Seyyid Kutub’un hayatını konu edinen kısa bir belgeselle başlayan programda takdim ve giriş konuşmasını MAZLUMDER İstanbul Şube Başkanı Ramazan Beyhan yaptı. Konuşmasında Seyyid Kutub’un siyasi iradenin baskıları karşısındaki tutumuna dair örnekler veren Beyhan, zulme karşı hakkın yanında direnmenin İslam dini açısından önemine vurgu yaptı ve “Seyyid Kutub, Habil’in Kabil karşısında ve Hz Hüseyin’in Kerbela’da maruz kaldığı zulme benzer bir zulme maruz kalmıştır.” dedi.
Beyhan’ın ardından Halil İbrahim Yenigün, Kutub’ta fikri hayatının en başından beri hakim olan en önemli noktanın sosyal adalet vurgusu olduğunu söyleyerek “O bir Kur’an talebesiydi.” dedi ve sözü Hikmet Eğitim Kültür Derneği Başkanı ve İhvan-ı Müslimin Üyesi Abdulaziz Muhammed İbrahim’e bıraktı.
Seyyid Kutub’un İslami mücadeleye hem fiili hem de teorik olarak önemli katkılarda bulunduğunu söyleyen İbrahim, Kutub’un İhvan hakkındaki görüşlerini aktardı. Seyyid Kutub’un etrafındakilere zaferin geleceğine dair ümit verdiğini ve sabrı tavsiye ettiğini söyleyen Muhammed İbrahim, “Seyyid Kutub vefat etmiştir ancak aramızda fikirleri, mirası, eserleriyle diridir, kıyamete kadar da bizimle kalacaktır.” dedi.
Daha sonra Davet ve Kardeşlik Vakfı Genel Başkanı Recep Songül bir konuşma gerçekleştirdi. Seyyid Kutub’a hem bazı İslami çevrelerden hem de farklı iktidar odakları tarafından sert bir karşıtlık olduğunu belirten Songül “Özellikle siyasiler, ona karşı rahatsızlıklarını dini argümanlar üzerinden destekleyerek hakkında olumsuz bir algı oluşması yönünde çaba göstermişlerdir. Bizim Kutub’u, hakkındaki eleştirilerden değil kendi eserlerinden öğrenme, anlama gayretinde olmamız gerekiyor. Kutub, klasik manada bir İslam alimi değildir denebilir, ancak bundan yola çıkarak onun gayretlerini küçümsemek haksızlık olacaktır. O önemli bir düşünürdür.” dedi.
Son olarak konuşan Medeniyet Vakfı Başkanı M. Beşir Eryarsoy, Seyyid Kutub’un Batı’yı da iyi bilen birisi olarak içinde bulunduğu dönemi ve dönemin şartlarını iyi tanıdığını belirtti. Eryarsoy Kutub’un edebi yönünden ise şu sözlerle bahsetti: “Seyyid Kutub’un edebi yönü Nobel ödülü almış bazı Arap edebiyatçılardan çok çok ileridedir. O, en zor konuları en sade ve de en sürükleyici dille anlatmayı başarabilmiş bir kalemdir. Zannediyorum Müslüman olmasaydı sadece Araplar arasında değil bütün dünyada çok ilgi gören bir isim olacaktı.” Beşir Eryarsoy ayrıca Kutub’un bir fıkıh kitabı yazmadığı halde fıkıh bilgisi ve muhakemesi ile birçok fakihle yarışacak seviyede olduğunu vurguladı.
Panel katılımcıların sorularının cevaplandırılması ile son buldu.