KOÇ Üniversitesi öğretim üyelerinin yaptığı araştırma sosyo ekonomik açıdan güçlü ailelerin çocuklarının düşük gelirli ailelerin çocuklarına daha doğumlarından itibaren hem fiziksel hem de zihinsel olarak fark attığını gösteriyordu. Eğitim Reformu Girişimi’nin raporu ise eğitimde sosyo ekonomik eşitsizliklerin faturasını ödeyenlerin özellikle kız çocukları olduğunu kanıtlıyor.
Rapora göre eğitim şansını yakalayanlar kentli, eğitimli ve ekonomik güce sahip ailelerin çocukları. Özel okullar dışında tutulduğu takdirde iyi bir üniversiteyi kazandıracak Fen ve Anadolu Liseleri’ne bu ailelerin çocukları gidiyor. Doğumdan itibaren sahip oldukları farklılıklar onları eğitimde de ayrıcalıklı konuma getiriyor. Düşük gelirli ve daha az eğitimli ailelere gelince; onlar çocuklardan birinin eğitime devam etmesine karar verdiklerinde seçimlerini erkek çocuklarından yana kullanıyor.
Özellikle kırsal kesimde kız çocuklarının erkekler karşısında şansları bulunmuyor. Güneydoğu Anadolu’nun kırsal kesiminde yaşayan bir kız çocuğunun ilköğretime erişme olasılığı yüzde 48 ile yüzde 52 arasında. Sosyoekonomik durum ve cinsiyet ortaöğretime katılımı da belirliyor. Kırsal kesimde yaşayan, ailesinin geliri sınırlı, 3 kardeşi olan, annesi ve babası ilkokul mezunu bir kız çocuğunun liseye gitme olasılığı yüzde 1 ya da 2. Bu oran erkek çocuklarda yüzde 14 ve yüzde 17 arasında. Oysa kentte yaşayan, annesi ve babası üniversite mezunu bir erkek çocuğunun liseye gitme olasılığı yüzde 68-70.
Yasalara göre eğitim ve erişim hakkı herkes için güvence altında. Ancak bir çocuğun eğitimde başarısı, cinsiyeti, anne babanın eğitimi, istihdamı, nerede yaşadığı, kaç kardeşe sahip olduğu ve ailesinin ekonomik gücüne bağlı ise eşitlikten kim söz edebilir? (Habertürk)