Taşı Toprağı Gökdelen İstanbul

Dünya Hali
Şehr-i İstanbul ki, uğruna ne şiirler yazıldı ne türküler söylendi. Ne sevdalara gebe oldu ne aşıkları usandırıp yolundan döndürdü, gözyaşları eyledi. Manzarası bol, tarihi efsane kent, değişen silüet...
EMOJİLE

Şehr-i İstanbul ki, uğruna ne şiirler yazıldı ne türküler söylendi. Ne sevdalara gebe oldu ne aşıkları usandırıp yolundan döndürdü, gözyaşları eyledi. Manzarası bol, tarihi efsane kent, değişen silüetiyle artık bambaşka bir İstanbul.

Taşı toprağı altındı, her gelen bu şehirden bir şeyler umar, bu şehirde bir şeyler bulurdu. Gelen bir daha dönmezdi. İmparatorluklara başkentlik yapan o İstanbul, şimdilerde tarihi dokusunu bir yandan korumaya çabalarken bir yanda da modern çağa ayak uydurmak zorunda kalıyor.
 
Bir anlamda İstanbul, Asya ve Avrupa arasındaki beşik görevini, geçmiş ve bugün arasında da yapıyor. Zor bir görev onunkisi. Yükü bol, omuzları ağır. Yıllarca sırtlarında taşıdığı yalılar, minareler, cumbalı köşkler kentin özgün ruhunu ayakta tutmayı başarıyor. Ancak sayıları giderek artan gökdelenlerle İstanbul, günümüzün teknolojik nimetlerinden de nasibini alarak yepyeni bir çehreye kavuşuyor.

Bu, kimilerine göre modernlik, kimilerine göre İstanbul’a hainlik… Ama o sesini çıkarmıyor. Başını öne eğip selamlıyor. Öyle bir kent ki burası, her sesi, her rengi, her kültürü "Kabulümdür" diyerek karşılıyor.

ahaber.com