Matematik Fobisi Nasıl Aşılır?

Eğitim Güncel
Sayılar, kesirler, denklemler, açılar, havuz problemleri, logaritma… 4 bin yıllık geçmişi olan bilim dalı matematik, kimi için eğlenceli bir oyunken, pek çok öğrencinin ise en büyük fobisi. Bu k...
EMOJİLE

Sayılar, kesirler, denklemler, açılar, havuz problemleri, logaritma… 4 bin yıllık geçmişi olan bilim dalı matematik, kimi için eğlenceli bir oyunken, pek çok öğrencinin ise en büyük fobisi. Bu korkunun oluşmasında test odaklı sınav sisteminin etkili olduğunu söyleyen uzmanlar aileleri uyarıyor: "Testler, çocuğun kısa zamanda daha çok soru çözme becerisini, yani hızını artırıyor. Matematikte başarılı olmak bu demek değil. Öğrenci bir problem üzerinde 3 gün düşünüyor, kafa yoruyor ve bazen çözemiyorsa başarılıdır" diyorlar. Matematik fobisini, başa çıkmanın yollarını, aileye ve öğretmene düşen görevleri konunun uzmanlarına sorduk.
 

Bana göre başarılı öğrenci problemi 3 günde çözen öğrencidir

Prof. Dr. Ali Nesin (İstanbul Bilgi Üniversitesi Matematik Bölüm Başkanı- Program Koordinatörü): Matematik, zor olduğu için sevilmiyor. Ancak tek neden bu değil. Öğrencinin başarısı, not ve sınav sistemiyle ölçülüyor. Öğretmen de yeterince iyi öğretemiyor. Bu konudaki ders kitaplarını da yetersiz buluyorum. Bana göre başarı, öğrencinin problemi 10 dakika içinde çözmesi değil, o problemle 3 gün boyunca uğraşması, inat etmesi ve üzerinde düşünmesidir. Başarının notla ölçülmesinin bir şekilde değişmesi gerekiyor.

Matematik, 4 bin yıllık geçmişi olan bir daldır. Başarılı olmak için de emek vermek ve çalışmak gerekir. Anne-babalar, "Çocuğumuz matematiği nasıl sever?" değil, "Nasıl daha fazla yoğunlaşır?" diye düşünmelidir. Bunun için çocuk edebiyat kitapları okumalı. Bu, yoğunlaşma becerisini artırır.

Evde dikkat dağıtacak, televizyon ve bilgisayar gibi cihazlar da kapatılmalı. Matematiği bir ders olarak görmek çok yanlış. Matematik; kimya, tarih ve felsefe gibi bir konudur. Öğrencilerin bu konuda başarısız olmasının bir nedeni, matematiği sadece bir ders olarak görmeleri. Bu bakış açışının değişmesi gerekiyor. Çocuklar, sudoku çözer, çapraz bulmaca yapar ve satranç oynarlar. Ama başarısızlıktan ve kaybetmekten korkmazlar. Ama matematikten korkarlar. Çünkü buradaki başarısızlığın hayati bir sonucu vardır. Diğerlerinde yoktur. Oysa, oyun oynamak ve düşünmek arasında pek bir fark yok.

Program sonunda mutlu ayrılıyorlar

Nesin Matematik Köyü’nde lise ve üniversite öğrencilerine, öğretmenlere, araştırmacılara farklı programlar uyguluyoruz. Kimi program 4 gün sürüyor, kimi de 3 ay. Ama önce başvuruda bulunup, kabul edilmek gerekiyor. Kişi önce zeka ya da yetenek testinden geçiriliyor. Burada sınav, not, TV, müzik yayını, aşağılama ve korkutma yok. Günde 8 saat matematik dersi var. Bazı öğrenciler matematiği sevmedikleri halde, son bir şans vermek için köye geliyor. Ama program sonunda mutlu ve öğrenmiş olarak ayrılıyorlar.

Bir problem için 2 yıl düşündüğüm oldu

Prof. Dr.Tosun Terzioğlu (Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi): Matematiğin tarihi, insanlığın geçmişi kadar eskiye dayanıyor. Bu sene ilk dersimde, 2.200 yıl önceki bir matematik ispatını anlattım. Hala geçerliliği olan bir ispat bu. Başka konularda bunu söylemek zor, hatta imkansız. Çünkü 2 bin yıl önceki fiziğin günümüzde bir geçerliliği yok. Uygarlığımızın temelinde, günümüzde kullanılan ileri teknolojilerde matematik var. Olmasaydı astronami, kimya, fizik olmazdı. Tarihi bu kadar eskilere dayanan bir konuda hálá yerine oturmayan taşlar var. Örneğin, matematik dersi okullarda "nasıl ve ne kadar öğretilmeli" dünyada bile hala çözülmüş değil.

Zevkli kısmı öğretilmiyor

Müfredat, kısa zamanda, teknik bilgiyi vermek üzerine hazırlanmış. Öğrencilere problem üzerinde akıl yürütme sanatı öğretilmiyor. Zevkli olan kısmı gösterilmiyor. Dünya genelindeki diğer ülkelerde de durum aynı. Öğrenciye analitik düşünce tarzını benimsetmek lazım. Matematik, kafa yorulması gereken bir konu. Kimi çocuk bir problemi 5 dk içinde çözerken, kimi de aynı soru üzerine 3 gün düşünür. Bu, onun başarısız olduğunu göstermez. Araştırma yaparken, bir problem üzerinde saatlerce yoğunlaştığım, hatta çözmek için 1-2 yılımı verdiğim oldu.

Ancak Türkiye’deki sınav sistemi çocuklara bu imkanı vermiyor. Gelecekleri test kağıtlarına bağlı olan öğrenciler, en kısa sürede, en fazla soruyu çözmek için yarışıyor. Bu öğretmek değil, bilgiyi yüklemektir. Zaten testlerde sorulan sorular da matematik soruları değil. Hiçbir öğrenciye "Neden üniversite okumak istiyorsun? Bir paragraflık yazıyla anlatır mısın?" diye soramıyoruz. Ama, Çaldıran Meydan Muhaberesi’nde, Yavuz Sultan Selim ile Şah İsmail’in ağzındaki toplam diş sayısını sorabiliyoruz. Bu da, Türkiye’deki sınav sisteminin matematik endeksli olduğunu gösteriyor.

10 TL’si olan ünlü bir matematikçiyi tanıyor

Yetenek ve ilgi çok önemli. Ancak öğretmenin de etkili olduğuna inanıyorum. İyi öğreten ve öğretemeyen diye ayırmak gerekiyor. Matematik Derneği olarak çıkardığımız, "Matematik Dünyası" isimli bir dergi var. 11 yıldır yayımlanan dergi, 11 bin adet satıyor. Amerika’da da benzer bir dergi 15 bin satıyor. Artık herkesin kolayca ulaşabileceği ve araştırma yapacağı kaynaklar var. 10 TL’nin üzerinde bulunan ünlü matematikçi Prof. Dr. Cahit Arf’ın fotoğrafını ben çektim. En azından, 10 TL’si olan herkes bir matematikçiyi tanıyor.