Reklamın iyisi kötüsü olmaz derler ama bu kadarına da pes! Parlak siyah gömlekli bir adam, bir o yana bir bu yana kıvırarak güya bilinmeyen numaralar servisini tanıtma derdinde. İmaj zedeleyen reklamlar ne ilk, ne de son olacak.
Birkaç aydır ekranlarda bilinmeyen numaralar servisi 118’in reklamları dönüyor. Kullanılan müzikler, kostüm, tip epey konuşuluyor. Bunun son versiyonu da 118 33. Siyah gömleğin üzerinde, parlak sarı renkle kocaman 33 yazıyor. Erkek oldukça feminen! Reklam 18 saniye. Filmde oynayan kişi şunları söylüyor: "118’i herkes biliyor, arkası böyle karman çorman oldu. Şimdi onu düzelteceğiz. 70 milyon Türkiye’nin aradığı 33’te. Ben de 33’teyim. Bundan sonra hep beraberiz anacım." Bu cümlenin ardından da müzik eşliğinde oynuyor.
Günümüzde öyle reklamlar yayınlanıyor ki izleyeni adeta çileden çıkarıyor. Birkaç saniye bile sürse sabrımızı zorluyor ve tek kurtarıcımız kumanda oluyor. Reklamı yapan firmalar ne düşünüyor bilemiyoruz ama birçok kişinin rahatsız olduğu aşikâr. Öyle ki çevremizden duyduğumuz, sözlüklerde ya da reklamların altına yazılan çok sayıdaki olumsuz yorum bunun en büyük kanıtı. Anlaşılan reklam uzmanları her ne kadar ‘reklamın iyisi kötüsü olmaz, etki uyandırıyorsa başarıyı yakalamıştır.’ tezini savunsa da bu durum her zaman geçerli değil.
Reklam uzmanı Günseli Özen Ocakoğlu, 118 33 reklamının haricinde geçmiş dönemde de markasına zarar veren reklamların olduğunu söylüyor. Bu reklamından yola çıkarak geçmişe döndük. Bir dönem markasına zarar veren reklamlardan birkaç örnek derledik.
Ben aptal değilim
Çok konuşulan reklamlardan biri elektronik mağazalar zinciri Media Markt’ın billboardlardaki reklamlarıydı. Geçtiğimiz yıl ‘ben aptal değilim’ sloganıyla boy gösteren reklamlar epey tepki almış, başka firmaların mağazalarından alışveriş yapan tüketicilere hakaret edildiği gerekçesiyle, reklamın üç ay durdurulması kararı çıkmıştı. Yine aynı firma reklamlarında, hayvan kafası resimleriyle insan vücudunun resimlerini birleştirmiş, "Fotoğraf makinesi alırken sağılacak inek miyim, cep telefonunda kazık yiyecek kadar kuş beyinli miyim, televizyonda pahalı fiyata atlayacak kadar sazan mıyım, çamaşır makinesinde kazığa razı olacak kadar koyun muyum?" sloganlarını kullanmıştı. Bunun üzerine Reklam Kurulu firmaya 134 bin lira para cezası vermişti.
Regal’in çamaşır makinesi reklamında da bu firmanın dışındaki ürünleri tercih edenlere ‘kuş beyinli oldukları’ üstü kapalı bir şekilde ima edilmişti.
Ona sahip olmamak ne kadar utanç verici
Yıl 2005… Peugeot firması yeni model 307 serisini gururla tanıtacaktır vatandaşa. Her şey hazır, sloganı da ekleyince tamamdır: "Peugeot 307 ‘Ona sahip olmamak ne kadar utanç verici". Billboardlarda gördüğümüz bu reklamın akıbeti uzun sürmedi. Birçok kişi tepkiyle karşıladı bu durumu. Nihayetinde İzmirli avukat Yusuf Akın, Türk milletinin kişilik haklarına saldırıldığı iddiasıyla Peugeot Otomotiv Pazarlama A.Ş.’ye dava açtı. Akın, "İfadeler, Türk milleti tarafından asla kabul edilemeyecek komiklikte, hakaret içeren aşağılayıcı ve küçük düşürücüdür. Peugeot firması herkese birer Peugeot marka araç dağıtarak bizi bu utanç verici durumdan kurtarsın." dedi. Peugeot’nun reklamı daha sonra beraat etti.
Banu Alkan’lı ixir reklamı
Banu Alkan’ın oynadığı ixir internet paketi reklamı. Alkan, seyyar satıcının tezgâhının önünde yemeğinin hazırlanması bekler. "Kekik de serpeyim." diye başlar reklam. Muhabbete koyulurlar. Köfteci ya da kokoreççi olduğunu düşündüğümüz kişi sanatçıya, "Kendinize bir site yapsanıza." önerisinde bulunur. Banu Alkan’ın meşhur sorularının sonu gelmez: "Ayol, ben müteahhit miyim. Sonra ben sanatçıyım, anlar mıyım bu işten. Hem o para bende ne gezer, ben zengin miyim o kadar? Benim kasetim çıktı siz aldınız mı? Hem İstanbul’da yer mi kaldı ki site yapalım, arsa var mı? Sonra ekrana ixir.com logosu gelir. Bu reklamın olumlu etkisi oldu mu bilinmez ama İxir, 2001’de bireysel internet erişimi pazarından çekildi ve mevcut abonelerini başka bir firmaya devretti.
moralhaber