İstanbul Üniversitesi eski Rektör Yardımcısı Nur Serter‘in, kızların okula başı açık devam etmesini sağlamak için üniversite bünyesinde kurduğu ikna odaları mahkemeye taşındı.
Sürecin, Serter’in aktardığı gibi çok ‘medeni’ ve öğrencilerin bilgisi dahilinde kayda alınmadığının ortaya çıkması üzerine ikna odalarına giren pek çok kişinin de dava açması bekleniyor. Öğrenciler, çekimlerden haberdar olduklarını ifade eden Serter’i yalanlıyor. Hukuk fakültesini 3. sınıftan terk eden Nalan Alkan, "Görüşmede kamera yoktu. Varsa bunun söylenmesi gerekiyordu. Gizli çekildiyse bu hukuk dışıdır." diyor. Alkan, burada okula devam etmek için kılık kıyafet kurallarına uyacağına dair bir taahhütname imzalatılmaya çalışıldığını söylüyor. Ellerinde yazılı bir emir olup olmadığını sorduğu için görevliler tarafından dışarı çıkarılan Alkan, yaşadıklarını, "Baskı yok değil, baskının âlâsı vardı. Ben o yıl okuldan ayrılmak zorunda kaldım." sözleriyle anlatıyor.
Cerrahpaşa Tıp’ı 3. sınıfta bırakan Burçin Esin ise, "Kameradan bahsediyorsunuz. Ben odaya girdiğimde görevli iki kişi, camları ve kapıları sıkı sıkı kapadı. Kapıyı içeriden kilitledi." diye konuşuyor. Yine o yıl 3. sınıfta olan Radyo Televizyon ve Sinema Bölümü öğrencisi Serap Demirsoy da kameradan haberi olmadığını söylüyor: "Odadaki Nur Serter’di. O zaman kendisini tanımıyordum. Kamera yoktu, karanlık bir odaydı. Belki de depo olarak kullanılıyordu. ‘Erkekleri nasıl ayırt edeceksiniz?’ diye sorunca çok sinirlendiler. Kayıt yenileyemedim, okulu bıraktım." Sosyoloji mezunu Gülsüm Altay ise ilginç bir iddiada bulunuyor. Odada kamera bulunduğunu bildiklerini söyleyen Altay, kameraman olarak da iletişim fakültesi öğrencilerini kullandıklarını ifade ediyor.
Zaman