Bediüzzaman Said Nursi’nin kaleme aldırdığı Risale-i Nur külliyatı, belki de toplamda Türkiye’nin en çok satan serisi olarak rakipsiz eserler arasında…
RİSALE-İ NUR’UN SADELEŞTİRİLMESİNE KİM NE DEDİ?
Önceleri kağıt parçaları üzerine gizlice yazılarak çoğaltılan Risaleler, bugün 50’den fazla dilde yayınlanmmış olanak dünyanın her tarafında okuyucularıyla buluşuyor.
Buna rağmen, Risalelerin Türk okuyucuları arasında, "bu hali ile zor anlaşılıyor, sadeleştirilmeli", "sadeleştirilirse anlam kayması olur, özgün hali ile kalmalı" tartışması yaşanıyordu. Okuyucuların, özellikle de gençlerin pek çoğu risaleleri anlayamamaktan şikayetçi. Risalelerin dili, özellikle genç kuşaklar açısından, nerdeyse tamamen yabancı bir dil haline gelmiş durumda. Hatta İngilizce bilenler, Risaleleri Türkçesi’nden ziyade İngilizcesinden okuduklarında daha rahat anladıklarını söyledikleri halde Türkçe’de sadeleştirme söz konusu değildi.
Bu mevzu daha önce de tartışılmış ama sadeleştirilme yönünde kayda değer bir adım atılmamıştı. Ancak, Ufuk Yayınları, Lemalar adlı risale ile, girişimin en ciddi adımını attı.
Risalelerin günümüz Türkçesiyle sadeleştirilmiş yeni versiyonları, bu yayınevi tarafından yayımlanmaya başlandı. Bir hafta önce raflarda yerini alan Lemalar, bu konuda atılmış ilk adım. Yayınevi yetkilileri, bir iki hafta içerisinde Küçük Sözler’in, sonrasında da sırasıyla tüm risalelerin piyasaya sürüleceğini söylüyorlar. Yetkililere göre, bu birkaç yıl önce başlanan ve tamamlanması için de önünde gene birkaç yıl bulunan çok uzun soluklu bir proje.
Ufuk yayınları editörü Onur Atalay “İnsanların anlamaları ve bu sayede imanlarını kurtarmaları için yazılan bir eserin, zaman içinde, anlaşılmadan, sadece feyz alınmak için okunur bir eser haline gelmesi ve buna karşın hiçbir şey yapılmaması, herhalde sadece Türkiye’de karşılaşılabilecek bir durum” diyor ve şöyle devam ediyor “bizim temel motivasyonumuz, bu eserleri, onları hiç tanıma şansına kavuşmamış ve dili dolayısıyla ileride de kavuşmasına imkân olmayacak toplumsal kesimlere ulaştırabilmek.”
Eğer bu bir ihtiyaçsa, neden bugüne kadar bu ihtiyacın karşılanmadığı sorulduğuna Onur Atalay, “insanlar gelecek tepkiden korkuyorlardı” cevabını veriyor…
Bir haftadır raflarda olan Risaleler hakkında kendilerine ulaşan tepkilerin son derece olumlu olduğunu ifade eden Atalay, şöyle devam ediyor: “Biz kendimizi çok daha kötüsüne hazırlamıştık ama neredeyse okuyan herkes dua ve teşekkür etti. Bu da bizim yaptığımız işe olan inancımızı tazeledi. Herkesin mutlu olmayacağını bilerek bu işe girişmiştik, ama beklediğimizden çok daha fazla sayıda kişinin mutlu olduğunu görmek heyecan verici.”
Bununla beraber Nur cemaatlerinin orijinal Risaleleri okumaya devam edecekleri ve bu eserlerden uzak duracakları aşikar. Hatta belki bu konuda geçmişte olduğu gibi hararetli tartışmalar yaşanması da söz konusu.
Eğer Risalelerin, daha önce hiç ulaşmadığı kitlelerin de gündemine girmesi gerektiği düşünülüyorsa, Ufuk Yayınlarının yeterli olmasa da zorunlu bir işe kalkıştığına şüphe yok.