Üzücü Olaylarda Dünya Medyası Ne Yapıyor?

Dünya Hali
Peki olması gereken ne? Medyanın böyle olaylar karşısında tutumu nasıl olmalı? Görüşlerine başvurduğumuz yabancı basın mensupları ülkelerindeki medyanın tavrını anlattı. "Yağmalama olaylarında no...
EMOJİLE

Peki olması gereken ne? Medyanın böyle olaylar karşısında tutumu nasıl olmalı? Görüşlerine başvurduğumuz yabancı basın mensupları ülkelerindeki medyanın tavrını anlattı.

"Yağmalama olaylarında normal yayın akışları durdu"

Taha Ouda (Assosiated Press Television, İngiltere): "İngiltere’de insana çok değer verilir. Böyle üzücü olayların yaşandığı dönemlerde, özellikle yakın zamanda yaşanan yağma olaylarında özel-devlet tüm kanallar normal yayın akışlarını durdurdu. Eğlence programları iptal edildi. Olaylar sırasında hayatını kaybeden insanlar için Müslüman, Hıristiyan herkes birlikte dua etti. Yas havası vardı ülkede. Aynı durum Prenses Diana’nın ölümü için de geçerliydi. Ama tabii bu durum, yaşanan olaya ve büyüklüğüne bağlı. Bazı durumlarda özel kanallar istediği şekilde davranabiliyor."
 
"Fransa’da TV kanallarının vatansever olma gibi bir derdi yok"

Nicolas J. F. Cheviron (Agence France Presse, Fransa): "Fransa’da genelde yayın akışına devam edilir. Belki bir-iki dakika saygı göstermek ve anma amaçlı yayınlar durabilir. Ancak genel olarak böyle bir durma söz konusu olmaz. Çünkü Fransa’da kanalların vatansever olma gibi bir derdi yok."
 
"Bunun belli bir kuralı olamaz"

Barbara Baker (Compass Direct News, Amerika): "Yaşanan olay, ülkenin genelini ilgilendirecek boyutta ise yayın durdurulabilir, akışta değişiklik yapılabilir. Örneğin 11 Eylül’de bütün televizyon kanalları yayınlarını kesip sadece bu olaydan bahsetmişti. Yine de bunun belirli bir kuralı yok. Kanaldan kanala değişebilir. Ancak yerel ölçekli olaylarda bu durum sadece bölgedeki televizyonlar için geçerli. Ülkenin geneli için normal yayın akışını kesme, eğlence programlarını durdurma gibi bir durum söz konusu olmayabilir. Mesela bazen Amerika’da bazı eyaletlerde büyük kasırgalar meydana geliyor. Ama bu, sadece yerel medyada yer alıyor."
 
"Kanaldan kanala değişen bir durumdur"

Andres Mourenza (El Periodico Catalunya, İspanya): "Kanaldan kanala değişiyor. Zaten İspanya’da çok fazla televizyon kanalı yok. 2004’e kadar iki devlet, dört özel, bir de yabancı ülkelere ait birkaç kanal bulunuyordu. 11 Mart 2004’te Madrid’deki olay İspanya’nın şu ana kadar gördüğü en büyük saldırıydı. Bütün televizyonlar bu olaydan bahsetmişti. Hepsi yayın akışlarında haber programlarına yer verdi. Şu anda 6 yayın grubuna ait yaklaşık 20 kanal var.Özel temalı kanallar da bulunuyor. Bu kanallar, normal yayın akışlarına devam edebiliyor."
 
"Eğlence programları yarıda kesilir"

Dirk C. A. Vermeiren, (VTR, Belçika): "Belçika’da pek fazla kanal bulunmuyor. İki devlet kanalı var, beş-altı tane de özel kanal. Önemli bir olay olduğunda özellikle devlet kanalları halkı bilgilendirici yayın yapar. Büyük çaplı özel kanallar da eğlence programı varsa yarıda keser, haber nitelikli yayınlara yer verir."

"Halkı bilgilendirici haber programlarına daha fazla ağırlık veriyoruz"
 
Michael Thumann (Die Tageszeitung, Almanya): "Böyle bir durumda bütün kanallar yayını durdururlar. Eğlence programlarına ara verilir veyahut alternatif olabilecek bilgilendirici haber programları yayınlanır. Aynı zamanda çalışılmaz da. 2000’li yılların başlarındaydı sanırım. Almanya’nın Ensche’de kasabasında çok ciddi bir tren kazası meydana gelmişti. İstisnasız bütün medya (kamu-özel kanal ayrımı olmaksızın) bu kazaya yer verdi. Günlerce olayın yaşandığı yerden detayları aktardılar. Çünkü kaza, herkesi yakından ilgilendirecek kadar büyük çaplıydı. Bunun yanı sıra bir, iki tane ticari amaçlı kurulan küçük çaplı özel kanal var. Böyle durumlarda bu kanallar her ne kadar bu tarz olaylara yer vermek isteseler de –çünkü her halükarda izleneceğinden eminler– gerek haber odaklı olmadıklarından gerekse bu alanda koşturacak muhabirleri bulunmadığından normal yayın akışlarına devam ederler."
 
"Özel kanallar inisiyatiflerini kullanır"

Adriana Ferentinos (ERT, Yunanistan): "Bu, kanaldan kanala değişen bir durum. Ama genellikle devlet kanalları yayını keser, eğlence programı varsa kesilir. Özel kanallarda ise bu, kanalın inisiyatifindedir."
 
"Japon medyasında yas ilan edildi"

Sinan Tavşan (Nihon Keizai Shimbun, Japonya): "Japonya’da her ne yaşanırsa yaşansın olay ne kadar önemli olursa olsun televizyon kanallarında asla kan, ölü ya da sansasyonel öğelere rastlamazsınız. Toplumun uyumunu bozacak hiçbir şeye yer verilmez. Bütün televizyon kanalları ve radyolar bu kurala uyar. Çok üzücü bir olay yaşandığında örneğin yakın zamanda meydana gelen nükleer santral olayında olduğu gibi genel yas ilan edilir ve kamu, özel hiç fark etmez, hepsi normal yayın akışlarını bir yana bırakıp halkı bilgilendirici (asla yüklenici ve sorgulayıcı değil) yayın yaparlar."

Kamu vicdanını doğru okumak gerekir"

Ali Saydam (Bersay İletişim Grubu Yönetim Kurulu Başkanı): "Bu meselenin iletişimde genel geçer bir kuralı yok. Kaldı ki ülkeden ülkeye değişen bir durum. Ancak kamu vicdanı büyük bir infial ve üzüntü içindeyse ve siz de kamu vicdanına tamamen ters bir yayıncılık anlayışıyla yayınlarınıza devam ediyorsanız -ki; edebilirsiniz, yayınlayamazsınız diye bir kural yok- kamu vicdanı ile olan bağınızı kaybedersiniz. Bunun bir tek göstergesi vardır; kimse sizin programınızı izlemez. O yüzden toplumun bütününü ilgilendiren üzücü olayların yaşandığı dönemlerde kamu vicdanını zedeleyecek yayınlar yapılmamalı. Bunu yaparken de kanal yöneticileri ve program yapımcıları kamu vicdanını doğru okumalı, toplumun kültür ve değerlerine aykırı programlar yapmamaya özen göstermeli. Özellikle eğlence dozu fazla olan programlara kısa süreli de olsa ara verilmeli. Ancak "Müzik yayınlarını kesin!" gibi bir yaklaşım da faşizm olur. Denge korunmalı. İkinci Dünya Savaşı sırasında Lili Marlene gibi bir şarkı çıkıyor ortaya. Ne olacak şimdi, Alman halkı susacak mı, müzik mi dinlemeyecek? Dediğim gibi doz iyi ayarlanmalı."