Doktorlar ve beslenme uzmanları fast food tüketiminin zararlarını anlatmaya çalışıyor. Fast foodun en belirgin örnekleri ise okul kantinlerinde ortaya çıkıyor. Simitin demode olduğu bir dönemde öğrencilerin besin kaynağı hamburgerler, poğaça ve patates kızartmaları. Ve tabii ki bunların yanında en çok tüketilen de kola, ketçap ve mayonez.
Saat 08.45 ve ilk dersin bitiş müjdesini veren zil sesi. Öğrenciler soluğu vazgeçilmez adresleri olan kantinde alıyor. Kalabalık arasında öğrenciler birbirini ezercesine açlığını yatıştıracak bir şeyler alma çabası içerisinde. Menüde ise tost, poğaça ve kola var. Kantindeki bu görüntü öğle yemeği saatlerinde de değişmiyor. Ancak menü biraz daha farklı: Bol ketçap ve mayonezli ekmek arası patates kızartması, hamburger, tavuk döner, pilav üstü nohut ve ayran.
İlk durağımız bin 400 öğrenciye sahip İstanbul Avcılar‘da bir devlet okulu. Kantine girer girmez bizleri her yere sinmiş kızartma kokusu karşılıyor. Kantinciler öğrencilere yemek yetiştirme telaşındayken öğrenciler de bir an önce karınlarını doyurabilmek için adeta birbiriyle yarışıyor. Gözümüze 5 kiloluk ketçap ve mayonez kabı ve patates çuvalları çarpıyor. Günde 120 kilo patates tüketildiğini anlatan öğrencilerin kantinci abisi, en çok ekmek arası patates kızartmasının tercih edildiğini söylüyor. Öğrencilerin ellerindeki yiyecekler de kantincinin söylediklerini doğrular nitelikte. Öğrenciler fast food yiyeceklerle açlıklarını geçiştirmeye çalışıyor. Ancak onlar bu durumdan hiç de şikâyetçi değil; akşam yemeklerinde de fast food türü yiyeceklerin olmasını istiyor. ‘Bu yiyecekleri niçin bu kadar çok seviyorsunuz’ sorusuna hemen hemen hepsi "daha doyurucu ve lezzetli" cevabını veriyor.
Öğrencilerin çoğunda kahvaltı yapma alışkanlığı bulunmuyor, ‘canım istemiyor’ denilerek kahvaltı yapılmadan okula gidiliyor. Teneffüslerde poğaça ve kola ile karın doyurulmaya çalışılıyor. Lise 1’e giden B.A., kahvaltı ve öğle yemeklerini sürekli kantinde yediğini söylüyor. B.A., "Annem her sabah kahvaltı hazırlıyor, ancak canım bir şey yemek istemiyor. Daha sonra kantinden poğaça ve kola alıyorum. Öğlenleri de arkadaşlarla bazen okul da bazen de dışarıda yiyoruz. Hamburger, patates kızartması, tost türü yiyecekleri tercih ediyoruz. Bunların sağlığa zararlı olduğunu biliyorum ama düşünmek istemiyorum.” şeklinde konuşuyor. İkinci durağımız İstanbul Bakırköy’deki bir üniversite hazırlık kursu. Öğrencilerin ellerinde yine bol mayonez ve ketçaplı ekmek arası yiyecekler bulunuyor. Buradaki kantinciden öğrencilerin hiç sevmediği yiyeceğin peynirli sandviç ve süt olduğunu öğreniyoruz. Ayrıca kantinci, günde 200 ekmeğin tüketildiğini belirtiyor.
İstanbul, Şirinevler‘deki bir kolejde ise durum biraz farklı. Okul yetkilileri fast food yiyecek satışını yasaklamış. Öğle yemeğinde sulu yemek veriliyor. Kantinde tost dışında ekmek arası yiyecek bulunmuyor. Ama okul yönetimi öğrencilerin daha çok kraker ve çikolata türü yiyecekleri tercih etmesini engelleyememiş. Devlet okullarındaki kantinler okul aile birliği, özel okullar ise okul müdürlükleri tarafından ihale yoluyla bir yıllığına işletmeye veriliyor. Kantinler, Sağlık Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı ve okul aile birlikleri tarafından denetleniyor. Denetimde sadece hijyene, evrakların olup olmadığına dikkat ediliyor.
Çocuklar, ekmek arası yiyecekleri tercih ediyor
İstanbul Kantinciler Esnaf Odası Başkanı Vahap Osmanoğlu öğrencilerin daha çok fast food türü yiyecekleri tercih ettiklerini söyledi. Kantinlerde meyve ve sıcak yemek satışı başlattıklarını belirten Osmanoğlu, "Öğrenciler ilgi göstermedi. Hatta meyveler çürümeye başladı. Çocuklar daha çok ekmek arası yiyeceklerle karınlarını doyuruyor, ketçap ve mayonezi çok seviyorlar.” şeklinde konuştu. Osmanoğlu ayrıca öğrencilerin büyük bir çoğunluğunun kahvaltı yapmadan okula geldiğini, poğaça ve kola ile kahvaltıyı geçiştirdiklerini dile getirdi.
Alan olmadığı için kantinlerde meyveler çürüdü
Okullarda fast food yiyecekler sınırsız tüketilirken daha sağlıklı olan meyve ve süt hiç tercih edilmiyor. 2007 yılında Milli Eğitim Bakanlığı okul kantinlerinde meyve satılmasına ilişkin talimat vermiş, meyve tüketilmesini teşvik etmeye çalışmıştı. Buna rağmen kantinlerin hiçbirinde meyve bulunmuyor. Öğrencilerin meyveyi sevmediğini anlatan kantinciler, meyvelerin ellerinde kaldığını söylüyor. Öğretmenler ise kantindeki meyveleri, çürümesin diyerek kendilerinin satın aldığını dile getiriyor.