Operayı, kapalı mekanların sınırlarından ve belli bir kesimin ilgilendiği sanat dalı olmaktan çıkarıp, her kesimden izleyiciye ulaştırmayı amaçlayan ve bu çerçevede ikinci kez düzenlenen, Uluslararası İstanbul Opera Festivali, Temmuz ayı boyunca kentin tarihi mekanlarında 19 gösteri ile sanatseverlere unutulmaz anlar yaşatacak.
Sanat yönetmeni Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü Başrejisörü Yekta Kara, İstanbul’un, 2010 Avrupa Kültür Başkentliğini üstlenmesinin hoş bir vesile olmasıyla festivalin ilkinin, geçen yıl gerçekleştirildiğini söyledi. Kara, Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğünün süreklilik sağlamak ve gelenek haline getirip her yıl opera festivalini yinelemek istediğini anlattı.
Yekta Kara, Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü tarafından Cumhurbaşkanlığı himayesinde Denizbank sponsorluğunda düzenlenen Türkiye’nin ilk ve tek opera festivalinin, bu sene, 1-21 Temmuz tarihlerinde, İstanbul’un büyülü atmosferlerinde, yurt içi ve dışından çok önemli prodüksiyonlara ev sahipliği yapacağını belirtti.
Festivalin iddialı bir programı bulunduğunu vurgulayan Kara, İstanbul’da 21 gün boyunca 8 farklı opera prodüksiyonu ve 1 gala konseri ile toplam 19 gösterinin sanatseverlere unutulmaz anlar yaşatacağını ifade etti. Kara, operaların, Yıldız Sarayı, Topkapı Sarayı, Rumeli Hisarı, Aya İrini, Haliç Kongre Merkezi, Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu’nda sahneleneceğini bildirdi.
Benzerleriyle kıyaslandığında çok yoğun ve üst düzey bir program Opera festivalinin Batı’daki benzerleriyle kıyaslandığında çok yoğun ve üst düzey bir program olduğunu kaydeden Kara, Ankara, İstanbul, İzmir, Mersin, Antalya ve Samsun Devlet Opera ve Balesi yapımlarının yanı sıra Münih Gartnerplatztheater ve Badisches Staatstheater Karlsruhe gibi dünyanın en önemli ve prestijli sanat kurumlarının festivalde konuk topluluk olarak operanın en güzel örneklerini sahneleyeceğini belirtti.
Festivalin açılışının 1 Temmuz’da Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu’nda, rejisörlüğünü kendisinin yaptığı ve İstanbul Devlet Opera ve Balesinin sunduğu "Fatih Sultan Mehmet" adlı opera ile gerçekleştirileceğini belirten Yekta Kara, "Opera, Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’un fethini konu eden Rossini’nin çok önemli bir operası. Çok büyük bir prodüksiyon. Yorumum gereği, mehteranı da sahneye çıkarıyorum. İstanbul’un fethinin bütün görkem ve coşkusunu yansıtabilmek için böyle bir ekleme yaptım" diye konuştu.
Festivalin bu seneki sürprizinin, festival kapsamında İstanbul’a gelecek olan dünyaca ünlü mezzo soprano Elina Garanca olacağını belirten Kara, "Garanca, yılbaşı akşamı Berlin Flarmoni eşliğinde bütün dünyaya yayımlanan yılbaşı konserinin solistiydi. Son yılların en başarılı opera sanatçılarından biri ve çok da güzel bir kadın. Dünyanın dört bir yanında sahneye çıkan en üst düzey opera sanatçılarından biri" dedi.
Aya İrini’de gerçekleşecek konserde orkestrayı Elina Garanca’nın eşi şef Karel Marc Chichon’ın yöneteceğini bildiren Kara, konserin, festivale, bu sene apayrı bir renk katacağını vurguladı.
Yekta Kara, festival kapsamında prodüksiyonların, yani yaklaşık 200 kişilik grupların, dekor ve kostümleriyle İstanbul’a getirildiğini, bunun çok zorlu bir iş olduğunu da anlattı.
Rumeli Hisarı gösteri için açılacak
Sanat yönetmeni Yekta Kara, bu sene festivalin geçen sene olduğu gibi 2 Alman konuk opera topluluğunu ağırlayacağını belirterek, Münih Gartnerplatztheater tarafından sahnelenecek Bertolt Brecht’in önemli eseri "Mahagonny Kentinin Yükselişi ve Çöküşü" operasının Rumeli Hisarında sahneleneceğini bildirdi.
Rumeli Hisarı’nın gösterilere kapalı olduğunu anımsatan Kara, "Rumeli Hisarı, Kültür ve Turizm Bakanlığının izniyle sadece bu gösteri için açılacak. Çok özel bir gösteri olacak" dedi.
Yekta Kara, "Amacımız, Temmuz ayında, İstanbul’un pek çok ilginç tarihi mekanında herkese yönelik opera gösterileri sunmak. Çünkü opera sanatı, insanlık tarihinin çok önemli bir kültür mirası. Opera, 400 yıllık bir sanat dalı. İstanbul’da yaşayan herkesin, her bireyin kendi payına bu değerli kültür mirasından üzerine düşeni alabilmesi gerekir diye düşünüyorum. Yeter ki biz onlara ilginç mekanlarda ilginç projeler sunalım ve herkesin bu zengin programdan kendi payına düşeni almasını sağlayalım" diye konuştu.
İnişli-çıkışlı giden Türkiye-AB ilşkilerine opera ile bakış
Yekta Kara, Mersin Devlet Opera ve Balesinin, 2-3 Temmuz’da, Topkapı Sarayı’nda "IV. Murat", Ankara Devlet Opera ve Balesinin, 4 Temmuz’da, Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu’nda "Tosca", Samsun Devlet Opera ve Balesinin, 8-9-10-11 ve 12 Temmuz’da, Yıldız Sarayı’nda "Saraydan Kız Kaçırma", İzmir Devlet Opera ve Balesinin, 15-16 ve 17 Temmuzda, Yıldız Sarayı’nda "Aşk-ı Memnu", Antalya Devlet Opera ve Balesinin, 18-19 ve 20 Temmuz’da, Topkapı Sarayı’nda "Zaide" adlı operayı oynayacağını belirtti.
Kara, Badisches Devlet Tiyatrosunun da 21 Temmuz’da, Sütlüce Kongre Merkezi’nde "Cezayir’de Bir İtalyan Kızı" adlı operayı sahneleyeceğini belirterek, "Opera, Türkiye ile AB’nin yıllardır süren ve biraz inişli, çıkışlı giden ilişkisine eleştirel bir bakış sergileyecek" dedi.
Slogan ‘Herkese Opera’
2. Uluslararası Opera Festivali’nin bu seneki sloganının "Herkese Opera" olduğunu belirten Yekta Kara, şöyle devam etti:
"Festival bu fikre uygun olarak operayı, kapalı mekanların sınırlarından çıkartıp, şehrin içine getirerek, yaz gecelerinde İstanbul’un büyülü tarihi atmosferlerinde izleyiciyle buluşturacak. İstanbul büyük, 15 milyonluk bir kent. Her kesimden, her yaştan seyirci bekliyoruz. Opera sanatını yaygınlaştırmak, sadece İstanbul genelinde değil, ülke genelinde de seyirci kitlesini büyütmek ve bu önemli sanat dalıyla herkesi buluşturmak istiyoruz. Festivalin batıdaki örnekleriyle yarıştığına inanıyorum. Festival, programı ve konsepti ile her yaştan, her kesimden seyirciye ulaşarak İstanbullularla ve İstanbul ziyaretçileriyle buluşarak, kentin sahip olduğu tarihsel mekanlarla bütünleşerek, İstanbul’u dünya ölçeğinde benzersiz bir konuma yerleştirmeyi amaçlıyor."
Biletler, Biletix gişelerinde, 20 ile 100 lira arasında değişen fiyatlarla satışa sunuldu. [aa]