Görmez’in doğru bir tespitte bulunduğunu belirten ilahiyatçılar, “Tek din vardır, o da İslâm’dır” dediler…
Geçtiğimiz günlerde Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez’in “Dinler arası diyalog olmaz, din adamları arasında diyalog olur” sözlerine ilahiyatçılar destek verdi. İlahiyatçılar dinler arası diyalog yolu ile dinî hükümlerin başka dinlerle ortak paydalarda birleştirilmesinin asla kabul edilemeyeceğini, illa gerekli ise farklı dinlere mensup kişilerin siyasetçileri aracılığıyla her türlü dialogda bulunabileceklerini, bunun da insanlık tarihinin başından bu yana yürütülen bir durum olduğunu vurguladılar.
“TEK HAK DİN İSLÂM’DIR”
Dinler arası diyaloğun yıllardan beri tartışılan bir konu olduğunu hatırlatan Gaziantep Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali Akpınar, “İslâm dinini herkese doğru bir şekilde anlatmak her Müslüman’ın görevidir. Ama diyalogdan kastımız karşılıklı herhangi iki dinin tarafları kendilerini birbirlerine anlatmaları dışında dinler arasında ‘biz dinimizde şu konuda feragat edelim, sizin bu doğrunuzu biz kabul edelim, göz yumalım’ şeklinde bir diyalog söz konusu olamaz” dedi. Hak dinler kavramının yanlış anlaşıldığına da değinen Akpınar, diğer semavi dinlerin tahrif edildiğini bu yüzden hak din kavramına uymadığını dile getirdi. Semavi dinlerin dışında diğer dinlerin de köken itibariyle ilahi tarafları olabileceğini söyleyen Akpınar, “Şu an tek bir hak din vardır, o da İslam’dır. Dolayısıyla hak dinler ifadesi yanlış bir ifadedir. Hak dinler denilip bunun altına İslâm, Yahudilik, Hıristiyanlık dinlerini eklerseniz zaten baştan İslâm’ı yok saymışız demektir. Diğer dinlerin ilahi kökenli olması onların hak din olduğu anlamına gelmez, tek hak din vardır, o da İslâm’dır” şeklinde konuştu.
“DİNLER ARASI DEĞİL, SİYASETLER ARASI DİYALOG”
Dinler arası diyalog kavramının yerine farklı dinleri yaşayanların temini açısından siyasetler arası diyalogdan bahsetmenin doğru olacağını ifade eden Akpınar, “Siyasiler arası diyalog daha doğru, daha anlamlı olacaktır. Kalıcı sonuçlar doğuracaktır. Peygamberimizin Hudeybiye’de müşriklerle İslâm’ı masaya oturtmamıştır. Müslümanların siyasi lideri ile müşriklerin lideri masaya oturmuştur ve onların haklarına yönelik birtakım maddeler üzerine anlaşma yapmışlardır” dedi. İslâm dininin başka dinlerden alacağı bir şeyin olmayacağını dile getiren Akpınar, “İslâm dini eksik ya da tahrip edilmiş bir din değildir. Semavi olsun olmasın her dine mensup insanlarla elbette Müslüman oturup konuşabilir, ama din konusunda değil, günlük yaşam için yapabilir ancak” diye konuştu.
“MÜHEYMİN ADI ETRAFINDA DÜZELTMELER YAPILABİLİR”
Din adamları arasındaki diyalog yapılırken din esasları üzerine konuşulduğunu belirten Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğretim görevlisi Prof. Dr. Şaban Ali Düzgün, şunları söyledi: “Dinler elbette birbirlerine dönüştürülemez. Kur’an-ı Kerim’in isimlerinden birisi de ‘Müheymin’dir. Müheymin isminin anlamı gözden geçiren ve daha önce yapılan hataları revize eden demektir. Dolayısıyla din adamları arası diyaloglarla bir araya gelip başka dinlerde tahrip edilen yanlış olarak ortaya konulan ana ilkeleri düzeltme ve bunu bilgi düzeyinde tartışmanın bir yanlışlığı yok. Yeter ki donanımınız ve bunu söyleyebileceğiniz cesaretiniz olsun. Yapacak insanlarda bu yürek olmalıdır.”
Yeni Akit