Cumhuriyet tarihimizin en kanlı ve menfur saldırısının acısını dün milletçe en derinimizde hissettik. Hiçbir günahı olmayan masum insanlara yönelik bu alçakça saldırının amacı, tüm terör eylemlerinde olduğu gibi, ülkenin huzur ve sükûnunu ortadan kaldırmak, insanları endişeye sevketmek, istikrarı yok etmek ve ülke üzerinde kirli emelleri olanlara alan açmaktır.
Olayın oluş şekline ve zamanlamasına baktığımızda, yakın zamanda gerçekleştirilen Diyarbakır ve Suruç terör eylemleri ile yakın benzerlikler göze çarpmaktadır. Yine seçime az bir süre kala, kime yaradığı/yarayacağı; aynı şekilde kime zarar vereceği ince bir şekilde hesap edilmiş bir şekilde yapılan bu terör saldırısında milletçe olayın perde arkasını görme yükümlülüğümüz bulunmaktadır. Saldırı altında olan tüm ülkemiz ve millettir.
Bu en ağır kelimelerle telin ettiğimiz saldırı kadar menfur diğer bir davranış da; hemen saldırının akabinde hedef saptırma çabasında olan bazı siyaset ve medya organlarının davranışıdır. Henüz yerde insan cesetleri dururken saldırının failini devlet ilan edip, olay yerinde bir provokasyon denemesi yapanlar; “ambulanstan önce polis geldi” diyerek bu provokasyonu polisin engellemesine içerlediğini ima etmekten çekinmeyenler; tek bir kez terör örgütüne laf edemeyip ayağı taşa değse devletten bilecek bir aymazlık içerisinde olanlar; böyle kanlı bir saldırıyı bile, tıpkı 7 Haziran seçimlerinde olduğu gibi oy devşirmek için kullanmaktan çekinmeyenleri tarihin en aşağılık davranışların yer aldığı sayfalarına not düşüyoruz.
Yine bu en çok birlik ve beraberliğe ihtiyaç duyduğumuz bir anda bile siyasi inatlarını bırakmayıp elbirliği yapmayan “hayır”sızları da tarihe not düşüyoruz.
Tüm bu kanlı saldırılara rağmen milletimizin sağduyusunu koruyacağına ve ferasetiyle bu zor günleri hep birlikte aşacağına inancımız tamdır. Terör örgütleri ne kadar uğraşırsa uğraşsın yüzlerce yıldır birlikte yoğrulmuş bu hamuru bozamayacaktır. Vatanın her bir evladının, bu gerçek düşmanlarını tanıyacağına ve gereğini yapacağına inancımız tamdır.