AB Dönem Başkanı Polonya tarafından düzenlenen "Gymnich" tipi AB Dışişleri Bakanları Gayriresmi Toplantısı’nın ardından değerlendirmelerde bulunan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, uluslararası arenada Türkiye’ye yoğun bir desteğin bulunduğnu açıkladı:
Vatandaşlarımız ilk defa düzenli ordu tarafından katledildi. Bu mesele Türk-İsrail meselesine dönüştü. Bu mesele israil ile uluslararası toplum, uluslararası hukuk, uluslararası vicdan meselesidir. Bu konuda Türkiye’ye genel bir destek var.
AB ve geleceğine ilişkin konular ile AB’yi yakından ilgilendiren bölgesel ve uluslararası gelişmelerin ele alınacağı "Gymnich" toplantılarının ikinci gününe aday ülkelerin Dışişleri Bakanları da katıldı. Toplantının bugün düzenlenen oturumunda üye ve aday ülkelerin Dışişleri Bakanları bir araya gelerek, AB’nin Güney ve Doğu komşularına yönelik inisiyatiflerini ele aldı.
SORULARI YANITLADI
Toplantının ardından TRT Haber’in sorularını yanıtlayan Dışişleri Bakanı Davutoğlu, İsrail’e yönelik yaptırımların yankılarını ve Mavi Marmara baskınına ilişkin görüşlerini aktardı. Davutoğlu’nun Türkiye’nin dış politikasına ilişkin değerlendirmeleri konu başlıklarıyla şöyle:
TÜRKİYE’NİN AB ÜYELİĞİNE DESTEK VAR
"AB’nin komşuluk politikaları ve Ortadoğu ve Kuzey Afrika ile ilgil politikalarını konuştuk. Kafkaslar, Karadeniz, gerekse Arap baharı etrafında yaşananlarla ilgili uzun bir analiz yaptım. Benden sonra söz alanlar Türkiye’nin neden AB de yer alması gerektiğini anlattılar. AB’nin doğru yeri Türkiye’yi entegre etmektir. Türkiye’nin Dışişleri Bakanları hangi dosyayı açsalar karşılarında Türkiye olduğunu görüyorlar. Bugün Türkiye’nin üyeliğine olumsuz bakan ülkeler ya söz almadılar ya da olumlu şeyler söylediler.
AB KENDİ KURALLARININ KURBANI
AB öyle mekanizmaler kurmuş ki, kendi koyduğu kuralların kurbanı oluyor. Bunun en somut örneği Kıbrıs. Kıbrıs’ta çözüm olduğunda düşünün ki o bölgenin haritası değişecek. Ya bu olacak ya da sürekli gerilim yaşayacağız. AB her olaydan sonra Türkiye’nin stratejik değerini anlıyor.
İSRAİL VE MAVİ MARMARA BASKINI
Mavi Marmara baskını da toplantıda gündeme geldi. İsrail, bölge realitesini anlamayan, kendi içi realitesini bile anlamaktan aciz bir görünüm sergiliyor. Aşırı ırkçı görüşler bugünkü hükümette var. Şu anda iç ve dış politikada en aşırı pozisyon belirleyen hükümet İsrail hükümetidir.
Bizim tavrımız bir devlet olma, vatandaşının hakkını savunma tavrıdır. Vatandaşlarımız ilk defa düzenli ordu tarafından katledildi. Bizi üzen şu. Bu mesele Türk israil meselesine dönüştü. Bu mesele israil ile uluslararası toplum, uluslararası hukuk, uluslararası vicdan meselesi. Ancak Türkiye’ye genel bir destek var.
GAZZE ABLUKASI
İsrail hükümeti, BM Raporu üzerinde gazze ablukası meşrulaştırıldı gibi bir hava yaymaya çalışılıyor. Bu sözkonusu değil. BM Genel Sekreterinin kendi ifadeleri var ablukaya karşı.
"ADALET DİVANI’NA GİDİYORUZ"
Bu rapor BM raporu değil. Herhangi bir mekanizmadan geçmiş bir rapor değil. İki siyasetçinin yazdığı rapor. Belirleyeci bir yönü yoktur, danışma raporu mahiyetindedir. Bu raporda abluka dışında israili açıkça suçlayan bölümler de var. Bu komisyondan beklentimiz Türkiye İsrail ilişkilerini düzeltmek için konjonktürel bir rapor değil, uluslararası ilkelere uygun bir rapor hazırlanmasıydı. Beklentimiz, uluslararası sularda 9 sivili öldürme hakkını nereden alıyor. Bağlayıcı olan Uluslararası adalet Divanı’dır. Biz de buyrun Adalet Divanı’na gidelim diyoruz. Önümüzdeki hafta içinde gerekli hukuki prosedürü başlatıyoruz.
FÜZE KALKANI TARTIŞMASI
Füze Kalkanı projesiyle ilgili anlaşılamayan bir konu var. Füze sistemi entegre bir sistem. Bir NATO projesi. Biz NATO’ya entegre projeyi geliştirirken kaygılarımızı ortaya koyduk. Sonuç olarak bu kaygıları kapsayan Lizbon kararı ortaya çıktı. Öyle bir kanaat var ki, Türkiye’ye füzeler yerleştirilecek. Sadece radar unsuru eklenecek. Bizim için gerekli ilkeler karşılandığı için radarın yerleştirilmesine karşı olmadığımızı vurguladık.
Milliyet