İngilizce Eğitimi Bilmeceye Döndü

Eğitim Güncel
Okullarda, İngilizce ders kitapları velinin cebini yakmakla kalmıyor, birçok tartışmaya da kapı aralıyor. İngilizce öğretmenleri ve yayınevleri ‘Devletin verdiği kitaplar yetersiz’ diyor, ...
EMOJİLE

Okullarda, İngilizce ders kitapları velinin cebini yakmakla kalmıyor, birçok tartışmaya da kapı aralıyor. İngilizce öğretmenleri ve yayınevleri ‘Devletin verdiği kitaplar yetersiz’ diyor, velilerse yetersiz kitapların neden verildiğini soruyor. İşin içine MEB’de girince konu karmakarışık bir hal alıyor. İşte Zaman’dan Aslıhan Köşşeoğlu’nın haberi…

İngilizcenin yeterli seviyede öğrenilmesi kariyer planları için son derece önemli. Çünkü artık işverenlerin en önemli kıstaslarından biri yabancı dil. Bu gerçek, okullarda da göz ardı edilmiyor ve İngilizce eğitimi daha ilköğretim sıralarında başlıyor. Bu kadar önemsenmesinden midir bilinmez, yabancı dil, eğitim sistemimizin en çok tartışılan meselesi. Neden okul bittikten sonra İngilizce konuşamadığımız, ders saatleri, en önemlisi de İngilizce ders kitapları. İngilizce eğitiminde başarılı olamamamızın faturası çoğu kez kaynakların yetersizliğine kesiliyor. Milli Eğitim Bakanlığı‘nın hazırladığı kitapların yetersiz olduğunu iddia eden Anadolu liseleri ve kısmen devlet liseleri çareyi yabancı ya da yerli yayınevlerinin hazırladığı farklı kaynaklarla ders işlemekte buluyor. Kolejlerde de genel olarak yabancı yayınevlerinin hazırladığı kitaplar tercih ediliyor.

Bu durum devlet okullarında ilk olarak şu soruları akla getiriyor. Öğretmenlerin dersi başka kaynaktan işlemesi yasak iken neden öğrenciye bu kitaplar aldırılıyor? Ve devletin kitapları yetersiz ise neden bu kitaplar öğrenciye veriliyor? Olayın önemli bir boyutu da söz konusu kitapların ‘cep yakan’ cinsten olması. Sözlüğü, okuma, çalışma kitabı derken (özellikle Anadolu liseleri ve kolejlerde) İngilizce kitaplarına yılda bin TL’ye yakın para veriliyor. Velileri isyan ettiren bu durum beraberinde farklı sorunları getiriyor.Mesela ülkemizde korsan İngilizce kitap satışı önüne geçilemeyen bir problem. Özellikle İstanbul’da belli pasajlarda öğrenciler bu kitapların korsanlarını yarı fiyatına bulabiliyor.

Okulların yüzde 80’i ek kitap istiyor

Yaşanan kısır döngünün ilk muhatabı tabii ki İngilizce öğretmenleri, okullar, Milli Eğitim Bakanlığı ve yayınevleri. Özellikle Anadolu lisesi öğretmenleri kaynakların yetersiz olduğu noktasında hemfikir. Ancak ek kaynakların öğrenciye dayatılmasına karşı çıkanlar da var. Öğretmenlerle konuştukça farklı iddialarla karşılaşıyoruz. Babası uzun süre Anadolu lisesinde öğretmenlik yapmış, kendisi özel dershanede çalışan bir İngilizce öğretmeni, okulların bundan çıkarı olduğunu söylüyor ve şunları anlatıyor: "Anadolu liselerinde hangi yayınevinin kitaplarının alınacağını İngilizce bölüm başkanları belirliyor. Ve yayınevleri direkt bölüm başkanlarıyla muhatap oluyor. ‘3 yüz kitaptan sana şu kadar komisyon veririm.’ gibi diyaloglar geçiyor aralarında. Hatta bunu kabul etmediği için babamı İngilizce bölüm başkanlığından atmışlardı." Başka bir okul müdürü ise bu durumun düz liselerde de görüldüğünü söylüyor ve "Okulların yüzde 80’i bu işi yapıyor. İngilizce öğretmenleri iki haftada bir toplantı yapıp, devletin verdiği kitapla İngilizce öğrenmenin mümkün olmadığını, çocuklarının İngilizce öğrenmediğinde üniversitede hazırlık okuyarak 1 yıl kaybedeceğini anlatarak veliyi ikna ediyor. Gariban veli bu parayı bir şekilde bulup veriyor." diyor.

Yayınevleri ise konuya benzer açılardan yaklaşıyor. Hepsinden; "Milli Eğitim’in hazırladığı kitaplar kötü denemez ama tam anlamıyla, kaliteli bir İngilizce eğitimi için yeterli değil." gibi ortak bir görüş geliyor. Kimi kitapların hazırlanmasında Avrupa ile aramızdaki farka dikkat çekiyor, kimi ucuza satsak bile halk yine de farklı yollara başvuruyor diye yakınıyor. Okulların satışlardan kârı olduğu iddialarına ise "Bu tür asılsız iddialar Türkiye’nin en büyük gerçeği. Olmadığı halde bu söylentiler çıkıyor." diyorlar. Okul kitaplarını hazırlayan Millî Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı ise kitapların yetersiz olduğu iddialarına karşı. Çünkü kendilerinin de kitaplar hazırlanırken Türk hocaların yanı sıra yabancı uzmanlardan da yararlandıklarını, gelen eleştirileri dikkate alarak her yıl kitapları incelemeye aldıklarını söylüyorlar.

Tabii tüm bu söylenilenler ne öğretmenleri ve okul müdürlerini ne de yayınevlerini haklı çıkarıyor. Söylenebilecek tek şey, İngilizce kitaplarına bir çözüm getirilmediği sürece daha velinin cebinden çok para çıkacağı ve korsanın önüne geçilemeyeceği.
 

Milli Eğitim’e kitap hazırladık, 8 yıldır cevap bekliyoruz

Gülay Kıratlı (Longman Genel Yayın Müdürü): Devlet ve özel okulları için kitap listemiz ayrı. Özel okullara verdiğimiz kitapların programı zaten devlet okullarına uymuyor. Bizim yapabileceğimiz şey fiyatları indirmek, onu da yapıyoruz zaten. Devlet okulları için çok özel indirimli kitaplarımız var. Kitapların satışı öğretmenine bağlı. Hocalar yeterli görmediği zaman ya da başka okullarda farklı materyal gördükleri zaman talepte bulunuyor. Biz 2002’de neredeyse bedavaya satabileceğimiz bir kitap için başvuruda bulunduk. Yabancı bir yazara yazdırdığımız Türkçe öğretmen kitapları ve çalışma kitaplarından oluşuyordu. Ancak 8 senedir Milli Eğitim’in inceleme komisyonundan dönüş alamadık. Kitaplarımızla devlet kitaplarını karşılaştırdığınızda farkı görebilirsiniz. Milli Eğitim’in kitaplarını yazanlar çok iyi öğretmen olabilirler ama öğretmek başka kitaba dökmek başka. Eğitim aracı yazmak ise bambaşka bir şey. 
 

Milli Eğitim ders materyali hazırlamamalı

Abdullah Uysal (Selt, Zambak, Zirve, Pianalitik, Güvender, Coşku Yayınları İngilizce Yayın Editörü): Bu konuda Avrupa Birliği ülkelerinde durumun nasıl olduğuna bakmak gerekiyor. Dil yönüyle Avrupa Birliği standartları oluşturuldu ve yayınların bu standartlara göre hazırlandığını görüyoruz. Ayrıca kitapların hazırlanması Avrupa’da Milli Eğitim bakanlıklarının görevi değil. Benim düşüncem; ülkemizde de Milli Eğitim ders materyali hazırlamamalı, müfredatı hazırlamalı. Ders materyallerini hazırlamayı yayınevlerine bırakmalı. Çünkü yayınevleri yayınlarının her zaman arkasında durur. Yan materyal ve eğitim desteğinde her zaman bulunabilirler. Öğretmenleri materyallerin nasıl kullanılacağı konusunda eğitebilirler.

Amaç İngilizce öğretmekse uluslararası kurallar gerçekleştirilmeli

Emrah Özpirinçci (Oxford Yayınları Türkiye Temsilcisi): Milli Eğitim’in Anadolu liseleri için hazırladığı bir tane kitabı var bildiğim kadarıyla. Bana göre güzel bir çalışma. Normal liselere hazırlananlar ise yetersiz. Yabancı dil eğitiminde teknolojiyle bağlantılı olarak metotlar da değişiyor. Bunu devlet sektöründe yakından takip etmek mümkün değil. Amaç gerçekten İngilizce öğretmekse uluslararası kuralları gerçekleştirmemiz lazım. Milli Eğitim Bakanlığı bir kere yayıncılığı bırakmalı. Yönlendirici olmalı. Türk yayınevlerini desteklemesi lazım. Bu destek rekabeti getirir, rekabet de kaliteyi artırır. Bunun için yayınevlerinin önünün açılması lazım. Türkiye’de de çok iyi yayınevleri var. Yayınevleri bu alanda yayınlar yapması lazım. Öğretmenlerin sadece bakanlığın kitabıyla yabancı dil eğitimi vermeleri mümkün değil. Politik değil akademik yönden araştırılırsa bu çıkacaktır ortaya.

Baskı kalitesinden dolayı albenisi var

Zübeyir Yılmaz (Milli Eğitim Bakanlığı Talim Terbiye Kurulu Başkan Yardımcısı): Yabancı kitaplarla yerli kitaplar arasında baskı ve kağıt kalitesi dışında bir fark olduğunu düşünmüyorum. İçerik, yöntem yaklaşım olarak bizim kitaplarımızın artısı bile olduğunu düşünüyorum. Mesela bizim kitaplarımızda yabancıların yanı sıra kendi kültürümüzden de temalar var. Yabancı kitaplardan dil öğrenilirken değerlerimize ters düşen unsurların da öğrenilmesi söz konusu oluyor. Yani bu tür artıları da düşünüldüğü takdirde çok yönden onlarla yarışacak düzeydeyiz. Geçmişten bugüne yabancı kitaplara verilen paranın ne kadar yüksek olduğunu, bunun da birçok velinin alamadığını düşünmesi lazım öğretmenlerin. Velilerin birçoğu kitapları farklı yollardan temin etmeye çalışıyor maalesef.

Yeni bir Anadolu lisesi programı hazırladık

İbrahim Bükel (Talim Terbiye Kurulu Üyesi): Toplumda aşırı ‘Pahalı yabancı kitaplar üstündür.’ diye alışılmış bir şey var. ‘Kitaplar yetersiz’ diyenlere ben diyorum ki; ‘Kitabı inceleyin, raporunuzu gönderin, biz onu değerlendirmeye alalım.’ Öyle bir rapor gelirse inceleme dairemize veriyoruz. Onlar bu kitaplar elden geçerken dikkate alınıyor. Yazdığımız en güzeldir, deme lüksümüz yok, eleştiriye ve gelişmeye açığız. Zaten talim terbiyeden geçen bütün kitaplar her yıl güncelleniyor. Bir de şöyle bir durum var: 2002’de çıkan bir Anadolu liseleri programı vardı. Program değişikliğine girdiğimizde bunu birdenbire değiştirmedik. Bir müddet uygulama görülsün, dedik. Ama o programın bazı zafiyetleri var. Şimdi yeni bir Anadolu lisesi programı hazırladık. Diller İçin Avrupa Ortaklık Başvuru Metni dikkate alınarak hazırlandı. Birçok ülke gibi biz de kitaplarımızı kendimiz yazabiliriz. Bu güveni kazanmamız lazım. Her geçen gün de aşama kaydettiğimizi düşünüyoruz.