Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu, 7 Haziran ile 1 Kasım arasında yaşanılan sürecin iyi incelenmesi durumunda her şeyin farklılık göstereceğini savundu.
Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı’na çıkarken Başbakanlık ve AKP Genel Başkanlığı’na taşıdığı Ahmet Davutoğlu, yeni parti kurma girişimi sürecinde AKP çevrelerinden kendisine yöneltilen suçlamalara ağır bir yanıt verdi. Davet edilmediği AKP’nin 18. kuruluş yıl dönümü etkinlikleri sırasında konuşan Davutoğlu, “Terörle mücadele defterleri açılırsa birçok insan, insan yüzüne çıkamaz” dedi.
Davutoğlu, AKP’nin tek başına iktidarı ilk kez kaybettiği, HDP’nin parti olarak barajı aştığı 7 Haziran 2015 seçimleri ile terör saldırılarının da yaşandığı bir zeminde bu seçimin yenilendiği 1 Kasım 2015 arasında geçen dört aylık sürece de önemli bir göndermede bulundu. Yenilenen genel seçimde AKP’nin tek başına tekrar iktidara gelmesinin üzerinden 6 ay geçmeden Erdoğan’ın isteği üzerine Başbakanlık ve parti genel başkanlığından istifa eden Davutoğlu, “Gelin hafızanızı bir yoklayın. İleride Türkiye Cumhuriyeti tarihi yazıldığı zaman, eminim en kritik dönemlerden, birkaç aydan biri 7 Haziran ile 1 Kasım arasındaki dönem olarak yazılacaktır” diye konuştu.
“Bir hareket kendi tarihini silmeye başlamışsa kendi kendine tasfiye ediyordur”
Yenilenen iki genel seçim arasındaki süreçte yaşanan 6-8 Ekim olaylarını da gündeme getiren Davutoğlu, “O olaylar esnasında çözüm süreci adı altında Türkiye’nin kamu düzeninin nasıl yerle bir edildiğini görme imkanı bulduk” dedi.
AKP’nin 18. yaşı nedeniyle hazırlanan görsel ve videolarda kendi dönemine yer verilmemesini, “Bir hareket kendi tarihini silmeye başlamışsa kendi kendine tasfiye ediyordur” sözleriyle yorumlayan Davutoğlu, 22 Nisan’da yayımladığı manifesto ile kurucusu da olduğu eski partisine “bir dakika dur” dediklerini belirterek şöyle devam etti:
“O metni yayınladığımızda adını ‘itiraz süreci’ diye koyalım demiştik. Kim ne derse desin bu gidişe itirazımız var.”
“Bize dahi hain denirse bu partinin dışında olanlar kendilerini nasıl huzurlu hissedebilirler”
Yaptıkları açıklama üzerine yapılan “hain”, ihanet” yorumlarını da eleştiren Davutoğlu, Sakarya’daki konuşmasında şunları söyledi:
“Geride bıraktığımız makamları bilenler makam beklemeyeceğimizi bilirler. İtirazımıza itirazla karşılık verebilirlerdi. Ne dediler biliyor musunuz? Hain dediler. İhanetle tanımladılar söylediklerimizi. Milletin teveccühüyle göreve gelmiş, Başbakan olmuş birine kimse hain diyemez. Bütün selefim başbakanları rahmetle anıyorum. Hiçbiri hain değildi. Bu ülkede hain Başbakan olmadı. Bundan sonra da olmayacak. Bize dahi hain denirse bu partinin dışında olanlar kendilerini nasıl huzurlu hissedebilirler. Biz ne zaman ihanet ettik? Söyleyin. Bu milletin davasına, vicdanına aykırı tek bir adımımız olduysa söyleyin. Meydan okuyoruz.”
“Hz. Ömer’i anıyoruz diyenler önce Hz. Ömer’i hatırlamalı”
367 süreci, parti kapatma, “one minute”, 17-25 Aralık sürecinde aldıkları tavırları hatırlatan Davutoğlu, şöyle devam etti:
“Devlet yöneticilerinden hesap soranlar hain ilan ediyorsa biz Ömer arıyoruz diyenlerin önce Hz. Ömer’i hatırlaması lazım. Biz hesap sorulabilir bir düzen istiyoruz. Biz yeni bir siyasi anlayışla kimsenin kimseyi ihanetle suçlamadığı yeni bir siyasi söylem peşindeyiz. Bu söylemi mutlaka inşa edeceğiz”.
“Ümmetten kastedilenler yalılarlarda oturanlarsa biz o topluluktan değiliz”
“Ümmeti bölüyorsunuz” sözlerini siyasi hayatta dini kavramların yozlaştırılmasına karşı olduğunu belirterek eleştiren Davutoğlu, “Ümmet evrensel bir inananlar topluluğuysa, Türkiye’de yaşayan 81 milyon kardeşimizin hepsi o ümmetin parçasıdır. Kimse o ümmetin dışında değildir. Kimse ümmeti tekeline alamaz. Kimse bu ümmet benim partimin tekelindedir diyemez. Ümmetten kastedilen yalılarda oturup Türkiye’yi dizayn etmeye çalışanlarsa biz o topluluktan değiliz” diye konuştu.
“6-8 Ekim olayları esnasında çözüm süreci adı altında Türkiye’nin kamu düzeninin nasıl yerle bir edildiğini görme imkanı bulduk”
Davutoğlu, açıklamalarına şöyle devam etti:
“Terörle mücadele konusunda defterler açılırsa birçok insan insan yüzüne çıkamaz. Bizi bugün insan yüzüne çıkamazlar, açık söylüyorum. Neden mi? Gelin hafızanızı bir yoklayın. İleride bir gün Türkiye Cumhuriyeti tarihi yazıldığı zaman en kritik dönemlerden biri 7 Haziran-1 Kasım arasındaki dönem olacaktır. Başbakanlık görevini aldığım zaman -bunu izah etmek zorundayım, kampanya dolayısıyla bu soruları aldığım için- 6-8 Ekim olayları oldu. O olaylar esnasında çözüm süreci adı altında Türkiye’nin kamu düzeninin nasıl yerle bir edildiğini görme imkanı bulduk.”
“Sandıkta bir milletin oylarıyla bir sonuç ortaya çıkmışsa buna saygı duyacaksınız”
“Bir ülkede seçim yapılıyor, sadık ortaya konuyorsa, o sandıkta bir milletin oylarıyla bir sonuç ortaya çıkmışsa buna saygı duyacaksınız. Bizim milli irade anlayışımız bu. O saygı belediye başkanlarına duyulan saygı değildir. Oraya gidip oy kullanan yüz binlerce vatandaşa duyulan saygıdır. Bu tavır asla teröre desteği mazur göstermez. Kim teröre destek veriyorsa en şiddetli şekilde cezalandırılmalıdır. Seçimden önce ceza aldılarsa YSK onları elemeliydi. Bu ülkenin demokrasisine gölge düşürmemeliydiler. Yok 31 Mart’tan sonra suç işlemişlerse öncelikle onlar mahkemeye götürülmeliydi. Mahkeme onları mahkum ettikten sonra görevden alınmalıydılar. Şu an bile haklarında bir dava açılmış görünmüyor. Eğer suçlularsa derhal cezalandırılmalılar.”
“Yeni bir hali, yeni bir yola bağlayalım”
İstanbul seçimlerini yenileme kararının AKP’ye verilen en büyük zarar olduğunu söyleyen Davutoğlu sözlerini şöyle tamamladı:
“Eğer bugün konuşuyorsak buna ihtiyaç var. Biz bir ümit rüzgarı estirmeye yeni bir gelecek inşa etmeye geliyoruz. Bu milletin üzerine çökmüş karamsarlık bulutlarını dağıtmaya geliyoruz. Konya’da yeni bir hal dedik. Yeni bir hali yeni bir yola bağlayalım. Bu yol küskünlerin yolu değil hiç kimseye küsmeyenlerin yoludur. Allah yolumuzu açık etsin.”