Su çekmekle depremler önlenir mi?

Dünya Hali
Kütahya’nın Simav ilçesinde incelemelerde bulunan bilim adamları Prof. Dr. Uğur Kaynak ve Doç. Dr. Oğuz Gündoğdu, son günlerde öne çıkan ”yeraltından su çekilerek depremlerin durdurulması&...
EMOJİLE

Kütahya’nın Simav ilçesinde incelemelerde bulunan bilim adamları Prof. Dr. Uğur Kaynak ve Doç. Dr. Oğuz Gündoğdu, son günlerde öne çıkan ”yeraltından su çekilerek depremlerin durdurulması” önerisinin bilimsel dayanağının bulunmadığını açıkladı.

Kocaeli Üniversitesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü’nden emekli Prof. Dr. Uğur Kaynak ve İstanbul Üniversitesi (İÜ) Fen Fakültesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Oğuz Gündoğdu, ilçedeki yer hareketlerine ilişkin incelemelerde bulunarak, Simav Belediye Başkanı Kasım Karahan ile makamında görüştü.

Prof. Dr. Kaynak, burada yaptığı açıklamada, Simav’daki depremlerin, Naşa, Eynal, Gediz ve Murat Dağı kaplıcalarının bulunduğu doğrultu üzerinde yoğunlaştığını bildirdi.

Kaplıcaların dağınık olmayıp bir doğrultu üzerinde dizilmesinin, graben kenarında olduğunu gösterdiğini anlatan Prof. Dr. Kaynak, ”Graben dediğimiz şey, çöküntüdür. Çöküntüler Ege Bölgesi’nde ovaları oluştururken kenarlarında da basamak faylar oluşur” dedi.

Prof. Dr. Kaynak, Simav’da jeoloji kitaplarında yazan olayların gerçekleştiğine dikkati çekerek, buna karşı tümüyle ortaya çıkmış bir graben bulunmadığını söyledi.

Simav’daki dairesel graben kenarının inşaat halinde olduğunu, grabenin önünde boncuk dizisi gibi ovalar bulunduğunu ve depremlerin bu yüzden meydana geldiğini belirten Prof. Dr. Kaynak, şöyle devam etti:

”Burada neler olduğunu tahmin edebiliyoruz. Bir de elimizde sondajlar, çıkan suyun sıcaklığı, sondaj ve depremlerin derinlikleri gibi bilgiler var. Bunları karşılaştırdığımızda Simav’ın altından geçen, tehlikeli, katil denilebilecek boyutlarda oluşabilen bir fayla ilişki kurmamız daha kolay oluyor. Bir sıcak su kaynağı dizisi üzerinde bir yerlerde buhar basıncı dolayısıyla basamak faylar önce Naşa’da, sonra Eynal ve İnlice civarında aktivite kazandı. Bu aktivite sonucu binlerce deprem oluştu. Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü’nün başarılı bir şekilde hazırladığı harita, yerin altında buhar basıncı olduğunu, bütün bu olayların suçlusunun o buhar basıncındaki değişiklikler olduğunu gösteriyor.”

Prof. Dr. Kaynak, buhar basıncının değişimi konusunda ABD’de bir deney yapılarak, fay kolu üzerinde enjeksiyon (su pompalanması), reenjeksiyon (su çekilmesi) işlemleri uygulandığını dile getirdi.

Fayın iki ucunu kilitlemek amacıyla yapılan bu deneyde, uçlardan su çekilip orta bölümdeki derin kuyuya su pompalandığını ancak bundan 7-8 yıl sonra beklenenin üzerinde büyük deprem yaşandığını bildiren Prof. Dr. Kaynak, şunları kaydetti:

”Su çekmek fayı açmak değil, kilitlemek anlamına geliyor. Eynal’da mevcut kuyulardan su çekerek, en azından fayın üst kısımlarında bir kilitleme yapıyoruz. Bu, büyük depremlerin önlenmesi gibi bir anlama gelebilir. Ancak kazın ayağı öyle değil. Burada bir paradoks var. Fayı ıslatıp kayganlaştırırsanız, olması gereken depremi önceye alırsınız. Vaktinden önce olan deprem daha az büyüklükte olur. Yani iyi bir şeydir. Oradan su çekerseniz, fayın üzerini kapatıp olması gereken depremi ileri bir tarihe uzaklaştırdığınız için daha büyük bir depreme neden olursunuz. Su çekmek depremi durdurmaz, daha büyük depremlere neden olur. Simav’da reenjeksiyon yapalım da bu depremleri durduralım önerisi, bilimsel bakımdan temelsiz ve yetersizdir.”

Doç. Dr. Gündoğdu da depremlerin yoğunlaşmasıyla ortaya atılan söylentilerin normal karşılanması gerektiğini ancak bilimsel yönü bulunan kişilerin dayanaksız açıklamalarda bulunmalarını anlayamadıklarını söyledi.

Bu çerçevede ortaya atılan, ”Suyu az harcayın, depremler dursun” gibi bir önerinin bilimsel olmadığını belirten Doç. Dr. Gündoğdu, ”Su belki bir etkendir ama sudan dolayı 5,9 büyüklüğünde deprem olmuyor. Ana etken bu değildir” dedi.

Karahan ise hep bilim insanlarının görüşleri doğrultusunda hareket ettiklerini dile getirerek, vatandaşlardan depremlerle ilgili ortaya atılan söylentilere inanmamalarını istediğini ifade etti.