Türk Eczacılar Birliği (TEB) Başkanı Erdoğan Çolak, Türkiye’de son yıllarda ilaç fiyat politikası nedeniyle bazı ürünlerde sıkıntılar yaşandığını belirtirken, son durum itibariyle kanser ilaçları gibi hayatı öneme haiz olan, eş değeri olmayan 75 kalemde ilaç yokluğunun yaşandığını söyledi.
İlaç sıkıntısının palyatif tedbirlerle çözüldüğünü, şu an itibariyle ciddi bir halk sorunu olmadığını ifade eden Çolak, piyasada bulunmayan ilaçları zaman zaman birlik olarak kendilerinin getirdiklerini, zaman zaman da Sağlık Bakanlığının çeşitli ilaç firmalarına bu ilaçları yaptırdığını belirtti.
Türkiye’de ilaç fiyatlarının ucuzladığını ancak ilacın ucuz olmasının yanı sıra kalitesi ve bulunabirliğinin de önemli olduğunu vurgulayan Çolak, ”Piyasada zaman zaman sıkıntı çekilse de bunlar palyatif olarak çözülüyor, ancak bunları görmezden gelip, çözülüyor noktasından bakarsak önümüzdeki süreçte daha ciddi sorunlara yol açabilir. O yüzden bu konuyla ilgili önlemlerin alınmasında yarar var” şeklinde konuştu.
Yurt dışından ilaç getirme yetkisi
Özel şirketlere yurt dışından ilaç getirmesi yetkisi verilmesini de eleştiren Çolak, yurt dışından getirilen ilaçların tek merkezden, az sayıda üretildiği için bunlarda rekabetin söz konusu olmayacağını ifade etti.
Yetkinin özel şirketlere verilmesiyle yurt dışında olup da Türkiye’de kullanılmayan ilaçların Türkiye’de sirkülasyonunun kolaylaşabileceğine dikkati çeken Çolak, düzenlemenin insanların bu ilaçları daha çok kullanmasına, hekimlerin daha çok yazmasına neden olabileceğini, bunun da sağlık anlamında sıkıntı yaratabileceğini söyledi.
Birlik olarak yaptıkları işin kamusal olduğunu, ticari bir iş olmadığını vurgulayan Çolak, ”O yüzden kamu adına yapıyoruz bu işi, kamu bir işi yapmak istiyorsa kendi yapabilir, kendi yapmıyorsa kamu özelliği olan bir kurumla bu işi yapması lazım” şeklinde konuştu. Yurt dışından TEB aracılıyla ilaç getirilmesinin, ilaç kaçakçılığının önlenmesi noktasında da önemli olduğuna işaret eden Çolak, şöyle devam etti:
”Yani bedeli 100 lira olan bir ilaç ihtiyacı olan insanlara, kamunun da bedelini ödemediği bir noktada binlerce liraya satılabiliyordu, şimdi yurt dışında fiyatı belli yurt içinde belli. Ne olduğu, nereden ve nasıl geldiği belli. Bunların bir çoğu da soğuk zincirle gelen ilaçlar ve saklanma koşulları da belli. Böyle her yanıyla dört başı mamur güvenilir bir noktadan, geniş bir alana yaymak kamu açısından da halk sağlığı açısından da doğru bir yöntem değil”
Şirketlerin kar elde etmek istediklerini ve bu alanı cazip gördüklerini belirten Çolak, ancak yetkililerin konuyu bu işin ekonomisi yanında sağlık noktası açısından iyi değerlendirmesi gerektiğini bildirdi.
”Ezcanelerin alanlarını iyi kullanması lazım”
Eczanelerin ilaç dışındaki diğer ürün satışlarıyla marketleştiği iddialarına ilişkin olarak da Türkiye’de eczanenin ilaç merkezi anlamına geldiğini ve eczanelerde ilaç danışmanlığı da yapıldığını söyledi.
Bunun yanı sıra eczanelerde dermokozmetik, bitkisel ürünler, Tarım Bakanlığının gıda ürünleri, çölyak hastalarında kullanılan ürünler gibi çeşitlerin de satıldığına işaret eden Çolak, bu ürünlerin de eczacılığın alanları olduğunu ifade etti. Çolak, ”Türkiye’de eczacılar sadece ilaç alanına fikslendiği için bu alanı göremediler. Şimdi böyle bir alanları görmelerini istiyoruz” dedi.
Eczanelerin bu konuya da eğilmesi, ilaçtaki danışmanlığını bu alanda da göstermesi gerektiğine işaret eden Çolak, ”Bu marketleşme olayı değildir, bu eczanelerdeki hizmetin kalitesinin ve çeşitliliğinin artırılması olgusudur. Bu noktada eczacıların alanı geniştir, bu alanı eczacıların iyi kullanması gerekir, ilaçta gösterdikleri danışmanlıklarını bu alanda da göstermeliler” şeklinde konuştu.
Piyasada gıda takviyesi adı altında satılan ürünler
Piyasada, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’ndan alınan ruhsatla gıda takviyesi adı altında bir takım ürünlerin satıldığını belirten Çolak, bunların ilaç gibi reklamının yapılıp, hastalık etkenini tedavi ettiğinin ileri sürüldüğünü söyledi. Çolak, şunları kaydetti:
”Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığından ruhsat alıyorlar, televizyona çıkıyorlar, ürünü bir ilaç gibi anlatıyorlar. Bu ürünler şuna iyi gelir, buna iyi gelir, vücuda direnç verir gibi iddialarda bulunuyorlar. Satışa sundukları ürünleri her derde deva gibi gösteriyorlar. Böyle bir şey olabilir mi? Bunları tanıtanları sağlık elemanı olarak görmüyoruz. Bu halk sağlığı noktasında da çok sıkıntılı bir konu. Bu konuda RTÜK’ün reklam kurulunun cezalandırmaları da var ama yeterli değil. Yeterli de olmadığı için bunlar boy gösteriyorlar. ”
Bu şekilde piyasaya sürülen ürünlerin toplatılması ve reklamının yapılmaması gerektiğini vurgulayan Çolak, ”Yani piyasada 10 bin çeşit ilaç var her biri bir şeye iyi gelirken bunlar nasılsa herşeye iyi geliyor. Bunlar ilaç değildir diye ruhsat alıyorlar ama ilaç gibi de tanıtım yapıyorlar. Bu ürünlere yönelik gerekli tedbirler alınmalı, ne yapılması gerekiyorsa yapılmalı” ifadesini kullandı.