Yalan ve İftiraya Dayalı İddiaları Birbiri Ardına Sıralamak Habercilik Değildir!
PKK’ya yakınlığıyla bilinen ANF (Ajansa Nûçeyan a Firatê) kaynaklı haberlerin siyasal-toplumsal gelişmeler hakkında kamuoyunu bilgilendirme amacından ziyade genelde örgüt merkezli propaganda mahiyeti taşıdığı bilinen bir husustur. Elbette bir örgütün uzantısı pozisyonuna oturan bir medya organının nesnel gerçeklerden çok propagandaya yönelmesi şaşırtıcı değildir. Ve yine kendisine biçtiği Kürdistan’daki gelişmeler hususunda kamuoyunu bilgilendirme iddiasıyla örgütsel ihtiyaçların bütünleştirilmesi çabasının ortaya çoğu kez bu yayın organı açısından gerçeklik duygusunun tümden yitirilmesi gibi bir sonuç doğurması kaçınılmazdır.
Ne var ki, ANF örneğinde karşılaşılan şey spekülatif haberlerden, birtakım verilerin abartılması ya da saptırılmasından veya temellendirilmemiş iddiaların serdedilmesinden öte bir durumdur. Tam olarak yüz yüze olunan manzara kendisini haber ajansı olarak tanımlayan bir kuruluşun doğrudan yalan üretmeye, iftiralar temelinde sistematik bir algı inşasına girişmesi halidir ki, bu gerçekten son derece çirkin, gayrı ahlaki ve zalimane bir tutumdur.
Bu çerçevede ANF dün (27 Ekim 2015) geçtiği “İşte Bingöl’de DAİŞ’i örgütleyen kişi ve kurumlar” başlıklı ‘haber’ ile Bingöl’de faaliyet yürüten İslami kuruluşlar hakkında uzun zamandır sürdürdüğü yalan dizisine yeni bir boyut katmıştır. Daha önce de hakkında düzeysiz yalanlar ortaya atılan Bingöl Bilgi ve Düşünce Derneği ve mensubu kardeşlerimiz aleyhinde yine bir takım iftiralar sıralanmış, güya haber adı altında yayınlanan söz konusu yazıda Bingöl İlim Yayma Cemiyeti’ne ve yine Özgür-Der ve Haksöz dergisine ilişkin olarak da tutarsız, temelsiz ithamlarda bulunulmuştur.
Aslında JİTEM adına DAİŞ örgütlenmesi yapmaktan, Nusra ve Ahrar örgütlerine savaşçı göndermeye kadar türlü yalanlarla örülmüş bu yazıyı kaleme alanların da, bilahare ANF’yi kaynak göstererek bu sözde haberi televizyon ekranlarına, gazete ve internet sayfalarına taşıyanların da ortaya attıkları iddialarının yalan olduğunu bildiklerinden eminiz. Ne var ki, taktik icabı gündemleştirilen bu yalanlar, her defasında örgütsel ihtiyaçlar doğrultusunda bilinçli bir tarzda köpürtülmektedir.
Açıkçası düzeysiz bir iftiranameyi ciddiye almak olacağından, düpedüz bir yalan dizisine dönüşen bu iddiaları uzun uzadıya değerlendirmeye kalkmayı gereksiz ve anlamsız bir uğraş olarak görüyoruz. Bu yüzden gerek Özgür-Der’i, gerekse de Bingöl’de İslami faaliyetlerini sürdüren kuruluşlarımızı ve kardeşlerimizi DAİŞ/IŞİD ile irtibatlı gösterme çabalarının hiçbir temeli bulunmayan alçakça bir yalan olduğunu söylemekle yetinelim.
Öte yandan gerek Özgür-Der olarak, gerekse de Bingöl Bilgi ve Düşünce Derneği olarak zalim-katil Esed rejimine karşı Suriye halkının mücadelesini desteklediğimizi ve bundan böyle de desteğimizi sürdüreceğimizi vurgulamakla beraber, hakkımızda dile getirilen Suriye’de rejime karşı savaşan örgütlere savaşçı gönderme iddiasının daha önce de defalarca tekrarlanmış bir iftira olduğunu vurguluyoruz. Bizler Müslümanız! Yapmadığımız şeyi söylemeyeceğimiz gibi, yaptığımızı da gizlemeyiz! Suriye halkının mücadelesini desteklemekle beraber Suriye’ye savaşçı gönderme gibi bir tutumumuzun olmadığını, zaten Suriye halkının da savaşçıya ihtiyacı olmadığını hep söyledik, yine söylüyoruz!
Bu itibarla kuruluşlarımıza ve mensuplarımıza yönelik temelsiz, ahlaksız iftiralardan ibaret bu tür ithamları reddederken, bilhassa Bingöl özelinde İslami çalışmalar yürüten kuruluşlara yönelik bu karalama kampanyasının en temelde hazımsızlıktan kaynaklandığının altını çiziyoruz. Kendi çizgisi dışındaki hiçbir oluşumu meşru görmeyen, hayat hakkı tanımayan bu tahakkümcü, faşizan anlayışın Bingöl halkı tarafından tasvip görmemesi karşısında duyulan öfke ve tahammülsüzlüğü yansıtan ve açık bir şekilde hedef göstermeye dönüşen bu tür yayınlar hakkında ilgilileri göreve çağırıyoruz.
Rıdvan Kaya
Özgür-Der genel Başkanı