Mostar’ın ”İkinci Bir Endülüs” Olma Korkusu

Dünya Hali
Bosna-Hersek’in Mostar kentinde Hırvatların ”eşitliğe” dayanan kent yönetiminde üstünlüğü, kendi lehlerine çevirme yönünde girişimlerine Boşnak yetkililer sert tepki gösterdi. Kentte...
EMOJİLE

Bosna-Hersek’in Mostar kentinde Hırvatların ”eşitliğe” dayanan kent yönetiminde üstünlüğü, kendi lehlerine çevirme yönünde girişimlerine Boşnak yetkililer sert tepki gösterdi.

Kentteki "yasama organı" olan Şehir Konseyi’nin Başkanı Murat Çoriç, Mostar’daki durumu daha iyi anlamak için 15 yıl öncesi yaşananların göz önünde bulundurulmasını istedi.

Çoviç, ”Mostar, Bosna savaşında iki savaş yaşadı. 1992’de Sırp ordusuyla savaştık, ancak 1993’te Hırvat ve Boşnak orduları birbiriyle çatışmaya başladı. Bu olaylardan dolayı 1992 ve 1993 yıllarında Mostar idaresi tamamen çöktü ve o nedenden dolayı Mostar şehri ikiye bölündü” dedi.

Mostar Statüsü’nün, 2004 yılında getirilene kadar, kentte 3 ”Boşnak” ve 3 ”Hırvat” olmak üzere 6 belediye bulunduğuna işaret eden Çoviç, şöyle konuştu:
”Uluslararası toplum, bunun kaldırılmasını ve tek belediye ile kentin yönetilmesini istedi. O zaman Hırvat partiler bunu destekledi ve devamında ‘bir oy, bir insan’ sistemine geçmek istiyorlardı. Ancak Mostarlı Boşnaklar, bu sisteme karşı çıktı. Çünkü savaştan sonra şehrin demeografik yapısı değişti. Bu nedenlerden dolayı Boşnak partiler, 2003 yılında belediyelerin kapatılmasını reddetti.

Ancak 2004’te Yüksek Temsilci Paddy Ashdown, bu yasayı empoze etti. AB ve dünya yasalarında tanınmayan bir şekilde, demokratik haklara sahip olan Boşnak vatandaşların rızası olmadan, çoğunlukta oldukları 3 belediye kapatıldı. Halk oylanmasında belediyelerin kalması için halkın yüzde 99’u ‘evet’ dedi, ancak Yüksek Temsilci bunları gözönünde bulundurmadı.”

Hırvatların şimdi de ‘bir oy, bir insan’ sistemini Mostar’da hayata geçirmek için girişimde bulunduklarına dikkati çeken Çoviç, şöyle devam etti:
”Hırvatlar, Anayasa Mahkemesi’ne isteklerinin gerçekleşmesi için başvurdu. Mahkeme, seçim yasası ve Mostar Statüsü’nün bazı bölümlerinin Anayasaya uygun olmadığını tespit etti. Bize göre mahkeme, siyasi bir karar verdi. Şimdi Hırvatların istediği tek tek olma yolunda. Bize göre uluslararası topluluk Mostar halkını kandırdı ve bir etnik topluluğun üstünlüğünü sağladı. Eşitlik yerine, eşitsizlik yarattılar.”
Boşnakların şu anda ”Mostar’ın Statüsü”nün değiştirilmesini istemediklerini vurgulayan Çoviç, ”Biz sadece bu statünün tamamen, son kelimesine kadar uygulanmasını istiyoruz. Eşitlik istiyoruz. Aksi takdirde eskiden olduğu gibi 6 belediyenin yeniden kurulmasını istiyoruz.”

Statünün değişmesi ve Hırvatların istediğinin gerçekleşmesi halinde Mostar’da bir daha belediye başkanının Boşnak olamayacağına işaret eden Çoviç, bu durumda Boşnaklar aleyhine atılacak adımların bir daha engellenemeyeceğini ve bu durumda kentten Boşnakların göçe zorlanacağını vurguladı.

Çoviç, Mostar’daki gelişmeler konusunda Türk yetkilileri bilgilendirdiklerini de ifade ederek, ”Türk diplomatlarla görüşmelerimizde statünün değişmesine izin vermemelerini talep ediyoruz. Çünkü bu durum ayrımcılık ve çatışmaya yol açabilir. Mostar, barışçıl yollarla Hırvatların yönetimde çoğunlukta olacağı bir merkez olamaz. Bu düşünce hiç kimsenin yararına olmayacak çatışmalarla hayata geçirilebilir” dedi.

Mostar’ın ”Hersek’in başkenti” sayıldığına da dikkati çeken Çoviç, bu kentte Boşnakların azınlık hale getirilip, yönetimden uzaklaştırılmasının bölgenin tamamının kaybedilmesi anlamı taşıdığına işaret etti.

Reis-ul Ulema Dr. Ceriç’in görüşleri

Müftü Seyid Smaykiç’in Mostar’la ilgili mektubunu ülkedeki tüm camilerde geçen hafta Cuma hutbesinde okutturan Reis-ul Ulema Dr. Mustafa Ceriç de Müftü Smaykiç’in endişelerine kendisinin de katıldığını vurguladı.

Eski Yüksek Temsilci Ashdown’un Mostar’ın birleştirilmesi amacıyla hazırladığı ”Statü”ye o zaman kendisinin destek verdiğini ve o dönem Mostar’daki Boşnakları ikna için çok çaba harcadığını ifade eden Ceriç, şöyle konuştu:

”Maalesef, bu statü uygulanmadı. Hırvatlar şimdi bu statüyü kaldırmak istiyor ve Boşnakları yine dezavantajlı hale getirmeye çalışıyor. Hırvatlar, Mostar’da ‘1 oy, 1 insan’ sistemini uygulamak istiyor. O zaman biz de ‘Bosna’nın tamamında bu sistemi uygulayalım’ dediğimizde bunu kabul etmiyorlar. Bakın, Bosna Hersek’in nasıl bir paradoks olduğu ortada. Çoğul olamayan çoğulu yönetemez. Bosna-Hersek’te çoğunlukta olan millet Boşnaklardır. Boşnaklar burayı yönetmeli ve diğerlerine bütün haklarını sağlamalı. Bu uluslararası bir prensip, bunu Güney Afrika kabul etmiyordu ve Mandela’nın liderliğindeki mücadelenin ardından çoğulluk prensibi kabul edildi. Bosna-Hersek’te belki hızlı gelişmez ama bu prensip kabul edilecek.”

Türkiye’nin Balkanlara daha da çok odaklanmasını ve Boşnaklarla fikir alış verişinde bulunmasını isteyen Dr. Ceriç, ”Türk diplomasisi burada daha çok aktif olmalı. Çünkü Bosna-Hersek’teki Barışı Uygulama Konseyi’nde İslam Konferansı Teşkilatı’nın 53 üyesini temsil ediyor” dedi.

”Mostarsız Bosna-Hersek de yoktur”

Bosna-Hersek’in en ünlü bilimadamı tarihçi Ord. Prof. Dr. Muhammed Filipoviç de çok kültürlü bir Mostar olmadan Bosna-Hersek’in de olmayacağına dikkati çekti.
Filipoviç, şöyle konuştu:

”Hırvatların kendilerine ait entiteleri yoksa Boşnakların da yoktur. Mostar statüsünün değişiklikleriyle yavaşça üçüncü entiteye kapı açılıyor. Mostar kenti, yüzlerce yıl Bosna- Hersek’in manevi merkeziydi ve Mostarsız Bosna Hersek de yoktur. Şehrin üzerinde dikilen haçı bir akbabaya benzetebilirm. Bu, kentin üzerinde bekleyen akbaba, yarı ölü avının ölmesini bekliyor, öldüğü anda iner ve işini bitirir.”

İzzetbegoviç’in görüşleri

Bosna-Hersek Üçlü Devlet Başkanlığı Konseyi’nin Boşnak üyesi Bakir İzzetbegoviç de bir süre önce AA’ya Mostar Müftüsü Seyid Smaykiç’in kaleme aldığı ve kamuoyuna açıkladığı mektubu değerlendirmişti.

”Kentteki Boşnak halkın zorla göç ettirilmesi ve bu göçün Endülüs halkının İspanya’dan sürülmesine benzeyeceği” şeklinde endişelerini taşıyan mektubuyla ilgili AA muhabirinin görüşlerini sorması üzerine İzzetbegoviç, ülkenin Hersek bölgesindeki Boşnakların savaş zamanında zor günler yaşadıklarını anımsatmıştı.

Sırpların Srebrenitsa ve Bosna-Hersek genelinde yaptığı gibi, Bosnalı Hırvatların ordusu ”Hırvat Savunma Konseyi”nin de (HVO) Hersek bölgesinde benzer katliamlar gerçekleştirdiğine işaret eden İzzetbegoviç, şu görüşleri dile getirmişti:

”HVO milisleri saldırılarında camileri yıktı, toplama kampları kurdu, Mostar Köprüsü’nü ve kentin yarısını yıkıp yaktı. Savaş sonrasında ise Hırvatlar, Mostar kentindeki şehre hakim tepeye haç diktiler. Ayrıca HVO’nun savaş zamanında yıktığı bazı camileri son günlerde yeniden yapmamızı yasaklamaya çalışıyorlar. Aynı zamanda Müslümanlara karşı provokasyonlar yapılıyor, camideki imamlara saldırılıyor ve bunun da dozunu kaçırıyorlar. Müftü Smaykiç, yazdığı mektupla haklıdır. Bosna-Hersek’teki radikal Hırvatlara da böyle şeyler yapmamaları ve durmaları gerektiği yönünde mesajlar göndermemiz gerekecek.”
 

AA