Üniversite sınavı sonrası adaylar için tercih dönemi başladı. Ancak bu yıl ortaöğretim başarı puanının 0,15’ten, 0,12’ye düşürülmesi birçok öğrencinin barajın altında kalmasına yol açtı.
Bu sebeple kontenjanların dolmayacağından endişe ediliyor. Özellikle vakıf üniversiteleri kontenjanların boş kalmaması için 180 taban puanın düşürülmesini istiyor. Tercih yapabilecek aday sayısının yetersizliği devlet üniversitelerinin yanı sıra KKTC üniversitelerini de olumsuz etkileyecek. Vakıf Üniversiteleri Birliği Başkanı Rifat Sarıcaoğlu, boş kalacak kontenjanların 200 bini bulacağını belirtiyor. FEM Dershaneleri rehberlik uzmanı Faruk Ardıç da bu problemden dolayı eğitimin sekteye uğrayabileceği uyarısını yapıyor: "Bir-iki soruyla barajı geçemeyen öğrenciler var. Baraj puanı aşağı çekilmeli."
Üniversitelerde diğer senelere göre çok fazla açık olmasının sınavın daha zor olmasına bağlayan Ardıç, kaliteyi düşürmemeye özen göstererek, özellikle vakıf üniversitelerindeki boş kontenjanların doldurulması gerektiğine dikkat çekiyor. Vakıf ve devlet üniversitelerinin kontenjanları artırılırken barajı aşabilecek öğrenci sayısının azalmasının tartışılması gerektiğini kaydeden Ardıç, "Baraj puanının yüksek olması eğitimin kalitesini düşürmeme adına gerekli bir hamle. Üniversiteye yetenekli öğrenci girsin anlayışıyla yapılıyor. Ancak Türkiye’de 60 tane vakıf üniversitesi var. Bu binlerce dolar yatırım demek. Aynı şekilde eğitim görmek isteyen ve 1-2 iki soruyla barajı geçemeyen öğrenciler var. Orta bir noktada buluşturmak lazım." ifadesini kullanıyor.
Uzmanlar ek yerleştirmelerde baraj puanın düşürülmesini ortak bir çözüm yolu olarak sunuyor. Fakat ilk başta yapılmayıp ek yerleştirmelerde baraj puanının düşürülmesini işleyiş açısından sorun oluşturabileceği uyarısında da bulunuyor. Körfez Yayınları Genel Müdürü Halit Dağcı da, normal şartlar altında baraj puanının düşürülmemesinin eğitim kalitesi ve üniversiteler açısından bakıldığı zaman mantıklı olduğunu ancak milyonlarca yatırım yapılıp açılan üniversitelerin zor durumda kalacağını söylüyor. Aktif Eğitim-Sen Genel Başkanı Osman Bahçe ise, "Hem üniversitelerin kontenjan kayıpları hem de ailelerin katlanacağı maliyetler dikkate alındığında büyük bir maddi kayıp ortaya çıkacaktır." görüşünü dile getiriyor. Eğitim-Bir-Sen Genel Sekreteri Ahmet Özer, "Mevcut kontenjanları değerlendirdiğimizde tüm adayların yerleşebileceği kontenjanın olduğunu görüyoruz. Ama boş kalırsa bunun anlamı olmaz." ifadelerini kullanıyor.
Konuyla ilgili farklı düşünen Türkiye Eğitim Derneği Genel Başkanı Selçuk Pehlivanoğlu ise boş kontenjanları doldurmak adına üniversitelerin eğitim kalitesini düşürmenin önemli bir risk olduğu uyarısında bulunuyor. LYS’nin bir sıralama sınavı olduğunu ve belirli bir kalite kotasına sahip olması gerektiğini belirten Pehlivanoğlu, baraj puanının dernek olarak tartışılmasını istediklerini ancak sırf üniversitelerin kontenjanlarının dolması için düşürülmesine karşı çıktıklarını dile getiriyor.
Ajanslar/Zaman