Yazar ve oyuncu Bahadır Yenişehirlioğlu, “Biz iyinin yanında yer almak ve iyiyi çoğaltmak zorundayız. İnsanlar bir birine selam vermeli ve birbirinin derdine derman olmalı. Selamın kesildiği bir cemiyet, pimi çekilmiş bomba gibidir.” dedi.
TRT 1’de yayınlanan ve genel yönetmenliğini Mesut Uçakan’ın üstlendiği “Sevda Kuşun Kanadında” dizisinde, iyi ve kötüyü canlandıran oyuncular Bahadır Yenişehirlioğlu ile Burak Haktanır, AA muhabirine yaptıkları açıklamada, dizinin sezon hazırlıklarına ilişkin bilgi vererek, gerçek yaşamda “iyi” ve “kötü”nün yerini değerlendirdi.
Yenişehirlioğlu, edebiyatla olan yoğun mesaisinin, asıl mesleği olan avukatlık ile ilgilenmesine pek müsade etmediğini belirterek, edebiyatın büyülü dünyasına 12 Eylül döneminde, babasını kaybettiği zaman girdiğini aktardı.
“Beyaz Usta Siyah Çırak”, “Kerime”, “Aşk Çölü” ve “Kanaviçe” isimli kitapları kaleme alan Yenişehirlioğlu, “Sevda Kuşun Kanadında” dizisinde canlandırdığı “Hüsnü” karakterinin, Anadolu topraklarını temsil eden ve iletişim kurduğu insanlar tarafından saygıyla karşılanan iyi ve önemli biri olduğunu dile getirdi.
İyiyle kötünün kadim mücadelesi
Bahadır Yenişehirlioğlu, dizinin iyiyle kötünün kadim mücadelesinin bir örneği olduğunu vurgulayarak, “Bir dönemin kaotik ve baskıcı, sisli, karanlık ve puslu zamanlarında, hem derin devletin hem dış güçlerin ülkeyi nasıl karıştırdığını, aslında bizim evlatlarımızı iyiler ve kötüler olarak nasıl ayrıma tabi tuttuklarını görüyoruz. Oysa ki Deniz Gezmiş’e baktığınız zaman, içinde iyiyi de kötüyü de bulabilirsiniz. Dizimizde ‘Ülkücü Ömer’e baktığınız zaman içinde iyiyi de kötüyü de görürsünüz. Salt kötü, huzuru yok eden, ortalığı karıştıran, küresel sömürüye hizmet eden ve bir ülkenin sömürülmesi sırasında evlatlarını birbirine düşürendir.” diye konuştu.
İnsanların bünyesinde barındırdığı “iyi”ye yaşam hakkı tanıması gerektiğine vurgu yapan başarılı oyuncu, şunları kaydetti:
“Tercihlerimizdir bizi var eden ve belirleyecek olan. Biz iyinin yanında yer almak ve iyiyi çoğaltmak zorundayız. Başkalarının sevincini de paylaşabilen, hassas, rikkatli, duyarlı insanlar oluşturmak zorundayız. İnsanlar birbirine selam vermeli ve birbirinin derdine derman olmalı. Selamın kesildiği bir cemiyet, pimi çekilmiş bomba gibidir. O yüzden tahammülsüz ve sabırsızız.”
“Kötü, kötülüğünü yapmaya devam ediyor”
Oyuncu Yenişehirlioğlu, Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) darbe girişimine de değinerek, ilk anda meydanlara koştuğunu söyledi.
Türkiye’nin çok ciddi bir badireyi, milletin dik duruşuyla atlattığını kaydeden Yenişehirlioğlu, “80’lerde insanlar nasıl bir birine kırdırıldıysa, bu günlerde de aynısı yapılmaya çalışılıyor. 15 Temmuz’da, kötülerin galip gelemeyeceğini tüm dünyaya gösterdik. Darbe girişiminin başarısız olması ihtimaline karşı, ikincil amaç toplumu İslam’dan uzaklaştırarak, fert bazında zihinsel bir boşluk oluşturmaktır. Kötü, kötülüğünü yapmaya devam ediyor.” ifadelerini kullandı.
Yenişehirlioğlu, sanatın toplumdaki yerine işaret ederek magazinel isimlerin sanatçılarla karıştırılmaması gerektiğine vurgu yaparak, şöyle konuştu:
“Eğer yepyeni bir nesil, dünya ve memleket meselelerine vakıf, kültürlü, karakterli aydınlar, entelektüeller ve donanımlı gençler oluşturmak istiyorsak, o zaman kültür ve sanat faaliyetlerine olduğundan çok daha fazla ehemmiyet vermek zorundayız. Kültürü, sanatı ve kadim değerleri var etmediğimiz takdirde, yollar, barajlar yapmış, kuleler dikmiş olmamızın hiç bir kıymeti harbiyesi yok. Toplum sanattan uzaklaştığında, vandalizm başlıyor. Sanatın estetik ve yaratıcı değerleri toplumda yer etmediğinde, o insanların hoyratlaştığını, aksileştiğini ve merhametsizleştiğini görüyoruz.”
“Bir MTTB hikayesi”
Dizinin kötü karakterlerinden “Remzi”ye hayat veren genç oyuncu Burak Haktanır da şu anda yüksek lisans eğitimi aldığı İstanbul Aydın Üniversitesi’nin Oyunculuk Bölümü’nde okurken sahnelerle tanıştığını ifade ederek, ilk uzun soluklu işinin “Sevda Kuşun Kanadında” dizisi olduğunu dile getirdi.
Haktanır, dizinin yeni sezonda daha güncel olaylara da göndermeler yapacağını aktararak, arkadaş grubu içinde hainlik yapan, arkadaşlarını arkadan bıçaklayan, davasını satan gibi görünen bir karaktere hayat vermeye çalıştığını kaydetti.
Türkiye’de her dönem kardeşin kardeşe kırdırılmaya çalışıldığını söyleyen genç oyuncu, şu bilgileri verdi:
“Dizide, derin devlet olarak tanımlayabileceğimiz iç güçler ve bazı dış güçlerin ortak çalışmasıyla, hem solcuların, hem ülkücülerin, hem de Milli Türk Talebe Birliği’nin (MTTB) arasına bir adam yerleştirmek suretiyle fitne ortamı yaratılmaya çalışılıyor. Böylece, bunlar karşı karşıya gelsin isteniyor. İşte ben bu fitnecilerden birisiyim. Remzi karakteri MTTB içerisine yerleştirilmiş, onlardan gibi görünen, onlar gibi yaşayan, onlar gibi davranan biri. Her şeyde kendisini en öne atan ama MTTB’nin en önemli misyonu olan olaylardan uzak kalmaya çalışmak, her şeyi konuşarak, uzlaşarak halletmek yerine, ortalığı kışkırtarak halletmeye çalışan bir karakter.”
“Fitneciler, o iğrenç emellerine ulaşamadı”
Burak Haktanır, ortak aklın aynı oyunu oynamaya bugün de devam ettiğinin altını çizerek, “15 Temmuz akşamı darbe girişimi olduğu haberini aldığımızda Bahadır (Yenişehirlioğlu) abiyle birlikteydik. Önce ne yapacağımı bilemedim. Eve gittim ve beşiğindeki oğlumu son kez görüyorum düşüncesiyle, öpüp hemen meydanlara çıktım. İlk iş havaalanına cumhurbaşkanımızı karşılamaya gittim. Orada vatanı ve özgürlüğü için canını verebilecek insanları görünce, bu teşebbüsün atıl kalacağını anladım. Cumhurbaşkanımızın çağrısıyla, sokakları dolduran her kesimden insan vardı. İçimize sızan fitneciler, o iğrenç emellerine ulaşamadı. Biz de o geceden sonra ‘artık daha iyi olma yolunda neler yapabiliriz’ diye düşünmeye başladık.” dedi.
İyiyle kötünün her zaman mücadele ettiğini ve bu mücadelenin, yaşam var oldukça devam edeceğini söyleyen Haktanır, “İyinin bendeki karşılığı, insanlara zulüm etmeden, Allah rızasını gözeterek, insan ayrımı yapmadan yaşamak.” diye konuştu.
Genç oyuncu, Türkiye’de yaşayan Suriyelilere de değinerek, “Aslında tam bu noktada da iyi ve kötü kendini gösteriyor. Kötü olmak illa eline silah veya bıçak alıp birilerini öldürmek, birilerinin hakkını direk gasp etmek veya tecavüzcü olmak değildir. Suriyeliler konusunda ırkçı olmak da kötüdür.” değerlendirmesini yaptı.
İkinci sezon çekimleri başlayan dizi, Eylül ayında izleyiciyle buluşacak.