Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Geçişte İmzalanan Anlaşmalar

Eğitim Güncel
Mondros Ateşkes Antlaşması         1.Dünya Savaşı’nın sonlarına doğru Osmanlı ve müttefikleri bu savaşta daha fazla direnemeyeceklerini ve devam edemeyeceklerini anlamışl...
EMOJİLE

Mondros Ateşkes Antlaşması
 

      1.Dünya Savaşı’nın sonlarına doğru Osmanlı ve müttefikleri bu savaşta daha fazla direnemeyeceklerini ve devam edemeyeceklerini anlamışlardı.

      İlk olarak Bulgaristan’ın savaştan çekilmesiyle birlikte Osmanlı Devleti’nin Almanya ile bağlantısı kesilmiştir. Böylelikle Almanya’nın ordumuza askeri malzeme göndermesi neredeyse imkânsız hale gelmiştir. Bu ülkeler Wilson İlkeleri’nin doğrultusunda bir antlaşma imzalamak istiyorlardı.

    ABD, Almanya ve Avusturya – Macaristan’ın isteklerini değerlendirirken Osmanlı Devleti’nin ateşkes teklifine cevap dahi vermemiştir. Talat Paşa’nın sadrazamlıktan istifa etmesi üzerine Tevfik Paşa sadrazam olmuştur. Yeniden İsviçre aracılığıyla ateşkes teklifinde bulunan Tevfik Paşa’da maalesef olumlu bir yanıt alamamıştır. Tevfik Paşa’nın sunduğu öneri de kabul edilmeyince sadrazamlıktan alınmış ve yerine Ahmet İzzet Paşa sadrazam olarak atanmıştır. Çok büyük çaba veren Osmanlı Devleti’nin Mondros Ateşkes (Mütarekesi) Antlaşması teklife sonunda değerlendirmeye alınmış ve kabul edilmiştir.

     İngilizler, ateşkes görüşmelerinin 30 Ekim 1918 tarihinde Limni Adasının Mondros limanında yapılacağını Osmanlı Devleti’ne bildirmiştir. Başkanlığını Bahriye Nazırı Hüseyin Rauf Orbay’ın yaptığı bir heyet ile İngiliz Amiral Calthorp’un başkanlık yaptığı itilaf devletleri heyeti arasında imzalanmıştır. Bu antlaşmayı imzalamaya giden Osmanlı Heyeti, ortak olarak belirlenecek hükümlere göre bir mutabakat sağlanacağını düşünüyordu; ancak maddeler çoktan belirlemişlerdi. Sunulan maddeler ateşkes antlaşmasından çok teslim olmaya yönelik bir belgeye benziyordu. Osmanlı Devlet antlaşma maddelerinin hafifletilmesine yönelik tekliflerde bulunduysa da bu teklif dikkate alınmadı ve maddelerde değişiklik yapılmadı.

     Bu görüşmeler 5 gün sürmüştür. 5. gün sonrasında ise Osmanlı Devleti ile İtilaf Devletleri arasında Mondros Ateşkes Antlaşması imzalanmıştır. 31 Ekim günü yürürlüğe giren antlaşmanın 7. maddesi itilaf Devletleri’nin amacını apaçık ortaya koymuştur. 7. Maddesinde yer alan “herhangi bir tehdit durumunda bu noktaların işgal edilme hakkının itilaf devletlerinde bulunması” maddesiyle Osmanlı’yı parçalamaya yönelik girişimlerde bulunulduğu belli edilmiştir.

        Bu antlaşma 25 maddeden oluşmuştur. Bu antlaşmada ki maddeler aynı olmasa da Almanya, Avusturya – Macaristan ve Bulgaristan’ın imzaladığı ateşkes antlaşmasının hükümleri ile benzerlik göstermekteydi.

 

                           Mondros Ateşkes Antlaşması’nın Maddeleri

  1. Çanakkale ve İstanbul boğazları İtilaf Devletleri tarafından resmen işgal edilecektir. Bu boğazlar geçişe açılacak ve Karadeniz’e geçiş serbest olacaktır.
  2. Sulara yerleştirilen mayın, torpido, kovan ve diğer engellerin yerleri İtilaf Devletleri’ne gösterilecek ve bunların kaldırılması için yardım edilecektir.
  3. Karadeniz’e yerleştirilen mayınlar hakkında da gerekli bilgi İtilaf Devletleri’ne verilecektir.
  4. Osmanlı Devleti’nin esir ya da tutuklu olarak tuttuğu İtilaf güçlerinin ve Ermenilerin bütün esirleri kayıtsız ve şartsız olarak salıverilecektir.
  5. İç güvenliği ve sınır güvenliğini sağlayan birlikler haricindeki bütün Osmanlı ordusu derhal terhis edilecektir. Türk ordularının ilerideki durumu ise İtilaf Devletleri tarafından Türk ordusuna danışılarak belirlenecektir.
  6. Türklerin hâkimiyet gösterdiği sulardaki bütün savaş gemileri İtilaf Devletleri’ne verilecek ve bu gemiler belirlenen limanlarda gözaltında tutulacaktır.
  7. Sınırlar içerisinde İtilaf Devletleri’nin güvenliğini tehdit edecek bir durum söz konusu olduğunda, İtilaf Devletleri istedikleri herhangi bir stratejik noktayı işgal edebileceklerdir.
  8. Osmanlı Devleti’ne ait olan liman, demiryolu ve tersaneler İtilaf Devletleri’ne açılacak ve rahatça kullanabilecekler. Osmanlı gemileri, bu devletlerin hizmeti altında olacaklar.
  9. Osmanlı Hükümeti’ne ait olan tersane ve limanlardaki bakım onarımla ilgili araçlardan İtilaf Devletleri yararlanacaktır.
  10.  İtilaf Devletleri, Toros tünellerinde hâkimiyet sağlayacaktır.
  11.  Kuzey – Batı İran ve Kafkasya’dan Osmanlı derhal geri çekilecektir.
  12.  Türk Hükümetlerinin makam haberleşmeleri dışındaki telsiz telgraf ve kablolar İtilaf Devletleri tarafından denetlenecektir.
  13.  Ticari, askeri ve denizle ilgili tüm araç ve gereçlerin tahribi önlenecektir.
  14.  Mazot, yağ ve kömür rezervleri Türkiye’den alınacak ve bu maddeler kesinlikle ihraç edilmeyecektir.
  15.  Halkın ihtiyaçları göz önünde bulundurularak bütün demiryolları halkın kullanımına açık hale getirilecektir. Bu demir yollarının kontrol ve denetimi belirlenen zabıtalar tarafından yapılacaktır.
  16.  Suriye, Yemen, Hicaz, Asir ve Irak’taki birlikler en yakın İtilaf güçlerine giderek teslim olacaklardır.
  17.  Bingazi ve Trablus’ta ki Osmanlı subayları İtalyan garnizonlarına teslim olacaktır.
  18.  Subaylarla birlikte bu topraklarda bulunan limanların İtalyanlara teslim bırakılacaktır.
  19. Asker ya da sivil fark etmeksizin bütün Alman ve Avusturya uyruklu kişiler en geç bir ay içinde Türkiye sınırlarından çıkartılacaktır.
  20. Askeri teçhizatın, Osmanlı ordusunun ve nakil vasıtaların terhis ve teslim edilmesi konusunda, İtilaf Devletleri’nin verdiği emirler kayıtsız şartsız derhal yerine getirilecektir.
  21.  İtilaf Devletleri’ni temsilen bir üye belirlenecek ve bu üye Türk Donatım Bakanlığı’nda (İaşe) çalışacaktır. Bu üye istenilen her bilgiyi ilgili devletlere verecek ve bu devletlerin ihtiyaçlarını da temin edecektir.
  22.  Savaş’ta İtilaf Devletleri tarafından esir alınan Türk askerleri, Türk devletine teslim edilmeyecek ve İtilaf Devletleri’nin nezdinde bulundurulacaktır. Askerlik çağının dışındaki ve askerlik yapamayacak durumda olan sivillerin Türkiye’ye verilmesi konusu ise bu devletler tarafından görüşülecektir.
  23.  Osmanlı’nın merkezi devletlerle olan ilişiği tamamen kesilecektir.
  24. Vilayet-i Sitte adı verilen altı Ermeni bölgesinde (Erzurum, Van, Sivas, Bitlis, Elazığ, Diyarbakır) herhangi bir karışıklık çıkması durumunda İtilaf Devletleri bu bölgeleri işgal edebilecek.
  25.  Silahlı çatışmalar ve düşmanca faaliyetler 31 Ekim 1918 Perşembe günü öğlen zamanından itibaren son bulacaktır.

 

                        

                                Mondros Ateşkes Antlaşması’nın Önemi

 Mondros Ateşkes Antlaşması ile birlikte bir zamanların en güçlü ülkesi olan ve bütün cihanda hâkimiyet sağlayan Osmanlı İmparatorluğu fiilen yok olmaya yüz tutmuştur. Osmanlı’nın yok olması ve parçalanmasının nedeni ise bu antlaşmada yer alan ağır hükümler olarak bilinmektedir. Bu antlaşmada yer alan hükümler iki devletin ateşkes ilan etmesine yönelik olmayarak, resmen Osmanlı’yı parçalamaya ve yok etmeye yönelikti. Mondros’tan sonra Osmanlı’da büyük insan kayıpları yaşanmış, orduları yok olmuş, haberleşme araçları, ulaşım araçları, silah ve tersaneleri tamamen düşman ülkelere teslim edilmişti. İşgalci güçler ilk İstanbul olmak üzere bütün Anadolu’yu ele geçirme planları yapıyorlardı.

Özellikle Mondros Ateşkes Antlaşması’nın 7. Ve 24. Maddeleri tamamen Osmanlı’yı yok edecek ve parçalayacak nitelikteydi.

Antlaşmanın 7. maddesinde yer alan hükme göre İtilaf güçleri, ülkede tehdit görmesi durumunda o bölgeyi işgal edebileceklerdi ve bu maddeyi temel alarak Osmanlı’yı işgal etme hakkını kendilerinde bulacaklardı. Önemli maddelerinden bir diğeri de 24. maddesidir. Bu maddede ki hükme göre Doğu Anadolu Bölgesi’nde bir Ermenistan kurulması amaçlamışlardır. Yani vilayeti sitte adı verilen bölgelerde bir tehlike sezilirse bu bölgeler işgal edile bilinecek ve yeni bir devlet kurulması sağlanacaktı. Bu antlaşmanın 1918’de imzalanmasından sonra düşman devletler antlaşmada belirttikleri maddeleri dayanarak ülkemizi işgal etmeye başlamışlardır.

   Bu işgaller ve Osmanlı’yı yok etme çabalarının sonucunda insanlarda Kurtuluş Savaşı azmi doğmuştur. İnsanlar işgalleri daha fazla kaldıramayacağını düşünerek vatanını savunma ve düşman devletlerden kurtarma kararı almıştır. İnsanlar bu kararlarını çeşitli illerde yaptıkları mitinglerle dünyaya duyurmuşlardır. İnsanlar birçok ilde mitingler yaparak kararlılıklarını sürdürürken bir yandan da silahlı teşkilatlanma hazırlıkları başlamıştır.

 

 

SEVR ANTLAŞMASI

     Sevr Antlaşması, Birinci Dünya Savaşı’na son veren antlaşmadır. İtilaf Devletleri ile savaşta yenilmiş kabul edilen Osmanlı Devleti arasında 10 Ağustos 1920’de imzalandı. Antlaşma bir önsöz ve 433 maddeyi kapsamaktadır. Antlaşma on üç kısımdan meydana gelip birinci kısım, Birinci Dünya Savaşı’na son veren antlaşmalarda olduğu gibi Milletler Cemiyeti Misakına ait bulunmaktadır. Fakat hiç uygulamaya girmemiştir.
 
     Birinci Dünya Savaşı’nı kazanan İtilaf Devletleri, yenilgiye uğrattıkları Almanya Avusturya, Macaristan ve Bulgaristan ile derhal barış antlaşması imzaladıkları halde, Osmanlı Devleti ile yapacakları antlaşmayı Osmanlının nasıl paylaşılacağı konusunda kendi aralarında çıkan anlaşmazlıklar nedeniyle geciktirmişlerdir.

Sevr Antlaşmasına İmza Atan Devletler

 

Osmanlı Devleti, İngiltere, Fransa, İtalya, Japonya, Belçika, Ermenistan, Yunanistan, Polonya, Hicaz, Romanya, Çekoslovakya ve Sırp-Hırvat-Sloven Devletidir.

İtilaf Devletlerinin Osmanlı ile yapacakları antlaşmayı geciktiren sebepler

 

 1- İtilaf Devletlerinin Osmanlı Devleti’ni kendi aralarında nasıl paylaşacakları konusunda tam karar verememeleri.
 2- İzmir’in Yunanlılara verilmesi sebebiyle İngiltere ile İtalya arasında çıkan anlaşmazlık.
 3- Türk milletinin işgal kuvvetlerine karşı gösterdiği tepki.
 4- 1.Dünya Savaşı sırasında İtilaf Devletleri arasında gizli paylaşım antlaşmaları yapılmıştı. Antlaşmaya göre, Boğazlar ve çevresi ile Doğu Anadolu Rusya’ya verilmişti. Ancak Rusya’nın savaştan çekilmesi ve İtilaf Devletlerine cephe almasıyla birlikte boğazların yeni durumunun belirlenmesini gerektirmiştir.

Yukarıdaki nedenlerden dolayı kesin barış anlaşmasının imzalanması gecikmiştir. Ancak Milli Mücadele‘nin organize olmaya başlaması ve TBMM’nin açılması antlaşmanın hazırlanmasını hızlandırmıştır.

Hazırlanan antlaşmanın metni, İtalya’nın San Remo kentinde yapılan konferansta sonra son şeklini aldı. İtilaf Devletleri antlaşma şartlarını bildirmek için Osmanlı Devleti’ni Paris yakınlarında yapılan barış konferansına davet ettiler (22 Nisan 1920).

Sevr Antlaşmasını imzalayan Osmanlı heyeti

 

Rıza Tevfik, Damat Ferit Paşa, Hadi Paşa ve Reşit Halis’ten oluşmuştur. Çok ağır şartlar içeren bir antlaşma taslağı hazırlanmıştı. Konferansa katılan Osmanlı heyeti antlaşma şartlarını görünce dehşete kapıldı. Antlaşma şartlarına itiraz ettiler. Ancak İtilaf Devletleri antlaşma şartlarını değiştirmeyi kabul etmediler.

Osmanlı Devleti’ni barış antlaşmasını imzalamaya zorlamak için;
1 – Yunanlılar; Bursa, Balıkesir ve Edirne’yi işgal etti.
2 – İngilizler; Bandırma ve Mudanya’ya asker çıkardı.
 
Bunun üzerine Osmanlı Devleti antlaşmayı kabul etmek zorunda kaldı. Paris’e gönderilen Osmanlı Heyeti Sevr Antlaşması’nı imzaladı (10 Ağustos 1920).
 
Önemli: Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti bu antlaşmayı tanımadı. Meclis “Millî “ye yemin ederek, Türk topraklarının parçalanmasına müsaade etmeyeceğini dünyaya ilân etti.

Sevr Antlaşmasının Maddeleri

1.Sınırlar (madde 27-36): Edirne ve Kırklareli dâhil olmak üzere Trakya’nın büyük bölümü Yunanistan’a, Ceyhan, Antep, Urfa, Mardin ve Cizre kent merkezleri Suriye’ye bırakılacak, İstanbul Osmanlı Devleti’nin başkenti olarak kalacaktır.
2.Boğazlar (madde 37-61): İstanbul ve Çanakkale Boğazları ile Marmara Denizi silahtan arındırılacak, savaş ve barış zamanında bütün devletlerin gemilerine açık olacaktır. Boğazlar ‘da deniz trafiği on ülkeden oluşan uluslararası bir komisyon tarafından yönetilecek ve komisyon gerekli gördüğü zaman Müttefik Devletler ‘in donanmalarını yardıma çağırabilecektir.
3.Kürt Bölgesi (madde 62-64): İngiliz, Fransız ve İtalyan temsilcilerinden oluşan bir komisyon Fırat’ın doğusundaki Kürt vilayetlerinde bir yerel yönetim düzeni kuracaktır. Bir yıl sonra Kürtler dilerse Milletler Cemiyeti’ne bağımsızlık için başvurabileceklerdir.
4.İzmir (madde 65-83): Yaklaşık olarak bugünkü İzmir ili ile sınırlı alanda Osmanlı İmparatorluğu egemenlik haklarının kullanımını beş yıl süre ile Yunanistan’a bırakacak; bu sürenin sonunda bölgenin Osmanlı veya Yunanistan’a katılması için plebisit yapılacaktır.
5.Ermenistan (madde 88-93): Osmanlı Ermenistan Cumhuriyeti’ni tanıyacak; Türk-Ermeni sınırını hakem sıfatıyla ABD Başkanı belirleyecek (Başkan Wilson 22 Kasım 1920’de verdiği kararla Trabzon, Erzurum, Van ve Bitlis illerini Ermenistan’a verdi.)
6.Arap ülkeleri ve Adalar (madde 94-122): Osmanlı savaşta veya daha önce kaybettiği Arap ülkeleri, Kıbrıs ve Ege Adaları üzerinde hiçbir hak iddia etmeyecektir.
7.Azınlık Hakları (madde 140-151): Osmanlı din ve dil ayrımı gözetmeksizin tüm vatandaşlarına eşit haklar verecek, tehcir edilen gayrimüslimlerin malları iade edilecek, azınlıklar her seviyede okul ve dini kurumlar kurmakta serbest olacak, Osmanlı’nın bu konulardaki uygulamaları gerekirse Müttefik Devletler tarafından denetlenecektir.
8.Askeri Konular (madde 152-207): Osmanlı İmparatorluğu’nun askeri kuvveti, 15.000’i jandarma olmak üzere 55.000 personelle sınırlı olacaktır. Türk donanması tasfiye edilecek, Marmara Bölgesi’nde askeri tesis bulunduramayacak ayrıca askerlik gönüllü ve paralı olacak, azınlıklar orduya katılabilecek, ordu ve jandarma Müttefik Kontrol Komisyonu tarafından denetlenecektir.
9.Savaş Suçları (madde 226-230): Savaş döneminde katliam ve tehcir suçları işlemekle suçlananlar yargılanacak;
10.Borçlar ve Savaş Tazminatı (madde 231-260): Osmanlı İmparatorluğu’nun mali durumundan ötürü savaş tazminatı istenmeyecek, Türkiye’nin Almanya ve müttefiklerine olan borçları silinecek; ancak Türk maliyesi müttefikler arası mali komisyonun denetimine alınacaktır.
11.Kapitülasyonlar (madde 260-268): Osmanlı’nın 1914’te tek taraflı olarak fesih ettiği kapitülasyonlar müttefik devletler vatandaşları lehine yeniden kurulacaktır.
12.Ticaret ve Özel Hukuk (269-414): Türk hukuku ve idari düzeni hemen her alanda Müttefikler tarafından belirlenen kurallara uygun hale getirilecek; sivil deniz ve demiryolu trafiği Müttefik devletlerarasında yapılan işbölümü çerçevesinde yönetilecek; iş ve işçi hakları düzenlenecektir.

 

 

Sevr Antlaşmasının Önemi

 1- Osmanlı Devleti’nin imzalamış olduğu son antlaşmadır.
 2- Mebuslar Meclisinin onayından geçmediği için hukuken geçersiz bir anlaşmadır.
 3- Misak-ı Milli ’ye aykırı olması ve Türk milletinin bağımsızlığını tamamen ortadan kaldıran bir anlaşma olması nedeniyle TBMM tarafından tanınmamıştır.
 4- Türk halkıda bu antlaşmaya hiçbir zaman onay vermemiş, düşmanla savaşarak işgalcileri Anadolu’dan atıp Sevr’in uygulanmasını engellemiştir.
 5- Sevr Antlaşması, imzalandığı halde hiçbir zaman yürürlüğe girmemiştir.
 6- Osmanlı Devleti fiilen sona ermiştir.

Sevr Antlaşmasının Sonuçları

 1- Sevr Antlaşması, Türk milletini asla umutsuzluğa sürüklemedi. Bilakis mücadele gücünü ve kararlılığını artırdı.
 2- Sevr Antlaşması, Mebuslar Meclisi’nde onaylanmadığı için yasal dayanaktan yoksun kalmıştır.
 3- 19 Ağustos 1920 tarihinde toplanan TBMM, Sevr Antlaşması’nı imzalayanların ve onaylayanların vatan haini sayılmalarını kabul etti.
 4- TBMM, Sevr Antlaşması’nı tanımadığını ilan etti.
 5- Sevr Antlaşması Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra uygulamaya konulamayan tek antlaşmadır.
 
Sevr Antlaşması uygulamaya konulamaması bakımından hangi antlaşma ile benzerlik gösterir?
Sevr Antlaşması, 93 Harbi’nden (Osmanlı-Rus savaşı) sonra 1878’de imzalanan Ayastefanos Antlaşması ile uygulamaya konulamaması bakımından benzerlik gösterir.

 

GÜMRÜ ANTLAŞMASI

   1.Dünya savaşından sonra Erivan yönetimine bağlı unsurlar 1919 yılında D. Anadolu’da bazı yerleri işgal etmiştir ve ardından Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden Moskova’ya temsilci gönderilmiştir. 20 Ağustos 1920’de iki devlet birbirine yakınlaşmış görüşmeler başlanmıştır. Bunlara rağmen Sovyetler, TBMM’ye ait olan bazı yerleri istemiştir. Buna karşılık antlaşma yapılmadan vazgeçilmiştir.

   Daha sonra Doğu cephesinin komutanı Kazım Karabekir; Kars, Ardahan, Batum, Sarıkamış, Artvin ve Iğdır’ı alıp Gümrü’ye girmiştir. Bu olaylar üzerine 22 Kasım 1920’de barış görüşmelerine başlanmıştır. Bu antlaşma sonrası bölgede devam eden hareketlilik sona ermiştir.

 

GÜMRÜ ANTLAŞMASI NEDİR?

    Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin Kurtuluş Savaşı sırasında Ermenistan Cumhuriyeti ile 3 Aralık 1920 tarihinde imzaladığı barış antlaşmasıdır. Kuvayı Milliye ve ordu, teşkilatlanma açısından önemli bir yer oluşturmuştur. Alexandropol Antlaşması olarak ta geçmektedir.

 

İmzalanan antlaşma sayesinde TBMM’yi ve Misak-ı Millîyi tanıyan ilk devlet Ermenistan Demokratik Cumhuriyeti olmuştur.

GÜMRÜ ANTLAŞMASI MADDELERİ

  1. Kars ve onun çevreleri Türkiye’ye verilecektir.
  2. Sınır kabul edilecek alan Aras nehrinden Çıldır gölüne kadardır.
  3. TBMM’ye aykırı olan antlaşmaları Ermenistan’da kabul edemeyecektir.
  4. TBMM ve Ermenistan sınırlarında olan insanlar eşit haklar barındırabilecektir.
  5. İki devlette diplomatik ilişkilere başlayacaktır.
  6. Ermenistan silah ithal edemeyecektir.
  7. Ermenistan kötü duruma düşerse TBMM destek çıkacaktır.
  8. İki devlet arasında iletişim ağları kurulacaktır.
  9. TBMM koruyuculuğunda olan Nahcivan ve İtur kendi kaderlerini kendileri belirleyeceklerdir.
  10. İki devlette birbirine savaş tazminatı ödemek zorunda değildir.
  11. Maddelerde belirtilen sayıya göre ermeni topluluğu olursa TBMM, Ermenistan topraklarını boşaltabilecektir.
  12. Ermenistan Doğu Anadolu bölgesindeki iddiasından vazgeçecektir.
  13. Göç eden Ermeniler katliam yapmadılarsa 6 ay içinde geri Türkiye’ye gönderilecek.

 

    

GÜMRÜ ANTLAŞMASININ ÖNEMİ VE SONUÇLARI
 

  • Ermenistan’ın Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni tanımış olması.
  • TBMM’nin ilk siyasi zaferidir.
  • İlk kez resmi bir antlaşmada Türkiye isminden söz edilmesi olmasıdır.
  • Misak-ı Milli ‘nin doğu sınırları belirlenmiştir.
  • Rusya ile TBMM arasında görüşme yapılmasına sebep olmuştur.
  • Batı cephesinde düzenli ordunun kurulmasına destek sağlamış oldu.
  • Kurtuluş savaşının doğu cephesi kapanmış ve birlikler batıya gönderilmiştir.
  • Rusya’dan Türkiye’ye gelecek yardımların önü açılmış oldu.
  • Sevr’deki iddiadan vazgeçen ilk devlette Ermenistan oldu.
  • TBMM’nin saygınlığı artmıştır.
  • Bu antlaşma sayesinde İtilaf devletlerinin Londra konferansını toplamasında da etkisi büyük vardır. Sevr ilk defa geçersiz sayılmıştır.
  • Büyük Ermenistan hayali son bulmuştur.
  • Bu antlaşmadan sonra Gürcistan ile de Batum Antlaşması imzalanmıştır.

 

 

MOSKOVA ANTLAŞMASI

 

MOSKOVA ANTLAŞMASININ ÖNEMİ

     TBMM ve Rusya arasında karşılıklı menfaatler adına 16 Mart 1921 tarihinde imzalanmış bir antlaşmadır. Rusya’nın komünist ihtilaline maruz kalması sebebiyle savaştan çekilmesi, İtilaf devletlerinin tepkisine sebep olmuştu. Rusya’da kurulmuş olan Sovyet yönetimine tepki gösteren İtilaf devletleri, Anadolu’yu da işgal etmeye başlamıştı. İki ülkenin de düşmanı haline gelen İtilaf devletleri, TBMM ve Rusya’nın birbirine yakınlaşmasına sebep oldu. Kendisini güneyde ve Boğazlarda güvence altına almak isteyen Rusya’da kendine dost bir ülke arayışına girmişti.

     TBMM’nin Ermeniler ve Yunanlılara karşı kazandığı zaferler sebebiyle, Rusya TBMM’yi aradığı ülke olarak görmüştür. TBMM’de emperyalist ülkelerle mücadele halinde olduğundan, iki ülke birbirine yakınlaştı. Bu sebeplerle Rusya’ya gitmiş olan TBMM heyetiyle Rusya hükümeti arasında Moskova antlaşması imzalanmıştır. Türkiye için önemli bir yeri olan antlaşma sayesinde önemli bir ülke TBMM’yi resmen tanımıştı.

 

TÜRK-RUS YAKINLAŞMASININ NEDENLERİ

  • TBMM’nin doğuda Ermenilere karşı başarı kazanması
  • Fransızlara karşı güneydeki halk direnişinin etkili olması
  • Yunanlılara karşı I. İnönü zaferinin kazanılması
  • İki ülke arasında karşılıklı elçilikler açılarak iyi ilişkilerin baş­laması
  • Mustafa Kemal Paşa’nın diplomatik çabaları
  • Her iki ülkenin de düşmanlarının ortak olması
  • Sovyet Rusya’nın Anadolu’daki milli mücadeleyi kendi rejimi­ne dönüştürmek istemesi

 

MADDELERİ

  1. Osmanlı Devleti ile Çarlık Rusya arasındaki anlaşmalar ge­çersiz sayılacak
  2. İki taraftan birinin.tanımadığı bir anlaşmayı diğeri de tanımayacak
  3. Sovyet Rusya Sevr’i reddedecek, Misak-ı Milli’yi tanıyacak
  4. Kapitülasyonların kalktığını Sovyet Rusya kabul edecek
  5. Rusya, TBMM ile Ermenistan ve Gürcistan arasında imzalanan antlaşmaları Batum’un Gürcistan’a verilmesi şartıyla tanıyacak

 

  •  
  • Batum’un verilmesi Misak-ı Milli’den ilk tavizdir.
  • Rusya, TBMM’yi tanıyan ilk Avrupa devletidir.
  • Sovyet Rusya milli mücadeleye destek vermeyi kabul etti.
  • Sovyet Rusya, Sevr antlaşmasını tanımadığını ilan etti.
  • Doğu sınırımız güvence altına alındı.

 

 

KARS ANTLAŞMASI

Azerbaycan, Ermenistan, Gürcistan ve TBMM tarafları arasında Kars konferansında görüşülüp, 13 Ekim 1921 tarihinde imzalanan antlaşma Kars Antlaşması‘dır.

Yapılan antlaşmayla doğu sınırı çizilmiş ve Türkiye’nin gündemini meşgul eden doğu cephesi, Ermeni sorunu gibi sorunlar ortadan kaldırılmıştır. Antlaşma aynı zamanda 20 maddeden oluşmakta ve aslen Moskova antlaşmasının temellerine dayanmaktadır.  Konferansa TBMM tarafından Kazım Karabekir Paşa katılmıştır. Bunun dışında konferansta uzmanlar ve devletlerin ileri gelenleri heyet olarak yer almıştır. Sakarya Meydan Savaşı’ndan sonra bu antlaşma imzalanmıştır.

KARS ANTLAŞMASI MADDELERİ

  1. Boğazda ticaret yapılması İstanbul’un güvenliğine bağlıdır.
  2. Azeri Türklerinin yoğun olarak yaşamını sürdürdüğü Nahcivan bölgesine özerklik verilecektir.
  3. Batum Gürcistan’a verilecektir.
  4. Antlaşmada herhangi bir devlet kanunları tanımazsa diğer devletlerde tanımayacaktır.
  5. Her ülke azınlık haklarını koruyarak ülkesinde bulunan insanlara iyi davranacak.
  6. İmzacı devletler, imza tarihinden itibaren 3 ay içerisinde konsolosluk sözleşmelerini imzalayacaktır.
  7. Kafkasya cephesinde, savaş sırasında işlenen tüm suçlar için tam bir af ilan etmeyi taraflar kabul eder.
  8. 2 ay içerisinde taraflar askeri ve sivil mahkûmları göndermeyi kabul eder.
  9. Ülkeler arasındaki dostluk ve ticari ilişkileri daha iyi duruma getirmek için Tiflis’te bir konferans toplanacaktır.

KARS ANTLAŞMASI ÖNEMİ

Antlaşmanın yapıldığı dönemde doğu sorunun çözülmesi her devlet için önem taşımakta ve bu sorunun giderilmesiyle tüm ülkeler rahatlama imkânını elde etmişlerdir. Ayrıca Kars antlaşması, Azerbaycan ile yaptığımız önemli bir antlaşmadır. O dönem içerisinde bu antlaşmayla birlikte Ermenilerin çıkarabileceği sorunlara karşı önlem alınmış ve sınırlar korunmuştur. Bunun dışında antlaşmada hiçbir değişiklik yapılmamış ve antlaşma maddeleri birebir uygulanmıştır. Bu antlaşmalar ile devletler büyük bir gelişme kat etmelerini sağlamış ve istenen sınırların korunmasında yardımcı olmuştur.

 

Antlaşmada kayıp olarak görülebilecek tek bir yön, daha önce Misak-ı Milli sınırları içerisinde yer alan Gümrü‘de alınan Batum’un Gürcistan’a bırakılmasıdır. Ancak bu taviz ülke gündemini meşgul eden ve birçok kargaşaya sebep olan doğu sınırının korunması adına mantıklı bir tavizidir. Tavizin verilmesi aynı zamanda birçok sorunun giderilmesinin karşısında küçük bir tolerans olarak görülmektedir. Burada dikkat edilmesi gereken husus; Ermenistan Hükümeti Kars antlaşmasının tanımamıştır. Bunun nedeni ise Sovyet Rusya’nın dağılması ve bu sayede Ermenistan’ın bağımsızlığını kazanmış olmasıdır. Ermenistan geçerli saydığı Sevr antlaşmasını kabul etmekte ve buna bağlı olarak hukuksal süreçleri işlemektedir. Ayrıca Dağlık Karabağ bölgesinin işgali ile Azerbaycan Türklerinin yaşadığı birçok sorunun kaynağı da Ermenistan’ın Kars Antlaşması’nı tanımıyor olmasıdır.
 

 

ANKARA ANTLAŞMASI

20 Ekim 1921’de Sakarya zaferinin  ardından, Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti ile Fransa arasında imzalanmıştır.

ANKARA ANTLAŞMASI ÖNEMİ

Antlaşma gereğince; taraflar arasındaki savaş durumu sona erdi. Hatay dışında bugünkü Suriye sınırımız çizildi. Hatay’da özel bir yönetim kuruldu. Türkçe’nin resmi dil olması ve Türk parasının kullanılması kabul edildi. Burada yaşayan Türklere geniş haklar tanındı. Fransa ve Türk Devleti’ni resmen tanımış oldu. İtilaf Devletleri’nin Türkiye’ye karşı oluşturduğu birlik parçalanmaya başladı. Fransa Hatayla ilgili özerklik kararlarını kabul etmekle buranın Anadolu’nun bir parçası olduğunu da onaylamış oluyordu. Fransızlar Misak-ı Millîyi tanıyan ilk İtilaf Devleti olup, İtilaf devletleriyle olan ilişkisi kesin olarak ayrılmıştır. Bu arada İtalya da Anadolu’dan tamamen çekilmiş, Güney Cephelerimiz kapanmıştır. Güneydeki birliklerin çoğu Büyük Taarruz için Batı Cephesine kaydırılmıştır.

ANKARA ANTLAŞMASI MADDELERİ

Madde 1) Her iki taraf işbu anlaşmanın imzalanmasından itibaren aralarında harbin sona ereceğini bildirirler. Ordular, mülki memurlar, ahali keyfiyetten derhal haberdar edilecektirler.

Madde 2) İşbu anlaşmanın imzasını müteakip, her iki tarafın harp esirleriyle mevkuf veya mahbus Türk, Fransız bütün şahıslar serbest bırakılacak ve kendilerini, tevkif eden taraf yol masrafını ödeyerek gösterilecek en yakın şehre gönderilecektir.

Madde 3) İşbu anlaşmanın imzasından başlayarak, en geç iki ay içinde Fransız kıtaları 8. maddede de yazılı hattın güneyine ve Türk kıtaları da kuzeyine çekileceklerdir.

Madde 4) 3. maddede belirtilen müddet zarfında seçilecek bir karma komisyon bu maddenin ne şekilde tatbik olunacağını tespit edecektir.

Madde 5) Her iki taraf boşaltılan arazide, buranın işgalini müteakip genel af ilan edecektir.

Madde 6) Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti, Misak-ı Milli ‘de açıkça tanınan azınlıklar haklarının, bu hususta müttefikler ile bunların düşmanları ve bazı dostlar arasında yapılmış mukavelelerdeki esaslara dayanarak, kendi tarafından teyit olunacağını bildirir.

Madde 7) İskenderun Bölgesi (Hatay) için özel bir idare usulü tesis olunacaktır. Bu mıntıkanın Türk ırkından olan ahalisi kültürlerinin inkişafı için her türlü teşkilattan faydalanacaklardır. Türk lisanı orada resmi dil olacaktır.

Madde 8) 3. maddede zikredilen hat: İskenderun Körfezi’nde Payas’tan başlayarak Meydan-ı Ekbez-Kilis-Çobanbeyli istasyonuna gidecek ve demiryolu Türkiye’de kalmak üzere Çobanbeyli ‘den Nusaybin’e varacaktır. Payas ile Meydan-ı Ekbez ve Çobanbeyli istasyonları Suriye’de kalacaktır. İşbu anlaşmanın imzasından itibaren bir ay içinde mezkûr hattı tespit etmek üzere her iki taraf delegelerinden mürekkep bir komisyon seçilecek ve bu komisyon tespit muamelesine nezaret edecektir.

Madde 9) Osmanlı sülalesinin kurucusu Sultan Osman’ın dedesi Süleyman Şah’ın Caber kalesinde bulunan ve Türk mezarı ismiyle belirli türbesi müştemilatı ile Türkiye’nin malı olacak ve Türkiye oraya muhafızlar koyacak ve Türk bayrağı çekecektir.

Madde 10) Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti, Pozantı ile Nusaybin arasındaki Bağdat demiryolu parçasını, Adana ilinde yapılmış bulunan şubelerin işletme hakları ile beraber bütün ticaret ve ulaştırma işlerini Fransa Hükümeti’nin göstereceği bir Fransız grubuna vermesini kabul eder. Türkiye Hükümeti Meydan-ı Ekbez’den Çobanbeyli’ye kadar Suriye arazisinde demiryolu ile askerî ulaştırma yapacaktır.

Madde 11) İşbu anlaşma yürürlüğe girdikten sonra seçilecek bir karma komisyon Türkiye ile Suriye arasındaki gümrük işlerini düzenleyecek, bu işlem yapılıncaya kadar her iki hükümet hareketinde serbest olacaktır.

Madde 12) Türkiye ve Suriye, Kırık suyundan hakkaniyet üzere faydalanacaklardır. Suriye Hükümeti, masrafı kendisine ait olmak üzere Fırat nehrinin Türkiye kısmından su alabilecektir.

Madde 13) Madde 8’de belirtilen hududun her iki tarafında oturan yerli ve yarı göçebe halk buradaki otlaklardan faydalanacak veya emlak, araziye sahip bulunanlar eskisi gibi haklarını kullanmaya devam edeceklerdir. Bunlar işletme ihtiyaçları için serbestçe ve hiçbir gümrük veya otlak resmi ve ne de başka bir resim vermeksizin hayvanlarını, araçlarını, tohumlarını ve bitkilerini taşıyabileceklerdir. Bunlara ait vergileri oturdukları memlekette ödemeleri kararlaştırılmıştır.

ANKARA ANTLAŞMASININ SONUÇLARI

a. İlk kez, Anlaşma Devletlerinden biri TBMM’nin kurduğu düzeni ve Misak-ı Millîyi kabul etti.

Bu antlaşma, TBMM’nin tanınması ile ilgili olarak Fransa’nın İngiltere ile görüş ayrılığına düştüğünün bir göstergesidir.

b. Bu antlaşma ile Türkiye’nin güneyde Irak’a kadar olan sınırı güvence altına alındı. Buradaki kuvvetler de batıya kaydırıldı.

c. Fransızlar ve İtalyanlar, İngiltere ve Yunanistan’dan uzaklaştılar. Yeni Türk Devleti’nin daha güçlü hale gelmesi İngiltere’yi tedirgin etmiştir.

d. Afganistan ve Sovyetler Birliği’nden sonra Fransa da Ankara Hükümeti’ni tanımış oldu.

e. Hatay’a özel bir yönetim tanındı. Böylece buranın da Türkiye’nin uzantısı olduğu Fransızlarca kabul edilmiş oldu.

 

 

Mudanya Ateşkes Antlaşması

       Bu antlaşma Kurtuluş savaşının askeri kısmını tamamen bitiren bir antlaşmadır. Artık politik kısım başlamıştır. Bu sayede İstanbul ve Doğu Trakya savaşılmadan kurtarılan yerlerden olmuştur. Büyük Taarruz ile Anadolu toprakları Yunan işgalinden kurtulmuştur. Bununla birlikte Türk Ordusu İstanbul, Boğazlar ve Doğu Trakya Bölgesine yönelmiştir. Doğu Trakya’da Yunan askerleri, İzmit ve Çanakkale’de İngiliz askerleri, İstanbul’da ise İtilaf Devleti askerleri vardır. Yunan birlikleri İzmir’e sürülmüştür. Daha sonra Türk birlikleri Çanakkale ve İzmit’e yönelince burada bulunan İngiliz askerleri ile çatışmaya girildi. Bu olay sonucunda İtilaf Devletleri TBMM’ye çağrıda bulundular. Türkler ve İngilizler arasında bazı sorunlar yaşanmış olsa da müzakerelere başlandı.

     Görüşmeler 3 Ekim 1922’de Mudanya’da başlamıştır. Bu görüşmelerde TBMM’yi İsmet İnönü temsil etmiştir. Ancak bu görüşmeler sırasında Refet Paşa ve Fevzi Paşa’da bulunmuştur. Fransa’yı General Charpy, İngiltere’yi General Harington son olarak da İtalya’yı General Mombelli temsil etmiştir. General Mazarakis ve Albay Sariyanis’i göreve göndermelerine rağmen onlar görüşmelere katılmamışlardır. Mudanya açıklarında bir İngiliz gemisinde beklemişlerdir.

    Görüşmelerin ağırlık konusu İstanbul, Boğazlar ve Doğu Trakya’nın Türklere bırakılması konusu olmuştur. 

    Konferansın kısa sürede sonuç bulması beklenmiştir; ancak İsmet Paşa ısrarlı olsa da müttefiklerin siyasi konuları konuşmaya yetkileri bulunmadığı nedenini öne sürmeleri görüşmelerin kesilmesine neden olmuştur.

    Görüşmelerde ortam gerilse de hatta Türk birlikleri tekrar savaşa hazırlanmaya başlama kararı alsa da bu görüşmeler 11 Ekim 1922’de her devletin uzlaşmasıyla sonuç bulmuştur.

  Bu görüşmelerde üç tane asıl amaç vardır.

  1. Ateşkes olmasını sağlamak,
  2. Yunan kuvvetlerinin çekilecekleri çizgiyi saptamaktır.
  3. Yunanlıların boşaltacağı yerlere TBMM memur ve jandarmasının yerleşimi belirlemektir.

                   

 Mudanya Ateşkes Antlaşması Maddeleri

1-) İtilaf devletleri barış antlaşmasının imzalanacağı zamana dek İstanbul’da kalacaktır.

2-) Türkiye ile Yunanistan arasında süren silahlı çatışma anlaşma yürürlüğe girince sona erecektir.

 3-) Doğu Trakya Meriç ırmağına kadar boşaltılacak ve TBMM’ye teslim edilecektir.

 4-) Barış sağlanana kadar Türk ordusu Doğu Trakya da kalabilecek fakat sadece onaylanan sayıda jandarma bulundurabilecek. Ayrıca Çanakkale ve Kocaeli yarımadasında belirtilen yerde duracaklardır.

 5-) İstanbul ve Boğazlar TBMM’de kalacaktır.

 6-) Devir-teslim sırasında sıkıntı çıkmaması için yedi taburluk karma askerler bölgede bulundurulacaktır.

 7-) D. Trakya’ya asker geçirilmesi yasaktır.

 😎 14-15 Ekim gecesinden başlayarak çatışmaların durdurulması gereklidir.

 

Mudanya Ateşkes Antlaşması’nın İmzalanma Nedenleri

     1.Rusya Boğazlar üzerin de olacak herhangi bir savaşta Türkiye’yi destekleyeceğini dünyaya duyurmuştur.

2.Mustafa Kemal barışçıl diplomatik girişimlerde bulunmuştur.

3.İngiliz kamuoyu sonu belirsiz bir savaş istememektedir.

4.Fransa ve İtalya, Türkiye ile savaşa girmek istememektedir.

5.İngiltere yeni bir savaş olasılığı sonucunda yalnız kalacaktır.

                              

Mudanya Anlaşması Sonuçları:

  1. Türk Devleti Antlaşmada mağlup değil eşit devlet olarak sayılmıştır.
  2. İngilizler müttefik oldukları devletlerden yardım istemişler ama alamamışlardır.
  3. Türk kurtuluş savaşı sona ermiş, askeri başarı diplomatik başarıya dönüşmüştür.
  4. İstanbul ve boğazların geleceği savaşsız kazanılmıştır.
  5. İtilaf devletleri TBMM’ye Lozan Barış Konferansı teklifi yapmıştır.
  6. Edirne ve çevresi kurtarılmış ve TBMM yönetimine geçmiştir.
  7. İngiltere’de Loyd George Hükümeti istifa etti.
  8. Türk yurdu Yunanlılardan kurtulmuştur.
  9. Yunanistan Türk ordusuna karşı kesin olarak yenilgiye uğramıştır.

    Mudanya Ateşkes Antlaşması’nın Önemi

  1. İsmet Paşa’nın Mudanya’da diploması savaşı kazanması, milli benliğimizi ve çıkarlarımızı korumuş olması Lozan Antlaşmasına zemin hazırlamış olmuştur.
  2. Osmanlı hükümetinin tamamen sona erdiğini kabul edilmiştir.
  3. Sıcak savaş dönemi tamamen sona erip diploması safhasına zemin hazırlanmıştır.
  4. Yeniden savaşılmadan İstanbul ve Boğazlar işgalcilerin elinden kurtarılmıştır.
  5. Kesin barışın sağlanması için kalıcı çalışma içine girilmiştir. Çünkü antlaşmanın öngörüldüğü gibi barışın tamamen sağlanmasına kadar geçerli olmuştur.
  6. Antlaşma imzalandıktan kısa bir süre sonra Yunanlılar Anadolu’dan çıkmaya teşvik edilmiştir.
  7. İşgale sebep olan İngiliz başbakanının görevine son verilmiştir.
  8. Misak- Milli için topraklar kazanılmış, gelecekteki inkılap çalışmaları için zemin oturmaya başlamıştır.
  9. Kurtuluş Savaşı’nı bütün dünya kabul gördü.

 

 

Lozan Anlaşması

 

Lozan Antlaşması 24 Temmuz 1923 tarihinde İsviçre’nin Lozan kentindeki Rumine Sarayı’nda TBMM temsilcileri, Birleşik Krallık, İtalya, Fransa, Yunanistan, Romanya, Bulgaristan, Portekiz, Belçika ve Yugoslavya tarafından imzalanan bir barış antlaşması.

Lozan Antlaşması önemi nedir?

Lozan Antlaşması Osmanlı İmparatorluğu ve Müttefik Devletler Fransa Cumhuriyeti, İngiltere Krallığı, İtalya Krallığı, Japonya İmparatorluğu, Yunanistan Krallığı ve Romanya Krallığı arasında Birinci Dünya Savaşı’nun başından bu yana olan anlaşmazlıkları çözümlemek için yapıldı. Lozan Antlaşması’nın orijinal dili Fransızca. Lozan Antlaşması ile beraber maddeleri Osmanlı İmparatorluğu için son derece ağır olan Sevr Antlaşması geçersiz sayıldı. Lozan Antlaşması sayesinde tüm taraflar arasındaki anlaşmazlıklar giderildi ve modern Türkiye Cumhuriyeti’nin sınırları tanımlandı. Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı İmparatorluğu’ndan geriye kalan tüm haklarından feragat etti ve karşılığında Müttefik Devletler, Türkiye Cumhuriyeti egemenliğini resmi olarak tanıdı.

Türkiye 23 Ağustos 1923’te, Yunanistan 25 Ağustos 1923’te, İtalya 12 Mart 1924’te, Japonya 15 Mayıs 1924’te ve Birleşik Krallık 16 Temmuz 1924’te Lozan Antlaşması’nı onayladı ve 6 Ağustos 1924 itibariyle geçerli sayıldı.

Lozan Antlaşması neden imzalandı?

Yunan askeri birliklerinin Anadolu topraklarından çekilmesiyle beraber Mustafa Kemal Atatürk önderliğindeki Ankara merkezli Türk Ulusal Hareketi hükümeti, Osmanlı İmparatorluğu tarafından imzalanan 1920 tarihli Sevr Antlaşması’nın dayattığı toprak kayıplarına karşı çıktı. İngiltere, Mezopotamya ve Kerkük bölgesindeki Türk etkisini zayıflatmak için için, Doğu Anadolu’da Kürt nüfusunun yoğun olduğu bölgeleri ayırdı. Lozan Antlaşması sayesinde Doğu Anadolu, modern Türkiye Cumhuriyeti’nin toprağı sayıldı. Bunun karşılığında Türkiye, Osmanlı’nın sahip olduğu petrol zengini Arap toprakları hakkından feragat etti.

 

Lozan Antlaşması tüm maddeleri

Lozan Antlaşması 143 maddeden oluşur. 143 maddenin en önemli konuları şunlar:

– Türkiye Cumhuriyeti’nin sınırlarının belirlenmesi
– Osmanlı Devleti’nden kalan borçlar
– Boğazlar meselesi
– Savaş tazminatı
– Azınlıkların durumu
– Kapitülasyonlar
– Patrikhane
– Yabancı okulların durumu

Lozan Antlaşması için yapılan görüşmelerin kısa bir süre için sona ermesine yol açan maddeler şunlar:

– Kapitülasyonların kaldırılması
– Musul meselesi
– Boğazlar meselesi
– Musul ve Kerkük sorunu

Lozan Antlaşması Türkiye sınırı

Lozan Antlaşması kapsamında, Türkiye Cumhuriyeti’nin Suriye sınırı 20 Ekim 1921’de Fransa ile imzalanan Ankara Antlaşması’na göre belirlendi. Yunanistan sınırı, Mudanya Ateşkes Antlaşması’na göre belirlendi ve Meriç Irmağı Türkiye ve Yunanistan’ı ayıran sınır olarak kabul edildi. İran sınırı, Kasr-ı Şirin Antlaşması esas alınarak belirlendi. Bulgaristan sınırı, 1913 tarihli İstanbul Antlaşması esas alınarak belirlendi. Irak sınırı, İngiltere ile anlaşmaya varılarak çizildi.

Ege Denizi’nde ise Gökçeada, Bozcaada ve Tavşan Adası Türkiye’ye bırakıldı. Diğer tüm adalar Yunanistan’a verildi. On İki Adalar ise İtalya’ya bırakıldı. İkinci Dünya Savaşı sonrası İtalya bu adaları Yunanistan’a bıraktı.

Hatay 1939 yılında bölge halkının yaptığı referandumun sonucunda Türkiye’ye katıldı.

Lozan Antlaşması boğazlar meselesi

Boğazlar Türkiye’nin başkanlığındaki komisyon tarafından yönetilecek. Boğazların her iki tarafında bulunan 15-20 km’lik bölge, askeri faaliyetlerden tamamen arındırılacak. Ticaret gemileri boğazlardan barış zamanında serbest faydalanma hakkı elde edecek, savaş gemilerinin geçişi ise sınırlandırılacak. Boğazlara yapılacak olası saldırılara karşı gereken önlemleri Milletler Cemiyeti alacak.

Lozan Antlaşması Osmanlı Devleti borçları

Osmanlı Devleti’nin 1854 yılından beri aldığı borçlar ödenemeyecek durumdaydı. Lozan Antlaşması kapsamında TBMM heyeti, Osmanlı Devleti’nden kalan borçları ödemeyi kabul etti. 

Lozan Antlaşması savaş tazminatı

Yunanistan’ın Türkiye’ye savaş tazminatı ödemesi kararlaştırıldı. Fakat ekonomik olarak zorda olan Yunanistan’ın bu borcu ödeyemeyeceğine kanaat getirildi ve Karaağaç ve çevresi tazminat olarak Türkiye’ye bırakıldı.

Lozan Antlaşması azınlıkların durumu

Lozan Antlaşması kapsamında Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde yaşayan azınlıkların tümü, Türkiye Cumnhuriyeti vatandaşı sayıldı. Böylece azınlıklara verilen ayrıcalıklar kaldırıldı ve yabancı devletlerin iç işlere karışmasının önüne geçildi. Azınlıklar konusunda alınan kararlara göre Türkiye’de yaşayan Rumlar ve Yunanistan’da yaşayan Türkler yer değiştirdi. Nüfus mübadelesine İstanbul ve Batı Trakya’da yaşayan azınlıklar dahil edilmedi.

Lozan Antlaşması kapitülasyonlar

Lozan Antlaşması kapsamında TBMM heyetinin de kararlılığıyla yabancı devletlere tanınan tüm ayrıcalıklar sona erdi. Türkiye Cumhuriyeti’nde faaliyet gösteren tüm ticari kuruluşların Türkiye Cumhuriyeti yasalarına uyması zorunlu hale geldi.

Lozan Antlaşması patrikhane

Ortodoks mezhebinin din merkezi kurumu İstanbul’daydı. Siyasi faaliyet yapılması yasaklandı ve İstanbul din merkezi olarak korundu.

Lozan Antlaşması yabancı okullar

Lozan Antlaşması, yabancı okulların Türkiye yasalarına uyması şartı getirdi. Yabancı okullarda dini ve siyasi eğitim yasaklandı.

Lozan Antlaşması’nın sonuçları nelerdir?

Lozan Antlaşması sayesinde Türkiye Cumhuriyeti resmi olarak İtilaf Devletleri tarafından tanındı. Sevr Antlaşması feshedildi. Kapitülasyonlar tamamen kaldırıldı. Türkiye’nin verdiği bağımsızlık mücadelesi çok sayıda ulusa ilham kaynağı oldu. Rum ve Ermeni iddiaları sonlandı. Batılı devletlerle ilişkiler yumuşadı ve inkılaplara zemin hazırlandı. Kürdistan’ın kurulmasının önüne geçildi. Barış sağlandı.

Lozan Antlaşması’nda leyhimize sonuçlanan konular

Lozan Antlaşması’nda başarı elde ettiğimiz konular savaş tazminatı, kapitülasyonların kaldırılması, azınlıklar meselesi, İstanbul’un itilaf devletlerinden temizlenmesi, boğazlar ve daha sonra Türkiye’ye katılan Hatay konularıdır.

Lozan Antlaşması’nda aleyhimize sonuçlanan konular

Lozan Antlaşması’nda Batı Trakya’nın Yunanistan’a bırakılması, On İki Ada’nın kaybedilmesi, Osmanlı Devleti’nin borçlarının ödenmesi ve patrikhanenin İstanbul’da kalması konuları aleyhimize sonuçlanmıştır.