MAZLUMDER Diyarbakır şubesi, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü münasebetiyle basın açıklaması yayınladı.
MAZLUMDER Diyarbakır Şubesi Başkan Yardımcısı Seher Akçınar imzasıyla yapılan açıklama şöyle:
Zaman ilerliyor, yıllar geçiyor. Fakat bizim kadına karşı yapılan hak ihlalleri için sesimizi duyurma telaşımız devam ediyor. Genelde insan hakları, spesifik olarak da kadın hakları konularında sürekli ilerleme kaydeden ülkelerde, hak ihlallerinin azalıp zamanla yok olması esastır. Ancak görülüyor ki ülkemizde bu derin yara kanamaya devam ediyor ve dolayısıyla biz hala ses duyurma çabası ile haklarımızı aramak için bir gün tayinine ihtiyaç duyuyoruz.
Bilindiği üzere 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü öncelikle ABD’deki bir fabrikada kadınlara yapılan eziyet neticesindeki can kaybına karşı bir ayaklanma, ardından da Danimarka’da 2. Enternasyonale bağlı kadınlar toplantısında bu ölümlere de atıfta bulunularak emekçi kadınların ezilmesine son verilmesi için bir gün tayin etme lüzumu neticesinde kutlanmaya başlanılan bir gündür.
Başlangıçta emekçi kadınların hakları için kutlanılan bu gün, zamanla özgürlüğü kısıtlanan, hak ihlallerine maruz kalan her kadının sesini duyurma çabası için bir fırsat haline gelmiştir.
Tarihten günümüze gelindiğinde görüyoruz ki kadınlar her devirde çeşitli sıkıntılarla karşı karşıya kalmışlardır. Onların bu sıkıntıları hiçbir dönemde yeterli oranda karşılık bulmamış, çözümleme için herhangi bir çare aranmamıştır. Erkek egemen toplum, sözümona kadın haklarını savunma konusunda bile kendi üstünlük düşüncesinden ve neticesindeki tepeden bakan jargonundan taviz vermemiş, adeta kendini bir bahşedici mesabesinde görmüştür. Oysa ki hem dini argümanların kullanımı ile hem de insan hakları cenahından konuya bakıldığında görülüyor ki ortada apaçık hak ihlalleri vardır. Nedir bu ihlaller? Öncelikle kadın toplumda kendine yeterli oranda yer bulamamış, buna cesaret gösterdiğinde de çeşitli taciz ve ithamlara maruz kalmıştır, kalmaktadır. Halbuki toplum her iki cinsiyet için de kendini ifade etmesi için vardır ve varlığını bu iki cinsiyetin ona kattıklarıyla sürdürmesi esastır.
Diğer bir konu kadına yönelik şiddet konusudur. Ne yazık ki toplumumuzda kadına reva görülen bu gurur kırıcı fiiller artarak devam etmektedir ve bu fiillerin faillerinin eğitim seviyelerine bakıldığında da konunun vahameti ortaya çıkmaktadır. Zira eğitimli kişilerin oranı oldukça yüksektir. Öyleyse konu bir vicdan ve zihniyet meselesidir, salt eğitime bağlamakla sorunlar çözülmeyecektir.
Toplum içinde kadını mağdur eden hak ihlallerinden biri de günümüzde hala kamu kurumlarında devam eden başörtüsü yasağıdır. Bunun gibi insanları sınıflandıran, inançları üzerinden cezalandırmaya çalışan anlayışların vicdandan, eşitlikten, adaletten ne anladıkları bizler için merak konusudur.
Kadın haklarına Kürdistan özelinde bakıldığı zaman ne yazık ki kanayan yaranın derinliği göze çarpıyor. Çünkü bu toplumun kadınları bir de dil ve kültür asimilasyonuna karşı mücadele vermek zorunda kalmış, halkının hakkını savunmanın peşinden koşarken kendi haklarını savunma fırsatı bulamamıştır. Ezilmiş, geri plana atılmış, iffetsizlik bahaneleriyle canına kıyılmış, birçok konuda zora koşulmuştur.
Günümüzde önemli olan toplumdaki bu arka plana atılmış kadın gerçeğinin ve ortaya çıkan bu imajın değişmesi için çeşitli yollarla mücadeleye devam etmektir. Ne yazık ki kadının payına her devirde, her konuda mücadele içinde olmak ve emek harcamak düşmüştür. Hakkı yenilen kadın, mücadelesinde çoğu vakit yalnız bırakılan, sesi kesilen yine kadın…
Mazlumder olarak, açıklamamızda sadece bir kısmına değinebildiğimiz kadınlara karşı yapılan hak ihlallerinin her zaman peşinde olacağımızı, özelde kadın haklarının genelde de insan haklarının pazarlık konusu yapılamayacağını deklare ediyor, tüm dünya kadınlarının 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü kutluyoruz.
hurbakis.net