İYV’de temel amaç güzel insan yetiştirmektir

Stklar
Abdullah Güner’in röportajı İlim Yayma Vakfı önceki adıyla İlim Yayma Cemiyeti faaliyetlerine 1950’li yıllarda başlar. 68 mümtaz hayırsever ve vatanperver insanın bir araya gelmesiyle başl...
EMOJİLE

Abdullah Güner’in röportajı

İlim Yayma Vakfı önceki adıyla İlim Yayma Cemiyeti faaliyetlerine 1950’li yıllarda başlar. 68 mümtaz hayırsever ve vatanperver insanın bir araya gelmesiyle başlayan çalışmalar millî ve manevî değerleri ihya ederek geleceğe taşımak, ilim ve irfan çalışmalarını desteklemek maksadıyla imam hatip okulları ve yurtlar inşa eder. İlim Yayma Cemiyeti 1960’ların başında orta öğrenim için inşa ettiği okul ve yurt binalarını hizmete sunmanın yanı sıra, yüksek öğrenim öğrencileri için de çeşitli yerlerde yurtlar açmış; ayrıca, imkânsızlıklar içerisindeki kabiliyetli öğrencileri desteklemek için (1963 yılından itibaren) burslar vermeye başlamıştır.

Cemiyetin bu anlayışı çerçevesinde 1973 yılında İlim Yayma Vakfı kurulmuş; böylece yüksek lisans ve doktora öğrenimini özellikle teşvik edip desteklemeyi hedeflemiştir. İlim Yayma Vakfı günümüzde de yurt içinde ve yurt dışında ilmin yayılmasını teşvik etmek gayesiyle çalışmalarına devam ediyor.

Dün başladığımız "Türkiye’nin Gençlik Hareketleri On5yirmi5’e Konuşuyor" yazı dizisine bugün İlim Yayma Vakfı’yla devam ediyoruz. İlim Yayma Vakfı’nın yürüttüğü çalışmaların dünü ve bugününüyle ilgili Mustafa Doğan Bey’le İlim Yayma Vakfı’nın çalışmalarını, gençliğin sorunlarını ve gelecek hayallerini konuştuk.

İLİM YAYMA VAKFI

"BU YURTLARDA KALAN BİRÇOK KİŞİ ŞU AN ÜLKEDE CİDDİ ÇALIŞMALAR YAPMAKTADIR"

Öncelikle bize İlim Yayma Vakfı’nı anlatır mısınız? Hangi amaçla, ne zaman kuruldunuz? Ne tür çalışmalarınız oluyor, neler yapıyorsunuz? 

İlim Yayma Vakfı’nın kurulmasındaki temel amaç “güzel insan” yetiştirmektir. Bu amaca hizmet eden çalışmalar yapmaktadır. Ve eğitim alanında ilköğretim, ortaöğretim ve lise öğretimi aşamasında İrfan Koleji, üniversite aşamasında ise Sabahattin Zaim Üniversitesi olarak hizmetleri bulunmaktadır. Bunların dışında özellikle üniversite öğrenimi için İstanbul’a Anadolu’nun bir çok yerinden gelen öğrencilere Vefa’da bulunan yurdunda barınma hizmeti vermektedir.

İlim Yayma Vakfı’nın geçmişten bugüne kadar yaptığı çalışmaların bugün için taşıdığı önemi açıklar mısınız?

Güzel İnsan yetiştirmek için yola çıkan İlim Yayma Vakfı öncelikle Vefa’da bulunan lisans yurdu ile binlerce öğrenciye hizmet vermiş. Bu yurtlarda kalan birçok kişi şu an ülkede ciddi çalışmalar yapmaktadır. Toprağa ekilen tohumlar tabir yerinde ise filiz olmuş ve gelişimini sürdürmektedir.

İlim Yayma Vakfı öğrenci çalışmalarında neyi esas alıyor kendisine? Önünde ne gibi hedefleri var? Neleri geçekleştirmek istiyor Türkiye’de?

Fenni ve dini ilimleri aynı bir kuşun iki kanadı gibi düşünerek, öğrencilerine her alanda kendisini geliştirmesini tavsiye ediyor. Etkinliklerinde bu noktaya ciddi bir şekilde temas ediyor. Hepsinden önemlisi ümmet bilinci aşılayarak bünyesinde bulunan öğrencilerin bu düşüncede hareket etmesini ayrıştırıcı değil bütünleştirici bir rol almasını istiyor.

"KENDİ ÖZ GÜVENİ OLAN VE HER ORTAMDA MÜSLÜMAN KİMLİĞİNE SAHİP ÇIKABİLEN BİR GENÇLİK HAYAL EDİYORUZ"

Bir sivil toplum kuruluşu olarak “gençlik” kavramını nasıl tarif ediyorsunuz? Ayrıca gençlerle ilgili çalışmalarınızdan, birlikte neler yaptığınızdan kısaca bahseder misiniz?

Kendi öz güveni olan ve her ortamda Müslüman kimliğine sahip çıkabilen bir gençlik hayal ediyoruz. Gençlerle birlikte yapılan programların temelinde birbirleri ile daha iyi kaynaşmaları ve kardeşlik bilincini daha iyi anlamalarını sağlamaya çalışıyoruz. Öğrencilerimiz ile kitap tahlilleri, geziler, konferanslar ve düzenli sohbetler yapmaya gayret ediyoruz. Özellikle düzenli programları önemsiyoruz.

İnsan gençken daha savruk, daha gözü kara, daha hesapsız oluyor… Bu anlamda gençlerin doğru yönlendirilmesi zorunlu oluyor. Gençlere kılavuzluk yaparken, örnek olurken hareket ettiğiniz temel dinamikleriniz (değerleriniz) nelerdir?

Gençlere yol gösterirken temel esas onlara anlattığınız değerleri ne kadar yaşadığınız ile doğru orantılı. Gençlerden beklenen davranışlar eğer onların eğitimi ile ilgilenen kişilerde yoksa bu önemli bir sorun olarak karşınıza çıkıyor. Bir ayette Rabbimiz "bilmediğiniz işin peşine düşmeyin" diyor. Bizler ne iş yapıyorsak o işle alakalı derin bir bilgiye sahip olmalıyız tabii bu iş insan yetişmek olunca bu önem kat be kat artıyor. Ayrıca öğrencilerle ilgilenecek kişilerin bu işi severek ve isteyerek yapması kısaca ehil insanlar olması gerekiyor.

"GENÇLER KISA SÜREN VE GEÇİCİ PROGRAMLARA İLGİ DUYUYORLAR"

Türkiye’de yıllarca gençliğin önüne birtakım idealler servis edildiğini ama yapılanların genellikle bunların anlatılmasından ibaret kaldığını görüyoruz. Bu anlamda geleceğin inşası için gençlere ne yapmak gerekiyor?

Şu an gençlerin en büyük sorunu uzun süreli programlar yapamamaları. Kısa süren ve geçici programlara ilgi duymaları. Geleceğin inşasında gençlere sadece sorumluluk duygusu, sözünde durması ve bir işi azda olsa sürekli yapması sağlanabilirse geleceğimize umut ile bakabiliriz. Yoksa konuşanda çok olur, nutuk atanda.


Gençlerle ilgili çalışmalarınızı yürütürken gelenekten geleceğe nasıl bakıyorsunuz?

Geleneğin bence en güzel özelliği ilim öğrenmeyi bir yönteme bağlaması ve ilim öğrenirken sabrı aşılaması. Bizler Müslüman bireyler olarak her zaman ümitvar olarak bakmalıyız hayata. Geleceğe bakarken asli değerlerimizden vazgeçmeden aynı zamanda gelecek ile alakalı bir söz söylemek ve "ben buradayım" diyebilmek için tekrar bir medeniyet tasavvuru oluşturmak ve bunu uygulamaya koyabilmektir.


"KAYBEDİLENLERİ DÜŞÜNÜNCE BU ADIMLAR ÇOK ZAYIF KALIYOR"

Türkiye’de yakın zamana kadar özgürlüklerle ilgili ciddi sorunlar yaşanıyordu. Bu sorunların birçoğunun bugün çözüldüğünü görüyoruz. Türkiye’de özgürlüklerle ilgili neler düşünüyorsunuz?

Özellikle Osmanlı İmparatorluğunun yıkılma süreci ve cumhuriyetin ilk yılarında bu ülkede yaşayan insanların en büyük sorunu kendilerini sanayileşmiş devletler karşısında küçük görmeleriydi. Bu duygu ile hareket eden idareciler adeta geleneğe savaş açtılar. Tabii aynı zamanda geleneği büyük ölçüde oluşturan İslam’a.

Kendi öz kültüründen adeta zorla ve zorbaca uzaklaştırılan insanımız tarihini dahi okuyamaz ve anlayamaz duruma geldi. Özellikle son on yılda yaşanan gelişmeler elbette özgürlükler alanında önemli adımlar. Ancak kaybedilenler düşünülünce bu adımlar çok zayıf kalıyor.

"GENÇLER TEMELLERİ SAĞLAM OLAN VE HIZLI BİR ŞEKİLDE HİZMET ÜRETEN KURUMLAR İSTİYOR"

Yapılan araştırmalara göre Türkiye’deki gençlerin büyük bir çoğunluğu imkanı olsa yurt dışına gidebileceğini ve orada yaşayabileceğini söylüyor. Sizce gençler Türkiye’den neden gitmek istiyorlar? Türkiye’deki gençler sizce neyden memnun değiller?

Yurt dışına giden gençlerin büyük bir çoğunluğu Türkiye’de belki de eğitimin en büyük sorunu olan yabancı bir dili öğrenmek için ülke dışına çıkıyorlar. Tabii burada benliğimize işlemiş olan yabancı hayranlığını unutmamak gerekiyor. Gençler iletişim çağında her şeye hızlı bir şekilde ulaşıyor. Aynı hızı devlet kurumlarında beklediği zaman hüsrana uğruyor. Gençler karşılarında temelleri sağlam olan ve hızlı bir şekilde hizmet üreten kurumları istiyorlar. Ne yazık ki bu noktada dünyadaki bir çok devlet gibi Türkiye’de yetersiz kalıyor. Güzel bir söz vardı: “İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın”.

"GENÇLER BİZİ BİZ YAPAN DEĞERLERDEN VAZ GEÇMEMELİLER…"

Bugünkü gençlerin hepsi televizyonla büyüdü. Şimdi buna bir de sanal dünya eklendi. Gençlerin algılamaları, hayal dünyaları, zihinlerinin çalışması, bakışları, görüşleri, kodlamaları, hepsi görsel ya da sanal dünyanın kurallarına göre şekilleniyor. Bu dünyanın nimetleri ya da kötülükleri gençleri nasıl etkiliyor? Gençlere ne yapmalarını tavsiye edersiniz?

Özellikle gençlerin televizyon kültüründen uzaklaşmaları ve sanal dünya ile daha sınırlı bir şekilde ilgilenmeleri gerekiyor. Günümüzde önemli bir sorun olan "yabancılaşma" kavramı her geçen gün daha fazla hissedilmeye başlandı. Yabancılaşma ile birlikte genelde insanlar özelde gençler ciddi bir duyarsızlık içine girdiler. Yanı başında yaşanan zulümlere ve sıkıntılara sıradan bir olay gibi algılamaya başladı ve tepkisiz bir hayat sürmeye devam ediyor.

Gençlere tavsiye niteliğinde söyleyebileceğim tek bir şey var ; Bizi biz yapan temel değerlerden vazgeçmemeleri ve sanal ilişkilerden uzak durarak gerçek hayatta insanlar ile iletişim kurmalı ve onların dertleriyle dertlenmeli.

Sanal dünyanın nimetlerinden biri de gençlerin sosyal medyada kendilerini ifade etmelerinde aracı olması. Hatta son dönemde ‘Arap Baharı’yla sosyal medya üzerinden gerçekleşen bir ayaklanmanın, devrimlerin olduğu söyleniyor. Sosyal medyayla ilgili ne düşünüyorsunuz? Bu dünya nereye gidiyor sizce?

Özellikle sanal dünyanın etkisinin abartıldığını düşünüyorum. ‘Arap Baharı’nı yıllarca zalim ve zorba yönetimler elinde ezilen ve hor görülen halkların ölümü göze alarak sokaklara çıkması olarak görsek daha yerinde bir tespit olur. Sosyal medya sadece iletişimi kolaylaştırmış olabilir ancak ‘Arap Baharı’nda, ama önemli olan insanların hür iradeleri ile kalplerini ve gönüllerini ortaya koymaları sonucu bu rahatlama sürecine girildi.

Sosyal medya dünyası her geçen gün insanları gerçek dünyadan koparıyor. İnsanlar artık bir araya gelip sohbet etmeyi bile etkinlik olarak görmeye başladılar. Bu süreçten zararlı çıkacağımız ve değerlerimizden hızlı bir şekilde uzaklaşacağımızı düşünüyorum.

"TEKNOLOJİ İLERLEDİ, İNSANLIK UNUTULDU"

Yeni kuşak gençlik “Y kuşağı gençlik” olarak da adlandırılıyor. Bu kavram genellikle 90’ sonrası doğumlular için kullanılan bir ifade. Y kuşağı gençler; iyi seviyede teknoloji algısı, bilgisi, kullanımı olan gençler olarak ifade ediliyor…  Sizce teknoloji gençleri nereye götürüyor? Ya da gençler bu teknolojiyle nereye doğru gidiyor? Bu konudaki düşünceniz, öngörünüz nedir?

Teknoloji temelinde insan hayatını kolaylaştıran bir araç. Ancak bu kolaylaştırma ne yazık ki dünya üzerinde adaletli bir şekilde dağılım göstermiyor. Dünyanın bir kısmı teknoloji ile iç içe yaşarken diğer kısmı ömrü boyunca belki hiç teknolojik bir araç görmeden hayatını tamamlıyor. Bu sorunsal ile bakacak olursak teknoloji bizlerin hayatını kolaylaştırıyor ama hayatımızdaki kaliteyi ve duyguları azaltıyor. Bir örnek verecek olursam normalde bir insanı öldürmek çok zordur ama uzun menzilli bir silah ile ya da son teknoloji ürünü bir insansız uçak ile insan öldürmek adeta bir oyunda klavyede bir düğmeye basmak gibi oldu. Bir söz vardır: "Tüfek icat edildi, mertlik bozuldu" diye. Bu sözü günümüze uyarlarsak "Teknoloji ilerledi, insanlık unutuldu" diyebiliriz.

"NE MUTLU BU VAADİ GERÇEKLEŞTİRMEK İSTEYENLERE…"

Türkiye’yi gençler üzerinden düşündüğünüzde nasıl bir gelecek tasarlıyorsunuz? Nasıl bir Türkiye’de yaşamak istiyorsunuz? Gelecek hayalinizi kısaca anlatır mısınız?

Bu soruya daha genel bir cevap vermek istiyorum. Gelecekte Rabbim inşallah İslam birliğinin kurulduğunu ve İslam’ın gönüllerde tekrar güçlü bir şekilde yeşerdiğini, aynı zamanda İslam’ın yeryüzüne hakim olduğunu görmeyi nasip eder.

Rabbim öncelikle biz gençlerin kalplerinde, gönüllerinde bu inancı kurmayı sonrasında ise diğer insanlara bunu aktarabilmeyi nasip etsin. Rabbimin vaadi gerçekleşecektir. Ne mutlu bu vaadi gerçekleştirmek isteyenlere…

Ayrıntılı Bilgi İçin: www.iyv.org.tr

On5yirmi5