DİYANET İŞLERİ BAŞKANI ALİ ERBAŞ VERDİĞİ HUTBE İLE AYAĞINA BASTIĞI, RAHATSIZ ETTİĞİ GÜÇLER
“Size zor geldiği halde savaş üzerinize farz kılındı. Hakkınızda hayırlı olduğu halde bir şeyden hoşlanmamış olabilirsiniz. Sizin için kötü olduğu halde bir şeyden hoşlanmış da olabilirsiniz. Yalnız Allah bilir, siz ise bilemezsiniz.” (2 Bakara 216)
24 Nisan 2020 Cuma günü Ankara Hacı Bayram Camii’nde, temsili Cuma namazını kıldıran Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, “Ramazan: Sabır ve İrade Eğitimi” konulu Cuma hutbesinde, tüm insanlığa özlü, anlamlı, mesaj dolu çağrısı üzerine karanlık odakların açtığı linç kampanyası ile ilgili yaptığımız basın açıklamasında olayı altı boyutta ele alıp değerlendireceğimizi ifade etmiştik.
Birinci Boyut, “Diyanet İşleri Başkanının Konuşmasında Dil, Muhteva ve Ayağına Bastığı Güç/Güçler” olarak ifade edilmişti.
Diyanet işleri Başkanının konuşmasını dil, muhteva ve muhataplar açısından değerlendirmek istiyoruz ki şer odaklarının ana saldırı merkez üssü ile Truva atları ortaya çıksın.
Başkanın kullandığı dil, “Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel bir biçimde mücadele et.” (16 Nahl 125) ve “Kullarıma, sözün en güzel olanını söylemelerini, söyle. Çünkü şeytan aralarını açıp bozmaktadır.” (17 İsra 53) ayetleri kapsamına uygundur.
Başkanın, “Kardeşlerim!” “Kıymetli Müslümanlar!” “Aziz Kardeşlerim!” “Aziz Müslümanlar!” “Muhterem Müminler!” “Tüm insanlara sesleniyorum” ifadelerini kullanmasındaki nezaket göz önüne alınmalıdır.
Üzerinde yaygara kopartılan nokta, “Tüm insanlara sesleniyorum başlığı” altında “Ey insanlar! İslâm zinayı en büyük haramlardan kabul ediyor. Lûtîliği (Lût (as.)’un kavminin iğrençliği), eşcinselliği lanetliyor.” ayetinde yer alan zinanın haram oluşu ve eşcinselliği “lanetliyor” ifadeleridir.
Açıklamamızda, ayetin geçtiği paragrafın analizini ve eşcinsellik vakası nedir? sorusunun cevabını, “Kendi Kültür ve Medeniyet Kodlarımıza” göre yapacağız. Ancak lanet ve lanetleme kelimesini kullanan Başkan, muhtevayı göz önüne alarak bir durum tespiti yapıyor ve Diyanet İşleri Başkanı olarak tüm insanları uyarıyor.
Lânet kelimesi, dünyada Allah’ın rahmet ve yardımını kesmesi, ahirette ise cezalandırması” olarak tanımlanmaktadır.
Lanet ve lanetleme kelimesini kullanan Başkan, muhtevayı göz önüne alarak bir durum tespiti yapıyor ve tüm insanları Kur’an ve Sünnetin eşcinsellik hakkında hükmünü belirterek uyarıyor. Eşcinselliği hastalık olarak kabul edip tedavi olmak isteyenleri değil, eşcinselliği bir yaşam tarzı olarak kabul edip toplumu ve gelecek nesilleri ifsad etmek isteyen bir zihniyetin bu dünyada Allah’ın rahmetinden yararlanamayacağını, öte dünyada da cezalandırılacağını ifade ederek bir uyarı yapmıştır.
Bu ifadelerden bu kadar yaygara koparılması gerekmezdi; bu ifadeler gürültünün ana nedeni değildir. O nedenle, “Konuşma kimleri muhatap almıştır? sorusunu sormamız lâzımdır.
Konuşmada muhatap alınan insan unsurları Müminler, Müslümanlar ve tüm insanlardır. Konuşmanın ana muhtevası, her üç insan unsuruna göre farklılık göstermektedir. Burada sadece “Tüm insanlar” başlığı altında yapılan konuşmanın muhtevası üzerinde duracağız. Çünkü Diyanet İşleri Başkanı üzerinden İslâm’a açılan savaşın sebepleri bu kısımda bulunmaktadır.
Ali Erbaş’ın; “Tüm insanlara sesleniyorum!” başlığı altındaki konuşmasında ana nokta, İslâmî literatürde “zarûrât-i hamse” diye nitelendirilen ve bizim “Fıtrat Merkezli İnsan Haklarının Özü” diye tanımladığımız beş temel ilkedir: İnsanın Canını, Aklını, Dinini, Malını ve Neslini Korumak” hususları…
Başkan bu kısımda aşağıdaki konulara ağırlık vermiş ve ciddi değerlendirmeler/eleştiriler yapmıştır:
• Pislikle Mücadele,
• Sigara/Sigara Virüsü ile Mücadele,
• Alkol/Alkol virüsü ile Mücadele,
• Madde Bağımlılığı ile Mücadele,
• Zina ile Mücadele,
• Eşcinsel Yaşam Tarzıyla Mücadele,
• Sömürgecilerle Mücadele,
• Teröre Silâh Sağlayanlarla/Silâh Fabrikatörleri ile Mücadele,
• Faizciler, Tefecilerle Mücadele,
• “Tanrıyı Kıyamete Zorlamak İçin Kaos Çıkaranlarla / Armagedoncularla/ Dünyayı Kaosa Sürüklemek İsteyenlerle Mücadele,
• “Tanrı Krallığını İnşa Adına” Dünyayı Kaosa Sürüklemek İsteyenlerle
Mücadele,
Başkan, “(Taharete önem verme) su ile istincanın, temizlenme anlayışı ve uygulamasının bulunmadığı ihtiyaç giderme yerlerinde taharet, temizlik mümkün mü? Bu ve benzeri virüslerin sebebinin pislik ve kirlilik olduğu bilimsel olarak ispatlanmıştır.” demekle tüm Laik-Seküler dünyayı eleştirilmiş olduğundan dolayı, Laik ve Seküler Batı yönetimlerinin ayağına basmıştır.
Başkan, “İslâm’a göre haram olan sigara ile topyekûn mücadele edelim.” “…Sadece ülkemizde bir günde 300’ü aşkın, dünyada bir günde 20.000’i aşkın kişiyi öldüren sigara virüsüyle topyekûn ne zaman mücadele edeceğiz? 1.5 milyara yakın sigara içicisi insanı, bu virüsten kurtaralım.” çağrısıyla sigara baronlarının ayağına basmıştır.
Başkan, “İslâm sarhoşluk verici ve uyuşturucu maddelerin içilmesini haram kılıyor. Geliniz sarhoşluk verici ve uyuşturucu maddelerle topyekûn mücadele edelim.” çağrısıyla alkol ve uyuşturucu baronlarının ayağına basmıştır.
Başkan; “İslâm zinayı en büyük haramlardan kabul ediyor. Lûtîliği (Lût (as.)’ün kavminin iğrençliği), eşcinselliği lanetliyor. Nedir bunun hikmeti? Hastalıkları beraberinde getirmesi ve nesli çürütmesidir, bunun hikmeti.
Yılda yüzbinlerce insan gayrimeşru ve nikâhsız hayatın İslâmî literatürdeki ismi zina olan bu büyük haramın sebep olduğu hiv virüsüne maruz kalıyor.
Geliniz bu tür kötülüklerden insanları korumak için birlikte mücadele edelim.” çağrısıyla fuhuş, pornografi baronlarının, Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Projesi savunucularının, Dünya nüfusunu 500 milyonun altına düşürmek isteyen ihanet şebekesinin, Siyonizm’in, salgınları çıkarıp sonra da aşısını servis eden aşı baronlarının, çetelerinin ayağına basmıştır.
Başkan; “Sömürgecilik, faiz, içki, kumar, haksız kazanç, kul hakkına riayet etmeme, ırkçılık, terör örgütlerini silah fabrikalarıyla desteklemeyi” her türlü kötülüğün kaynağı göstererek, sömürgeci, faizci, tefeci baronların, silah baronlarının ayağına basmıştır.
Başkan; “Kıyametin kopması ve Tanrı krallığının gerçekleşmesi için dünyayı kaosa sürükleyen küresel sapkın inanç merkezlerinin faaliyetleri” vb. onlarca kötülük dünyanın dengesini bozuyor ve insanlığı akla hayale gelmedik musibetlerle karşı karşıya getiriyor.” tespiti ile ve “Onlar ellerindeki Tevrat’ta ve İncil’de yazılı buldukları o elçiye, o ümmi peygambere uyarlar. Peygamber onlara iyiliği emreder ve onları kötülükten meneder. Yine onlara temiz şeyleri helal, pis şeyleri haram kılar.” (7 Araf 157) ve “Allah indinde Din İslâm’dır.”(3 Al-ı İmran 19) ayetlerini zikretmekle, Şer Hareketin beyni olan, kendilerini “arı ırk”, “üstün ırk”, “seçilmişler” gören ve “tek dünya dini inşa etmek” isteyen Siyonistlerin, Neocon / Evangelistlerin bir Dolar üzerindeki pramitte yer alan Üst Düzey Masonların, Bilderberg’cilerin, 300’ler komitesinin, İllumınatıcıların, Round Table’cilerin, Trilateral’cilerin, Patrikhane’nin, Vatikan’ın ve “Dijital dünya düzeni” savunucularının ve onların yerli işbirlikçilerinin ayağına basmıştır.
Başkan, bütün bunların tartışmaya açılmasına imkân verdiğin için Allah senden razı olsun.
Barolar üzerinden başlatılan bu savaş, bütün bunların tartışılmasına imkân verdiği için sonuç, inşallah şer değil hayır olacaktır.
Onlar bir tuzak kurdular; Allah’ta onlara bir tuzak kurdu. Kimin tuzağının daha kuvvetli, etkin olduğunu hep beraber göreceğiz:
“[De ki: «Düzen kurmada (karşılık vermede) Allah daha hızlıdır.
Şüphesiz, bizim elçilerimiz, sizin ‘geliştirmekte olduğunuz düzenleri’ yazmaktadırlar.»” (10 Yunus 21)
“Gerçek şu ki, onlar hileli-düzenler kurdular. Oysa onların düzenleri, dağları yerlerinden oynatacak da olsa, Allah katında onlara hazırlanmış bir düzen vardır.” (14 İbrahim 46)
UMRAN KÜLTÜR VE MEDENİYET HAREKETİ