Yalova, Türkiyenin kuzeybatısında, Marmara Bölgesinin güneydoğu kesiminde yer almaktadır. İlin kuzeyinde ve batısında Marmara Denizi, doğusunda Kocaeli, güneyinde Bursa (Orhangazi-Gemlik) ve Gemlik Körfezi yer almaktadır. Yalova, 39-40 Kuzey enlemi, 29-61 Doğu boylamları arasında yer almaktadır. Denizden yüksekliği 2 metredir. 847 km2’lik alanı ile Ülkemizin yüzölçümü en küçük ilini oluşturmaktadır. Yalova doğu kıyılarındaki düzlükler dışında, dağlık bir bir araziye sahiptir. Bölgenin güneyi; batıdan doğuya doğru İzmit – Sapanca arasında Kocaeli sıradağları ile birleşen Samanlı Dağlarıyla kaplanmış durumdadır.
-Türkiye’nin İlleri Hakkında Genel Bilgiler Tam Liste-
İklim
Marmara Bölgesi’nin doğusunda yer alan Yalova ilinin iklimi, Makro – klima tipi olarak; Akdeniz ve Karadeniz iklimleri arasında bir geçiş niteliği taşır. Yalova iklimi, kimi dönemlerde karasal iklim özelliklerini yansıtmaktadır. Yalova bölgesinde kuzeyden ve güneyden gelenler, sakin nitelikli olmak üzere başlıca üç tür hava akımı egemendir. İlde yazlar sıcak ve kurak, kışlar ılık ve bol yağışlıdır.
Bitki Örtüsü
Yalova ilinin kuzeyinden güneybatısına kadar olan sınırları Marmara Denizi ile çevrilmiştir. Kıyılar girintili çıkıntılı bir özellik göstermez. İlin bitki örtüsünü makiler ve ormanlar oluşturmaktadır. Samanlı dağlarının kuzey ve güneyinde vadi içlerinde bulunan makiler, bu kütlenin etekleri boyunca kesintili şeritler ve parçalar halinde bulunurlar. Yalova’nın güneyindeki dik yamaçlar tümüyle gür bir orman örtüsü ile kaplıdır. Ormanlar ilin yaklaşık % 5‘ini kaplar. Ormanlık alanlarda genellikle kayın, meşe, gürgen, kızılcık, kestane ve ıhlamur ağaçları görülür.
Flora
Bölgenin hâkim bitki örtüsünü genellikle merkezdeki ve güneydeki dik yamaçları ve vadileri kaplayan ve yaprak döken ağaçlardan meydana gelen ormanlar oluşturmaktadır. Aynı şekilde, yüksek alanlardaki ve sarp yamaçlardaki çamlıklarda bazı çıplak ve yeniden dikim yapılmış yerler görülmekte ve bunların ticari amaçlı kereste üretiminde kullanıldığı anlaşılmaktadır. Bu çamlıklar önemli oranda kozalaklı türleri içermektedir. Denize yakın bölgelerdeki yüksek ve dik yamaçlar çoğunlukla makilik ve kayalıklarla kaplıdır ve bitki örtüsü sık ve bodur çalılıklar ve yer yer çıplak kayalık zemin şeklindedir. Göreceli olarak dik eğimlere sahip yüksek alanlarda kalmalarına rağmen platolar ve vadi yamaçlarında halen tarım yapılmaktadır. 2014 yılında Doğa Koruma ve Milli Parklar Yalova Şube Müdürlüğü tarafından “Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Envanter ve İzleme Projesi” gerçekleştirilmiştir. Proje sonucunda 621 adet damarlı bitki tespit edilmiş olup bunun 25 adedi endemiktir.
Fauna
Ekonomik Yapı
Yalova İlinin ekonomisi temel olarak tarım sektöründe çiçekçilik ve seracılık, sanayi sektöründe tekstil, kimya ve kağıt gibi alanlar ile turizm sektörüne dayanmaktadır.
Ekonomik gelirlerin önemli bir kısmını tarım ve turizm sektöründen elde edilen gelirler oluşturmaktadır. Seracılık ve süs bitkileri üretimi; kapsadığı alan bakımından küçük paya sahip olmakla birlikte; tarımsal üretimde sağladığı ekonomik girdi bakımından yüksek bir paya sahiptir. Ülke kesme çiçek üretiminin yaklaşık % 20’lik bölümü Yalova tarafından gerçekleştirilmektedir. Yapılan üretim sadece yurt içi pazarlarda tüketilmemekte, aynı zamanda ihracat yapılmaktadır.
Yazlık turizminin önem taşıdığı Yalova’da özellikle Çiftlikköy ve Çınarcık kıyı şeridinde yazlık siteler bulunmaktadır. Ayrıca Termal ve Armutlu kaplıcaları turizm gelir kaynakları arasındadır.
İlde plastik, tekstil, elyaf, kimya, dondurulmuş gıda, kağıt ürünleri, ambalaj ve otomotiv yedek parçası konusunda üretim yapan sanayi kuruluşları faaliyetlerini sürdürmektedir. Sanayi Sicil Belgesi alan kuruluşların iş kollarına göre dağılımı şu şekildedir. Tekstil sektöründe 15, kimya sektöründe 3, enerji sektöründe 2, kağıt sektöründe 2, tarım sektöründe 4, inşaat sektöründe (hazır beton tesisi olarak) 4, gıda sektöründe 6, mermer, maden ve seramikte 6 adet büyük sanayi işletmesi mevcuttur.
Yalova Ticaret ve Sanayi Odası kayıtlarına göre, İlde bulunan büyük ölçekli sanayi kuruluşları ile konfeksiyon dikim atölyelerinin sayısı; 17’si gerçek, 117’si tüzel olmak üzere toplam 134’tür.
Yalova İlçeleri
Çınarcık : Çınarcık İlçesinin bulunduğu topraklarda, milattan üç-dört bin yıl önce kurulmuş yerleşim merkezleri vardır. Bölgeye M.Ö. 1200 yıllarında Frigyalılar’ın, M.Ö. 700 yıllarında Kimmiryalı’ların akınından sonra, Bithynler’in bölgeye kendi adlarını verdiklerini ve tamamen egemen oldukları bilinmektedir.. Bu dönemden sonra Helenistik Devir’de M.Ö. 3. yüzyıl başlarında bağımsız bir krallık kurdukları görülmektedir. M.Ö. 74 yılında Bithynia Romalıların egemenliği altına geçmştir. Roma İmparatoru Constantinus zamanından kalma tarihi kalıntılara, Çınarcık, Teşvikiye Beldesi ve köylerinde rastlamak mümkündür. 1325 yılında, Türk hakimiyetine geçen Çınarcık, Kurtuluş Savaşı yıllarında üç defa işgal edilmiş ve en son 19.7.1921 tarihinde düşman işgalinden tamamen kurtarılmıştır. İlçenin Ortaburun Köyü, Aşağı Kocadere ve Yukarı Kocadere halkının malları, Rumlar tarafından gaspedilmiş ve mal sahipleri acımasızca öldürülmüştür.
Kocadere Köyü’ndeki mezalim, “soykırım”, kurtuluş savaşı döneminde yaşanan katliamlardan en acımasızca yapılan katliamlardan birisi olmuştur. Masum insanlar Gemi’lere doldurularak denizin ortasında batırılmış bir kısmıda Cami’de bir araya toplatılarak diri diri yakılmıştır. Bu köyde 230’u toplu öldürme olmak kaydı ile öldürülenlerin sayısı 830’i aşmıştır. Bu olay her yıl 29 Nisan’da Kocadere Köyünde yaptırılmış olan anıtın önünde dualarla ve çeşitli etkinliklerle anılır. Çınarcık’ın, Rumlar dönemindeki adı Kio’dur. “Temiz havası olan şehir” anlamına gelen bu sözcükten sonra da, sahip olduğu ulu çınarlardan dolayı Çınarcık ismini almıştır. Ancak Fevzi Çakmak’ın burayı ziyaretinde, Belediye Parkı’ndaki (Çınaraltı Gazinosu) anıt çınarı gördüğünde, “Çok yazık etmişler buraya Çınarcık demekle, Kocaçınar demeliydiler” şeklinde konuştuğu söylenmektedir.
Marmara Bölgesinin en gözde tatil beldelerinden biri olan Çınarcık, kolay ulaşımı, temiz denizi, orman ve sayfiye alanları ile her dönemde olduğu gibi bugünde çekiciliğini korumaktadır. Ormanlarla kaplı Samanlı Dağlarının kuzey yamacından denize uzanan Çınarcık ilçesi, doğal bitki örtüsü ve dört mevsim turizme açık alanları ile bölgenin en fazla talep gören turizm merkezlerindendir. Koru Köy’den başlayıp, Esenköy’e kadar uzanan bir kıyı şeridi üzerinde yer alan ilçede, Paşa Limanı Burnu, Kocadere Burnu, Dikilitaş Burnu, Dermaz Burnu, Baba Burnu, Orman Uçuğu Koyu, Engere Koyu, Mersin Burnu, Kalem Burnu ve Çaldere Burnu yörenin doğal güzelliklerdendir. Çiçek bahçeleri, koyları temiz sahil şeridi ve her yaşa hitap eden eğlence merkezleri ile vazgeçilmez bir yerleşim yeridir. Çınarcık, denizi, güneşi ve hareketli yaz akşamları ile Türkiye’nin en gözde tatil beldesi, cıvıl cıvıl kıyı turizminin yanı sıra dağ sporlarına müsait orman alanları, sakin ve serin mesire yerleri ile tam bir dinlenme yeridir. İlçeye bağlı 3 Belde, 4 Köy bulunmaktadır.
Armutlu : Armutlu adının “Armoda” veya “Armodies” sözcüklerinden geldiği sanılmaktadır. Bu sözcükler “Donanma” veya “Donanmaya Gözcülük Eden Kimse” anlamına gelmektedir. Diğer bir rivayete göre ise, Bizans döneminden kalma kalıntılara rastlanan Armutlu’nun isminin; Bizans Kralı’nın kızı Armodias, kayıkla gezmek üzere saraydan ayrılarak bu kıyılara gelmiş ve buranın güzelliğine, kaplıcalarına hayran kalmış. Kızının burayı çok sevdiğini gören kral, yöreye Armodias ismini vermiş. Armodias’ın zaman içinde Armutlu olarak değişerek bugüne geldiği söylenir. Armutlu, Bizanslılar tarafından kurulmuş çok eski bir tarihe sahip bir yerleşim merkezidir. Evliya Çelebi seyahatnamesinde 1050 senesi Sefer ayının 6.günü Mudanya Kasabasına vardıklarında; oradan da bir gemiyle Bozburun İskelesine geldiklerinden bahseder ve Armutlu’yu şöyle anlatır; Nüfus sadece üç yüz hanedir. Üç yüz kadar bakımlı evleri vardır ki; baştanbaşa kiremitle örtülüdür. Bir camisi, birer hamamı, üç mescidi, bir hanı, on kadar da dükkanı vardır. Suyu ve havası çok güzeldir.
Ayrıca tarih kaynaklarından; Likyalıların kaplıcalar bölgesinde uzun yıllar kaldıkları belirtilmektedir. Şu an bile hala Özbekkuyu Mevkii olarak adlandırılan bölgenin isminin de Özbekler’den geldiği sanılmaktadır. 1320 yılında II. Orhan zamanında Armutlu, Osmanlılar tarafından feth edilmiştir. Fetihten sonra Mudanya ve Trilye’den getirilen Türkler Armutlu’ya yerleştirilmişlerdir. Yaklaşık 28 000 hektar yüz ölçüme sahip (kadastro görmüş yerler olarak) Armutlu; Gemlik Körfezinin Kuzeyinde ve Taz Dağları’nın batıya devamı olan etek kısımlarında kurulmuştur. İlçenin güney ve güneybatı kesimleri düzlük olduğu halde kuzey ve doğuya doğru arazi yükselmektedir. İlçe merkezinden geçerek güneyde Marmara Denizi’ne dökülen Armutlu Deresi’nin meydana getirdiği düzlük ilçe arazisinin en verimli sahalarını oluşturmaktadır.
Armutlu güneydoğudan Gemlik, doğudan Orhangazi, kuzeydoğudan Yalova İli ile, güney, batı ve kuzeyden de Marmara Denizi ile çevrilmiştir. Gemlik’e 37 km’lik, Yalova’ya ise 55 km’lik karayolu ile bağlı olan Armutlu’nun Mudanya ve İstanbul ile de deniz yoluyla bağlantısı mevcuttur. Genelde jeolojik yönden % 70 bir eğime sahip olan ilçe; tipik bir Marmara Bölgesi iklimini arz eder. Yazlar sıcak, kışlar yağışlı ve ılıktır. Makilik, fundalık, zeytinlikler ve çam ormanları yörenin bitki örtüsünü oluşturur. Armutlu; 6 Haziran 1995 tarihinde 550 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Gemlik’ bağlı Belde iken İlçe statüsü kazanarak, Yalova İli’ne bağlanmıştır. İlçeye bağlı beş köy bulunmaktadır. Bunların adları şunlardır; Fıstıklı Mecidiye Kapaklı Hayriye Selimiye Armutlu köylerinden Mecidiye, Hayriye, Fıstıklının bulunduğu havza “organik tarım” havzası olarak belirlenmiş olup, bu bölgede her türlü organik bitki, sebze ve hayvansal ürünlerin üretimi teşvik edilmektedir. Ayrıca bu bölgede eko turizmi canlandırmak amacıyla eko pansiyon adıyla pansiyonculuk, yeme içme ve yöresel ürünlerin satışı ile doğada kamp ve atlı yürüyüş aktiviteleri yapılmaktadır. Armutlu’da tarihi eserler ve kendine özgü mimari yapılar, geçmiş kültürleri yansıtmak istercesine yeşil bitki örtüsünün içinden gururla kendilerini gösterirler.
Ataların özel bir mirası olarak korunan Armutlu evleri, bunca yıla rağmen güzelliklerini korumaya devam etmektedirler. Beldenin merkezinde bulunan Köy Hamamı, Hacı Ali Paşa Camii, Tarihi Köprü, Eski Kitabeli Çeşme ve Eski Hamam en önemli tarihi eserlerindendir. 16 km.lik bir sahil şeridine sahip olan Armutlu kaplıcaları İlçe merkezine 5 km mesafede bulunmaktadır. Kaplıca suları 57 Cº ile 73 Cº’ye varan ısıya sahiptir.-Prf. Dr. Arif Müfit MANSEL (1936) Yalova ve Civarı İstanbul: İstanbul Müzeleri Neşriyatı. -Aydın AKAN (1982) Yalova: Zümrüt Yalova Kaplıcaları. -Ahmet AKYOL (2003) Yalova: Zaman Tünelinde Yalova. -T.C. Turizm Bakanlığı, Yatırımlar Genel Müdürlüğü (1997) İstanbul: Yalova İli Turizm Envanteri ve Turizmi Geliştirme Planı – Kaya Zengin (1987) Yalova
Termal : Eski ismi Pythia olan Yalova Kaplıcaları bir yer sarsıntısı neticesinde M.Ö.2000 yılında meydana gelmiştir. Eski Yunan, Roma, Bizans, Selçuk ve Osmanlılar devrini yaşayan Yalova Kaplıcaları, Kral Constantinus, Kral Justinianos, Sultan Orhan, Sultan Hamit ve Sultan Mecid tarafından muhtelif tarihlerde restore edilmiştir. İstanbul Tekfurunun kızı Eleni, Justinianos ile karısı Sophia, Constantinus’in annesi İmparatoriçe Helen, Theodora ve Sultan Mecid’in annesi burada tedavi görmüş ve şifa bulmuşlardır. Yalova Kaplıcalarının ismi Ramsey’e göre Pylai’dir. Haçlı seferlerini yazanlar ise Helenopolis olarak kaydetmektedirler. Bitinya Kıtasında yaşayan Küçük Asya Kavimleri, yerden fışkıran sıcak suların Garyonej isminde bir ejder olan mabudun himayesinde meydana geldiğini ve sudan çıkan dumanların, gelecekten haber verme gibi kehaneti bulunduğuna inanmışlardır.
Kaplıca suları romatizmalı ve metabolizmalı hastalıklarda, sindirim sistemi, karaciğer, safta kesesi, böbrek ve idrar yolları hastalıkları, ortopedik operasyonlar sonrası nekahat dönemleri, deri hastalıkları, psikolojik hastalıklar kadın hastalıkları gibi rahatsızlıklara iyi geldiği bilinmektedir. -Prf. Dr. Arif Müfit MANSEL (1936) Yalova ve Civarı İstanbul: İstanbul Müzeleri Neşriyatı. -Aydın AKAN (1982) Yalova: Zümrüt Yalova Kaplıcaları. -Ahmet AKYOL (2003) Yalova: Zaman Tünelinde Yalova. -T.C. Turizm Bakanlığı, Yatırımlar Genel Müdürlüğü (1997) İstanbul: Yalova İli Turizm Envanteri ve Turizmi Geliştirme Planı – Kaya Zengin (1987) Yalova -Dr. Saib GİRAY (1951) Ankara: Yalova Kaplıcaları Tarihçesi ve Şifalı Suları İle Tedavi Termal yağışlı ve ılımlı bir iklime sahiptir. Yıllık ortalama sıcaklık 14,30 C’dir. En sıcak aylar 40–41 derece arasında değişen Temmuz ve Ağustos aylarıdır. Eksi 10 ile en soğuk aylar ise Ocak ve Şubat aylarıdır. Karadeniz ile karasal iklim arasında (Makro-Klima) bir özelliğe sahiptir. En hızlı rüzgar yönü kuzeybatıdır. Karadeniz ve Akdeniz bitki örtüsü çeşitleri vardır.
Çiftlikköy : İstanbul-İzmit-Yalova karayolu üzerinde ve Yalova’ya 4 km mesafede bulunan Çiftlikköy, kolay ulaşımı ile Yalova’nın en işlek, hareketli ve çekici ilçelerinden biridir. Çiftlikköy’ün geçmişi oldukça eskiye dayanır. Yörenin ilk adı Pylai’dir. Yörede, Helenistik Çağdan Bizans dönemine kadar çok sayıda ve değişik zamanlara ait yazıt mevcuttur. Adına ilk olarak 4. yüzyılda rastlanmaktadır. Yerleşim alanı; 11.yüzyılda, bugünkü Hersek Köyü’nün yanında önemsiz bir yer iken, Justinianos devrinde Hersek-İznik yolu önem kazanınca, Pylai kenti de büyük gelişme göstermiştir. 1097 yılında 1.Haçlı Seferinde, Latin ordularının bir kısmı buradan geçmiştir. 1146’da Manvel Komnenos bir takım Hristiyan göçmenleri Pylai’ye yerleştirmiştir. 93 harbinden sonra Bulgaristan’ın Şumnu kasabasından gelenler tarafından iskan edilen bölgeye, 1923’den sonra Kafkasyadan gelenler yerleşmiştir.
Çiftlikköy, Eski Roma İmparatoru Büyük Constantinus’un annesi Helena’nın doğduğu ve adını verdiği Helenopolis Şehri’nin bulunduğu yerdir. İlçedeki Karakilise kalıntıları, Helenopolis kalıntılarıdır. Eski adı Kadı Çiftliği olan yerleşime; Çiftlikköy adı, 1932 yılında, Atatürk tarafından verilmiştir. Atatürk’ün gelip kahve içtiği ve bir müddet dinlendiği ev halen korunmaktadır. Çiftlikköy; 6 Haziran 1995 tarihinde 550 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile İlçe statüsü kazanmıştır. Çiflikköy İlçesine bağlı 1 belde, 1 bucak ve 9 köy bulunmaktadır. Bunlar sırasıyla şöyledir; Taşköprü Beldesi Kılıç Merkez Bucağı Gacık Köyü Sultaniye Köyü Burhaniye Köyü Çukurköy Köyü Denizçalı Köyü Dereköy Köyü İlyasköy Köyü Kabaklı Köyü Laledere Köyü İlçenin geçim kaynağı olarak sebzecilik, meyvecilik, çiçekçilik ve tarımın yanı sıra sınırlı da olsa hayvancılık yapılmaktadır. -Prf. Dr. Arif Müfit MANSEL (1936) Yalova ve Civarı İstanbul: İstanbul Müzeleri Neşriyatı. -Aydın AKAN (1982) Yalova: Zümrüt Yalova Kaplıcaları. -Ahmet AKYOL (2003) Yalova: Zaman Tünelinde Yalova. -T.C. Turizm Bakanlığı, Yatırımlar Genel Müdürlüğü (1997) İstanbul: Yalova İli Turizm Envanteri ve Turizmi Geliştirme Planı – Kaya Zengin (1987) Yalova
Merkez İlçe : Türkiye Cumhuriyeti coğrafi şartlar ve Kamu hizmetlerinin verimli yürütülebilmesi bakımından kademeli olarak illere, iller de ilçelere bölünür. İlçelerde yönetimin idari bölümlenmesi içerisinde yer almaktadır. Dolayısıyla merkezi yönetimce üstlenilen kamu hizmetleri de bu örgütlenme çerçevesinde yürütülmektedir. 1930’da İstanbul’un İlçeleri arasına katılan Yalova, 1995 yılında ise İstanbul İlinden ayrılarak müstakil İl yapılmıştır. 5 Haziran 1995 tarih ve 550 sayılı Kanun Hükmündeki Kararname’nin 6 Haziran 1995 tarih ve 22305 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanması ile Türkiye Cumhuriyeti’nin 77.vilayeti olarak “il statüsüne” kavuşmuştur. Bursa-Gemlik ilçesine bağlı Armutlu Beldesi ile Kocaeli-Karamürsel’e bağlı Altınova Beldesi ilçe yapılmak suretiyle Yalova sınırları içerisine alınmıştır.
Yalova’nın İl olması ve Altınova, Armutlu, Çınarcık, Çiftlikköy ve Termal beldelerinin ilçe yapılarak Yalova’ya bağlanması ile eski Yalova İlçesi, Yalova İli’nin yeni merkez ilçesi olmuştur. Merkez İlçede 2 Belediye ve 11 köy bulunmaktadır. Merkez ilçeye bağlı belediyeler ve köyler şunlardır; Belediyeler; Yalova Belediyesi Kadıköy (Belde) Belediyesi Köyler; Elmalık Köyü Esadiye Köyü Güneyköy Köyü Hacımehmet Köyü Kazimiye Köyü Kirazlı Köyü Kurtköy Köyü Samanlı Köyü Safran Köyü Soğucak Köyü Sugören Köyü -Prf. Dr. Arif Müfit MANSEL (1936) Yalova ve Civarı İstanbul: İstanbul Müzeleri Neşriyatı. -Aydın AKAN (1982) Yalova: Zümrüt Yalova Kaplıcaları. -Ahmet AKYOL (2003) Yalova: Zaman Tünelinde Yalova. -T.C. Turizm Bakanlığı, Yatırımlar Genel Müdürlüğü (1997) İstanbul: Yalova İli Turizm Envanteri ve Turizmi Geliştirme Planı – Kaya Zengin (1987) Yalova
Altınova : Altınova, Kocaeli’nin Karamürsel İlçesine bağlı bir Belde konumunda iken, 6 Haziran 1995 tarih ve 550 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile de İlçe statüsü kazanarak Yalova İli’ne bağlanmıştır. Altınova’nın İlçe sınırları içerisinde; Tavşanlı, Kaytazdere ve Subaşı olmak üzere 3 belde ve 13 köyü bulunmaktadır. D-100 karayolu ile Antik hac ve ticaret (İPEK) yolunun kesiştiği bölgede bulunan Altınova, 1929 yılında, Bulgaristan’ın Rusçuk kentinden göç eden 40 aile tarafından Altınzade Çiftliğinin satın alınması ile kurulmuştur. İlçede meyvecilik ve seracılık Altınova ekonomisine yön veren etkenlerdendir. Ülkemizde üretilen dış mekan ve süs bitkilerinin önemli bir oranı Altınova İlçe sınırları içerisinde üretilmektedir. Bölgede yetiştirilen elma, şeftali, armut, ayva, kiraz, vişne, kivi ve çilek gibi meyve türleri ile birlikte her türlü sebze üretimi yapılmaktadır. Yalova’ya 27 km uzaklıkta, sahil kenarında yer alan Altınova Hersekzade Ahmet Paşa Camii ve Külliyesi ile, İlçesi’nde farklı dönemlere ait hamam, su kemerleri, çeşme, kale kalıntıları gibi tarihi eserler bulunur. Bizans İmparatoru Constantinus tarafından kurulan ve annesi Helena’nın adını verdiği “Helenopolis”, Antik kenti (Batık Şehir) bugünkü Hersek civarında önemli bir yerleşme merkeziydi. Doğu Roma İmparatorluğu’nun merkezi Constantinopolis (İstanbul) olduktan sonra, Justinianos devrinde Helenopolis, İstanbul-İznik yolu üzerinde bulunduğu için çok önem kazanmıştır.
Bugün Yalakdere olarak adlandırılan vadideki yolu kontrol eden Çobankale (Koyun hisar), tarihte Bizans ile Osmanlı arasında meydana gelen Bafeus Savaşı’na (1302) tanıklık etmiştir. Osmanlılar bundan sonra aşiret olmaktan çıkarak, kendisine katılanlarla birlikte hızlı bir şekilde devlet düzenine geçmiştir. Ünlü Osmanlı tarihçisi Prof.Dr.Halil İnalcık Hocanın yapmış olduğu çalımalar neticesinde Osmanlı Devletini kuruluşu bu savaş neticesinde elde edilen başarıyla gerçekleşmiş olduğunu savunmaktadır. Altınova İlçesinin 3 beldesi; Kaytazdere Beldesi Subaşı Beldesi Tavşanlı Beldesi 13 köyü bulunmaktadır. Ahmediye Köyü Aktoprak Köyü Çavuşçiftliği Köyü Fevziye Köyü Havuzdere Köyü Karadere Köyü Örencik köyü Sermayecik Köyü Soğuksu Köyü Tevfikiye Köyü Tokmak Köyü Geyikdere Köyü. -Prf. Dr. Arif Müfit MANSEL (1936) Yalova ve Civarı İstanbul: İstanbul Müzeleri Neşriyatı. -Aydın AKAN (1982) Yalova: Zümrüt Yalova Kaplıcaları. -Ahmet AKYOL (2003) Yalova: Zaman Tünelinde Yalova. -T.C. Turizm Bakanlığı, Yatırımlar Genel Müdürlüğü (1997) İstanbul: Yalova İli Turizm Envanteri ve Turizmi Geliştirme Planı – Kaya Zengin (1987) Yalova
Yalova Ulaşımı
Denizyolu : Yalova, bir sahil kenti olması sebebiyle denizyolu ulaşımına açık olup, denizyolu ile genellikle İstanbul-(Yenikapı,Kartal,Pendik ve Eskihisar) Yalova arasında, şehir hatları yolcu vapurları , deniz otobüsleri ve feribot seferleri ile yük, yolcu ve araç taşımacılığı yapılmaktadır. Yalova’dan İstanbul’a Yenikapı, Kartal, Pendik ve Eskihisar’a düzenli deniz otobüsü seferi yapılmaktadır. Ayrıca, Yalova – Yenikapı Yalova – Pendik Topçular – Eskihisar arasında düzenli Vapur seferleri yapılmaktadır. Deniz Otobüsü tarifeleri için …>> http://www.ido.com.tr/
Havayolu : Bursa- Yenişehir Hava Limanı ve Kocaeli- Cengiz Topel Hava Limanı ile yurt içi uçak seferlerinden, İstanbul – Atatürk Hava Limanı ve Sabiha Gökçen Hava Limanları ile de hem yurt içi hemde yurt dışı uçak seferleriyle kolaylıkla ulaşım sağlanmaktadır. Hava yolu terminallerine deniz yolundan feribot, deniz otobüsü ile ulaşım sağlanmaktadır. Ayrıca kara yolundan özel servislerle de ulaşım sağlanmaktadır.
Karayolu : Yalova, karayolu ile İstanbul, Bursa ve Kocaeli İllerine bağlıdır. Yalova’da gerek ilçelere olan bağlantılar, gerekse komşu illere olan bütün bağlantılar asfalt yollarla sağlanmaktadır. Yalova’nın güneyinde yer alan Bursa İli ile olan karayolu bağlantısı, Samanlı dağlarının üzerinden geçmesi sebebiyle hem virajlı, hem de inişli-çıkışlıdır. Oldukça işlek olan bu yolun standartlarını arttırmaya ve genişletmeye yönelik çalışmalar devam etmektedir. Yalova-Bursa bağlantısı ile Yalova’dan, İç Anadolu Bölgesinin yanında, Ege ve Akdeniz bölgelerine de ulaşmak mümkündür. Yalova-Kocaeli karayolu bağlantısı ise, Yalova’nın aynı zamanda İstanbul’a ve İç Anadolu’ya açılan diğer önemli bağlantısıdır. Yalova İl sınırları içinde mevcut karayolu ağı toplamı 334 kilometredir. Bu ağın 90 km.si devlet yolları, 179 km.si köy yolları meydana getirmektedir. Yol ağının 288 kilometresi asfalt, 43 kilometresi stabilize ve 3 kilometresi ise tesviye nitelikli yoldur. Yalova’nın çevre İl ve İlçelere uzaklığı Yalova – Bursa 69 km Yalova – Gemlik 43 km Yalova – Orhangazi 21 km Yalova – Karamürsel 30 km Yalova – Gölcük 50 km Yalova – Kocaeli 63 km Yalova – İstanbul 174 km Yalova’nın ilçelerine uzaklığı Yalova – Altınova 27 km Yalova – Armutlu 51 km Yalova – Çınarcık 16 km Yalova – Çiftlikköy 4 km Yalova – Termal 12 km İlçelerin birbirine olan uzaklığı Altınova – Armutlu 78 km Altınova – Çınarcık 43 km Altınova – Çiftlikköy 23 km Altınova – Termal 39 km Armutlu – Çınarcık 35 km Armutlu – Çiftlikköy 55 km Armutlu – Termal 39 km Çınarcık – Çiftlikköy 20 km Çınarcık – Termal 4 km Çiftlikköy – Termal 16 km
Yalova Yeryüzü Şekilleri ve Bilgileri
Gökçe Barajı : [Baraj Gölü] , İçme suyu temini amacıyla 1980-1989 yılları arasında inşa edilmiştir. Göl alanı 1,28 kilometre karedir. Yalova İline 10 km mesafededir.
Delmece Yaylası : [Yayla] , Yalova İli Çınarcık İlçesine bağlı Teşvikiye Beldesinden çıkılan ve sahilden 17 km içeride, 960 m rakımda bulunmaktadır.
Büyük Dipsiz Göl : [Göl] , Çınarcık İlçesi, Teşvikiye Beldesine 10 km mesafededir.
Yalova tarihçesi
Yalova İli, Samanlı Dağları’nın kuzeye bakan eteklerinde kurulmuş, doğal güzellikleri, plajları ve ünlü kaplıcalarıyla önemli yerleşim yerlerinden biridir. Yalova yöresinde yerleşim çok eski tarihlere kadar gider. nceleri bataklık bir alan olan bugünkü il merkezinde yerleşim ise çok daha sonradır. İlin güneyinde Doğu-Batı istikametinde uzanan Samanlı Dağları’nın Antik Çağ’daki adı Arganthonios’idi. O devrin tipik Anadolu adı olan Arganthonios, bize yöredeki yerleşimin İ..2000’lere, yani Hattı-Hitit dönemine kadar gittiğini gösterir. Kent merkezi yakınında bulunan kaplıcalar, Antik Çağ’da Pythia Therma olarak adlandırılıyordu. İlk çağdan beri yararlanılan şifalı sıcak maden suyu kaynaklarından tesislerin kurulması ve geliştirilmesi, kentin büyüyüp tanınmasında rol oynadı.
Yalova yöresi, tarih içinde Bitinya, Roma, Doğu Roma (Bizans) toprakları içinde yer aldı. Yerleşmenin antik dönemdeki tam adı bilinmemekle birlikte, yöreye PYLOPYTHİA ve XENODOCHİON dendiği, çeşitli kaynaklarda yer almaktadır.
Günümüzdeki Hersek ve Çiftlikköy arası, Roma, Doğu Roma (Bizans) İmparatorlarının ve saray çevrelerinin yazlık sayfiye kenti olarak ün yapmıştı.
Adı geçen bölge, HALİZONES TOPRAKLARI ya da YALAKOVASI olarak tanınıyordu. Yöre, Haçlı seferleri sırasında önemli bir tahribata uğradı.
Selçuklular, 21 Ekim 1096’da bugünkü Hersek Köyü civarında bulunan KİBOTOS’ta, Haçlı öncülerini geri püskürttüler.
1301’te, Osmanlılar, Hersek-Yalakdere Vadisi-İznik yolu üzerinde bulunan Koyunhisar (Çobankale)’da, Bizanslıları yendiler ve akınlarını deniz kıyısına kadar sürdürdüler.
Osmanlı tarihinin ilk devirlerindeki dönüm noktası ise, 27 Temmuz 1302’de oldu. Osman Gazi komutasındaki Türkler, Yalakdere Vadisi’nin denize açılan ağzında ve Hersek civarında yapılan Bafeus Muharebesi’nde Bizanslıları büyük bir mağlubiyete uğrattılar.
Bazı tarihçiler, bu olayı Osmanlı Devleti’nin kesin kuruluş tarihi olarak kabul ederler.
Gerek 1301’deki Koyunhisar Muharebesi’nde, gerekse 27 Temmuz 1302’deki Bafeus Muharebesi’nde, Osmanlılar Bizanslıları yenmelerine rağmen, Çobankale (Koyunhisar) ve deniz kıyısındaki Yalakonya Kalesini ele geçirememişlerdi.
Yalova yöresi, 1337’de Yalakonya Kalesi ve Çobankale düştükten sonra, Emir Ali tarafından Osmanlı topraklarına katıldı.
XV ve XVI ncı yüzyıl tarihçileri, yöre için YALAKOVA ve YALAKABAD adlarını kullandılar.