değiştirebileceğinizi sanmanız bir illüzyondur yalnızca. Karşı taraf, bazen isteyerek bazen de farkında olmadan bu illüzyonu kurmanıza izin verir önce. Ama sonrasında aynı illüzyonu yerle bir edecek olan da odur. Altında kalan da siz olursunuz.

Kendisini daha iyi gören ve eşini de yanına yakıştırabilmek, ailesine onaylatmak arzusuyla deliye dönenler, her adımda bıkmadan usanmadan eşlerinin ayarlarını değiştirmeye çalışır.

Önce giyim-kuşamdan işe başlanır. Renkler, modeller, markalar değiştirilmelidir… Uzunsa kısalmalı, kısaysa uzamalıdır, tarafların isteğine bağlı olarak.

Sonra sıra saça-sakala sıra gelir. "Bu yakışıyor!", "Bu yakışmıyor, iğrenç duruyor!" şartlandırmaları altında bakmışsınız kuşa dönmüşsünüz.

Sonra sıra eşin bir türlü hoşlanmadığı münasebetsiz arkadaşlardan kurtulmaya gelir. Yerli yersiz arayan arkadaşlar gitmeli, ilkokul-ortaokul-lise arkadaşlıkları, iş arkadaşlıkları bitmelidir.

Artık taraflar “evli” birer insandır ve geçmişte ne türden hukukları olursa olsun, ister kan bağışlasınlar, ister zor gün dostu olsunlar, bir an önce kurtulunması gereken insanlara dönüşmüşlerdir. Numaraları silinecek, ararlarsa telefon açılmayacak, daha da anlamazlarsa “Artık evlendim, eşim kimseyle görüşmeme izin vermiyor!” diyerek bağlar tümden koparılacaktır.

Ardından yapmaktan zevk alınan aktivitelere sıra gelir. Bu bazen bir hobi, bazen bir yardım faaliyeti, bazen bir etkinlik olabilir. Masum olup olmaması değil, tek başına yapılan bir etkinlik olması nedeniyledir ki bir an önce o da bitirilmeli ve yerine ev ve eşe ait sorumluluklar konulmalıdır.

Kişinin rehberi, danışmanı, terapisti, en iyi arkadaşı, her şeyi artık “eşi” olacaktır çünkü.. Bu iki kişilik dünyada başka hiç kimseye hiçbir sıfatla yer yoktur. Olmamalıdır da…

Böylece eş istenen değişimi yaşamış ve kurtarıcı olan taraf, eşini bütün kötü şeylerden kurtarmış olacaktır. Kurtarılan da bir ömür boyu borçlu olacak olan taraf…

Ama böyle olmaz ne yazık ki… Kurtarıcılarından kurtulmak ister sonra, bütün zorla kurtarılanlar. Sonsuza değin şükran duygusu bekleyen kurtarıcı, duygusal olarak en fazla yıpranan taraf olur sonrasında.

Değiştirmeye çalışan taraf kendisini kurtarıcı olarak gördüğünden, güç, onaylanma ve kontrol arzusunu tatmin ederken vazifesi olmayan bir alanda o kadar yorulur ki ilişkiyi taşıyamayacak hale gelir.

Sahibimiz, sonsuz “değiştirme isteğimizi” başkası için kullanmak üzere değil, kendi nefsimizde gördüğümüz yanlışları düzeltelim diye vermiştir. Boşu boşuna eşimizi değiştirmek için bir kör dövüşüne girelim diye değil…

Sağlıklı evlilik eşim "değişir" ya da "değiştiririm" niyetleriyle başlamaz! Başlamamalıdır da…

Eğer başlangıçta bariz bir uyumsuzluk varsa bunun önceden değerlendirilmesi lazımdır yola çıkmadan önce. Yapılacak ilk şey karşıdakinin değiştirilmesi değil, "Değişmezse, ben bu durumu kabul edebilir miyim?" diyerek kendimize bakmaktır.

Yoksa "Nasıl olsa değiştiririm!" diye karşı tarafı olduğundan farklı bir kalıba sokmak değil… Değiştirme fantezileri kurmakla değil… "Değişmezse, durumu kabul edebilir miyim?" diye bakmakla başlanır, değişmeyi seçerse ne âlâ…

Ayrıca büyük değişimler değil, küçük değişiklikler olacaktır netice itibarıyla. Yani çarşıdan ayakkabı alıp, yol boyu dua edip ve ayakkabıya kızarak "Neden bir kazağa dönüşmüyorsun?" demek kadar sanrısal bir durum yaşarız çoğunlukla.

Sağlıklı evlilikler değişme beklentisi üzerine kurularak başlatılmaz! Gerçek uyum, iyi niyet, ufak tefek ayarlamalar, karşılıklı ilgi ve şefkatle sağlanabilir yalnızca. Kurnazlık, müdahale ve telkinle değil!…

Samanyolu Haber